19 Kasım 2021 Cuma

Nilgül Doğan hakkını helal etmedi, Mustafa Gezmiş istifa etti

Kılıçdaroğlu'nun helalleşme açıklamaları üzerine E. Org. Çetin Doğan'ın
eşi Nilgül Doğan ve Deniz Gezmiş'in kuzeni Mustafa Gezmiş Kılıçdar-
oğlu'na haklarını helal etmedi. Mustafa Gezmiş ayrıca CHP'den istifa etti.

+++

2011 seçimlerinde İstanbul 2. Bölge'de CHP'nin adayı Sezgin Tanrıkulu
idi.  E. Org. Çetin Doğan ise Cumhuriyet Güçbirliği'nden bağımsız aday
olmuştu. Bunun üzerine CHP kanadından "Oyları bölüyorsunuz" feryadı
yükselmişti. Bakalım Org. Doğan kimin oyunu bölüyordu:

+++

CHP İstanbul 2. Bölge Adayı Eski Diyarbakır Baro Başkanı 
Sezgin Tanrıkulu kimdir, hatırlayalım:


Yer: ABD Kongre Binası Büyük Salonu

Tarih: 21 Kasım 1997
Senatör Edward Kennedy, Sezgin Tanrıkulu’na 
“Robert Kennedy İnsan Hakları Ödülü” veriyor.

Ödülü verirken yaptığı konuşmada şöyle diyor:
“Bu masum insan, DEP’lileri ve halkı savunduğu için hapis yattı” 
(DEP, PKK'nın HDP'den önceki yasal uzantısı)


İçlerinde PKK temsilcilerinin de bulunduğu 300 civarında konuk çılgınca alkışlıyorlar.

Sezgin Tanrıkulu, ödülü aldıktan sonra elindeki yazılı metni okudu.

Türk askerinin sistemli bir şekilde Doğu’daki köyleri yok ettiğini, 
sivil halkı öldürdüğünü, işkence uyguladığını ileri sürdü, ve:


”Türkiye’nin, Kürdistan diye bilinen Güneydoğu’sunda savaş var. 
Son 10 yılda, 26 bin kişi öldürüldü. Bunların 3 bini siyasi suikast 
sonucu öldürüldü. Savaş bölgesinde avukatlık yapan birisi olarak 
ne çektiğimi bilemezsiniz”


dedi, yüzüne iliştirdiği ağlamaklı ifadeyle yerine oturdu.

Türkiye’yi suçladığı, terör saldırısına “savaş”, Güneydoğu Bölgemize “Kürdistan” dediği için ödül aldı.


1999′da Clinton Türkiye’ye gelince, Tanrıkulu ile görüşme yaptı.
Amerikalıların gözünde o derece değerli bir yere sahip.

Habur’dan giren PKK’lılara, sonra da KCK'lılara avukatlık yaptı. 

“Devlet onları rehin aldı, 
onların suçlandığı toplantılara biz de katıldık, 
onların yaptıklarını biz de yaptık, 
onlar içerde biz dışardayız” dedi.

PKK ve KCK'lılarla aynı şeyleri yaptığını açıkça, gururla itiraf etmiş oldu.

+++


Cumhuriyet Güçbirliği İstanbul 2. Bölge Adayı E. Org. Çetin Doğan

“Atatürkçüyüm, Devrimciyim” diyen komutan.

(Gözaltına alınırken aracın üzerine vurarak. "Ben devrimciyim, Atatürk 
devrimcisiyim" demişti.)

Necdet Sezer tarafından Türk-Kazak Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı’na atandı.

Abdullah Gül tarafından bu görevinden alındı.

Ergenekon tertibiyle esir alındı. Silivri esir kampında vatani görevine devam etti.

Seçim bildirgesi şöyle başlıyordu:

Ben Çetin Doğan, parmaklıklar ardına konan Kemal’in Askerlerinden bir numaralı sanığım."

ve şöyle bitiyordu:

"İstanbul 2’nci Bölgesi’nden Cumhuriyet için Güçbirliği Bağımsız adayı olarak katılıyorum.”

Bildirgenin tamamını bu yazının sonunda okuyabilirsiniz.

+++

Bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra şöyle demiştik:

Şimdi soruyorum:
Kim kimin oyunu bölüyor.
Elini vicdanına koy, öyle karar ver.
İstanbul 2. Bölge seçmeni vatandaş, oyunu bölücüye mi, Atatürkçü Komutana mı vereceksin?
Bakınız: 

+++

CHP, aday olarak Atatürkçü komutanlarımızı değil, bölücüleri tercih
etmişti. 

Cumhuriyet Güçbirliği adayı komutanlarımızı Vatan (İşçi) Partisi var gücü
ile destekliyordu. Seçim büroları, toplantılar, mitingler, bildiri pankart işleri
hep İşçi Partisi tarafından düzenleniyordu.

E. Org. Çetin Doğan'ın eşi Nilgül Doğan seçim çalışmalarına katılıyordu.
Seçimlerden sonra yazdığı "Adını Siz Koyun" adlı kitapta şöyle diyordu:

"İşçi Partisi'nin kendi içindeki çalışma disiplini hiçbir partide 
gözlemleyemeyeceğimiz boyuttadır.

Biz tutuklu asker yakınları onca olumsuz şey yaşarken 
hep arkamızda ve yanımızda görmek istediğimiz kurum 
ve kuruluşların (bunlara ordu da dahil) yerine bu partinin 
çalışanlarını gördük"


Şubat 2012'de Nilgül Doğan ile birlikte ULUSAL KANAL'daki bir
programa katılan E. Tümg. Osman Özbek, kitaptaki bu satırları
okuduktan sonra şöyle dedi:

"Bunun hakkını vermeyecek miyiz?
İşte din iyi ahlaktır. Dindarlık budur işte: Doğruyu söylemek, 
ahlaklı olmak, yalan söylememek, takdir etmesini bilmek.
İşçi Partisi için sol parti denir. Solu sağı yok artık.
Birkaç yıldır görüyorum bu insanları.
İlk tutuklamalar olurken, bizimkiler evlerinde perde arkasında 
izlerken, onlar 4 ayrı orduevinin önünde protesto toplantıları yaptılar.
Kötü bir şey mi yapıyorlar?
Halkı uyandırıyorlar. Vatan sevgisini ortaya koyuyorlar.
Bazıları bana "Dikkatli ol" diyorlar. Neyine dikkat edeceğiz?
Doğrudan başka yaptığımız, söylediğimiz bir şey varsa söylesinler.
Ahlakı vicdanı olan insan, bunları takdir eder ve de örnek alır"

Bakınız: 

+++

Ancak sonraki seçimlerde Doğan çifti CHP'ye oy verdiler.
Niçin bölücülerle iç içe geçmiş olan bir partiye oy verdiniz?
2011'de sizi aday göstermeyi kabul etmeyerek bölücü Tanrıkulu'nu
sizin karşınızda aday gösteren CHP'ye niçin oy verdiniz?

İşte şimdi Kılıçdaroğlu, tam da 28 Şubat davasında ömür boyu hapis
cezası alan Çetin Doğan'ın temyiz duruşmasının öncesinde 28 Şubat
mağdurları ile helalleşme açıklaması yaparak "Atın bunları içeri" demiş
oluyordu. 

Kılıçdaroğlu'nun bu açıklaması üzerine, Nilgül Doğan şöyle konuştu:

"Ben oyumu CHP'ye vermiş bir kişi olarak hakkımı helal etmiyorum.
Kılıçdaroğlu sağdan soldan helallik isteyeceğine, bu uğurda sahte
delillerle cezaevine konulan generallerden helallik istesin"

Sayın Nilgül Doğan, siz yıllarca bazen dondurucu soğukta Silivri
nöbet çadırlarında devrimcilerle birlikte nöbet tuttunuz. Ali Gök ve
Muharrem İnce gibi Atatürkçüleri CHP'de tutabilmek amacıyla
gösteri yapmak için gelen bir-iki CHP'liden başka yanınıza gelen 
oldu mu?

Bakınız: 

İşçi Partisi binlerce kişiyi Cezaevi önüne yığdı, barikatları zorladı.
Eğer CHP isteseydi, en az bir milyon kişiyi oraya yığabilir ve bu zulmü
sonlandırabilirdi. PKK ve FETÖ mahkumlarını kurtarmak için Ankara
İstanbul arasında yürüyüş yapan Kılıçdaroğlu, Ergenekon  ve Balyoz
mağdurları için hiç bir şey yapmadı.

Sayın Nilgün Doğan, bütün bunları bile bile niçin CHP'ye oy verdiniz?
Oy alamadıkları için mi Atatürkçülere sırtınızı döndünüz? "Oy alsın da
varsın bölücü olsun" mu dediniz?

Gerçekleri şimdi mi gördünüz?
Kılıçdaroğlu'nun 28 Şubat düşmanı yüzünü yeni mi gördünüz?
"CHP Dersim'de katliam yaptı"
"Sabahattin Ali'yi CHP öldürttü."
"27 Mayıs'ı yapanlar şimdi utanıyorlar" 
“AKP iktidarına karşı mücadele ederken ben bazen kendimi 
1940’lar CHP iktidarına karşı mücadele ediyormuş gibi sanıyorum."
sözlerini duymamış mıydınız?
Atatürk'e , Cumhuriyet'e karşı ayaklanan Seyit Rıza'ları, Şeyh Sait'leri 
kahraman ilan ettiğini, CHP'li vekillerin onların heykelleri önünde basın
açıklamaları yaptıklarını da mı duymadınız?
Perşembenin geleceği Çarşambadan belli değil miydi?

Bakınız: 

Ekrem İmamoğlu:
"Menderes demokrasi kahramanıdır. 
27 Mayıs demokrasinin katledilmesidir."
Video kaydı: 
Bunu da mı görmemiştiniz, duymamıştınız?

Uğur Mumcu "27 Mayıs'ı savunmayan bir devrimciyle alış verişimiz 
yoktur" diyordu. Hem mezarına karanfil bırak, "Uğurlar olsun" diye 
sahtekarca ağıt yak, hem de 27 Mayıs'tan utan. Bunları hiç görmediniz
mi sayın Doğan?

Bakınız: 


+++

Deniz Gezmiş'in kuzeni Mustafa Gezmiş de yeni uyananlardan.
Hem istifa etti, hem de hakkını helal etmedi.


Şimdi sen git kimle helallaşırsan helalleş ... Sana ben hakkımı helal etmiyorum.

Sayın Mustafa Gezmiş,

Kuzeniniz Deniz Gezmiş "kahrolsun ABD emperyalizmi" diyordu.
ABD'nin uydusu olan, onlardan iktidar dilenen, Genel Başkanı ABD
tarafından kaset operasyonu ile belirlenen CHP'de ne işiniz vardı?

Bakınız:

Deniz Gezmiş, o zamanlar adı Ortak Pazar olan Avrupa Birliği'ne
şiddetle karşı çıkıyor, "Onlar Ortak Biz Pazar" söylemi altında AB
emperyalizmine direniyordu.

Pekiyi, siz "Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne tam üye yapacağız"
"Bizi Batı'dan kimse ayıramaz, ölümüne mücadele ederiz"
diyen Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinde ne arıyordunuz?

Bakınız: 

Deniz Gezmiş 27 Mayıs'ın yanındaydı. Pekiyi, siz 27 Mayıs'tan utanan
CHP'de ne arıyordunuz?

+++

Gerçekleri çok geç olmadan gördünüz. Darısı Bora Gezmiş'in başına.

Ancak, yağmurdan kaçarken Teğmen Çelebi gibi doluya tutulma
tehlikesi var. Aman dikkat.

Bakınız: 

+++

E. Org. Çetin Doğan'ın 2011 seçim bildirgesinin tamamı:

Ben Çetin Doğan, parmaklıklar ardına konan Kemal’in Askerlerinden bir numaralı sanığım."

Bir zamanların Genelkurmay Harekât Başkanı, Jandarma Asayiş Komutanı, Ege Ordusu Komutanı ve de son olarak da Birinci Ordu Komutanı…

Bugün “Mahşerin Dört Atlısının” tertibi ile boynumda asılı duran “Balyoz’un Bir Numaralı Sanığı” yaftasının er ya da geç, dün görevdeyken göğsüme takılan “Üstün Hizmet” ve “Üstün Cesaret ve Feragat” madalyalarından daha fazla övünç kaynağı olacağından kuşku duymuyorum.

Ülkemizin birlik ve dirliği ağır bir tehdit altındadır. Bu tehdide son vermek bizlerin elindedir.

Bu, çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur.

Artık bu talana, yurttaşların demokratik hak ve özgürlüklerinin tasallutuna, yoksulluk ve yolsuzluklara son verme zamanıdır.

Bu yolda bana inanmanızı ve güvenmenizi istiyorum. Ülkeme 43 sene alnımın akıyla hizmet verdim.

Hayatımın bundan sonrasında ülkemin aydınlığa çıkış yolunda hizmet verebilmek için

İstanbul 2’nci Bölgesi’nden Cumhuriyet için Güçbirliği Bağımsız adayı olarak katılıyorum.”

İstanbul 2. Bölge :
Çetin DOĞAN E. Orgeneral, Eski 1.Ordu Komutanı
Bayrampaşa, Beşiktaş, Beyoğlu, Eminönü, Eyüp,
Fatih, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Sarıyer, Şişli.

+++


1 yorum:

  1. Serdar bey, bu harika araştırma ve sorgulamayı haddim olmayarak tebrik ederim.. Saygılar sunuyorum.

    YanıtlaSil