ZAMAN gaz tenekesinin 9 Nisan 2013 günlü manşeti işte
aynen böyle.
"Silivri'de yargıya darbe girişimi" yapılmış.
ZAMAN, 9 Nisan 2013
AKP kodamanları ve yandaş basın koro halinde "barikatları
yıkmak suçtur" havasında.
Ancak, asıl suç, mahkemeleri dağ başında kurup barikatlar
arkasına gizlemek değil midir?
Mahkemeler "halka açık" kuruluşlardır. Kanunlarımız böyle
diyor.
İsteyenler mahkeme salonuna girip dinleyebilir, sesli ve
görüntülü kayıt yapabilir.
Dağ başında, şehir merkezine 100 kilometre uzakta, tel
örgüler arkasında, cezaevi içinde, isteyen herkesin izleyemediği, sesli ve
görüntülü kayıt alınması yasak olan bir tiyatroya "mahkeme" denilebilir
mi?
Hayır, mahkeme falan değil, burada bir tertip
yürütülüyor, film çevriliyor, tiyatro oynanıyor.
Bu salonda, "mahkeme" adı altında, Türk Milleti'ne pusu
kurulmuştur.
Sanıklar ve avukatları ve sanık yakınları bu tertibin
başından beri:
-- Duruşmalar televizyon ve radyodan canlı
yayınlansın.
-- Buna hayır diyorsanız, kayda alınsın. İsteyen TV ve
radyo bunları daha sonra yayınlayabilsin
diye dilekçe üzerine dilekçe veriyorlar, ama mahkeme
heyeti sanki sağır bir duvar.
İçeriye ses kayıt cihazı sokmak yasak, video kayıt cihazı
sokmak yasak, fotoğraf makinesi sokmak yasak, cep telefonu sokmak
yasak.
Maksat: İçerde oynanan tiyatroyu geniş kitleler görmesin,
duymasın. Sadece göstermelik olarak içeri alınan 100-200 kişi duyabilsin.
Tertipçiler ise yalanlarını basın yayın organlarından
kusmaya devam edebilsinler.
Yalanları, dümanleri, tezgahları ortaya
saçılmasın.
Eğer haklı olsalar, eğer içeri attıkları komutanlar,
aydınlar gerçekten suçlu olsalar, yandaş televizyonlar radyolar canlı yayın
yaparlar, 24 saat tekrar tekrar gösterirlerdi.
Savcıların yalanlarının nasıl teker teker çürütüldüğü
görülmesin, duyulmasın diye bu yasaklar konuyor.
Mahkemede dinlenen, seyredilen bantlar görülmesin,
duyulmasın, istediğimiz gibi inkar edelim, çarpıtalım diye bu yasaklar
konuyor.
İşte son çarpıtma örneği:
ZAMAN, 1 Nisan 2013
Gaz tenekesine göre, polislerin karakolda çektikleri ve
mahkemede seyredilen videoyu sanıklar değiştirmiş.
Ümraniye'de bir gecekondunun çatısında bulunduğu iddia
edilen ve Ergenekon soruşturmasının başlamasına yol açan el bombalarının "Olay
Yeri İnceleme Raporu" karakolda düzenlenirken polisler tarafından çekilmiş olan
video kaydında polislerden biri diğerine "Soruşturma
Ergenekon olduğu zaman s.kerim Hakimi Savcıyı" diyordu.
Halbuki, Soruşturma Savcısı Zekeriya Öz, örgütün
adının Ergenekon olduğunu Ocak 2008 tarihli bir belgeden öğrendiklerini
söylemişti.
Ancak videoda konuşan polisler, 12 Haziran 2007
günü, yani Ergenekon Örgütü'nün adının Savcılar tarafından öğrenilmesinden 6 ay
önde Ergenekon ismini bilmektedirler.
Nasıl bilmektedirler?
İşte, davanın tertip olduğunu gösteren ve duruşma
salonunda herkes tarafından duyulan bu sözler, ZAMAN gaz tenekesine göre duruşma
salonunda gösterilen orijinalinde yoktu, sonradan sanık Oktay Yıldırım
tarafından eklenmişti.
Böylece, polislerin çektiği bir kamera kaydı, ZAMAN gaz
tenekesi tarafından "Ergenekoncuların ürettiği kara propaganda delili" olarak
sunuluyordu.
Bu ve benzeri inkar, yalan ve saptırmaları serbestçe
yapabilmek için, duruşma salonunda kayıt yapılmasını
istemiyorlardı.
Doğu Perinçek, video gösteriminden sonra söz alıyor:
"Sayın Hakimler, Sayın Savcılar, polisler bize değil, size sövüyorlar,
haklarında kovuşturma yapmayacak mısınız? diyordu.
Savcılar ve Hakimlerden bazıları yerde, bazıları
önlerindeki ekranda bir şeyler ararmış gibi yapıyor, duymazdan
geliyorlardı.
İşte böyle can alıcı sahneler görülmesin, duyulmasın,
inkar edebilelim diye bu yasakları koymuşlardı.
Doğu Perinçek, 10 Nisan 2013 günlü Aydınlık
köşe yazısında durumu şöyle özetliyor:
"Barikatları kuranlar, barikatları yıkanları
"mahkemeyi bastılar" diye suçluyorlar.
Orada bir mahkeme bulunduğunu kime kabul
ettirebilirsiniz?
Türkiye'nin 81 il merkezinin ve 600 küsur
ilçe merkezinin hangisinde mahkemenin önünde barikat var?
Barikat kurduğunuza göre, "Burada mahkeme yok, gelin
yıkın" diyen sizlersiniz."
"Barikat kurduğunuza göre, o barikatın arkasında
mahkeme değil, başka bir şey var.
Halk, barikatın arkasında mahkeme olmadığını artık
biliyor.
Halk, 6 yılın deneyimiyle gördü ki, o barikatın
arkasında kendisine pusu kurulmuştur."
"Eğer ille de bir baskından söz edilecekse, Türk
Milleti'ne pusu kuranlar, kurdukları pusuda basılmıştır."
"Yargı, Türk Milleti adınadır.
Türk Milleti'ni bölmek ve Anayasadan silmek için
yürütülen tertibe hiç kimse "yargı" adını veremez.
Türk Milleti, 8 Nisan günü, milletin egemenliğine karşı
kurulan barikatı yargılamış ve yıkmıştır."
"Tarihe bakarsanız, bütün barikatlar yıkılmıştır.
Barikatların birinci tunç yasası budur."
"İkinci tunç yasa: Hiçbir barikat örgütsüz
yıkılmamıştır.
Daha doğrusu, örgüt olmasaydı zaten barikat kuran da
olmazdı.
Biz barikatların yıkılacağını biliyorduk, çünkü örgütün
olduğunu biliyoruz.
İşçi Partisi, zulmün barikatlarını yıkmak ve halkın
yönetimini kurmak için kurulmuştur."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder