15 Mart 2015 Pazar

Kabataş yalanının acıklı sonu

Gelin Hanım: "Üzerime işediler, tekmelediler, üzerleri çıplak, deri eldivenli.." diye feryat etti.

Tayyip Bey "Elimizde mobese görüntüleri var" dedi.

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, 4 Temmuz 2013'de, Gezi eylemlerine katılan 15 ekşisözlük yazarı ile buluştu. Görüşmede Vali'nin bilgisi dahilinde ses kaydı alındı.

Bir başörtülüye Kabataş'ta eylemcilerin saldırması ile ilgili kamera kaydı olup olmadığı sorulunca Vali şöyle dedi:
"Ben şu ana kadar böyle bir görüntü görmedim. Mevcut mobese kameraları üzerinden herhangi bir şey yoktur dedim. Ama hiç yoktur manasında demiyorum. Birinin elinde olabilir, bunu bilmiyorum"

Aradan yıllar geçti. Tayyip Bey Vali'yi yalanlamadı.

Üzerine işendiğini, dövüldüğünü öne süren gelin şikayetçi olmadı.
İşendiğini söylediği giysilerini DNA testi için Emniyet'e vermedi.
70-100 kadar üzerleri çıplak, başları bantlı adamın dünya üzerinde varlığı hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamadı.
Gelin Hanım, ifadelerindeki acayip çelişkileri açıklayamadı.
Gelin Hanımı kurtarmaya çalıştığı için dövüldüğü söylenen amca ve kızından hiç haber alınamadı. Böyle bir amca ve kızın varlığı kanıtlanamadı, böyle bir amca ve kız dayak yedikleri için Emniyet'e başvurmadılar.

Gelin Hanım'ın çelişkili ifadeleri için bakınız:

Bütün bu olgular, böyle bir olayın olmadığını kanıtlamaktadır.

Aradan seneler geçti. Tayyip Bey'in "Bu Cuma görüntüleri izleteceğiz" dediği Cuma günü hiç gelmedi.

"Görüntüleri izledim" diye yalan söyleyen yandaşlardan çoğu, görüntüler ortaya çıkmayınca, yalan söylediklerini itiraf ettiler. İsmet Berkan "Benim hıyarlığım, yapmamalıydım" dedi.
Bakınız:

Ancak Tayyip Bey inadından bir türlü vazgeçmedi.
11 Mart 2015 günü yandaş Sabah gaz tenekesi yaygarayı bastı. Aranan görüntüler 2 sene sonra bulunmuştu.
  
Sabah, 11 Mart 2015


Sabah, 11 Mart 2015

Haber özetle şöyle:

"İDO kamerasının 18 dakikalık kaydı polis tarafından incelendi. 20-30 kişilik gurup saat 19:49'da Gelin Hanım'ın etrafında çember oluşturdu. Saldırı 52 saniye boyunca sürdü."

Sabah'ın bastığı fotoğrafta ise saldırı anı görünmüyor. İki ayrı fotoğraf üst üste montajlanmış. Gurubun Gelin Hanım'a yaklaştığı ve uzaklaştığı iki resim, yani biri 19:49'da diğeri 19:50'de bir dakika ara ile çekilmiş iki resim bir araya getirilmiş.

Ancak bu bir dakika içerisinde meydana geldiği öne sürülen saldırı olayı ile ilgili bir resim yok. Gurubun geldiği ve gittiği anların fotoğrafı var sadece.

İşte montajlı fotonun büyütülmüş hali:



Eğer bu 18 dakikalık kamera kaydı haberi doğru olsaydı, 11 Mart gününden bu yana bütün yandaş kanallar bu bantı döndürüp duruyor olurlardı. Sabah'ın internet sayfasında bile bu kamera kaydı yok.

Saldırı anına dair bir tek foto bile yok.

Bunlar bir yana, Sabah'ın yayımladığı bu foto, aslında bu saldırı iddiasının yalan olduğunun en büyük kanıtı.

Mustafa Mutlu, 12 Mart 2015 günlü Aydınlık'taki köşesinde yalanı madde madde şöyle açıklıyor:
1
Guruptakiler gelin hanım Z.D.'nin iddia ettiği gibi 70-100 değil, 20-30 kişi
2
Gurup gelip geçmiş, Z.D. aynı şekilde bebek arabası elinde olduğu halde ayakta duruyor. İddia ettiği gibi yere düşmüş değil, bebek arabası da kendinden uzakta değil.
3
Gelin Hanım ayakta, yani iddia ettiği gibi yerde kendisinden geçmiş bir vaziyette yatmıyor...
3
Çevrede duruma itiraz eden, sonra da kızıyla birlikte dayak yiyen amca göremiyoruz.
4
Guruptakilerin üzeri çıplak değil, aksine sıkıca giyinmişler.
5
Guruptakilerin hepsi erkek, Z.D.'nin iddia ettiği gibi aralarında kadın yok...
6
Ve en önemli nokta, sıkı durun:
En az 100 kişilik bir polis gurubu Karaköy yönünden Dolmabahçe'ye doğru Gelin Hanım'ın ve ona saldırdığı söylenen gurubun 5 metre ötesinde uygun adım yürüyor.  Bu kadar çok polisin burnunun dibinde böyle bir saldırı yapılmış olabilir mi?

Bakınız:

Ve, Mustafa Mutlu'nun atladığı bir nokta:
Ağaçlarda hiç yaprak yok... Haziran ayında yapraksız ağaç olur mu?
Ayrıca: Fotoğraftaki insanlar kalın giysili, çok sıkı giyinmişler. Haziran sıcağında bu kadar sıkı giyinilir mi?

Bu fotoğraf, Mustafa Mutlu'nun dediği gibi: YALANIN BELGESİ.

"Kısacası sevgili okurlar; yandaş medyanın amiral gemisi Sabah sayesinde artık en aptalımızın bile bu Kabataş iddiasının yalan olduğundan kuşkusu kalmadı."

********


Üzerine işenen gelin olayının içyüzü
+++++++++++++++++++++++++++++++

Ali Serdar Bolat                  29 Haziran 2013

Faiz lobisi, camide bira palavralarından başka bir de bu palavra var. Dindarları kindarlaştırmak için inadına üzerine basarak tekrar tekrar söyleniyor.

Vandalların (!) saldırısına uğrayan başörtülü kadının (Gelin Hanım'ın) Savcılık ifadesi şöyle:

(Yeni Şafak gaz tenekesinden Abdülkadir Selvi köşesinde açıkladı. Savcılık ifadeyi ona servis etmiş):



Gelin Hanım'ın Savcılık ifadesi:

"Grubun önünde yürüyen şahıslardan; tahminen 22-23 yaşlarında, zayıf yapılı, 1.55 - 1.60 boylarında, minyon tipli, siyah renk uzun saçlı, koyu renk sürmeli gözlü, başında siyah bant bulunan, kalın askılı beyaz badi, ön tarafında siyah renk Che Guevere resmi bulunan, altında açık mavi kot pantolon bulunan bayan şahıs vardı, eşkalini bildirmiş olduğum şahıs yanıma gelip durdu, ani bir şekilde benim başörtümü tutarak önce yukarıya doğru kaldırdı ben ne olduğunu anlamadan yüksek sesle, "Tayyip'in or.......... buldum beyler, gelin s...." diye bağırmaya başladı. Elimin içinde kızımın bulunduğu bebek arabasını tuttuğumdan dolayı hızlı hareket edemedim. Ancak kafamı çekerek başörtümü bu kızın elinden kurtarmaya çalıştım ancak başaramadım. Ben çabalamaya devam ederken kalabalık grup içerisinden eşkalini göremediğim erkek bir şahıs benim sol yanağıma tokat attı, benim dengem bozulduğundan dolayı bebek arabası elimden kurtuldu, sırt üstü yere düştüm, kalabalık grup benim etrafımı sardılar, etrafımda bulunan şahıslar benim üzerime doğru tükürmeye, tekmelemeye başladılar, ben yerden kalkmaya bu şahıslardan kurtulmaya çalıştıysam da çok kalabalık olduğundan başaramadım. Şahıslar beni tekmelerken, 'şerefsizin evladı, o...... çocuğu, eşarplı kaltak, biz devrim yapacağız kökünüzü kazıyacağız Türkiye'den, hayvan kaltak Tayyip'i de seni de … … yollayacağız bu ülkeden şeklinde yüksek sesle bağırıp hakaret ettiler. Bana tekme vuruyorlardı."

'Kalabalık arasından bebek arabasının arkasında 28-30 yaşlarında, şişman yapılı, kahverengi kıvırcık saçlı, beyaz tenli, kahverengi gözlü, etli geniş burunlu bir kişi bebek arabasını tutarak sallıyordu, arabasının içerisinde kızım aşağı yukarı zıplıyordu. Kendimi bu şahısların arasından alıp, çocuğumun yanına gidemedim"
'Yerden kalktım ve 3-4 metre ileride bebek arabasının yanına gittim.6 aylık kızım ağlıyordu. Sol ayak diz altında küçük bir sıyrık vardı kanamıştı, yine sol kolunda morluk vardı… Yaşadığım korku neticesinde bebeğimi emziremedim, sütüm kesildi, halen de emzirememekteyim'


********

Saldırıya uğrayan Gelin Hanım, daha sonra, başından geçenleri Elif Çakır'a şöyle anlatıyor:

Üzerine işenen Gelin Hanım (arkası dönük), Elif Çakır'a anlatıyor. 
Yüzünü gösteren fotoğrafı yok


Gelin Hanım'ın Elif Çakır'a anlattıkları:

"Bir anda ‘Bakın Tayyip’in ...... burada gelin onu...’ diyen sesler duydum ve arkama baktığımda 25-30 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kadınların bana karşı öfkeli bakışlarını görünce benden bahsettiklerini anladım.

Ne olduğunu anlayamadığım bir anda üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım.

Bebek arabam elimden gitti.

Bir kadın “Ne geldiyse bu ülkenin başına bunların başörtüsü üzerinden geldi vurun şuna” deyince, bir adam arkamdan tekme tokat vurmaya başladı.

Sonra bağırmaya başladılar. Devrim yaptıklarını, ihtilal yaptıklarını, ülkeyi bize teslim etmeyeceklerini, Erdoğan’ı asacaklarını, Erdoğan’ı da hepimizi de tek tek .....
Bir taraftan “Bu üllkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan” diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı.

‘Kutsal başörtüymüş, görün bakalım kutsalı size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular... ‘Asacağız Erdoğan’ı anladın mı’ diye bağırdılar.

Hangi birini söyleyeyim nasıl anlatayım yaptıkları küfürleri. Bir amcaydı sanırım müdahale etmeye çalıştı onu da öldüresiye dövdüler kızıyla birlikte.

Sonra uzaklaştılar. İnönü stadına doğru uzaklaştılar. O sırada tamamen kendimi kaybettim. Ondan sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu. Yerimden kalktım bebeğimi bulmaya çalıştım.


********

Gelin Hanımefendi konuştukça batıyor. Yalanı ayrıntılandırdıkça çelişkiler ortaya çıkıyor. Bir söylediği, diğerini yalanlıyor.

Çünkü, yalan söylemek çok zordur. Yalan söyleyen kişi çok akıllı olmalı, önceden söylediklerini hatırlamalı ki, daha sonra söyleyecekleri önceki yalanla çelişmesin

********
Savcılık ifadesinde:
"22-23 yaşlarında ... minyon ...bayan şahıs... başörtümü tutarak... "Tayyip'in or.... buldum beyler gelin s..." diye bağırmaya başladı. ... kafamı çekerek başörtümü bu kızın elinden kurtarmaya çalıştım..."

Elif Çakır'a:
"Bir anda "Bakın Tayyip'in ... burada gelin onu ..." diyen sesler duydum ve arkama baktığımda 25-30 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kadınların bana karşı öfkeli bakışlarını görünce benden bahsettiklerini anladım"

Bir kere, iki ifadede duyduğu sözler farklı. Bu kadar ahlaksızca sözleri yanlış hatırlaması olanaksız, çünkü hafızası çok kuvvetli. Savcılık ifadesinde, 22-23 yaşlarındaki minyon bayan kişiyi o kadar ayrıntılı anlatıyor ki, sadece bu bile ifadeden şüphelenmemiz için yeter neden. Gözündeki sürmeyi bile görmüş, sürmenin rengini bile hatırlıyor.

Ancak, bu kadar ayrıntısı ile hatırladığı ve Savcı'ya anlattığı 22-23 yaşındaki minyon bayan kişiyi Elif Çakır'a verdiği demeçte hatırlamıyor. O minyon bayan kişiden bahsetmiyor.

Halbuki, Savcılık ifadesine göre, bağırarak erkekleri "gelin ..." diye çağıran ve başörtüsünü çeken, o minyon bayan kişi. Olayı başlatan o bayanı nasıl unutur? Bu, gerçekten mümkün değil.

Savcılık ifadesine göre, olayı başlatan sözleri söyleyen kişiyi, yani o minyon bayan kişiyi görmüş. Ama, Elif Çakır'a verdiği demece göre, o sözleri söyleyen bir kişi değil birkaç kişi ve onları o sözleri söylerken görmemiş. Sesleri duyup arkasına baktığında 25-30 yaşlarında kadınlar görmüş. Yani o sözleri o kadınlar söylemiş. Minyon bayanın başörtüsünü tutup yukarı kaldırması yalanı da böylece haliyle arada kaynamış.

Hangi ifade doğru? Tabii ikisi de yalan.

********

Savcılık ifadesinde:
"... bu şahıslardan kurtulmaya çalıştıysam da çok kalabalık olduğundan başaramadım..."

Elif Çakır'a:
"Ne olduğunu anlayamadığım bir anda üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım."

Savcıya 22-23 yaşındaki bayan kişiyi en ince ayrıntısına kadar anlatan Gelin Hanımefendi, 70-100 kadar üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlar olan herifleri anlatmayı unutmuş (!). Sadece "bu şahıslar" demiş. Bu, gerçekten mümkün değil. Bu kadar anormal giyimli adamların unutulması mümkün değil.

Gelin hanımın palavra sıktığı bu ifadeden hemen anlaşılır. Çünkü polis, gazeteciler, tarafsız gözlemciler böyle anormal giyimli herifler görmediler. Görselerdi, maskeli çocukları bile haber yapan gazeteciler bunları sürmanşete taşırlardı. Olay Kabataş'ta, Başbakanlık Ofisi'nin yakınlarında geçiyor. Orada birçok mobese kamerası var. Kameralarda kayıt olsaydı, yandaş televizyonlar döne döne verirlerdi.

Bu "Üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başları tuhaf bantlı" 70-100 anormal adam Kabataş'a gökten zembille indiler ve Gelin Hanım'a saldırıp yerin dibine mi geçtiler? Kabataş'a Anadolu yakasından geçtilerse, çoğunluğu AKP yandaşı olan motorcular ve gemi adamları bunları görmemiş olabilirler mi? Beşiktaş veya Tophane tarafından geldilerse oralardaki mobese kameraları kayıt etmez miydi? Bunlar Taksim'e niçin çıkmadılar? DHA muhabirleri olayların hemen her anını kaydettiler. Böyle tuhaf adamlar hiçbir kayıtta yok.

********

Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu, Taksim Gezi Parkı olaylarında altı aylık bebeğiyle birlikte göstericilerin saldırısına uğrayan ve darp edilen 25 yaşındaki gelini Z.D.’nin yaşadığı travmayı ZAMAN gaz tenekesine anlatmış. Olayı görenlerin Savcılığa ifade vermelerini istiyor. Daha çok bekler. O anormal 70-100 kişiden birini bile gören yok bu dünya üzerinde

********

Gelin Hanım Savcıya niçin "Üzerime işediler" demedi? Niçin, olaya ait en önemli delil olan üzerine işenmiş elbiseyi polise vermedi? Çişten DNA tespit edilir, suçlunun yakalanması bir adım daha kolaylaşır.

Çünkü, böyle bir olay yok. 70-100 eldivenli çıplak adam gibi, bu işeme işi de sonradan uydurma.

********

"Bir amcaydı sanırım müdahale etmeye çalıştı onu da öldüresiye dövdüler kızıyla birlikte."

Elif Çakır'a söylüyor bunu, ama Savcıya söylemeyi nedense(!) unutuyor. Çiş ve çıplak adamlar palavraları gibi.

Bu amca ve kızı neden polise başvurup olayı anlatmıyor, tanıklık etmiyor, çıplak adamlardan şikayetçi olmuyorlar? Çünkü böyle bir amca da yok, kızı da. Bu da palavra.

********

"6 aylık kızım ağlıyordu. Sol ayak diz altında küçük bir sıyrık vardı kanamıştı, yine sol kolunda morluk vardı…"

Peki, hani bu sıyrık ve morluğa ait doktor raporu? Yok tabii. Bu da palavra.

Tekmelenmiş, tokat yemiş, yere düşmüş gelin hanım. Hiçbir yerinde morluk, sıyrık falan yok mu, hani doktor raporu? Yok tabii.

Dayak falan yok. Hepsi senaryo. Ama beceriksizce hazırlanmış. Ergenekon iddianameleri gibi...

********

Elif Şafak körüğü alınca, gelin hanım gibi o da üfürmeye başlıyor:

"Ve yargıya intikal etmeyen "Tayyip’i asacağız bu ülkeyi size bırakmayacağız" diyerek dövülen, küfredilen onlarca başörtülü kadın. "

Vay be... Kim tutar sizi...
"Tayyip istifa" diye haykıran eylemcilerin içinde çok sayıda başörtülü varken, eylemcilerin başörtülüleri dövdüğüne kim inanır. Haydi yallah.

Taksim'de temizlik yapan başörtülü eylemci

Gezi Parkı içinde başörtülü eylemciler

Taksim

Gezi Parkı
********
arşiv:
Faiz lobisinin içyüzü 23 Haziran 2013
Camide bira içme olayının içyüzü 24 Haziran 2013
Camide bira içme olayının içyüzü - 2 25 Haziran 2013
Üzerine işenen gelin olayının içyüzü 29 Haziran 2013
Camide bira içtiler : Gezi Yalanlarının Sonu - 2 9 Ağustos 2013
Üzerine işenen gelin ve diğerleri : Gezi yalanlarının Sonu - 3
10 Ağustos 2013
********


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder