Doğu Perinçek, 26 Ocak 2012 günlü duruşmada Gizli Tanık
Kıskaç'ın dava ile ve sanıklarla ilgili olmayan bir takım uyduruk olaylar
anlatarak Türk Ordusu'na saldırmasına tepki göstermiş, "Burada Türk Ordusu'na
karşı psikolojik savaş yapılıyor" demişti.
Perinçek'in ve avukatların itirazlarına rağmen, Hakimler,
Gizli Tanık Kıskaç'a "Bu anlattığın şeylerin dava ile ve sanıklarla bir ilgisi
yok. Bunları bırak da Ergenekon Terör Örgütü ile sanıkların ilişkilerini anlat"
dememişler, orduya yapılan alçakça saldırıları ağızlarının suyu akarak
dinlemişlerdi.
Bir mahkemede dava ile ve sanıklarla ilgili olmayan ipe
sapa gelmez bir sürü hikaye anlatılır da Hakimler tanığı
susturmaz mı?
Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir rezalet
yaşanmıştı.
İşte bu rezalete karşı çıkan Doğu Perinçek, yukarıdaki
sözleri nedeni ile 16 celse duruşmadan men cezasına çarptırılmıştı.
********
Cezası dün biten Perinçek, dünkü duruşmaya
katıldı.
Savcı Pekgüzel, tanık
Öztürk'e "Bayrağa saygı mitinglerinde eylemleri yönlendiren biri
var mıydı" diye sordu.
Halbuki hukuken, eylemin ne olduğunu (fiili), ve eylemi
kimin yaptığını (faili) söylemek suretiyle soru sorması gerekirdi.
Örneğin: "Bayrağa saygı mitinglerinde kameraların tesbit
ettiğine göre Ahmet ve Mehmet bir aracın camını kırmışlar. Bu şahısların bu
eylemlerini yönlendiren biri var mıydı" şeklinde sormalıydı.
Burada fiil aracın camını kırmak, failler ise Ahmet ve
Mehmet'tir. Savcı, fiili (eylemi) ve faili (eylemi kimin yaptığını) belirterek
soruyu sormalıydı.
Savcının sorusu tamamen farazi ve hukuk dışı.
Bunun üzerine Perinçek ve Savcı arasında şu konuşma
geçti:
Perinçek:
"Fiili ve faili söyleyiniz"
Savcı Pekgüzel
(ayağa kalkarak ve bağırarak): "İşimizi bize
öğretmeyin"
Perinçek:
"Bilmiyorsunuz işinizi. Hukuk
bilmiyorsunuz"
Savcı Pekgüzel
(bağırmaya devam ederek): "Sen çok
biliyorsun"
********
Tanık (OHAL Gazileri ve Şehit Aileleri Dayanışma Derneği
Başkanı Müslüm Öztürk), Org. Hurşit Tolon ve Perinçek'i kastederek:
"Şehit ve gazileri hükümet, halk ve polis ile karşı
karşıya getirmek istiyorlardı" dedi.
********
Tanık Öztürk
şunları söyledi:
"Şehit yakını Yıldız Namdar ile birlikte 2005 yılında
Perinçek'le görüşmeye gittik.
Perinçek bize "Musa'nın çocukları" isimli kitabı okumamızı
önerdi.
Yıldız Namdar'ı da Lozan'a davet etti."
Perinçek bu
iddiaya karşı şu cevabı verdi:
"Bu kitap 2007 Nisan ayında basıldı.
Yıldız Namdar'ın Lozan'a geliş tarihi 24 Temmuz 2005. O
tarihte o kitap daha ortada yok. 2 sene sonra basılacak.
Basılmadan 2 sene önce nasıl okunmasını önermiş
olabilirim.
Ayrıca ben bu kitabı okumadım. Okunması için de kimseye
tavsiye etmedim"
********
Tanık Öztürk:
"Bu görüşmede Perinçek bize "Tayyip Erdoğan Türk değil,
Ermeni uşağı" dedi"
Perinçek:
"Doğu Perinçek kimseye "Ermeni uşağı" diye suçlamada
bulunmaz.
Benim ideolojimde böyle bir şey yok.
Bu Hükümeti yıkacağız. Yemin ediyorum.
Yeniden Cumhuriyet'i kuracağız."
********
Tanık Öztürk:
"Aynı görüşmede Perinçek Yıldız Namdar'ı Lozan'a davet
ederek, Namdar'ın orada yapacağı açıklamanın metnini verdi."
Perinçek:
"Ben Yıldız Namdar'ın sekreteri miyim ki kendisine basın
açıklaması yazacağım"
********
Tanık Öztürk:
"Şehit Yarbay Alim Yılmaz'ın cenaze töreni çok
kalabalıktı, herkes bağırıyordu.
"Hükümet istifa" sloganları atılıyordu.
Org. Hurşit Tolon: "Çocuklar, neden bağıranların yanında
değilsiniz?" diye sordu.
Ben o zaman bu sözleri anlamamıştım."
Hurşit Tolon'un avukatları Sezer ve
Helvacı:
"Buyurun gazete kupürleri ve televizyon
görüntüleri.
O cenazede hiçbir olay çıkmadı, kimse bağırmadı, slogan
atılmadı"
********
Sonuç itibariyle "Yazıklar olsun" demekten başka yapacak
bir şey yok.
Doğu Perinçek'in belirttiği gibi, bu hükümeti yıkmaktan ve
Cumhuriyet'i yeniden kurmaktan başka çare yoktur.
Bu kir başka türlü temizlenmez.
Cumhuriyet'in yok edildiği bugünkü ortamda, yalan, riya,
ikiyüzlülük ve iftira ayrıkotları insaniyet tarlasını boğmak
üzeredir.
Ayrıkotları demir çapa ile temizlenecek, Kemalist
Devrim'in insaniyet tarlası daha gür fışkıracaktır.
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder