Ankara Sıhhiye'de yapılan 1 Mayıs
kutlamasına katılmak isteyen Birleşik Kamu-İş üyeleri polis tarafından biber
gazıyla engellendi.
Engelleme, KESK, TTB ve
TMMOB tarafından oluşturulan Tertip
Komitesi'nin isteği üzerine
yapıldı.
Tertip Komitesi, Emniyet'e başvurarak İşçi
Partisi ve Birleşik Kamu-İş'in alana girmesinin engellenmesini
istemişti.
İşçi Partisi 1 Mayıs'ı Toros Sokak'ta Parti Genel Merkezi
önünde kutlayarak biber gazından kurtuldu.
1 Mayıs'ın lanetlisi İşçi Partisi ve onun devrimci
rüzgarına kapılan bazı sendikalardı.
İstanbul Taksim Meydanı'na katılıma bir engelleme olmadı.
Ancak lanetliler görmezden gelindi.
Kürsüdeki arkadaş, alana her giren guruba selam
gönderiyordu. "Hoşgeldiniz Türkiye Komünist Partisi" gibi.
İslamcı gurup bile kürsüden hararetle
selamlandı.
Ancak, İşçi Partisi alana girerken
kürsüdekilerin başları diğer tarafa çevrildi. Sessizlik.
Lanetliler
gelmişti.
İşçi Partisi niçin lanetli
idi?
Çünkü İşçi Partisi, Türk Bayrakları
taşıyordu.
Sadece 4 gurup Türk Bayrağı taşıyarak alana
girmişti.
İşçi Partisi
Harb-İş
Belediye-İş
Petrol-İş
Bir Halkevi üyesi bir TKP'liye "Türk bayrağı getirmişler"
diyordu şaşkınlıkla.
Türkiye'de Türk Bayrağı taşımak hayret edilecek bir olay
haline gelmişti.
"Ulusalcı solla ilişkisini kesmesi" istenen CHP dahil
hiçbir Parti Türk Bayrağı taşımıyordu.
Deniz Gezmişlerin resimlerini taşıyanlar da Türk Bayrağı
taşımıyorlardı.
Halbuki Deniz, Türk Bayrakları ve Atatürk posterleri
eşliğinde yürüyüşler yapıyordu, Kemalizmi savunuyordu.
Kemalizm, sosyalizm, 27 Mayıs. Denizlerin devrimciliğinin
kaynakları bunlardı.
Ama 12 Eylül rejimi solu silindir gibi ezmiş, beyinlere
Atatürk ve ordu düşmanlığı ekmişti.
AKP'nin 1
Mayıs'ı
+++++++++++++++
Suya sabuna dokunmayan AKP 1 Mayıs'ı, ABD 1 Mayıs'ı
kotarılmıştı.
Tam gericilerin istedikleri şekilde bir kutlama. Öyle ki,
Fethullah'ın (Yani Amerika'nın) ZAMAN gaz tenekesi bile manşetten özene bezene
veriyor. Hiç eleştirmiyor. 1 Mayıs alanında devrimci heyecanın olmaması,
devrimci siyasetlerin gündeme getrilmemiş olması gericileri mest
etmiş...
İçeriksiz, hedefsiz, devrimcilerin bugün izlemesi gereken
siyasetlere teğet bile geçmeyen bir gösteri.
Adeta bir panayır.
"İşçi Sınıfının Birlik ve Mücadele Günü"
olan 1 Mayıs
önce
"İşçi Bayramı" diye sulandırıldı,
daha sonra "Panayır" haline getirildi.
Taksim'de kürsüde devrimci heyecan yoktu. AKP ve ABD ile
mücadele yoktu.
İstiklal Marşı yoktu, Türk Bayrağı yoktu.
Atatürk yoktu.
Dahası, 1 Mayıs gösterisi yapanların saldırmaması için
Taksim Anıtı koruma altına alınmıştı.
Taksim Anıtı'nda Türk ve Rus devrimcilerinin heykelleri
vardı.
Dünyanın hiçbir ülkesinde 1 Mayıs kutlamalarında
göstericiler devrimcilerin heykellerine saldırmazlar. Böyle bir garabet ancak
ülkemizde bulunmaktadır.
Taksim'de kürsüde Tayyip Erdoğan'ın BOP Eşbaşkanı olması
yoktu.
Amerika'nın Türkiye'yi bölme planlarına karşı bir söylem
yoktu.
İran, Irak, Suriye ve Türkiye'yi bölerek Büyük Kürdistan
kurmak isteyen Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'ne karşı çıkış
yoktu.
Cumhuriyet Devrimi'ni savunma yoktu.
Aksine, "Irkçı eğitimle mücadele" söylemi arkasına
gizlenerek Cumhuriyetçi eğitime saldırmak vardı.
İştirakçi Hilmi tipi
kutlama
+++++++++++++++++++++
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist
Fırkası'nın ve Aydınlık Dergisi'nin kurucusu Dr. Şefik Hüsnü Değmer,
İşgal altındaki İstanbul'dan Atatürk'ün Ankarasına insan, silah ve cephane
kaçırma işini örgütlüyordu.
Emperyalizmle mücadeleyi göz ardı etmiyordu. "İşçi sınıfı"
edebiyatı yapıp yan gelip yatmıyordu.
Çünkü sosyalistlerin görevi, sömürücülerle mücadele
etmekti. Dünyadaki en büyük sömürücüler ise emperyalistlerdi. O halde yurdumuza
saldırmakta olan emperyalistlerle mücadele etmek öncelikli görevdi.
İşgal İstanbulunda bir de Osmanlı
Sosyalist Fırkası'nın kurucusu İştirakçi Hilmi vardı.
(Sosyalist kelimesinin Osmanlıca karşılığı İştirakçi
idi)
Anadolu'daki Milli Mücadele muhteremin hiç umurunda
değildi. İngilizlerden para kapıp Alman sermayeli şirketlerde grevler
düzenlemekle meşguldü. "İşçi sınıfı, devrim, cart curt" nutukları atıp yan gelip
yatıyordu.
Günümüzde Dr. Şefik Hüsnü'nün devrimci, anti-emperyalist
çizgisini Türk bayrağı taşıyarak alanlara girenler devam
ettirmektedir.
İştirakçi Hilmi'ni çizgisini devam ettirenler ise ABD, AB
ve AKP ve Fetocu Çete tarafından yürütülen Ergenekon komplosuna, ABD
emperyalizminin bölücülüğü körükleyen BOP saldırısına gözlerini kapayanlar,
hatta bu saldırılarda emperyalizmin yanında yer alanlardır.
iki çizgi arasındaki mücadele her zaman olduğu gibi
günümüzde de devam etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder