"Stratejik Derinlik" kılıfı altında
yıllardır ülkemizi komşularıyla düşman hale
getiren ve bu yüzden bölücülerin "Serok
Apo" dan sonra ikinci başkan payesi
verip "Serok Ahmet" diye göklere
çıkardıkları sevgili Başbakanımız kendi açtığı
derin stratejik çukura düştü.
Dua etsin ki, o kadar uğraştıkları halde Türkiye'yi
"Yeni Osmanlı" yapamamışlardı
Eğer yapabilmiş olsalardı Serok Ahmet çukura düşmekle
kurtulamazdı, kellesi de
giderdi. Çünkü Osmanlı'da Padişah Sadrazamın
kellesini alma hakkına sahipti.
Tayyip Bey nasıl "kandırıldım" diyerek
Ergenekon suçunu FETÖ'nün, Açılım
suçunu da PKK'nın üzerine atma becerisini gösterdi
ise, şimdi de Stratejik
Derinlik suçunu Serok Ahmet'in üzerine atacaktır.
Çünkü Mısır Firavunlarından
beri gelenektir: Muktedir asla hata yapmaz,
yanılmaz. Hataların ve günahların
üzerine yıkılacağı bir günah keçisi her zaman
bulunur.
Aydınlık, 7 Mayıs 2016
Beyaz Saray'a yakınlığı ile bilinen Foreign Policy (Forın Polisi = Dış Politika)
Dergisi, Tayyip Bey'in yaptığı AKSaray Darbesi'ni "America
Loses Its Man
in Ankara" (Amerika,
Ankara'daki adamını kaybetti)
sözleriyle yorumladı.
Yazıyı odatv Türkçeleştirdi. Bakınız:
John Hudson imzasıyla yayımlanan makalenin açıklamalı özeti
şöyle:
(Ayraç içleri tarafımdan eklenmiştir)
Davutoğlu, IŞİD ile mücadelede Amerika'nın sahne
arkasındaki müttefiki idi.
Peki şimdi ne olacak?
Davutoğlu ABD için güvenilir bir müttefik olarak
görülüyordu ve Erdoğan'ın
artan otoriterliğinin yanında ılımlı bir duruşa
sahipti. Becerikli ve saygın bir
diplomattı. IŞİD'e karşı verilen savaşta Amerika
için çarpışan Kürtlere
karşı daha toleranslı (hoşgörülü) idi.
General John Allen şöyle dedi: "Yeni
Başbakan'ın (IŞİD'e karşı verilen savaş
ve PYD-PKK'ya yaklaşım) konusunda tutumu bütünüyle
farklı olabilir."
Şimdiki ve eski (ABD) Dışişleri Bakanlığı
yetkilileri de, Davutoğlu'nun ABD'li
diplomatlarla kurmuş olduğu yakın ilişkilerin
kaybedilmiş olabileceğini
söylediler.
ABD, iki yıldır, Türkiye'yi IŞİD'e karşı mücadeleye
odaklanması için ikna etmeye
çalışıyordu. Fakat Erdoğan PKK'ya karşı mücadeleyi
sürdürmekten yana idi.
Şu anda Türkiye, Amerika'nın Suriye'deki Kürt
güçlere (PKK'nın Suriye kolu olan
PYD'ye ve onun silahlı gücü YPG'ye) verdiği destek
konusunda keskin bir
şekilde Amerika ile ters düşmüş durumdadır.
Dört ay süren kanlı bir çatışmanın ardından
Kobane'yi IŞİD'in elinden almayı
başaran (PKK'nın Suriye kolu) YPG Batı'nın ve
ABD'nin saygısını kazanmış
ve ABD'nin bölgede en önem verdiği kara gücü
olmuştu.
Fakat Ankara, PKKnın uzantısı olduğunu öne sürdüğü
YPG'yi Türkiye'nin
ulusal güvenliği için tehlike olarak
tanımlamaktadır.
(Bu yüzden), Suriye-Türkiye sınırındaki Menbic'de
oluşturulan yabancı savaş-
çılar (Amerikancı yobaz teröristler) için güvenli
geçiş yolu kapanmak üzeredir.
(Çünkü) Türkiye, Kürt savaşçıların (PYD-PKK'nın)
Menbiç'i ele geçirmelerini
engellemektedir. (TSK'nın "PYD Fırat'ın
batısına geçemez" kırmızı çizgisini
kastediyor)
ABD Dışişleri görevlisi McGurk (Mekgark)'ın
Kobane'de YPG ile görüşmesinin
fotoğrafları yayımlanınca Erdoğan ABD'yi Türkiye'nin
düşmanları ile işbirliği
içerisinde olmakla suçlayarak "Size nasıl
güveneceğiz? Sizin ortağınız biz
miyiz yoksa Kobane'deki teröristler mi? demişti.
Davutoğlu, ABD'nin Suriye'deki Kürtleri (PKK'nın
Suriye kolu PYD ve YPG'yi)
desteklemesi konusundaki tepkileri ılımlı bir
şekilde karşılayan (tepkileri azalt-
maya çalışan) bir muhataptı. Gerçi eli zayıf bir
Başbakandı ve düşük seviyede
bir güce sahipti ama ABD'li yetkililerin
düşüncelerini ve kaygılarını nakletmek
için (kullanabildikleri) iyi bir kanaldı.
Türkiye-Suriye uzmanı Andrew Bowen şöyle dedi:
"Davutoğlu'nun ayrılması,
Erdoğan'a hükumetin Kürtlere pragmatik bir
çerçeveden bakmasını tavsiye
edecek önemli bir sesin kısılması anlamına
geliyor."
(Tercümesi:
Davutoğlu'nun ayrılması, Tayyip Bey'e
"Amerika'nın PYD ve YPG'ye yardım
etmesine, PKK-PYD'nin Menbic, Azez ve Cerablus'a
girerek tüm Suriye
sınırımızı ele geçirmesine karşı çıkma. Nasıl
Barzani'nin Irak'ın kuzeyinde
devlet kurması Türkiye için tehlike değilse, PKK'nın
da Suriye'nin kuzeyinde
devlet kurması tehlike değil." diye tavsiyede
bulunabilecek önemli bir sesin
kısılması anlamına geliyor.)
Adını vermek istemeyen ABD'li bir yetkili,
Davutoğlu'nun gitmesinden sonra
Ankara'nın muhtemelen Suriye'deki Kürt Güçleri
(PKK-PYD) konusunda
ABD'ye karşı daha fazla direnç göstermeye
başlayabileceğini söylüyor.
Kürt azınlık (PKK terörü) konusunda Davutoğlu
belirgin şekilde güvercin
olarak tanımlanabilecek bir çizgideydi.
Geçtiğimiz ay bir gazeteye konuşan Davutoğlu, PKK'yı
silah bırakmaya ikna
etmek için yeniden müzakere masasına oturduğunu
söylemiş, ancak Erdoğan
bu görüşü kınayarak PKK'nın bütünüyle bozguna
uğratılmasının ön şart olduğunu
söylemişti. Bunun üzerine Davutoğlu 5 Nisan günü
sözlerini geri almıştı.
Erdoğan'ın olumsuz tutumu Kürt gurupları ile (PKK
ile) çatışma yaşamalarına
neden oluyor. Erdoğan'ın sert tutumu bu sorunu
çözmesine ve şiddeti sona
erdirmesine (Açılım'a geri dönerek PKK ile
mücadeleye son vermesine) engel
oluyor. Erdoğan'ın deneyimleri bunları yapması için yeterli değil.
oluyor. Erdoğan'ın deneyimleri bunları yapması için yeterli değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder