13 Ağustos 2019 Salı

Çanakkale Kirazlı altın madeni millileştirilsin

Kamuoyunda tepkilere neden olan altın madeni işletmesi Çanakkale ile Çan
İlçesi arasındaki Kirazlı Köyü Balaban Tepesi mevkisindedir.

İşletme Kaz Dağları Milli Parkı sınırlarına 40 km, Çanakkale'ye 25 km, Çanak-
kale kentinin suyunu sağlayan tek kaynak olan Atikhisar Barajı'na ise 14 km
uzaklıktadır.


Maden Mühendisleri Odası konu hakkında bir Ön İnceleme Raporu hazırladı.
Raporun tamamı için bakınız:

Maden Mühendisleri Odası (MMO) Ön Raporu şöyle demektedir:

"Her ne kadar Kaz Dağları Milli Parkı sınırları dışında da olsa, işletmenin Kaz
Dağları ekosistemi içerisinde yer aldığı ve ekosistemi etkileyeceği düşüncesi
tepkilerin temelini oluşturmaktadır.

Bu konu odamızın uzmanlık alanına girmediğinden, TMMOB'ye bağlı uzman 
odaların bu konudaki görüşlerine daha sonra hazırlayacağımız kapsamlı ra-
porda yer verilecektir."

(TMMOB = Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği)

+++

Uydu görüntülerine göre 195.000 ağaç kesildiği öne sürülüyor. Bakanlık ise
sayının 13.400 olduğunu söylüyor. 
Bakınız:

ÇED Raporu'nda ise, 45.000 ağaç kesileceği belirtilmiştir. MMO Ön Raporu, 
firma yetkililerinin kesilen ağaç sayısının belirlenmesinde amenajman (orman
düzenlemesi) ve ağaç tanımlamasındaki farklılıklardan kaynaklandığını söyle-
diklerini aktarmaktadır. Bakanlık, örneğin 1.30 metreden kısa fidanlarla bodur
meşelikleri ağaç olarak tanımlamamış olabilir.

Ancak her ne olursa olsun, kesilen ağaç sayısı üzerinde tartışma yapmak an-
lamsızdır. Çünkü ruhsatı alınan sahada ne kadar ağaç varsa, isterse 1 milyon
olsun, kesilecektir. Kesimi de Orman İşleri Müdürlüğü yapmıştır.

Eğer maden işletilecekse, o alandaki tüm ağaçların kesilmesi zorunludur.
Ağaç kesilmesin demek, maden çıkarılmasın demekle eş anlamlıdır.
Çünkü açık işletme yapılacaktır. O bölge yerin derinliklerine doğru aşağıdaki
fotoğraftaki gibi kazılacaktır:


Ayrıca, MMO Ön Raporu Genel Değerlendirme bölümü Madde 14 diyor ki:

"Ülkemizde kesilen ormanların %1,3'ü madencilik faaliyetlerinden kaynaklanıyor.
Yani kesilen 1000 ağacın sadece 13'ü madencilik yapmak için kesiliyor.

Buna karşılık, Orman Genel Müdürlüğü'nün gelirinin %25'i madencilik için
kesilen ağaçlara maden şirketlerinin ödediği tazminattan kaynaklanıyor."

Yani Devlet kendi kestiği 987 ağaçtan 75 birim para kazanırken, madencilerin
kestiği 13 ağaçtan 25 birim para kazanıyor. Devlet, bu gelir ile kesilen orman
alanlarını yeniden orman haline getirmelidir.

+++

Burada şu soru sorulabilir: Açık işletme yerine kapalı işletme (yerin altına
kuyular ve tünellerle girerek kayaları çıkarma) yapılamaz mıydı? Bu durumda
ağaç kesimi gerekmeyecekti.

Oda Heyeti'nin bu yöndeki sorusuna firma yetkilileri "cevherin jeolojik yapı
içerisindeki dağınıklığı nedeniyle kapalı (yeraltı) işletme yöntemi ile cevherin
tamamının çıkarılmasının mümkün olmadığı, ancak ileriki yıllarda cevherin
derinleşen kısımlarında bu dağınıklığın yok olması ve derinliğin artması neden-
leriyle yeraltı madenciliğine geçişin düşünüldüğü" yanıtını verdiler.

Ancak Oda Heyeti, ÇED Raporu üzerinde bu konuda bir kayıt bulamadılar.
Bu konu şüphe uyandırıcıdır. Acaba gerçekten bu nedenle mi, yoksa maliyet
hesabıyla mı açık işletme yöntemi seçilmiştir.

Bakınız: Ön Rapor'un İŞLETME YÖNTEMİ  bölümü

+++

Gelelim siyanür kullanımına. Bakanlık açıklamasında şöyle deniliyor:

"... maden arama ve çıkarma süreçlerinde doğal ortamda siyanür ya da türevi
bir madde kullanılmamakta, çıkarılan kayanın içindeki altının kayadan ayrış-
tırılması aşamasında ise ulusal ve uluslararası kriterlere göre kapalı tesislerde
üretim yapılmaktadır."

Bakanlık, laf kalabalığı altında siyanür gerçeğini gizlemektedir. Maden aramada
ve çıkarmada zaten siyanür kullanılmaz, doğru, ama çıkarılan kayanın içindeki
altını kayadan ayrıştırırken siyanür kullanılır. Bunu söylemiyor. 

Açık sisteme göre, içinde altın olan öğütülmüş kayalar siyanürlü su ile yıkanır.
Kayaların içindeki altın siyanürlü suyun içinde erir. Bu su, çok büyük boyuttaki
siyanürlü su havuzunda toplanır. Bu işlem açık havada gerçekleşir. Bu da 
büyük çevre felaketlerine yol açabilecek tehlikeler barındırır.

Bu tehlikeler hakkında geniş bilgi için bakınız:

Kirazlı madeni, yığın liçi adı da verilen bu açık sistemle çalıştırılacaktır.

Maden Mühendisleri Odası Heyeti, firma yetkililerine açık sistem (yığın liçi) 
yerine çevreye daha duyarlı olan tank liçi (siyanürlü suyun kapalı tanklarda
toplanması) sisteminin neden seçilmediğini sordular.

Firma yetkilileri, tank liçi yönteminin daha randımanlı olduğunu, bu yöntemle
daha fazla altın elde edilebileceğini, ancak Kirazlı sahasındaki cevherin özel-
liklerinden dolayı tank liçinin mümkün olmadığını söylediler.

Ancak Oda Heyeti, ÇED raporunda tank liçi yönteminin tercih edilmemesine
ait teknik nedenlerin belirtilmediğini tespit etmiştir.

Odanın bu konudaki görüşleri kapsamlı raporda açıklanacaktır.
Bu konu da şüphe uyandırıcıdır. Acaba maliyet hesabı yapılarak mı yığın liçi
yöntemi seçilmiştir.

Bakınız: Ön Rapor'un ZENGİNLEŞTİRME YÖNTEMİ bölümü

+++

Uluslararası Siyanür Kodu, Asit Maden Drenajı, Yeraltı Suyu Kullanımı,
İşletmenin Atikhisar Barajı'na Etkisi, Hava Kalitesinin Kontrolü, Delme
Patlatma Çalışmaları konu başlıklarını Ön Rapor'dan okuyabilirsiniz.

+++

Maden Mühendisleri Odası Ön İnceleme Raporu, tüm bu bilgilerin ötesinde
işin özüne inmekte ve neşteri vurmaktadır.

GENEL DEĞERLENDİRME bölümü Madde 18 şöyle diyor:

"Ülkemizde tüm sektörlerde olduğu gibi madencilik sektöründe de en önemli
sorun, başta meslek odaları olmak üzere toplumun hiç bir kesimini görüşü 
alınmadan uluslararası tekellerin ve sermayenin amaçlarına hizmet eden bir 
maden kanununun çıkarılmış olmasıdır"

"Ayrıca, firmaların mevcut yasalara uygun olarak izin almasından öte, mevzuatın
gereklerine göre çalışmaması ve bunun kamu tarafından denetlenememesi de
çok önemli sorunlardır."

SONUÇ bölümünde ise çözüm yolu gösteriliyor:

"Uluslararası sermayenin ülkemizin kalkınması için madencilik faaliyetlerini
gerçekleştirdiğini düşünmek mümkün değildir."

"Gerçek sahibi halkımız olan, yenilenemez niteliği ve tükenme özelliğinden
dolayı gelecek nesillerimizin de hak sahibi olduğu tüm stratejik madenleri-
miz kamu eliyle ve kamu yararına işletilmelidir."

+++

Burada tümünü veremediğim SONUÇ bölümünü yukarıdaki bağlantıdan
okumanızı öneririm.

Kendim de bir maden mühendisi olarak, odamın aldığı bu onurlu tavırdan
dolayı gurur duydum.

Maden Mühendisleri Odası, altın madeninin de içinde olduğu tüm stratejik
madenlerimizin millileştirilmesini / devletleştirilmesini talep etmektedir.

Bu durumda karşı çıkış noktamız ağaç vesaire değil, madenlerimizin yabancı
firmaların elinden kurtarılarak millileştirilmesine yönelik maden kanunu deği-
şikliği yapılması olmalıdır.

+++

1 yorum:

  1. Canla başla ülkem insanlarını uyarıyorsunuz,fakat nedense kimsede duymak istemiyor.
    Ama bütün bunlar gerçek .

    YanıtlaSil