8 Mayıs 2016 Pazar

Yeni Osmanlı olsaydık Serok Ahmet'in kellesi gitmişti. (Saray Darbesi-1)

"Stratejik Derinlik" kılıfı altında yıllardır ülkemizi komşularıyla düşman hale
getiren ve bu yüzden bölücülerin "Serok Apo" dan sonra ikinci başkan payesi
verip "Serok Ahmet" diye göklere çıkardıkları sevgili Başbakanımız kendi açtığı
derin stratejik çukura düştü.

Dua etsin ki, o kadar uğraştıkları halde Türkiye'yi "Yeni Osmanlı" yapamamışlardı
Eğer yapabilmiş olsalardı Serok Ahmet çukura düşmekle kurtulamazdı, kellesi de
giderdi. Çünkü Osmanlı'da Padişah Sadrazamın kellesini alma hakkına sahipti.

Tayyip Bey nasıl "kandırıldım" diyerek Ergenekon suçunu FETÖ'nün, Açılım
suçunu da PKK'nın üzerine atma becerisini gösterdi ise, şimdi de Stratejik
Derinlik suçunu Serok Ahmet'in üzerine atacaktır. Çünkü Mısır Firavunlarından
beri gelenektir: Muktedir asla hata yapmaz, yanılmaz. Hataların ve günahların
üzerine yıkılacağı bir günah keçisi her zaman bulunur.
Aydınlık, 7 Mayıs 2016

Beyaz Saray'a yakınlığı ile bilinen Foreign Policy (Forın Polisi = Dış Politika)
Dergisi, Tayyip Bey'in yaptığı AKSaray Darbesi'ni "America Loses Its Man
in Ankara" (Amerika, Ankara'daki adamını kaybetti) sözleriyle yorumladı.

Yazıyı odatv Türkçeleştirdi. Bakınız:


John Hudson imzasıyla yayımlanan makalenin açıklamalı özeti şöyle:
(Ayraç içleri tarafımdan eklenmiştir)

Davutoğlu, IŞİD ile mücadelede Amerika'nın sahne arkasındaki müttefiki idi.
Peki şimdi ne olacak?

Davutoğlu ABD için güvenilir bir müttefik olarak görülüyordu ve Erdoğan'ın
artan otoriterliğinin yanında ılımlı bir duruşa sahipti. Becerikli ve saygın bir
diplomattı. IŞİD'e karşı verilen savaşta Amerika için çarpışan Kürtlere
karşı daha toleranslı (hoşgörülü) idi.

General John Allen şöyle dedi: "Yeni Başbakan'ın (IŞİD'e karşı verilen savaş
ve PYD-PKK'ya yaklaşım) konusunda tutumu bütünüyle farklı olabilir."

Şimdiki ve eski (ABD) Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de, Davutoğlu'nun ABD'li
diplomatlarla kurmuş olduğu yakın ilişkilerin kaybedilmiş olabileceğini
söylediler.

ABD, iki yıldır, Türkiye'yi IŞİD'e karşı mücadeleye odaklanması için ikna etmeye
çalışıyordu. Fakat Erdoğan PKK'ya karşı mücadeleyi sürdürmekten yana idi.

Şu anda Türkiye, Amerika'nın Suriye'deki Kürt güçlere (PKK'nın Suriye kolu olan
PYD'ye ve onun silahlı gücü YPG'ye) verdiği destek konusunda keskin bir
şekilde Amerika ile ters düşmüş durumdadır.

Dört ay süren kanlı bir çatışmanın ardından Kobane'yi IŞİD'in elinden almayı
başaran (PKK'nın Suriye kolu) YPG Batı'nın ve ABD'nin saygısını kazanmış
ve ABD'nin bölgede en önem verdiği kara gücü olmuştu.

Fakat Ankara, PKKnın uzantısı olduğunu öne sürdüğü YPG'yi Türkiye'nin
ulusal güvenliği için tehlike olarak tanımlamaktadır.

(Bu yüzden), Suriye-Türkiye sınırındaki Menbic'de oluşturulan yabancı savaş-
çılar (Amerikancı yobaz teröristler) için güvenli geçiş yolu kapanmak üzeredir.
(Çünkü) Türkiye, Kürt savaşçıların (PYD-PKK'nın) Menbiç'i ele geçirmelerini
engellemektedir. (TSK'nın "PYD Fırat'ın batısına geçemez" kırmızı çizgisini
kastediyor)

ABD Dışişleri görevlisi McGurk (Mekgark)'ın Kobane'de YPG ile görüşmesinin
fotoğrafları yayımlanınca Erdoğan ABD'yi Türkiye'nin düşmanları ile işbirliği
içerisinde olmakla suçlayarak "Size nasıl güveneceğiz? Sizin ortağınız biz
miyiz yoksa Kobane'deki teröristler mi? demişti.

Davutoğlu, ABD'nin Suriye'deki Kürtleri (PKK'nın Suriye kolu PYD ve YPG'yi)
desteklemesi konusundaki tepkileri ılımlı bir şekilde karşılayan (tepkileri azalt-
maya çalışan) bir muhataptı. Gerçi eli zayıf bir Başbakandı ve düşük seviyede
bir güce sahipti ama ABD'li yetkililerin düşüncelerini ve kaygılarını nakletmek
için (kullanabildikleri) iyi bir kanaldı.

Türkiye-Suriye uzmanı Andrew Bowen şöyle dedi: "Davutoğlu'nun ayrılması,
Erdoğan'a hükumetin Kürtlere pragmatik bir çerçeveden bakmasını tavsiye
edecek önemli bir sesin kısılması anlamına geliyor."

(Tercümesi:
Davutoğlu'nun ayrılması, Tayyip Bey'e "Amerika'nın PYD ve YPG'ye yardım
etmesine, PKK-PYD'nin Menbic, Azez ve Cerablus'a girerek tüm Suriye
sınırımızı ele geçirmesine karşı çıkma. Nasıl Barzani'nin Irak'ın kuzeyinde
devlet kurması Türkiye için tehlike değilse, PKK'nın da Suriye'nin kuzeyinde
devlet kurması tehlike değil." diye tavsiyede bulunabilecek önemli bir sesin
kısılması anlamına geliyor.)

Adını vermek istemeyen ABD'li bir yetkili, Davutoğlu'nun gitmesinden sonra
Ankara'nın muhtemelen Suriye'deki Kürt Güçleri (PKK-PYD) konusunda
ABD'ye karşı daha fazla direnç göstermeye başlayabileceğini söylüyor.

Kürt azınlık (PKK terörü) konusunda Davutoğlu belirgin şekilde güvercin
olarak tanımlanabilecek bir çizgideydi.

Geçtiğimiz ay bir gazeteye konuşan Davutoğlu, PKK'yı silah bırakmaya ikna
etmek için yeniden müzakere masasına oturduğunu söylemiş, ancak Erdoğan
bu görüşü kınayarak PKK'nın bütünüyle bozguna uğratılmasının ön şart olduğunu
söylemişti. Bunun üzerine Davutoğlu 5 Nisan günü sözlerini geri almıştı.

Erdoğan'ın olumsuz tutumu Kürt gurupları ile (PKK ile) çatışma yaşamalarına
neden oluyor. Erdoğan'ın sert tutumu bu sorunu çözmesine ve şiddeti sona
erdirmesine (Açılım'a geri dönerek PKK ile mücadeleye son vermesine) engel
oluyor. Erdoğan'ın deneyimleri bunları yapması için yeterli değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder