17 Kasım 2013 Pazar

Allah'ın emirleri iptal edilebilir, Allah'ın emri olmayan uydurmalar iptal edilemez

Dinciler devamlı olarak, Allah'ın kanunlarının değişmeyeceğini, değiştirilemeyeceğini, bu kanunların kıyamete kadar geçerli olduğunu öne sürerler.

Ve derler ki: "Kur'an, Allah sözüdür."
O halde, Kur'an hükümlerinin değiştirilemez, iptal edilemez, askıya alınamaz, yok sayılamaz olduğunu kabul etmeleri gerekir.

Ancak, işlerine gelmediği zaman, kesin Kur'an emirlerini istedikleri gibi değiştirirler.
Bunun için çeşitli mazeretler uydururlar. Buna "tefsir" kılıfı geçirirler, "hadis" imal ederler vesaire... İşte birkaç örnek:

***********

5 Maide Suresi Ayet 38:
"Hırsızlık eden erkek ve kadının bu yaptıklarına karşılık olarak Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah yücedir ve hikmet sahibidir."

Burada hüküm kesindir. Hiçbir kaçar tarafı yok. "Şöyle olursa kesin, böyle olursa kesmeyin" denmiyor. Amma velakin, dinciler bu kadar açık bir emri bile ustaca sulandırmışlardır..

***********

Allah'ın bu el kesme emrini uygulamayan ilk kişi, İkinci Halife Ömer'dir. Bakın, dinci bir site bu konuda ne diyor:

"Hz. Ömer'in, şartların zorunlı kıldığı durumlarda Kur'an'da verilen hükmü askıya alarak farklı uygulamalar icra ettiğini biliyoruz. Örneğin ganimetin bölüşülmesi, kıtlık döneminde el kesme cezasının yürürlükten kaldırılması gibi. Dolayısıyla Hz. Ömer'in zina konusunda da bunu gerekli görerek recm cezasına dönmüş olması mümkündür.. Ancak, bu, dönemin şartları çerçevesinde değerlendirilmelidir"

Demek ki neymiş:
"Dönemin şartları çerçevesinde" Kur'an emirleri yani Allah'ın kanunları askıya alınabilirmiş.

Ayette: "Kıtlık sırasında yapılan hırsızlıklarda el kesme cezasını uygulamayabilirsiniz" diye bir istisna konmuş mu? Hayır. Allah, kıtlık sırasında hırsızlığın artacağını, çok kişinin eli kesilirse iş yaptıracak adam, orduya katılacak asker bulmakta zorluk çekileceğini düşünmekten aciz midir ki bu gibi durumlar için istisna koymamış? Yoksa Allah bunu söylemeyi, yani Kur'an'a koymayı unutmuş mu?

Dinciye göre, Allah unutkan, iyi düşünemeyen, söylemek istediğini açıkça anlatamayan bir varlıktır. Onun bu eksikliklerini tamamlamakla kendini görevli görevli sayan dinci, kendisini adeta bir yarı-peygamber hatta yarı-tanrı hissetmektedir.

***********

Osmanlı'da el kesme cezası diyetle çözümleniyordu. bakınız:
Peki, ayette "Hırsız diyet verirse elini kesmeyiniz" diyor mu? Başka bir ayette böyle bir hüküm var mı? Yok. Demek ki, Osmanlı, kesin Kur'an emrini, yani Allah'ın kanununu hiçe sayabilmekte, diyet alırsa eli kesmemekte idi. Hani Kur'an hükümleri değiştirilemezdi?

***********

Diyanet Vakfı mealinde yazılanlara bakın hele. Adamı zıvanadan çıkarır:
Açlık zarureti ile hırsızlık yapmış ise el kesme cezası verilmezmiş.
Aç olmadığı halde çalmış ise, durum mahkemeye intikal etmeden tövbe derek çaldığı malı iade ederse de el kesilmez imiş.
Hırsız çaldığı mala meşru bir yoldan malik olursa (parasını vererek satın alması, diyet ödemesi gibi) da el kesilmez imiş.
Nereden uyduruyor? Var mı böyle bir ayet veya ayetler? Yok.
Allah'ın kesin emrini, kendi işine geldiği gibi sınırlandırmak için, sözde din kuralları koyuyor. Allah'ın emrini sınırlandırıyor.

***********

Gelelim Hac ve kurban konusuna.
Kur'an açıkça:
"Yaya olarak veya deve ile gelin" derken, dinciler Hacca her türlü motorlu taşıt ile gitmekte sakınca görmezler.
"Hac sırasında Mekke'de kurbanı kesin" derken, dinciler Hacca gitmeyenlerin de kurban kesmesi gerektiği fetvasını verirler.

"İlerde motorlu araçlar keşfedilecek, o zaman onlarla gelirsiniz" anlamında bir ayet var mı? Yok.
"Hacca gitmeyenler de ikamet ettikleri yerde kurban kessinler" diye bir ayet var mı? Yok
Kur'an'da ne emredildiği, dincinin umurunda bile değildir.
***********

Bir de zina ve recm konusu var.
İşte ayetler:

24 Nur Suresi Ayet 2:
"Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun."

4 Nisa Suresi Ayet 25:
"İçinizden inanmış hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, cariyelerle evlensin... Evlendikten sonra fuhuş yaparlarsa, onlara, hür kadınlara yapılan işkencenin yarısı uygulanır"

4 Nisa Suresi Ayet 15:
"Kadınlarınızdan fuhuş yapanları... ölüm alıncaya ya da Allah onlar yararına bir yol gösterinceye kadar evlerde tutun, dışarı çıkarmayın."

Demek ki neymiş?
Zina yapan hür kadın ve erkeğe yüz değnek vurulacak.
Parası yetişmediği için hür kadınla evlenemeyen erkeğe cariye ile evlenme (nikah yapma) izni vardır, eğer o eski cariye yeni zevce zina yaparsa, hür kadına yapılan işkencenin yarısı yani elli değnek vurulacak.
Eğer hür bir kadın olan karın zina yaparsa, onu ölünceye kadar evden çıkarmayacaksın.

Peki recm cezası nerede? Yani zina yapan kadını yarı beline kadar toprağa gömüp taşlayarak öldürme cezası nerde? Kur'an'da böyle bir ayet yok. zaten olsa idi, yukarıda verdiğim 3 ayet ile çelişirdi.
O halde, dinci nasıl "Recm cezası din emridir" diyebiliyor?

Yobazlara göre, "RECM" yani evli iken zina edenleri taşlıyarak öldürme cezası ile ilgili RECM AYETİ, elimizdeki Kur'an'da yok, ama önceleri Kur'an'da vardı.
Bu iddia, tüm hadis kaynaklarında geçmektedir.

Übeyy İbn Kaab, Ahzab Suresinde 213 ayetin eksik olduğunu belirtirken, bu Surede bir de Recm Ayeti olduğunu, ve 213 ayet ile birlikte bu Recm Ayetinin de kaybolduğunu söylüyor, ve bu Recm Ayetinin metnini veriyor.

Bu Hadisi aktaran sağlam kaynaklardan birkaçı şunlar:
Suyuti, El İtkan, 2/32
Buhari, Kitabu'l-Hudud 30
Müslim, Kitabu'l-Hudud 15 Hadis 1691
Ebu Davud, Kitabu'l-Hudud 23 Hadis 4418
Tirmizi, Kitabu'l-Hudud 7 Hadis 1431

Recm cezasını yürürlüğe sokan kişi, İkinci Halife Ömer'dir:
Hadis de İbn Abbas'tan:

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti: "Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."
Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).

Ömer demiş ki: "İnsanlar benim Kur'an'a ilave yaptığımı söylemeyecek olsalar, Recm Ayeti'ni Kur'an'a yazardım"
Görüldüğü gibi, dinci yobaz, istediğini yapabilmek, yani recm cezasını uygulayabilmek için, bu cezayı emreden bir ayetin eskiden Kur'an'da olduğunu iddia edebilecek kadar gözü dönmüş şekilde Hadisler uydurabilmektedirler.
Ama, bu durumda, "Kur'an yazıldığı gibi, bir harfi bile değişmeden günümüze kadar geldi" iddiası ne olacak?
Sadece Recm Ayeti değil, 213 ayet kaybolmuş. Ben demiyorum, dinci diyor. Bu durumda "Kur'an 6666 ayettir" iddiası ne olacak?

Dinci internet sitesi diyor ki:
"Hz. Ömer'in, şartların zorunlı kıldığı durumlarda Kur'an'da verilen hükmü askıya alarak farklı uygulamalar icra ettiğini biliyoruz. Örneğin ganimetin bölüşülmesi, kıtlık döneminde el kesme cezasının yürürlükten kaldırılması gibi. Dolayısıyla Hz. Ömer'in zina konusunda da bunu gerekli görerek recm cezasına dönmüş olması mümkündür.. Ancak, bu, dönemin şartları çerçevesinde değerlendirilmelidir"

Demek ki, Ömer, "şartlar zorunlu kıldığı" için, "dönemin şartları çerçevesinde" kesin Kur'an emri olan hırsıza el kesme cezasını askıya aldığı gibi, Kur'an'da olmayan recm cezasını yürürlüğe sokarak kesin Kur'an emri olan zina yapana yüz değnek cezasını da askıya almıştır.

Ömer'in bu yaptığı işe ideolojik bir kılıf bulmak isteyen sahabe (Peygamberin yakın arkadaşları) ise, "Recm Ayeti kayboldu" masalını uydurmuşlar, bu masal da hadis olarak dine yamanmıştır.

Hanefiler de, Recm Cezası için, Kur'an'da bulunmayan, ama "HÜKMÜNÜN GEÇERLİ OLDUĞU" belirtilen Recm Ayeti'ni dayanak alırlar
Bak: Sadru'ş-Şeria-Teftezani; Telvih, Tedvin, 2/487

Dinci yobazlardan bazıları, "Recm Ayeti'ni keçi yedi" masalı uyduracak kadar komikleşmeyi göze almışlardır. Her şeye gücü yeten Allah, gönderdiği ayeti keçinin yemesine engel olamıyor ve o ayet bulunamadığı için de Kur'an'a konulamıyor. Aziz Nesin bile böylesi bir komedi yazamazdı:

Hadis de şöyle:
"... Bu indirilenler (ayetler) arasında Recm Ayeti de vardı...biz onunla meşgul olduk, o sıralarda bir hayvan (keçi) gelip onu yedi"
İbn Mace, Nikah, 36

Bir de "ne şiş yansın ne kebap" diyenler var: Recm cezası varmış ama, 24 Nur Suresi Ayet 2 ile hükmü ortadan kaldırılmış... mış...

İyi de, hükmü ortadan bir ayetle kaldırılmış olan Recm cezasını Ömer nasıl tekrar yürürlüğe koyuyor ve nasıl hala bu ceza uygulanıyor? Peki, hükmü ortadan kaldırılmış olan Recm Ayeti nerede?

Allah Recm cezasını ayetle kaldırıyor, Ömer bu ayeti takmayıp Recm cezasını yeniden yürürlüğe koyuyor.
Demek ki yobaz, Allah'ın koyduğu kanunları istediği gibi iptal edip yerine kendi kuralını koyabiliyor. Bir Hadis uydurmak Kur'an hükmünü iptal etmek için yeterli olabiliyor.

İkinci Halife Ömer'in oğlu olan İbn Ömer'in şu sözleri olaya açıklık getiriyor:
"Bu türün (yani hükmü geçerli olduğu halde sözleri eldeki Kur'an'da bulunmayan Kur'an parçalarının) örnekleri çoktur. Ebu Abid dedi ki: İbrahim oğlu İsmail Eyyub'dan, o da Nafi'den, o da İbn Ömer'den aktarmış olarak bize haber verdi. İbn Ömer şöyle dedi:
"Sakın herhangi biriniz Kur'an'ın tümünü elimde tutuyorum (elde ettim) demesin. Tümünün ne (ne kadar) olduğunu bilemez. Kuşku yok ki, Kur'an'dan çoğu (yok olup) gitmiştir. Onun için, herhangi biriniz, yalnızca "Görünürde olanı aldım" desin"

Suyuti, El İtkan fi Ulum-il-Kur'an e'n-Nevu's-Sabiu ve'l-Erbeun; 2/32


Yobazın "Kadınların saçının bir telinin bile görülmesi günahtır" iddiası da bunlara benzer bir uydurmadır. Yani türbanın din emri olduğu koca bir yalandır.

Yobaza göre "şartlar zorunlu kıldığı" için, "dönemin şartları çerçevesinde" Kur'an emirleri değiştirilebiliyor, askıya alınabiliyor, ama Kur'an emri olmayan "saç saklama, baş bohçalama" yani türban, yobaz öyle istediği için din emri oluveriyor ve Allah'ın emri olmayan bu uydurma kural asla değiştirilemiyor.

Bu konuyu bir sonraki yazıda ele alalım.
***********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder