Dinciler devamlı olarak, Allah'ın kanunlarının
değişmeyeceğini, değiştirilemeyeceğini, bu kanunların kıyamete kadar geçerli
olduğunu öne sürerler.
Ve derler ki: "Kur'an, Allah sözüdür."
O halde, Kur'an hükümlerinin değiştirilemez, iptal
edilemez, askıya alınamaz, yok sayılamaz olduğunu kabul etmeleri
gerekir.
Ancak, işlerine gelmediği zaman, kesin Kur'an emirlerini
istedikleri gibi değiştirirler.
Bunun için çeşitli mazeretler uydururlar. Buna
"tefsir" kılıfı geçirirler, "hadis" imal ederler vesaire... İşte birkaç
örnek:
***********
5 Maide Suresi Ayet 38:
"Hırsızlık eden erkek ve kadının bu yaptıklarına karşılık
olarak Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah yücedir ve hikmet
sahibidir."
Burada hüküm kesindir. Hiçbir kaçar tarafı yok. "Şöyle
olursa kesin, böyle olursa kesmeyin" denmiyor. Amma velakin, dinciler bu kadar
açık bir emri bile ustaca sulandırmışlardır..
***********
Allah'ın bu el kesme emrini uygulamayan ilk kişi, İkinci
Halife Ömer'dir. Bakın, dinci bir site bu konuda ne diyor:
"Hz. Ömer'in, şartların zorunlı kıldığı durumlarda
Kur'an'da verilen hükmü askıya alarak farklı uygulamalar icra ettiğini
biliyoruz. Örneğin ganimetin bölüşülmesi, kıtlık döneminde el kesme cezasının
yürürlükten kaldırılması gibi. Dolayısıyla Hz. Ömer'in zina konusunda da bunu
gerekli görerek recm cezasına dönmüş olması mümkündür.. Ancak, bu, dönemin
şartları çerçevesinde değerlendirilmelidir"
Demek ki neymiş:
"Dönemin şartları çerçevesinde" Kur'an emirleri yani
Allah'ın kanunları askıya alınabilirmiş.
Ayette: "Kıtlık sırasında yapılan hırsızlıklarda el kesme
cezasını uygulamayabilirsiniz" diye bir istisna konmuş mu? Hayır. Allah, kıtlık
sırasında hırsızlığın artacağını, çok kişinin eli kesilirse iş yaptıracak adam,
orduya katılacak asker bulmakta zorluk çekileceğini düşünmekten aciz midir ki bu
gibi durumlar için istisna koymamış? Yoksa Allah bunu söylemeyi, yani Kur'an'a
koymayı unutmuş mu?
Dinciye göre, Allah unutkan, iyi düşünemeyen, söylemek
istediğini açıkça anlatamayan bir varlıktır. Onun bu eksikliklerini tamamlamakla
kendini görevli görevli sayan dinci, kendisini adeta bir yarı-peygamber hatta
yarı-tanrı hissetmektedir.
***********
Osmanlı'da el kesme cezası diyetle çözümleniyordu.
bakınız:
Peki, ayette "Hırsız diyet verirse elini kesmeyiniz" diyor mu?
Başka bir ayette böyle bir hüküm var mı? Yok. Demek ki, Osmanlı, kesin Kur'an
emrini, yani Allah'ın kanununu hiçe sayabilmekte, diyet alırsa eli kesmemekte
idi. Hani Kur'an hükümleri
değiştirilemezdi?
***********
Diyanet Vakfı mealinde yazılanlara bakın hele. Adamı zıvanadan
çıkarır:
Açlık zarureti ile hırsızlık yapmış ise el kesme cezası
verilmezmiş.
Aç olmadığı halde çalmış ise, durum mahkemeye intikal etmeden
tövbe derek çaldığı malı iade ederse de el kesilmez
imiş.
Hırsız çaldığı mala meşru bir yoldan malik olursa (parasını
vererek satın alması, diyet ödemesi gibi) da el kesilmez
imiş.
Nereden uyduruyor? Var mı böyle bir ayet veya ayetler? Yok.
Allah'ın kesin emrini, kendi işine geldiği gibi sınırlandırmak
için, sözde din kuralları koyuyor. Allah'ın
emrini sınırlandırıyor.
***********
Gelelim Hac ve kurban konusuna.
Kur'an açıkça:
"Yaya olarak veya deve ile gelin" derken, dinciler Hacca her türlü motorlu
taşıt ile gitmekte sakınca görmezler.
"Hac sırasında Mekke'de kurbanı kesin" derken, dinciler Hacca gitmeyenlerin
de kurban kesmesi gerektiği fetvasını verirler.
"İlerde motorlu araçlar keşfedilecek, o zaman onlarla gelirsiniz" anlamında
bir ayet var mı? Yok.
"Hacca gitmeyenler de ikamet ettikleri yerde kurban kessinler" diye bir
ayet var mı? Yok
Kur'an'da ne emredildiği, dincinin umurunda bile değildir.
***********
Bir de zina ve recm konusu var.
İşte ayetler:
24 Nur Suresi Ayet 2:
"Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun."
4 Nisa Suresi Ayet 25:
"İçinizden inanmış hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse,
cariyelerle evlensin... Evlendikten sonra fuhuş yaparlarsa, onlara, hür
kadınlara yapılan işkencenin yarısı uygulanır"
4 Nisa Suresi Ayet 15:
"Kadınlarınızdan fuhuş yapanları... ölüm alıncaya ya da Allah onlar
yararına bir yol gösterinceye kadar evlerde tutun, dışarı çıkarmayın."
Demek ki neymiş?
Zina yapan hür kadın ve erkeğe yüz değnek vurulacak.
Parası yetişmediği için hür kadınla evlenemeyen erkeğe cariye ile evlenme
(nikah yapma) izni vardır, eğer o eski cariye yeni zevce zina yaparsa, hür
kadına yapılan işkencenin yarısı yani elli değnek vurulacak.
Eğer hür bir kadın olan karın zina yaparsa, onu ölünceye kadar evden
çıkarmayacaksın.
Peki recm cezası nerede? Yani zina yapan kadını yarı beline kadar toprağa
gömüp taşlayarak öldürme cezası nerde? Kur'an'da böyle bir ayet yok. zaten olsa
idi, yukarıda verdiğim 3 ayet ile çelişirdi.
O halde, dinci nasıl "Recm cezası din emridir" diyebiliyor?
Yobazlara göre, "RECM" yani evli iken zina edenleri taşlıyarak öldürme
cezası ile ilgili RECM AYETİ, elimizdeki Kur'an'da yok, ama önceleri Kur'an'da
vardı.
Bu iddia, tüm hadis kaynaklarında geçmektedir.
Übeyy İbn Kaab, Ahzab Suresinde 213 ayetin eksik olduğunu belirtirken, bu
Surede bir de Recm Ayeti olduğunu, ve 213 ayet ile birlikte bu Recm Ayetinin de
kaybolduğunu söylüyor, ve bu Recm Ayetinin metnini veriyor.
Bu Hadisi aktaran sağlam kaynaklardan birkaçı şunlar:
Suyuti, El İtkan, 2/32
Buhari, Kitabu'l-Hudud 30
Müslim, Kitabu'l-Hudud 15 Hadis 1691
Ebu Davud, Kitabu'l-Hudud 23 Hadis 4418
Tirmizi, Kitabu'l-Hudud 7 Hadis 1431
Recm cezasını yürürlüğe sokan kişi, İkinci Halife Ömer'dir:
Hadis de İbn Abbas'tan:
İbnu
Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Hz. Ömer
(radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti: "Allah Teâla
hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na
Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti
okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana
recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu
endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz
Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın
kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz,
recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya
itiraf yoluyla- sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken
Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar:
"Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini
(Kitabullah'a) yazardım."
Buhârî,
Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim,
Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431);
Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).
Ömer demiş ki: "İnsanlar benim Kur'an'a ilave yaptığımı söylemeyecek
olsalar, Recm Ayeti'ni Kur'an'a yazardım"
Görüldüğü gibi, dinci yobaz, istediğini yapabilmek, yani recm cezasını
uygulayabilmek için, bu cezayı emreden bir ayetin eskiden Kur'an'da olduğunu
iddia edebilecek kadar gözü dönmüş şekilde Hadisler uydurabilmektedirler.
Ama, bu durumda, "Kur'an yazıldığı gibi, bir harfi bile değişmeden günümüze
kadar geldi" iddiası ne olacak?
Sadece Recm Ayeti değil, 213 ayet kaybolmuş. Ben demiyorum, dinci diyor. Bu
durumda "Kur'an 6666 ayettir" iddiası ne olacak?
Dinci internet sitesi diyor ki:
"Hz. Ömer'in, şartların zorunlı kıldığı durumlarda
Kur'an'da verilen hükmü askıya alarak farklı uygulamalar icra ettiğini
biliyoruz. Örneğin ganimetin bölüşülmesi, kıtlık döneminde el kesme cezasının
yürürlükten kaldırılması gibi. Dolayısıyla Hz. Ömer'in zina konusunda da bunu
gerekli görerek recm cezasına dönmüş olması mümkündür.. Ancak, bu, dönemin
şartları çerçevesinde değerlendirilmelidir"
Demek ki, Ömer, "şartlar zorunlu kıldığı" için, "dönemin şartları
çerçevesinde" kesin Kur'an emri olan hırsıza el kesme cezasını askıya aldığı
gibi, Kur'an'da olmayan recm cezasını yürürlüğe sokarak kesin Kur'an emri olan
zina yapana yüz değnek cezasını da askıya almıştır.
Ömer'in bu yaptığı işe ideolojik bir kılıf bulmak isteyen sahabe
(Peygamberin yakın arkadaşları) ise, "Recm Ayeti kayboldu" masalını uydurmuşlar,
bu masal da hadis olarak dine yamanmıştır.
Hanefiler de, Recm Cezası için, Kur'an'da bulunmayan, ama "HÜKMÜNÜN GEÇERLİ
OLDUĞU" belirtilen Recm Ayeti'ni dayanak alırlar
Bak: Sadru'ş-Şeria-Teftezani; Telvih, Tedvin, 2/487
Dinci yobazlardan bazıları, "Recm Ayeti'ni keçi yedi" masalı uyduracak
kadar komikleşmeyi göze almışlardır. Her şeye gücü yeten Allah, gönderdiği ayeti
keçinin yemesine engel olamıyor ve o ayet bulunamadığı için de Kur'an'a
konulamıyor. Aziz Nesin bile böylesi bir komedi yazamazdı:
Hadis de şöyle:
"... Bu indirilenler (ayetler) arasında Recm Ayeti de vardı...biz onunla
meşgul olduk, o sıralarda bir hayvan (keçi) gelip onu yedi"
İbn Mace, Nikah, 36
Bir de "ne şiş yansın ne kebap" diyenler var: Recm cezası varmış ama, 24
Nur Suresi Ayet 2 ile hükmü ortadan kaldırılmış... mış...
İyi de, hükmü ortadan bir ayetle kaldırılmış olan Recm cezasını Ömer nasıl
tekrar yürürlüğe koyuyor ve nasıl hala bu ceza uygulanıyor? Peki, hükmü ortadan
kaldırılmış olan Recm Ayeti nerede?
Allah Recm cezasını ayetle kaldırıyor, Ömer bu ayeti takmayıp Recm cezasını
yeniden yürürlüğe koyuyor.
Demek ki yobaz, Allah'ın koyduğu kanunları
istediği gibi iptal edip yerine kendi kuralını koyabiliyor. Bir Hadis uydurmak
Kur'an hükmünü iptal etmek için yeterli olabiliyor.
İkinci Halife Ömer'in oğlu olan İbn Ömer'in şu sözleri olaya açıklık
getiriyor:
"Bu türün (yani hükmü geçerli olduğu halde sözleri eldeki Kur'an'da
bulunmayan Kur'an parçalarının) örnekleri çoktur. Ebu Abid dedi ki: İbrahim
oğlu İsmail Eyyub'dan, o da Nafi'den, o da İbn Ömer'den aktarmış olarak bize
haber verdi. İbn Ömer şöyle dedi:
"Sakın herhangi biriniz Kur'an'ın tümünü elimde tutuyorum (elde ettim)
demesin. Tümünün ne (ne kadar) olduğunu bilemez. Kuşku yok ki, Kur'an'dan çoğu
(yok olup) gitmiştir. Onun için, herhangi biriniz, yalnızca "Görünürde olanı
aldım" desin"
Suyuti, El İtkan fi Ulum-il-Kur'an e'n-Nevu's-Sabiu ve'l-Erbeun; 2/32
Yobazın "Kadınların saçının bir telinin bile görülmesi günahtır" iddiası da
bunlara benzer bir uydurmadır. Yani türbanın din emri olduğu koca bir
yalandır.
Yobaza göre "şartlar zorunlu kıldığı" için, "dönemin şartları çerçevesinde"
Kur'an emirleri değiştirilebiliyor, askıya alınabiliyor, ama Kur'an emri olmayan
"saç saklama, baş bohçalama" yani türban, yobaz öyle istediği için din emri
oluveriyor ve Allah'ın emri olmayan bu uydurma kural asla
değiştirilemiyor.
Bu konuyu bir sonraki yazıda ele alalım.
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder