15 Kasım 2021 Pazartesi

Şimdi de "Rum Papazı Açılımı"

2011 öncesi yazıldığı için blogumda olmayan 
Fener Patrikhanesi ile ilgili yazımdır:

Şimdi de "Rum Papazı Açılımı"
15 Mayıs 2010


Kıbrıs, Ermeni ve Kürt Açılımları duvara toslayan Tayyip Bey, 
şimdi de Rum Papazı Açılımı'na soyundu.
 
Tayyip Bey, Yunanistan gezisinde yeni açılımı ilan etti.
 
Rum Patriğine "Ekümenik" denmesinden rahatsızlık duymuyorum
 
Tayyip Bey, Rum Papazına "Ekümenik" (yani "Evrensel") denmesinden
rahatsızlık duymadığını ilan etti.
Böylece Türkiye, kırmızı çizgilerinden birini daha sildi.

Lozan Antlaşması'na göre, Rum Papazı Fatih Kaymakamlığı'na bağlı 
olup, sadece Türkiye'deki Rum azınlığın dini işlerini idare etmekle görevli.

Fakat ABD ve AB bu işten memnun değil.

Rum Papazı "Patrik" ünvanı altında Ekümenik, yani Evrensel olmalı, 
yani sadece Türkiye'deki değil, dünyadaki tüm Ortodoksların lideri olmalı.

Bu sayede emperyalistler, Rusya ve Balkanlardaki Ortodoksları da 
Rum Papazı vasıtası ile etki alanları içine almaya çalışacaklardı.
 
Ünvanı "Papa" olan Vatikan Papazı dünyadaki tüm Katoliklerin 
yöneticisi olarak, emperyalizmin sağ koltuk değneği görevini yapıyordu.
Emperyalizm, bir de sol koltuk değneğine ihtiyaç duyuyordu. 
Bu değnek Evrensel Ortodoks Kilisesi olmalıydı.
 
Vatikan Papazı'nın nasıl bir "Vatikan Devleti" varsa, 
Rum Papazı'nın da bir "Fener Devleti" olmalıydı.
Rum Papazı, Fatih Kaymakamlığı'na bağlı bir memur değil, 
bağımsız "Fener Devleti"nin Devlet Başkanı olmalıydı.
Bunun için de Lozan Antlaşması'nın delinmesi gerekiyordu.

Tayyip Bey'in sözleri, "Lozan Antlaşması'nın delinmesinden 
rahatsızlık duymam" anlamına geliyordu.
 
AKP Hükümeti, ilerde kurulacak bu "Fener Devleti"nin mülkiyet 
sorununu çözmek için "cemaat vakıflarının mülk edinmesine ilişkin
yönetmelik" çıkarmıştı.
Bu yönetmeliğe dayanan Rum Papazı, Fener bölgesinde mülk edinerek
"Fener Devleti" için gerekli binaları mülkiyetine geçirmeye başladı bile.
 
Tayyip Bey: 
"Ecdadımı rahatsız etmediğine göre, beni de rahatsız etmez" dedi.

Böyle derken, şunu gözlerden sakladı ki, Patrik, dağılma dönemine kadar, Osmanlı'nın kesin denetimi altında idi.

Günümüzde ise Bartolomeos Amerika'nın kesin denetimi altındadır.

Mehmet Ali Güller diyor ki:
"Anlaşılan, Patrikhaneyi bir "Fesat Yuvası" olarak değerlendiren 
Atatürk'ü ecdattan saymıyordu Erdoğan."
 
Yabancı din adamlarına acil T.C. vatandaşlığı vereceğiz
 
Lozan Antlaşması'na göre, Fener Patrikhanesinin yönetim kurulu 
olan Ruhaniler Meclisi'ne (Sen-Sinod Meclisi'ne) sadece T.C. uyruklu
din adamları atanabilir.

Bu kural, 1948 yılında, Amerikan vatandaşı Türk düşmanı Atenagoras'a 
T.C. vatandaşlığı verilerek Patrikhanenin başına geçirilmesiyle delinmişti.

Günümüzde de Patrikhane yöneticiler, Heybeliada Ruhban Okulu
kapalı olduğu için T.C. vatandaşı Rumlardan din adamı yetiştirileme-
diği bahanesiyle yabancı din adamlarını Ruhaniler Meclisi'ne atamak 
istiyorlar, ve fiilen de atıyorlar.
 
Tayyip Bey, bu atamaların resmileştirileceği müjdesini verdi:
"Sen-Sinod Meclisi üyeliği için başvuran yabancı din adamlarına 
bir iki hafta içinde T.C. vatandaşlığı verilecek."
 
Böylece, İstanbul surları içinin "Fener Devleti" yani "Konstantinopolis"
ilan edilmesi için ABD ve AB tarafından yapılmış olan 5 aşamalı plan 
bir adım daha ilerledi.

Zaten Fener Papazı, resmi yazışmalarında uzun zamandan beri 
"Konstantinopolis Patriği" ünvanını yasa dışı olarak kullanmaktaydı.
 
Yetimhaneyi veririz, Ruhban Okulunu açarız
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Tayyip Bey, Ermeni, Kürt ve Kıbrıs açılımlarında yaptığı gibi, 
dibine kadar gaza bastı.
 
"Yargı sürecinin sonuçlanmasından sonra Büyükada'daki yetimhaneyi Patrikhane'ye teslim etmeye hazırız" dedi.
Böyle diyerek suç işledi, yargıya "Patrikhanenin talebine uygun karar ver"
talimatı vermiş oldu.
 
Heybeliada Ruhban Okulu konusunda da şöyle diyerek taviz verdi:
"Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı umut ediyorum. 
Olumlu bir yaklaşım içinde olduğumu söylüyorum. Temenni ederim ki kısa
zamanda neticeye bağlarız"

Rum Papazı, Ruhban Okulu'nun Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmasını 
istemediği için okulu açmıyor.
Çünkü Ruhban Okulu, ilerde kurulacak olan Fener Devleti'ne bağlı olacak.
Rum Papazı, kendisini T.C. kanunlarına bağlı saymıyor.

Türkiye'deki tüm okullar kanun gereği Bakanlığa bağlı olmak zorundadır. 
Papaz, Türk Bakanlığına bağlı olmasını istemediği için okulu açmıyor.
Dünyaya da: "Türkiye okulu açtırmıyor" diye yalan söylüyor.
 
Fener Devleti, BOP'un bir hedefidir.
Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olan Tayyip Bey de, 
makamı gereği, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının yanında değil, Amerikan
projesinin yanında saf tutmaktadır.
 
Türk Ortodoksları hapiste, Rum Ortodoksları el üstünde
 
Türk milletinin evlatları olan Türk Ortodoks Kilisesi mensupları 
Türkiye Devleti tarafından görmezden gelinirken,
Kilisenin Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol 2 yıldır "Ergenekon" bahanesiyle 
suçsuz yere hapislerde süründürülürken,
Türkiye düşmanı hain papaz el üzerinde gezdirilmekte, devlet başkanı 
muamelesi görmektedir.
 
Resmi buluşmalarda AKP kodamanları Ermeni ve Rum Patrikleri ile 
sarmaş dolaş olurken, Türk Ortodoks Kilisesi yok sayılmakta, protokole
alınmamakta, resmi toplantılara çağırılmamaktadır.

Kurtuluş Savaşı'nda Yunanistan'ın yanında yer alan Rum Kilisesi onurlandırılmakta, Atatürk'e destek veren Papa Eftim'in Türk Kilisesi
yok edilmeye çalışılmaktadır.

Kurulmasına çalıştığımız Milli Hükümet, Türk Ortodoks Kilisesi'ni 
hakkı olan onurlu yere oturtacaktır.


+++

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder