17 Nisan 2025 Perşembe

ABD'nin Suriye kabusu: Yeni bir Maliki - Taliban - Erdoğan sendromu mu?


Yıl 2013

ABD Genelkurmay Başkanı Gen. Martin Dempsey 
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komite Üyesi Eliot Engel'e gönderdiği mektubunda, Suriye'ye askeri müdahaleye karşı olan Obama yönetimini savunma amacı ile şöyle yazıyor: 

"Esad güçlerine karşı mücadele eden muhalifler 
kontrolü ele geçirmeleri halinde ABD'nin çıkarlarını desteklemeyeceklerdir."

Demek istiyor ki: Irak'ta yaptığımızı Suriye'de yapmayalım. Suriye'yi işgal edip cihatçıları iktidara taşımayalım. Esad'a 
karşı savaşan cihatçıları destekleyelim. 

Gerekçe şu:
Esad'ı devirip iktidara taşıyacağımız muhalifler, ABD'nin çıkarlarını desteklemeyecekler.

Muhaliflerin desteklemeyecekleri ABD çıkarı şu: Suriye'yi bölerek bir PKK devletçiği kurmak. Barzanistan'ı bu devletçik üzerinden Akdeniz'e ulaştırmak. 

Dempsey'in açıkça söyleyemediği plan şu:
"Bırakalım muhaliflerle Esad birbirlerini tüketene kadar savaşsınlar, öyle ki, cihatçıların da, Esad'ın da kuracağımız PKK devletçiği ile uğraşmaya mecalleri kalmasın." 

İşte bu yüzden ABD cihatçılara yalnızca hafif silahlar veriyor, onların Esad'ı devirmesine yarayacak gelişmiş (sofistike) silahları vermiyordu.

Obama, "ABD için kırmızı çizgi kimyasal silahtır" demişti. Yani ABD ancak Esad kimyasal silah kullanırsa askeri müdahale yapacaktı.

Cihatçılar da Obama'yı zorlamak için kimyasal silah kullandı ve "Esad yaptı" diye yaygara kopardı. Ancak Obama yutmadı.

Dempsey, başka bir mektubunda: "Savaşa kısıtlı da olsa müdahale etmek bize ayda 1 milyar dolara mal olur, oysa ki muhalif cihatçılara yardım etmek yılda yarım milyar dolar tutuyor" diyor olayı bir de parasal yönden açıklıyordu.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Yobazların son çırpınışı: Şam'da kimyasal silah 

+++

ABD Irak'ı işgal edip Saddam'ı devirmiş ancak işgal altında kurdurduğu Irak Meclisi Kürdistan kurulmasını kabul etmemiş, Eylül 2011'de Başbakan Maliki ABD askerlerinin yıl sonuna kadar Irak'ı terk etmesi için imzalanan anlaşmayı açıklamıştı.


(İşte General Dempsey, aynı şeyin Suriye'de de olmasından çekindiği için "Askeri müdahale yapmayalım, Esad yerinde kalsın, cihatçılar ile savaşsın, PKK ile uğraşmaya her iki tarafın da mecali kalmasın" diyordu.)

Şii lider Mukteda el-Sadr, 31 Aralık 2011'den sonra Irak'ta gördükleri ABD birliklerine saldıracaklarını açıkladı.

Ancak ABD böyle bir durum için IŞİD'i hazırlamıştı. Şimdi onu sahneye çıkarma zamanıydı. IŞİD saldırıları başladı. Irak makamları, IŞİD'e karşı mücadele için ABD'den yardım istemek zorunda kaldılar ve ABD'nin Irak'ı terk etmesi anlaşması çöpe atılmış oldu.

Ekim 2014'te Arjantin Devlet Başkanı Cristina Kirchner, Birleşmiş Milletler kürsüsünde yaptığı konuşmada IŞİD'i ABD'nin kurup beslediğini açıkladı.

Ağustos 2016'da Trump, bir radyo programında "IŞİD'i Obama ile Hillary Clinton kurdu" dedi.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Irak'tan kovulan ABD gitmemek için ne bahane bulacak  

Muhaliflere son model silah niçin verilmiyor, Esad ile muhalefetin uzun süre savaşmaları niçin isteniyordu?
Cevap: Taliban sendromu, Maliki Sendromu

31 Temmuz 2013 günlü yazımda şöyle açıklıyordum:

+++

Maliki Sendromu

Irak'a yapılan saldırının görünür amacı Saddam'ı devirip demokrasi getirmekti. Ama esas amaç, Irak'ı parçalayıp kuzeyinde bir Kürt devleti kurmaktı. Görünürde ABD bu amacına ulaştı. Barzani kuzeyde bir devlet için gerekli alt yapıyı kurdu.

Gelgelelim, ABD, Irak'ın başına Irak'ın bölünmesini, Barzanistan'ın bağımsızlık ilan etmesini kabul edecek demokratik (!) bir hükümet getiremedi. Maliki Hükümeti, "Irak'ı böldürmem" diye tutturdu ve Maliki, ABD'nin başına bela oldu bu yüzden.

ABD, aynı şeyin Suriye'de başına gelmesinden korkuyor. Ya Esad devrilir de, yerine geçecek olan ÖSO Hükümeti, Allah korusun, Maliki misali, "Suriye'yi böldürmem" diye tutturursa?

İşte bu Maliki Sendromu yüzünden, ABD, Esad'ın devrilmesi için gereken ağır ve sofistike silahları muhalefete vermekten kaçınıyor. Irak tipi bir müdahaleden de bu yüzden uzak durdu. İran, Rusya, Çin ve diğer ülkelerden gelen baskılar esas olarak müdahaleye engel oldu ise de, ABD bu baskıları bir bahane olarak kullandı. Doğrudan  müdahale yerine muhalefeti desteklemeye devam etti.

Maliki'ye bu cesaret veren İran desteği idi. Çünkü Irak'ın bölünmesi, İran'daki Kürtlerin de bağımsızlık isteğini ateşleyecekti.

İlerleyen yıllarda General Dempsey'in ne kadar haklı olduğu görüldü: Irak Meclisi, ABD askerlerinin Irak'ı terk etmesi için bir karar aldı. 

+++

Taliban Sendromu

ABD'nin muhalefete sofistike silah vermekteki isteksizliğinin bir nedeni de, Taliban Sendromu. 

Afganistan'da Sovyet işgaline karşı savaşta desteklediği Taliban, hiç umulmadık bir zamanda ABD'ye karşı tavır almıştı. ABD, yarattığı canavarın saldırısına uğrayan Doktor Frankenştayn'ın kaderini paylaşıyordu. 

NATO ile birlikte Afganistan'a saldıran ABD, yıllardır Taliban'ı yenememiş, milyarlarca dolar çöpe gitmişti. 

El-Kaide de ABD'nin yarattığı bir canavardı. El-Kaide her ne kadar bugüne kadar ABD ile uyumlu çalışmış olsa da (Pakistan, Libya, Yemen gibi) serseri mayın gibiydi. Her an herhangi bir ülkede ikinci bir Taliban haline gelip başa bela olabilirdi.

Maliki ve Taliban sendromları ile El-Kaide'nin Türkiye'ye 3 saldırısı hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız:

Somali saldırısının anlamı 

+++

Maliki ve Taliban'dan sonra Tayyip Erdoğan da 2014'ten sonra ABD'ye bayrak açmıştı. 

ABD'nin kabusları bitmiyordu. Obama'nın ve Gen. Dempsey'in planlarının tersine Esad devrilmiş ve Eş-Şara adıyla tahta oturan Culani, tıpkı Maliki gibi "ülkemi böldürmem, Kürdistan kurdurmam" demeye başlamıştı.

(Ne olmuştu da ABD bu akılsızlığı yapmış ve Esad devrilmişti, bu konu karanlıkta kalmıştır. Yalnızca Putin yoruma açık bir açıklama yaptı: https://www.ulusal.com.tr/dunya/rusya-esad-yonetiminin-neden-dustugunu-acikladi-15071583  )

Al başına bir bela daha. ABD / Trump şimdi kara kara düşünmekte: Irak, Afganistan ve Türkiye'den sonra şimdi dördüncü hançer Suriye'den mi geliyor?

PYD + İsrail + ABD + AB cephesinin karşısında şimdi Türkiye + Suriye (hatta + Öcalan) cephesi mi oluşuyor? 

Taliban Çin'e, Maliki İran'a güvenerek ABD'ye baş kaldırmıştı. Culani de Tayyip Erdoğan'a güvenerek baş kaldırabilecek mi? Bekleyip göreceğiz.

Aydınlık,  13 Nisan 2025
+++

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder