29 Mayıs 2025 Perşembe

Culani neden hedefte, ABD niçin Esad'ı devirmek istemedi

Son sözü en başta söyleyelim:
Culani işte bunun için hedefte
+++

Esad'a karşı isyanı başlatan ABD'nin amacı Esad'ı devirmek değil, Suriye'de bir PKK devletçiği kurmaktı, tıpkı Irak'ı işgal ederek bir Barzanistan devletçiği kurduğu gibi.

Plan şöyle idi: Esad ve ABD destekli sözde cihatçılar çok uzun bir süre savaşacak, biri diğerine üstün gelemeyecek, öyle ki, sonunda her iki tarafın da PKK'nın Suriye kolu PYD'nin kurduğu devletçiğe karşı çıkacak fırsat ve güçleri kalmayacak.

Bu plan, Irak işgalinden alınan derslerin sonucunda yapıldı. İşgal sonunda Saddam devrilmiş ama yeni kurulan hükumet, Irak ABD işgali altında olduğu halde, Barzanistan kurulmasına karşı çıkmıştı.

Demek ki, Esad'ın yerine gelecek olanlar da Irak'taki Maliki Hükumeti gibi ABD'ye karşı gelebilirdi. Buna Maliki sendromu diyoruz.

+++

Olayı en başından ele alalım:

1991 -2003

1991 Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra ABD Saddam'ı devirme olanağı varken devirmedi. 2003'e kadar bekledi. Niçin? Çünkü bu zaman zarfında Çekiç Güç vasıtasıyla Irak Ordusu'nun kuzey Irak'a geçmesini önleyerek Barzani'nin bu bölgede iktidarını sağlamlaştırmasını sağladı.

Eğer Saddam'ı hemen devirseydi yeni Irak Hükumeti zayıf durumdaki Barzani'nin üzerine yürüyebilirdi. Buna karşı 1991-2003 arasında Barzani'nin kuvvetlenmesi sağlandı. Türkiye Hükumetleri de Çekiç Güç'ün İncirlik'e konuşlanmasına izin vererek bu sürece yardım ettiler.

Bakınız:
TBMM'nin Barzanistan kurulmasına yardım suçu 

+++

Ağustos 2011

30 bin askerle saldırıya geçen İran ordusu, PKK'nın İran kolu olan PJAK'ın Kandil'deki üssünü ele geçirdi. 150 km sınır hattı boyunca 20 km Kuzey Irak içine girerek burada güvenli bölge kurdu. PJAK pes etti, İran'a saldırmamaya söz verdi.

ABD işgali altındaki Irak'taki PJAK bölgesine İran'ın yaptığı saldırıya ABD engel olamamıştı. ABD'nin Barzanistan kurma çalışmalarından rahatsız olan Irak bundan cesaret alarak İran ile ilişkilerini sıkılaştırdı. 

Amerika, Irak'ta, kendi ülkesini bölmeye razı olan bir BOP Eşbaşkanı bulup Başbakan yapamamıştı.

Irak Meclisi ABD işgal güçlerinin Irak'ı terk etmesi kararı aldı. Yapılan anlaşmaya göre 47 bin ABD askeri 2011 Aralık ayına kadar Irak'tan çekilecekti.

Ancak, Maliki hükümetinin İran ile ilişkileri geliştirmesinden tedirgin olan Amerika, Irak'a baskı yaparak, hiç olmazsa 4 ila 10 bin arasında Amerikan askerinin Irak'ta kalması için yeni bir anlaşma yapmak istedi.


Maliki hükümeti bu teklife yanaşmadığı gibi, Irak Şiilerinin lideri Sadr "Aralık ayından sonra Irak'ta kalan Amerikan askeri ölür" tehdidini savurdu.

Ayrıntılı bilgi için bakınız: 
Tahran Bağdat'ı Vaşington'dan koparıyor 

+++

Eylül 2011

Ancak ABD böyle bir durum için IŞİD'i hazırlamıştı. Şimdi onu sahneye çıkarma zamanıydı.  IŞİD saldırıları başladı. 

Irak makamları, IŞİD'e karşı mücadele için ABD'den yardım istemek istemek zorunda kaldılar ve ABD'nin Irak'ı terk etmesi anlaşması çöpe atılmış oldu.

Irak'ın kuzeyinde ABD desteği ile IŞİD'i püskürten Barzani Peşmergeleri ve PKK, "Özgürlük Savaşçısı" ilan edildi ve işgal ettikleri bölgeleri genişlettiler. Aynı senaryo Suriye'de de uygulandı. Önce IŞİD belirli bölgeleri işgal etti, sonra PKK-PYD IŞİD'i püskürterek o bölgeleri yönetmeye başladı.

Ekim 2014'te Arjantin Devlet Başkanı Cristina Kirchner, Birleşmiş Milletler kürsüsünde yaptığı konuşmada IŞİD'i ABD'nin kurup beslediğini açıkladı.

Ağustos 2016 ve Kasım 2019'da Trump, IŞİD'i Obama ve Hilary Clinton'un birlikte kurduklarını açıkladı.

Ocak 2020'de ABD'nin İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'yi Bağdat'ta füze ile öldürmesi üzerine Irak Meclisi ABD güçlerinin Irak'tan çıkarılması kararı aldı. Günümüzde süreç devam ediyor ve ABD çekileceğim dese de savsaklıyor, 4 üssü terk etmiyor. Bahanesi de IŞİD'in hala tehlike olduğu.


Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Irak'tan kovulan ABD gitmemek için ne bahane bulacak 

+++

Ya Esad devrilir de, yerine geçecek olan hükumet Maliki örneğinde olduğu gibi "Suriye'yi böldürmem" diye tutturursa? İşte bu yüzden ABD, teröristlere Esad'ı devirmeye yetecek kadar gelişmiş silahlar vermekten kaçındı. 

ABD Genelkurmay Başkanı Gen. Martin Dempsey:
"Esad güçlerine karşı mücadele eden muhalifler kontrolü ele geçirmeleri halinde ABD'nin çıkarlarını desteklemeyecekler."
Yani: "Esad'ın yerine gelecek olan HTŞ gibileri de tıpkı Irak'ta Maliki'nin yaptığı gibi Suriye'de Kürt devleti kurmamıza karşı çıkacaklardır. O halde Esad'ı niye devirelim? Bırakalım sonsuza kadar birbirlerini tüketsinler." diyordu.

Sözde cihatçılar da geri zekalı değil ya. Obama'nın "Kırmızı çizgimiz kimyasal silah" açıklaması üzerine kimyasal silah kullanıp "Esad kullandı" yaygarası yaptılar ki Obama işgali başlatıp Esad'ı devirsin. Ancak Obama bu tezgaha gelmedi.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Yobazların son çırpınışı: Şam'da kimyasal silah 

+++

Gerçekten de cihatçılar Esad'a karşı PKK ile birleşmek istemediler. "Özgür Suriye Ordusu" (ÖSO) üst düzey komutanlarından Hacı Abdülkadir el-Salih, İngiliz The Times gazetesine verdiği demeçte, "PKK ile görüştük. PKK, bizimle beraber Esad'a karşı silahlı savaşa katılmak için kuzeydoğu Suriye'de bir PKK devleti kurulmasına garanti vermemizi istiyor" demiştir. ÖSO bu nedenle ABD'yi terk edip 2014'ten sonra Açılım'ı bitiren Türkiye'nin yanında yer aldı ve TSK desteği altında İŞİD ve PYD'ye karşı harekatlara katıldı.
HTŞ ve diğerleri de İdlib'de sıkışıp kaldı.

Bakınız:
"Esad'ın işbirlikçisi" PKK, "Demokrasi savaşçısı" oluverdi

+++

2013

Korkulan olmuş, El Kaide ile PYD, Suriye'nin kuzeyini yönetme konusunda çatışmaya başlamıştı. Türkiye'nin kendisine yardım etmemesine kızan El Kaide, Reyhanlı ve Somali Türk Büyükelçiliği'ne terör eylemleri düzenledi.
(El Kaide daha sonra HTŞ'ye dönüştü)

Stephen Larrabee "İsyancılara gelişmiş silahlar verirsek sonuçta ABD'ye karşı kullanılmasından çekiniyoruz" diyordu.
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Somali saldırısının anlamı 

+++

2014

Al başına bir bela daha: özenle seçerek Türkiye'nin başına BOP Eşbaşkanı olarak oturttuğu Erdoğan, FETÖ ve PKK ile bozuşunca ABD planlarına karşı gelmiş, Açılım'ı bitirerek PKK'yı açtığı hendeklere gömmeye başlamıştı. 

Hatta Suriye'ye girerek Cerablus, Afrin ve Resulayn'da PYD'yi temizleyecek ve Kürt Koridoru'nu Akdeniz'e ulaştırma planını engelleyecekti.

+++

31 Ağustos 2021  

ABD'nin Sovyetler'e karşı besleyip büyüttüğü Taliban, Sovyet birlikleri ülkeden çekilince Çin'e yaslanarak ABD'ye karşı silahlı direnişe geçmiş, başa çıkamayan, yani yenilen ABD Afganistan'dan kaçmıştı.

ABD bir ders daha almıştı. İran'a yaslanan Maliki gibi, Çin'e yaslanan Taliban da kontrolden çıkarak düşman cephede yer almıştı. Ya Esad'ın yerine geçecek olanlar da Türkiye'ye yaslanarak "Kürdistan kurdurmam" derlerse? Ya ÖSO gibi onlar da (HTŞ ve diğerleri) Türkiye'nin yanına geçerlerse?

Maliki sendromuna ÖSO, Erdoğan ve Afganistan sendromları da eklenmişti. ABD geriledikçe, bir zamanlar yanında olan güçler fırsat bulunca karşısına geçiyorlardı. Önce Maliki, sonra Erdoğan, ÖSO ve en sonunda Taliban. Sırada HTŞ mi vardı?

Bakınız:
ABD'nin Suriye kabusu: 
Yeni bir Maliki-Taliban-Erdoğan sendromu mu? 

+++

Aralık 2015

Sonunda ipler ABD'nin elinden kaçmış, Rusya ve İran Esad'a desteğini kesince Türkiye de "Kendisini kurtarmamızı istemeyen adamı zorla mı kurtaracağız" diyerek HTŞ'nin Şam'a yürümesine engel olmamıştı. ABD dur dese bile artık HTŞ'yi durduramazdı.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Esad neden ve nasıl devrildi 

+++

ABD'nin korktuğu başına gelmişti. Evet, takma adı Culani Olan Ahmet eş-Şara her ne kadar Suriye'deki Filistinli savaşçıların silah kullanmasını yasaklamış, İsrail ile savaşmak istemediğini açıklamış, Golan'ın doğusunu da işgal eden İsrail'e silahla karşılık vermemiş olsa da, PYD'nin adem-i merkeziyetçilik (özerklik)  isteğini bir türlü kabul etmemişti.

Her ne kadar İsrail Esad döneminden kalan silah depolarını, askeri hava alanlarını ve limanları fırsattan istifade yok etmiş ise de, yeni Suriye yönetimi PYD ve İsrail'e karşı direnmek için gereken silah ve mühimmat desteğini Türkiye'den alabilirdi.

Şimdi Culani hedeftedir. Bir yandan Erdoğan, diğer yandan Trump onu çekiştirip durmaktadır.

Güncel durum budur.

+++

28 Mayıs 2025 Çarşamba

Tabi tabi, tatbikatta NATO yok, hedef Türkiye değil, ya bu ne?

NATO, sınırımızın 30 km batısında nehir geçişli tatbikat başlattı. "Suriye'de PYD'ye karşı harekat yaparsanız işte böyle müdahale ederiz" demek istiyorlardı.

Bakınız:
Ülkemizi hedef alan NATO tatikatı PYD-Suriye ile bağlantılı  

+++

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı DMM (Dezenformasyonla Mücadele Merkezi) ve Milli Savunma Bakanlığı "Bu bir NATO tatbikatı değil, hedef de Türkiye değil, bu konuda çıkan haberler yalan ve yanlıştır" diyerek Vatan Partisi'ni yalancı çıkarmıştı. Ancak ABD ve NATO kaynakları da  bunun NATO tatbikatı olduğunu yazarak Bakanlığımızı ve İletişim Başkanlığımızı yalancı çıkarmıştı.

Bakınız:
Erdoğan ABD'ye dediği gibi Savunma Bakanı'na da "Yemezler" diyecek mi? 

+++

Yunan yayın organları tatbikattan fotolar yayınlamaya başladı. Askerlerin kollarında NATO - COMBINED JOINT TASK FORCE (Birleşik Ortak Görev Gücü) bantları var.

İşte KRANOS internet sayfasındaki fotolar:




+++

Bu sayfadaki fotoları ULUSAL KANAL da yayınladı

+++

Bu NATO - COMBINED JOINT TASK FORCE (Birleşik Ortak Görev Gücü), NATO sayfasında şöyle anlatılıyor: 


Birleşik Ortak Görev Gücü (CJTF), İttifak'ın (NATO'nun) güçlerini kısa sürede sevk edebilmesi için gereken esnek ve etkili yetenekleri sağlar.

+++

Kol bandının en yukarısında yazılı olan CBRN ise NATO sayfasında şöyle açıklanıyor: 
NATO'nun Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer Savunma Politikası


+++

Doğu Perinçek, Edirne mitinginde yaptığı konuşmada İletişim Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı'na "Size verilen Amerikan gözlüklerini çıkarın, Türk gözlüklerini takın, Dedeağaç'taki NATO'yu  o zaman görürsünüz." demişti.

Video kaydı: 

İşte Yunan yayın organı gösterdi. Zaten Yunanistan ve Fransa günlerdir bunun bir NATO tatbikatı olduğunu söylüyor.

İlgililere duyurulur. Başını kuma gömmekle, görmezden gelmekle üzerinize gelen tehdidi savuşturamazsınız.

Halkı yanıltmak da iyi sonuç vermez. Böyle bir durumda halk "Hani bunlar müttefikimizdi" diyeceklerdir.

Doğu Perinçek'in Edirne konuşmasının tamamı: 

+++

Konuşmadan önce yapılan yürüyüşün video kaydı
38'inci dakikaya kadar: 

+++

"Ankara’da Dezenformasyon Merkezcileri var. Dün açıklamalar yayınladılar. Dedeağaç’taki tatbikat NATO tatbikatı değilmiş, Trump’ın gözlüklerini çıkartsınlar, Türkiye gözlükleri taksınlar, baksınlar minareden Dedeağaç’a, NATO bayraklarını görsünler.

Türkiye’ye tehdit yokmuş, Trump’ın gözlüklerini çıkartsınlar, Türkiye gözlüklerini taksınlar, tankların namluları onlara bakıyor, onlar da zahmet olacak ama lütfen tankların namlularına baksınlar, görsünler tehdidi!

Ninni de yavrum ninni! Ninni söylemeyi bıraksınlar, uyutamazlar Türkiye’yi!"

26 Mayıs 2025 Pazartesi

Esad neden ve nasıl devrildi, Culani neden hedefte

Esad nasıl oldu da bunca yıl ABD destekli isyancılara direndi de bir hafta içinde devriliverdi? İşte olayın perde arkası:

+++

Eylül 2024

Tayyip Erdoğan, iki yıla yakın bir zamandır  Beşar Esad'a görüşme çağrısı yapıyordu. Esad ise bir türlü yanıt vermiyordu bu çağrılara.

CHP görüşme olmasın diye kıvranıyordu. Örneğin TELE1'de CHP'li İhsan Uzgel: "Putin'in ısrarı var" diyor ve konuyu sığınmacılar konusu ile sınırlıyor, teröre karşı işbirliği konusuna girmiyor, "Biz çekilelim, Esad ülkesine hakim olsun" diyor. Suriye'nin doğusunda PKK'yı koruyan ABD askeri varken Türk askeri çekilince Esad nasıl hakim olacak ülkeye? 
Uzgel diyor ki; "Türkiye orada oldukça Suriye normal olamıyor. İran ve Rusya'nın etkisinden kurtulması lazım." Ama oradaki ABD askerini görmezden geliyor. Buyurun:

Esad Erdoğan'a çok kızgınmış! 

Eylül 2024  Atatürk Hava Limanı video kaydı
Erdoğan'dan katil dediği Esad'a: Görüşmelere başlayalım

+++

Esad'ın bu çağrılara yanıt vermemesi üzerine Erdoğan 25 Ekim 2024 günü katıldığı BRICS Kazan Zirvesi'nde Putin'den Esad ile görüşmeyi temin etmesi talebinde bulundu:

"Sayın Putin'e, Esad'ın bizim çağrımıza vereceği cevabın temini noktasında adım atması çağrımız oldu."


+++

Aradan 20 gün geçti. Esad yine yanıt vermedi. 

Erdoğan, 13 Kasım 2024 günü yaptığı açıklamada:
"Esed ile bir araya gelip Suriye ve Türkiye ilişkilerini yoluna koyalım diye hala umudum var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım."

Erdoğan, bu terör yapılanmalarının adını da koydu:
"Suriye'nin toprak bütünlüğünü terör örgütü PKK/PYD başta olmak üzere teröristler tehdit ediyor."

Böylece Erdoğan, İdlib'de yuvalanan HTŞ ve yandaşı sözde cihatçı örgütleri de isim vermeden terörist ilan etmiş oldu.

halkTV "Esed'e elimizi uzattık" sözlerini öne çıkardı.
"Ben halâ Esed'den umutluyum" Video kaydı: Dakika 4:48


Bunun anlamı şudur:
Esad anlaşmayı kabul edecek, Şam'da Türkiye'nin de kabul edeceği, muhalifleri (özellikle Türkiye'nin desteklediği Geçici Hükumet üyelerini) kapsayacak bir hükumet kurulacak, buna koşut olarak da Türkiye İdlib'deki HTŞ'nin Suriye Ordusu'na saldırmasını engelleyecek (İdlib çevresinde 15 civarında TSK kontrol noktası var, HTŞ bu çemberi aşamaz) ve Suriye Arap Ordusu ile TSK'nın desteklediği Suriye Milli Ordusu birlikte PKK/PYD karşıtı harekata başlayacak.

İşte bu konumlanmayı Esad kabul etmedi. Nereden anlıyoruz? Çünkü Erdoğan'ın çağrısına yanıt bile vermedi.

Gurur yaptı. Erdoğan'daki değişimi göremedi. Hala eski "Esad düşmanı Erdoğan" günlerine takılıp kalmıştı. Geçmişe takılıp kalmak, güncel durumu anlamamak veya anlamak istememek olumsuz sonuçlar doğurur. Bu konuda bakınız: 

+++

Özgür Özel, Erdoğan'ın Esad'a yaptığı bu çağrıya anında karşı çıktı. Ne demekti PKK/PYD'ye karşı harekat yapmak? Amerika ve NATO çok kızar haa...


+++

Gazeteciler olayı kavramıştı. Esad Erdoğan'ın çağrısına yanıt verirse, HTŞ ve Culani zor duruma düşecekti. Şam'da çıkan El Vatan gazetesi "Ankara HTŞ liderini devirmeyi planlıyor" diye yazdı. Ancak Esad gözlerini kapadı, duymak istemedi.


+++

Putin Esad'a Erdoğan ile anlaşmasını öneriyordu, ancak Esad söz dinlemiyordu. Ukrayna ile başı dertte olan Putin, asker ve malzeme sıkıntısı yüzünden Suriye'deki askerlerinin önemli bir kısmını geri çekmiş, Wagner ile olan sorunları nedeniyle de sıkıntıya düşmüştü. Artık Esad'ı destekleme görevini Türkiye üstlense iyi olurdu.

Ancak Esad yönetimi Ankara destekli muhaliflerle paylaşmayı içine sindiremiyordu. Bunun  üzerine Rusya Esad'a verdiği desteği kesme kararı aldı.

+++

Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 
Esad'ın devrilmesinden sonra yaptığı açıklamada konuyu şöyle özetledi:

"Ancak önceki yönetim (Esad yönetimi), 
-tüm ısrarlı tavsiyelerimize ve aktif desteğimize rağmen 
-tam teşekküllü siyasi süreci başlatmak amacıyla 
-muhaliflerle ve 
-bölgedeki nüfuzlu komşularıyla yapıcı diyalog kurmayı 
-ve ciddi sosyo-ekonomik sorunları çözmeyi başaramadı."

Bakınız:
Rusya Esad yönetiminin neden düştüğünü açıkladı

+++

Lavrov'un açıklamasında sözünü ettiği "bölgedeki nüfuzlu komşuları" aslında "nüfuzlu komşu" yani Türkiye'dir.

Yalnızca "nüfuzlu komşu" deseydi Türkiye demiş olacaktı. Diplomatik dilde böyle açık bir gönderme yapılmaz.

Ancak biliniyor ki, Suriye'nin diğer komşuları Ürdün, Lübnan ve Irak "nüfuzlu" yani "söz geçirme gücü olan" ülkeler değil.

Lübnan paramparça, Irak yarı ABD işgali altında, kuzeyi  Barzani tarafından yönetilen, doğru dürüst ordusu olmayan bir ülke, Ürdün ise İngiltere'nin kapı kulu. Bu üç komşunun da hiç bir nüfuzu yani sözünü dinletme gücü yok. Ve hiç bir şekilde tam teşekküllü siyasi süreci başlatma niyet ve güçleri yok. Bu niyet ve güç yalnızca Türkiye'de var.

"Tüm ısrarlı tavsiyelerimize ve aktif desteğimize rağmen siyasi süreci (yani hükumeti Ankara destekli muhaliflerle paylaşmayı) başlatmak amacıyla nüfuzlu komşusu (Türkiye) ile yapıcı diyalog kurmadı, (yani Erdoğan'ın uzattığı eli tutmadı)" diyerek devrilmesinden Esad'ın kendisinin sorumlu olduğunu özlü bir şekilde açıklamış oldu Lavrov.

+++

Rusya bırakınca İran da bırakmak zorunda kaldı. Çünkü HAMAS'ın 7 Ekim harekatından sonra İsrail saldırısı karşısında Lübnan Hizbullahı çok zor durumda kalmış, Suriye'deki güçlerini geri çağırmaya başlamıştı. Aynı şekilde ABD - İsrail tehdidi ve suikastları karşısında İran da vatan savunması için Suriye'deki güçlerine gereksinme duyuyordu.

Askerler Rusya ve İran desteğini kaybettiklerini, yalnız kaldıklarını anlamışlardı. HTŞ saldırısı başlayınca ordunun büyük çoğunluğu savaşmadan mevzilerini terk etti. İranlı savaşçılar da direniş göstermeden İran, Irak ve Lübnan'a gittiler. 4 bin İran yanlısı savaşçı Rus uçakları ile Tahran'a taşındı.

Ertuğrul Özkök'ün bildirdiğine göre Rus İstihbaratı'nın Putin'e verdiği bilgi notu şöyle:

“Halep'e 350 muhalif savaşçı girdi, 30 bin hükümet askeri ve İran yanlısı birlikler ise savaşmadan geri çekildi, kendi pozisyonlarını (mevzilerini) patlattı ve gitti. 

Benzer durum tüm Suriye'de yaşandı. 

4 bin İran yanlısı savaşçıyı Tahran'a götürdük. İran yanlısı grupların bir kısmı savaşmadan Lübnan'a, diğer kısmı da Irak'a gitti."


+++



6 Aralık 2024
HTŞ Şam'a ilerlerken Erdoğan gazetecilere şöyle konuştu:

"Şu an itibarıyla İdlib, Hama ve Humus, hedef tabii ki Şam. Muhaliflerin bu yürüyüşü şu an itibarıyla devam ediyor. Biz de bunu gerek istihbarat gerekse bütün medyadan takibini yapıyoruz. Tabii temennimiz kazasız belasız bir şekilde Suriye'deki bu yürüyüş devam etsin. Terör örgütleriyle birlikte oradaki bu direniş devam ederken, bizim de hatırlarsanız Esed'e bir çağrımız olmuştu. Gel görüşelim, Suriye'nin geleceğini birlikte tayin edelim demiştik. Ne yazık ki Esed'den bu işe olumlu bir cevap alamadık. An itibarıyla İdlib'den sonra Humus yine muhaliflerin elinde ve Şam'a doğru da bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler arzu ettiğimiz şekilde değil, gönlümüz bunları istemiyor." 




+++

Yazı çok uzadı. "Culani neden hedefte" konusuna yer kalmadı. Konuyu gelecek yazıda ele alalım.

+++

23 Mayıs 2025 Cuma

Erdoğan ABD'ye dediği gibi Savunma Bakanı'na da "Yemezler" diyecek mi?



Sayın Cumhurbaşkanımız 8 Haziran 2022'de demişti ki:
"Şu anda 9 tane Amerikan üssü Yunanistan'da kuruldu. Peki bu üsler kime karşı kuruluyor? Verdikleri cevap: Rusya'ya karşı. Bunu yemezler, kusura bakmasınlar."


+++

Bu üslerden sınırımıza en yakın olanından, Dedeağaç'taki ABD Üssü'nden başlayarak 26 Mayıs-9 Haziran arasında Türkiye'ye karşı NATO tatbikatı yapılacak. Nereden anlıyoruz bunu? Çünkü NATO üyesi olmasına rağmen, sınırımızın 30 km batısında başlatılan bu tatbikata Türkiye davet edilmiyor.

Tatbikatın adı Anında Müdahale (Immediate Response 25) daha doğru çeviri ile Anında Yanıt.

Vatan Partisi bunun Meriç Nehri'ni köprüler kurarak geçmeyi de içeren Türkiye karşıtı bir NATO tatbikatı olduğunu kanıt göstererek açıkladı ve 24 Mayıs'ta Edirne'de yürüyüş ve mitinge tüm halkımızı çağırdı.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Ülkemizi hedef alan NATO tatbikatı PYD-Suriye ile bağlantılı 

+++

Ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na bağlı DMM (Dezenformasyonla Mücadele Merkezi) bunun bir NATO tatbikatı olmadığını, Türkiye'ye karşı olmadığını iddia etti.

Ayrıca "Bilgibozumu" (Yanlış/Yanıltıcı Bilgilendirme) gibi Türkçe sözcükler varken, neden gavurca "Dezenformasyon"?


Milli Savunma Bakanlığımız da "Tatbikata ilişkin basında yer alan iddiaların tümü yalan ve yanlıştır" diyerek Vatan Partisi, ULUSAL KANAL ve Aydınlık Gazetesi'ne yalancı demiş oldu.

+++

Ama ABD Avrupa ve Afrika Ordusu (U.S. Army Europe and Africa) da yaptığı Türkçe açıklama ile DMM'yi ve Savunma Bakanlığımızı yalanladı. Buyurun:

"Immediate Response 25, ABD Ordusu'nun siber ve CBRNE savunma yeteneklerini, devlet ortaklığı hazırlık programları ve NATO'nun bölgesel planlarını donatmak ve ABD'nin İttifak'a (NATO'ya) taahhütlerini desteklemek için çok uluslu tatbikatlar aracılığıyla NATO entegrasyonunu geliştiren büyük ölçekli bir tatbikatıdır."

Ayrıca, ABD Avrupa Komutanlığı'nın bir sayfalık tatbikat duyurusunda tam 10 kez NATO adı geçiyor.


Ayrıca tatbikat duyurusu NATO'nun resmi sitesinde de yer alıyor. Fransız ve Yunan gazeteleri "NATO tatbikatı" diyor.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:

+++


Madem öyle işte böyle:
Sayın Cumhurbaşkanımızın tıpkı ABD'ye dediği gibi DMM'ye ve Savunma Bakanlığımıza da "Yemezler" demesini bekliyoruz.

+++

İlginç nokta: Tatbikatın NATO'nun Doğu kanadının güvenliği için yapıldığı yazılı ABD Avrupa Komutanlığı açıklamasında. NATO'nun Doğu kanadı demek ki Türkiye değil, Yunanistan. Yani NATO Türkiye'yi üyesi olarak görmüyor.

İkinci ilginç nokta: Dedeağaç'ı kime karşı savunacak NATO? Türkiye'den başka o bölgeye saldırabilecek bir ülke var mı?

+++

Vatan Partisi sert tepki verdi.
Genel Sekreter Özgür Bursalı:

“Bakın DMM’nin açıklamasında vatanseverlik yok, sorumluluk yok, Türkiye'yi savunma kararlılığı yok. Bu açıklamada NATO’culuk var, Amerikancılık var, Batıcılık var, emperyalistlerle beraber olmak var.

Okurken biz utanıyoruz. ‘Ülkemiz adına aleyhte herhangi bir kurgu söz konusu değildir.’ deniliyor. Ey Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yöneticileri… Hangi nehri geçecek bu tatbikat? NATO açık açık Meriç Nehri’ni geçme tatbikatları yapıyor. Siz kimi uyutmaya çalışıyorsunuz? Bu bilgi bozmanızı, bu sizin deyiminizle dezenformasyonunuzu biz yutar mıyız? Vatan Partisi yutar mı?

Siz Meriç'i geçmeyi hedefleyen bir tatbikata tavır alamıyorsanız hiç Türkiye adına açıklama yapmayın. Siz Türkiye'yi temsil etmiyorsunuz. Gidin NATO'nun Dezenformasyonla Mücadele Merkezi görevini yapın."

Açıklamanın tamamı: 
https://www.aydinlik.com.tr/haber/vatan-partisinden-dmm-aciklamasina-tepki-kimse-natoyu-kurtarmaya-kalkmasin-528020

+++

MSB: Bu bir NATO tabikatı değil. 

Vatan Partisi: Bu açıklamalar Türk milletini uyutmaya yönelik!

Milli Savunma Bakanlığı Dedeağaçta'ki "Anında Müdahale" Tatbikatının bir NATO tatbikatı olmadığını ve Türkiye'yi hedef almadığını açıkladı. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü, "Bakanlığın açıklaması Türk milletini uyutmaya yöneliktir. Gerçeği yansıtmamaktadır" dedi.

Video kaydı:
https://www.ulusal.com.tr/gundem/msb-bu-bir-nato-tabikati-degil-vatan-partisi-bu-aciklamalar-turk-milletini-uyutmaya-yonelik-15078815

+++

Yurtdışı basın NATO tatbikatı derken, ABD merkez komutanlığı CENTCOM NATO entegrasyon tatbikatı derken bizim iletişim başkanlığı NATO'ya yalancı diyor. Süper kafa tutmuşsunuz NATO'ya Sayın yetkililer 😀
Alıntı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi
@dmmiletisim
BİLGİLENDİRME 26 Mayıs ila 6 Haziran tarihleri arasında Yunanistan’da düzenlenecek olan Immediate Response tatbikatı, bir NATO tatbikatı değildir.

+++