Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy'un katillerini ve azmettiricilerini şimdiki Türk Tabipler Birliği Başkanı, o zamanki İ.Ü. Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı düzenlediği sahte işkence raporu ile kurtarmıştı.
+++
Aydınlık gazetesi sordu, Uğur Mumcu'nun ağabeyi Vatan Partisi Üyesi Av. Ceyhan Mumcu anlattı.
Aydınlık:
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, terör örgütü PKK'nın 'TSK kimyasal silah kullanıyor' iftirasını dillendirdi. Şebnem Korur Fincancı portresi çizer misiniz?
Ceyhan Mumcu:
Bu olay bana Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy suikastları davasını anımsattı. Umut Operasyonu davasındaki sanıklar “Bu cinayetleri kimin, hangi örgütün, kimlere nasıl azmettirdiğini mahkemede açıklayacağız.” dediler. Muammer Aksoy’u öldüren silah çıktı onlardan. “Muammer Aksoy’a vur emrini kimin verdiğini mahkemede açıklayacağız.” dediler.
Uğur Mumcu ile ilgili bomba bilgileri doğru çıktı. Bombanın çizimini yaptılar. Uğur Mumcu ile ilgili takip bilgileri doğru çıktı. Ahmet Taner Kışlalı ile ilgili açıklamaları da doğru çıktı. O sırada bunlar savcılığa başvurdular. Dediler ki; “Biz emniyette suçlarımızı kabul ettik ama etkin pişmanlık kanunundan yararlanmak istiyoruz. Bize talimat verenleri açıklayacağız. Bu hakkımızı saklı tutun”
İlk duruşma oldu “Avukat istiyoruz” dediler ve duruşma ertelendi. İkinci duruşmada avukat geldi elinde de Şebnem Korur Fincancı’nın raporu. “Bu sanıklar suçlarını kabul ediyorlar. Etkin pişmanlık kanundan yararlanmak istiyorlar ama bunlara işkence yapılmıştır. İşkence yapıldığı için bunların ifadeleri geçersizdir. Siz bunları benim bulunduğum Cerrahpaşa’ya gönderin. 1 yıl tedavi olsunlar. Daha sonra ifade versinler.” diye her sanık için, ismi ‘adli rapor’ olan bir rapor verdiler.
Onun üzerine biz dedik ki “Bu sanıkları gördün mü, muayene ettin mi?” Cevabı; “Ona gerek yok. Avukatı açıkladı bana.” Bir hastayı görmeden, muayene etmeden rapor verme işini ilk defa Şebnem Korur Fincancı’da gördüm. “Sen hastayı görmeden nasıl bu raporu hazırladın” diye sorulunca “Bu alternatif yorum raporudur” diyor. Ama “Alternatif yorum raporudur” diye yazmıyor. ‘Adli rapor’ diye yazıyor. Bütün tabiplere soruyorum; Bir hastayı görmeden rapor verilir mi?
O zaman ben, ‘Bu rapor sahtedir, geçerli değil’ deyince bana görevli memura hakaretten ceza ve tazminat davası açtı. İstanbul’a gittim geldim yargılandım. Böylece Türk toplumu Şebnem Korur Fincancı’yı tanımış oldu. O zamana kadar kimse tanımıyordu.
Onun sayesinde Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı'yı kim niye öldürttü, emri kim verdi, ebediyen öğrenememiş olduk. Türk toplumuna hizmeti de budur. Onu tarihe ve kamuoyuna havale ediyorum.
Fincancı o zaman İstanbul Üniversitesi Adlı Tıp Ana Bilim Başkanıydı. Dediler ki; “Bakın, koca üniversite profesöründen kapı gibi rapor aldık. Sizi kurtaracağız. Etkin pişmanlık da olsa bir ceza yiyeceksiniz sonra beraat edersiniz.” O işin içinde Gergerlioğlu filan da vardı. Birbirlerine kolluyorlardı. Sonra bu rapor çıktığı zaman MAZLUMDER (İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği) Şebnem Korur Fincancı’ya ödül verdi. O davadan sonra Şebnem Korur Fincancı işkenceye karşı çıkan bir kahraman ilan edildi. O zamanlar rapora karşı çıktım diye çok yalnız kaldım.
Fincancı hatta Avrupa Birliği ile de anlaşma yapmış. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Başkanıyken Avrupa Birliği ile İstanbul Üniversitesi adına bir anlaşma yapmış. Mahkeme kararlarına yansımış işkence raporları çıkarsa onu yazmakla yükümlü proje sorumlusu. Mahkemeye de yansımış. Mahkemede sonuç veren rapor verdiği takdirde Avrupa Birliği'nden para yardımı, ödül alıyordu. Daha evvel ‘Manisalı Gençler’ diye bir dava vardı. O davada benzeri rapor hazırlamış. O rapora göre sanıklar beraat etti. Oradan bir ödül aldı.
Almanya’da Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) toplantısını idare etmiş, Divan Başkanlığını yapmış Fincancı. Toplantı sonunda ATİK kararları diye bildiri çıkıyor. Bildiri şöyle diyor; “Faşist Kemalist kızıl elmacı Doğu Perinçek Ermeni Soykırımının olmadığını belgelerle ispat etmeye çalışmaktadır.”
O zamanlarda Avrupa İnsan Hakları davaları vardı. Şebnem Hanım adli tıpçı ya, açıklamış: “Soykırım suçu evrakta sahtecilik değildir ki belgesi olsun. Madem ki bizim babaannelerimiz, teyzelerimiz kara matem esvaplarını ölünceye kadar üstlerinden çıkarmadılar bundan daha iyi kanıt mı gerekir. Onların matemleri delildir. Türklerin de Ermeni Soykırımını yaptığı sabittir.”
“Kahrolsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti” diye biten bir bildiri... ATİK kararları da deniliyor. Bu bildiriyi çıkaran toplantının Divan Başkanı Fincancı.
Ergenekon Davasına da müdahildir. Ergenekon'da FETÖ’cü savcıların dostuydu. Ergenekon davasında Zekeriya Öz’ün açtığı iddianamelere göre “Ben suçtan zarar gördüm” diye müdahil oldu. Ben ATİK kararlarını buradan okudum.
+++
Sonra da CHP tayfası utanmadan sıkılmadan Uğur Mumcu'nun mezarına "Yiğidim aslanım" ağıtları eşliğinde karanfiller bırakır.
Bonzai içirilerek gerçekleri görmeleri engellenen CHP tabanı tıpış tıpış bunların peşinden gider.
+++
Gazeteci Hikmet Çiçek, 2014 yılında olayı şöyle anlatmıştı:
"Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan.
Bu 3 kişi, Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Prof. Dr. Ahmet
Taner Kışlalı cinayetleri dahil 18 cinayetten tutuklandılar.
C4 patlayısıcını Uğur Mumcu'nun arabasına yerleştiren Necdet Yüksel
idi. Katiller yakalanmıştı. Fakat azmettirenler kimler?
Bu 3 kişi Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak için başvurdular. Güzel.
Demek ki kendilerini kimlerin, hangi örgütlerin kullandığını açıklayacaklardı.
DGM Savcısı Hamza Keleş ceza evine giderek görüşme yaptı. Sanıklar,
mahkemede her şeyi açıklayacaklarını söylediler. Adı Umut Davası olan
bu davada bir umut ışığı yanmıştı.
Ancak sonuç hayal kırıklığı idi. Sanıklar Emniyet ifadelerini işkence altında verdiklerini ileri sürdüler ve İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü antetli bir raporu mahkemeye sundular.
Raporda sanıkların işkence görmüş olmaları ihtimalinden söz ediliyor ve bir üniversite hastanesinde yeniden muayene edilmeleri isteniyordu.
(ABD destekli Gladyo devreye girmiş, sanıkların konuşmasını önlemek için sahte bir rapor düzenletmişti.)
Raporun altında kimin imzası vardı? Evet, tahmin ettiğiniz gibi Prof. Dr.
Şebnem Korur Fincancı. Ünvanı da şöyle idi: İ.Ü. Adli Tıp Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi.
Şebnem Hanım'ın sanıkları görmeden, muayene etmeden bu raporu
düzenlediği söyleniyor. Bu, hala tartışılan bir konudur.
Mumcu'nun katilleri bir daha hiç konuşmadılar.
Şebnem Hanım, Ergenekon Davası'na müdahil olarak katıldı.
Ergenekon Örgütü'nün eylemlerinden şikayetçi idi. Özel Yetkili
Mahkeme'nin müdahil olma talebini kabul ettiği tek kişi odur.
Bu yıl (2014) Hrant Dink Ödülü Şebnem Hanım'a verildi.
Dün (18 Aralık 2014) gazetelere tam sayfa ilan verdiler. F tipi örgütü
'Basın Özgürlüğü' diye savundular. O metne imza atanlar arasında
Şebnem Hanım da vardı."
+++
Gerçek şu ki, çok iyi örgütlenmiş PKK yandaşı bir gurup "sosyalist,
demokrat, laik, ilerici, Atatürkçü" görüntü altında Türk Tabipler Birliği ve İstanbul Tabip Odası yönetimlerini ele geçirmiştir.
Ve "Tayyip karşıtlığı" edebiyatı ile tüm ilerici, Atatürkçü, sosyalist, laik,
demokrat hekimleri esir etmiştir.
Tabii ki, bu harekat ABD ve AB desteklidir.
Tıpkı Batıcı liberal ekibin aynı edebiyatla CHP yönetimini ele geçirdiği
ve Atatürkçü tabanı esir ettiği gibi.
Tarih boyunca hep böyle olmuştur.
100 -200 kişilik bir gurup yönetimi ele geçirir ve türlü sahtekarca söylem-
lerle tabanı esir eder. İşte bir örnek:
Kapitalizm yolcusu Gorbaçov güruhu Sovyetler Birliği Komünist Partisi yönetimini ele geçirmişti. Arkalarına Lenin fotoğrafları asıyorlar, komünizm yolunda nasıl ilerlediklerini ballandırarak anlatıyorlardı.
Günün sonunda Gorbaçov sahneye çıktı, "Sosyalizm bitti, kapitalizme
geçiyoruz" dedi. Parti üyesi komünistler neye uğradıklarını şaşırdı.
Bakınız:
Türk Tabipler Birliği HDP karanlığında 09-06-2020
+++
CHP'li Vekiller, PKK'nın gazetesi Özgür Gündem ile dayanışma
yaptıkları için tutuklanan 3 sahte kahramanı ziyaret ettiler.
Bu kahramanlardan biri, Şebnem Korur Fincancı idi.
Kılıçdaroğlu:
"Dün 3 aydın tutuklandı. Hapse atıldı. Niçin? Terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan."
Bakınız:
Aferin Kılıçdaroğlu, aferin CHP'li Vekiller 28-06-2016
Bakınız:Haydi PKK ile dayanışmaya 23-06-2016
Cumhuriyet, 21 Haziran 2016
Bakınız:PKK ile omuz omuza durma zamanı 23-06-2016
Cumhuriyet, 22 Haziran 2016
Bakınız:
Cumhuriyet'te ordu düşmanlığı tavan yaptı 19-09-2014
Cumhuriyet, 19 Eylül 2014+++
arşiv:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder