Aydınlık gazetesi yazarlarından
Emekli Tuğamiral Türker Ertürk kurucuları
arasında olduğu Anadolu Partisi'nden istifa etti.
Türker Ertürk'ün kamuoyuna yaptığı açıklamanın önemli cümleleri:
"En başından itibaren bana karşı örtülü bir savaş, baskılama ve
sıradanlaştırma vardı."
"Vitrinde kalıp Atatürkçü,
Millici ve Ulusalcı oylar için cazibe merkezi olmaya devam etmeliydim ama
yönetimde etkin olmamalıydım."
"İsmim daha fazla parlamasın diye örgüte haber
gönderiyorlardı “Konferans için çağırmayın yazılarını dağıtmayın” diye."
"Partinin
programını yüzeysel bulmuş ve beğenmemiştim. Hemen
üzerinde çalışarak düzeltmeler yaptım, ülkemiz için hayati öneme haiz yeni
başlıklar ve maddeler ilave ettim ve gönderdim. Ama neredeyse hiçbiri parti
programına dahil edilmedi."
“Güneydoğu’da feodalizmin tüm
kalıntıları temizlenecek ve toprak reformu yapılacak” gibi girişimlerim yok
sayılmış ve programa ithal edilmemişti."
"Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “faşist” ve “diktatör” dediğim için
hapis istemi ile yargılanıyordum. Sayın Tarhan ve Anadolu Partisi bu konuda bir
açıklama yapmadı."
"Sayın
Tarhan parayı da bulan dar bir çevre tarafından kuşatma altındaydı. Bu
yakın çevrenin en önemli özelliği partiyi merkez sağ yapma gayretiydi. Ne yazık
ki, karşı devrim sürecinin
en önemli kilometre taşı olan Turgut Özal bazılarının ilahıydı."
"Divan toplantılarında siyaset ve ülke sorunları dışında ama
her şey konuşuluyordu."
"Bu sorunları
ve yapılması gerekenleri Sayın Tarhan ile çok konuştum. Her seferinde tamam
diyor, anlıyor gibi gözüküyor ama iş eyleme dökülmüyordu. Çok çok yakınında Atatürk’e tereddütlü
yaklaşan, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine şüphe ile bakan ve “ikinci
cumhuriyetçi” STK’larda görev almış birisini tutmaya devam
ediyordu."
"Sayın Emine Ülker Tarhan
etrafındaki kuşatmayı yarabilecek liderliği gösterememişti. Bu nedenle Anadolu
Partisi’ndeki görevlerimden istifa ediyorum."
"Bana inanan
insanları daha fazla hayal kırıklığına uğratmak
istemiyorum"
***********
Emekli Tuğamiral'in Türker Ertürk'ün yazılı açıklamasının
tamamı:
Sevgili Yurtseverler,
Ülkemiz hızla bölünmeye, parçalanmaya ve Ortaçağ karanlığına
doğru sürüklenirken, ana muhalefet partisi CHP operasyon nedeniyle YCHP haline
gelerek AKP’ye koltuk değneği görevine soyunduğundan halkın umudu olabilecek
yeni bir siyasi harekete olan ihtiyaç çok fazlaydı. İşte bu nedenle Sayın Emine
Ülker Tarhan’ın davetini kabul ettim ve Anadolu Partisi’nin kurucusu
oldum.
Kuruluşla birlikte Anadolu Partisi’ne karşı ilgi, alaka ve
teveccüh çok fazlaydı. Örgütte görev almak ve partiye üye olmak için adeta yarış
vardı. Ama başından itibaren iyi gitmeyen şeyler oluyordu.
Partinin programını yüzeysel bulmuş ve beğenmemiştim. Hemen
üzerinde çalışarak düzeltmeler yaptım, ülkemiz için hayati öneme haiz yeni
başlıklar ve maddeler ilave ettim ve gönderdim. Ama neredeyse hiçbiri parti
programına dahil edilmedi. Zaman baskısı nedeniyle hata yapıldığını düşünerek
pişmiş aşa su katmamak için sonra düzeltiriz umuduyla sustum.
“Güneydoğu’da feodalizmin tüm kalıntıları temizlenecek ve
toprak reformu yapılacak” gibi girişimlerim yok sayılmış ve programa ithal
edilmemişti.
En başından itibaren bana karşı örtülü bir savaş, baskılama ve
sıradanlaştırma vardı. Vitrinde kalıp Atatürkçü, Millici ve Ulusalcı oylar için
cazibe merkezi olmaya devam etmeliydim ama yönetimde etkin olmamalıydım. İsmim
daha fazla parlamasın diye örgüte haber gönderiyorlardı “konferans için
çağırmayın yazılarını dağıtmayın” diye
Sayın Tarhan parayı da bulan dar bir çevre tarafından kuşatma
altındaydı. Bu yakın çevrenin en önemli özelliği partiyi merkez sağ yapma
gayretiydi. Ne yazık ki, karşı devrim sürecinin en önemli kilometre taşı olan
Turgut Özal bazılarının ilahıydı.
Genel Merkez, halk, il ve ilçe örgütleri için erişilebilir ve
ulaşılabilir değildi. Örgütsel sorunlara çare üretmemek moral ve motivasyonu
düşürüyor ve giderek halkın ilgisini azaltıyordu. Ama bu konuda farkındalık
yoktu.
Diğer taraftan emperyalizmin süpürgesi işbirlikçileri vasıtası
ile Anadolu Partisi’nin kovasının içindeydi. Tekmeler, dışarı atar
temizleyebilirdik ama istenmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “faşist” ve “diktatör” dediğim için
hapis istemi ile yargılanıyordum. Sayın Tarhan ve Anadolu Partisi bu konuda bir
açıklama yapmadı. Erdoğan ile benim kişisel bir husumetim yoktu. Sorun
demokrasi, ifade özgürlüğü, faşizme ve diktatörlüğe direniyor olmamdı! Anadolu
Partisi bu konuda kurumsal açıklama yapmayacaktı da, hangi konuda yapacaktı!
Sanırım sorun yine Sayın Tarhan’ın kuşatıldığı yakın çevresinin Türker Ertürk’ün
ismi fazla parlar endişesiydi.
Halk arasında “hırsızlık yolsuzluk” oylaması olarak bilinen
Meclis oturumuna Genel Başkan Tarhan’ın katılmaması tansiyon bile olsa kabul
edilemezdi. Destek veren kitlelerde büyük bir düş kırıklığı
yarattı.
Divan toplantılarında siyaset ve ülke sorunları dışında ama
her şey konuşuluyordu. Türkiye, tarihinde hiç karşılaşmadığı kadar büyük
sorunlarla baş başaydı ve yaşamsal olarak tehdit altındaydı. Halka umut
olabilmek için radikal söylemlere ihtiyaç vardı. Çiçek, böcek söylemleri ve
çevreci yaklaşımlarla halkta umut yaratılamaz, gerekli güç toplanamaz ve
sorunlar çözülemezdi.
Bu sorunları ve yapılması gerekenleri Sayın Tarhan ile çok
konuştum. Her seferinde tamam diyor, anlıyor gibi gözüküyor ama iş eyleme
dökülmüyordu. Çok çok yakınında Atatürk’e tereddütlü yaklaşan, Cumhuriyetimizin
kurucu ideolojisine şüphe ile bakan ve “ikinci cumhuriyetçi” STK’larda görev
almış birisini tutmaya devam ediyordu. Son olarak uyarı niteliğinde elektronik
posta gönderdim, endişelerimi anlattım ve eğer düzelme olmaz ise yolumu
ayıracağımı söyledim. Yanıt yok ve sessizlik. Artık yapabileceğim tek şey
kalmıştı.
Sayın Emine Ülker Tarhan etrafındaki kuşatmayı yarabilecek
liderliği gösterememişti. Bu nedenle Anadolu Partisi’ndeki görevlerimden istifa
ediyorum. Bana inan insanları daha fazla hayal kırıklığına uğratmak
istemiyorum.
Kötü giden tarihsel süreci emperyalizmi yenerek tersine
çeviren ve Türkün direnme gücünü tüm dünya gösteren Çanakkale Deniz Zaferi’nin
100. Yılını idrak ettiğimiz bu günden aldığım güçle mücadeleme hiç duraksamadan
kaldığım yerden aynen devam edeceğim.
Ya İstiklal Ya Ölüm, Tam Bağımsız Türkiye,
Saygılar sunarım.
Türker Ertürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder