24 Ocak 2023 Salı

AK Parti, Altılı Masa'nın hangi sandalyesinde oturuyor?

Milli Savunma Bakanlığımız "Güçlü NATO Güçlü Türkiye" dedi.
Karşı çıktık:
"Güçlü NATO Güçlü PKK demektir Sayın Bakanımız" 

+++

Milli Savunma Bakanı ve AK Parti Sözcüsü, NATO'nun genişlemesinden yana olduklarını açıkladılar. Biz de karşı açıklama yaptık:
Türkiye'yi NATO tehdidinin farkında olmayan bir iktidar yönetiyor 

+++

Dişişleri Bakanı, ABD'ye Suriye'de birlikte çalışma teklifi yaptı. 
Sorduk:
ABD ile birlikte Suriye'de PKK devletçiği mi kuracaksınız? 

+++

20 Ocak 2023
Dr. Doğu Perinçek, konu ile ilgili bir basın toplantısı yaptı.

Önemli başlıklar:

"AK Parti yönetimi, ABD emperyalizmini Suriye ve Türkiye'yi bölme planına çağırıyor."

"AK Parti, Altılı Masa'nın hangi sandalyesinde oturuyor?"

"AK Parti'nin düşmanla dostlar arasında dans etmesi siyaset değil, çaresizliktir"

"AK Parti yönetimi, denge siyaseti adı altında kendisini aldatmakta ve kendisiyle birlikte Türk milletini de aldatmaktadır."

"NATO ve ABD, NATOcuların sandığı gibi safiyane taktiklerle Türkiye’nin müttefiki konumuna çekilemez."

"Türkiye’nin Rusya ve Suriye ile birlikte Üçlü Çözüm fırsatını tepmesi ve denge adı altında düşmanla dans etmesi, çok ağır sonuçlar doğurur."

"ABD Hükümeti'nin bir stratejisi var. Bu strateji, taktik oyunlarla ve denge adı verilen manevralarla değiştirilemez." 

"ABD'nin PKK ve PYD’ye verdiği silahlı destek ricayla, ödünle ya da yakarmayla değişmez."

48 dakika süreli video kaydı


İşte ayrıntılar:
(Ayıraç içleri bana aittir)

+++

TEHDİDE KARŞI DOĞRU MEVZİLENME GEREĞİ

AK Parti yönetiminin “denge politikası” dediği strateji, 
Türkiye için çok ağır bedelleri olan bir aşamaya girmiştir.

“Denge” diye bir strateji olamaz. 
Strateji, belli tarihsel koşullarda, baş tehdidin, öz gücün ve müttefik güçlerin saptanmasıdır. Tehdidin etkisiz hale getirilmesi için doğru mevzilenmenin belirlenmesi öncelikli koşuldur.

Denge politikası” adına yapılan iş, Türkiye’yi hedef alan tehdidin saptanmasından kaçınmaktır

Tehdidi saptamayanlar, marifet işlemiyorlar; gerçeği saptamaktan kaçınıyorlar, hatta üzülerek belirtiyoruz korkuyorlar. 

Düşman ile dostlar arasında dans etmek, siyaset değil, fakat çaresizliktir ve bilgisizliktir.

Tehdidi saptamayanlar, düşmanı ve dostu belirleyemezler, başka deyişle strateji kuramazlar. Dolayısıyla siyaset, başka deyişle taktik de üretemezler. Çünkü siyaset, stratejik hedefe ulaşmak için saptanan yol ve yöntemlerdir.

Acizlik, çözümsüzlük ve teslimiyetle dans etmektedirler.

+++

STRATEJİK YANLIŞ, TAKTİK MANEVRALARLA DÜZELTİLEMEZ

(Yanlış yöne giden bir trene binerseniz, tren içinde geriye doğru koşarak istediğiniz yere gidemezsiniz)

Askerliğin ve siyasetin temel bir ilkesi vardır: 
Yığınakta (mevzilenmekte) yapılan hata düzeltilemez. 

AK Parti yönetimi, denge diyerek, ABD emperyalizmi ile insanlık arasındaki cepheleşmede tarafsız kalarak tehdide karşı mevzilenmekten kaçınıyor. 

Buna askerlikte ve siyasette “yığınakta hata” adı verilir. 
Yığınakta hata, stratejide yapılan hatadır 
ve taktik plandaki uygulamalarla düzeltilemez.

AK Parti Hükümetini dostça duygularla ve Türkiye adına ciddî kaygılarla uyarıyoruz: Stratejik hatanın getirdiği sorunlar, taktik oyunlarla aşılamaz. Bu nedenle çıkışta son sapağa (uçurumdan önceki son çıkışa) yaklaşmış bulunuyoruz.

+++

YIĞINAKTA HATA: SURİYE’DE ABD İLE İŞBİRLİĞİNE ODAKLANMAK

Yığınakta hatanın adını koyalım: AK Parti Hükümeti, Suriye’de çözüm için ABD ile işbirliğine odaklanmaktadır. Dışişleri Bakanının ağzından dün yapılan açıklama aynen böyle.

Oysa daha 23 gün önce, 28 Aralık 2022 günü, Türkiye, Rusya ve Suriye Savunma Bakanları, Moskova’da toplanarak, Suriye’de terör örgütlerine birlikte son vereceklerini ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü birlikte sağlayacaklarını ilan etmişlerdi.

Türkiye, Suriye ve Rusya’nın Suriye’de birlikte hareket etmesi, doğru stratejiydi. Üç ülke hedefe ulaşmak (Suriye'deki PKK-PYD varlığını bitirmek) için askeri işbirliği yapacaktı. (Üç ülkenin Savunma Bakanları ve İstihbarat Örgütleri Başkanlarının 28 12.2022 günlü Moskova buluşması kastediliyor)

Ama Türkiye yönetimi, Rusya Dışişleri Bakanı’nın  14 Ocak 2023 günü Moskova’da Suriye Dışişleri Bakanı ile ortak toplantı yapma davetini reddediyor ve ABD’ye koşuyor. Üçlü toplantıyı Şubat ayına sallıyor. Erteleme söz konusu değil, Üçlü Çözüm meçhule sallanıyor, hatta aslında reddediliyor. Ve, ABD Dışişleri Bakanı ile görüşülerek ABD ile çözüm stratejisi yeğleniyor.

Bölgenin terörden temizlenmesini ve mültecilerin ülkelerine dönmelerini sağlayacak doğru stratejiden 20 gün içinde tamamen karşıt (yanlış) stratejiye geçişe AK Parti kamuoyunda “denge siyaseti” adı veriliyor. Burada denge adı altında yapılan marifet, yığınakta hatadır.

+++

BİRİCİK ÇÖZÜM: SURİYE VE RUSYA İLE İŞBİRLİĞİ

Suriye’de ABD ile birlikte çözüm hayâline kapılmak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun omuzlarına yüklenecek bir yöneliş değildir. 

Dışişleri Bakanı, başında Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu kabinenin stratejisini açıklamaktadır. 

Bu stratejinin siyasetleri de belirlenmiştir:
- ABD, Suriye’ye sözüm ona anayasa yapacak siyasal sürece davet ediliyor.
- ABD’den Suriye Özel Temsilcisi ataması talep ediliyor. 
- Suriye muhalefeti ile “rejimi” uzlaştırma siyaseti yeniden pişirilip sofraya getiriliyor.

 Dahası ABD’den:
- Türkiye’nin 30 km derinliğindeki Güvenlik Koridorunu desteklemesi 
-  Ege’de silah dengesini Yunanistan yararına bozmaması
-  PKK’ya silah desteğinden vazgeçmesi, 
- Türkiye’ye F-16 uçaklarını vermesi,
AK Parti yönetiminin beklentileri arasında.

Türkiye’nin Rusya ve Suriye ile birlikte Üçlü Çözüm fırsatını tepmesi ve denge adı altında düşmanla dans etmesi, çok ağır sonuçlar doğurur.

(Çünkü bu istekleri ABD'nin kabul etmesi mümkün değildir. Bu dansın, bu hayalin sonucu, Suriye'de PKK-PYD devletçiğinin kurulması ve bölünme sırasının Türkiye'ye gelmesidir.)

Biricik çözüm, Suriye ve Rusya ile işbirliğidir.

+++

SAFLIĞIN VE HAYÂLPERESTLİĞİN ADINA TAKTİK DENMEZ

AK Parti yönetimi, ABD’yi açıkça Türkiye’yi ve Suriye’yi bölme stratejisine davet etmektedir. Bu davete taktik denemez. Saflığın ve hayalperestliğin adı, taktik değildir.

ABD Hükümetinin stratejisi, taktik oyunlarla ve denge adı verilen manevralarla değiştirilemez.

ABD, Yunanistan kıyılarına yığdığı büyük askeri güçle ve Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye yönelttiği namlularla Türkiye düşmanı stratejisinin gereğini yapmaktadır.

PKK ve PYD’ye yapılan silahlı destek de o stratejinin içindedir ve ricayla, ödünle ya da yakarmayla değişmez

Nitekim ABD, Türkiye’nin kendisini savunmasına yönelik her uygulamanın karşısındadır ve Suriye’nin meşru yönetimi olan Beşar Esat Hükümeti ile normalleşmeyi de kabul etmiyor. 

Bu durumda AK Parti yönetimi, denge siyaseti adı altında kendisini aldatmakta ve kendisiyle birlikte Türk milletini de aldatmaktadır.

"NATO ve ABD, NATOcuların sandığı gibi safiyane taktiklerle Türkiye’nin müttefiki konumuna çekilemez."

+++

SORUNLARI KORKARAK, ÖDÜN VEREREK ÇÖZEMEYİZ 

Bağımsızlığımıza, vatan bütünlüğümüze, ekonomik gelişmemize ve Akdeniz’deki hayatî çıkarlarımıza yönelik ABD+İsrail tehdidini gerçekçi olarak saptamak durumundayız.

Korkarak, çekinerek, ödün vererek sorunları çözemeyiz.

Türkiye’nin sorunları, gerçeklere dayanarak cesaretle çözülür.
O çözümün başında, bugüne kadar her kritik durumda kanıtlandığı üzere Vatan Partisi bulunuyor. Atlantik güçlerinin ağız birliği halinde Vatan Partisi’ni hedef almalarının sebebi de budur.

+++

AK PARTİ YÖNETİMİ 
ALTILI MASA’NIN HANGİ SANDALYESİNDE OTURUYOR

Bugün NATO, Türkiye için bir güvence, bir müttefik, bir korunak değildir.
Aksine, ülkemize yönelen tehdit ABD ve NATO'dan geliyor. 

Bugün Türkiye hapishanelerinde NATO generalleri yatıyor. 
(15 Temmuz'u yapan generaller) - İşte NATO hakikati budur.


O NATOcu-FETÖcü generalleri kurtarma gayretindeki Altılı Masa liderleri de, ABD’nin iç cephedeki bozguncu güçleridir. 

Peki AK Parti Hükümeti, ABD oltasına takılarak Altılı Masa’nın hangi sandalyesinde oturuyor?

Altılı Masa aktörleri, bu senaryonun oyuncuları olarak harekete geçtiler:

- ABD Dışişleri Bakanlığının denetimindeki Foreign Policy, daha yirmi gün önce, Tayyip Erdoğan’ı devirme hedeflerini yeniden ilan etti ve önümüzdeki seçimlerde “kan banyosu” yaşanacağını yazdı.
- Kılıçdaroğlu, TSK Komutanlarına “haddinizi bilin” hakaretiyle psikolojik harekât meydanına sürüldü.
- Babacan, Türk kavramını Anayasadan çıkartma rezilliğini yeniden piyasaya sürdü.
- Meral Akşener, Gladyo kraliçesi görevinde final perdesini açtı.
- Davutoğlu, “ABD’nin Ankara’daki adamı” olarak heyecanını tazelemiş bulunuyor.
- Saadet Partisi, ABD işbirlikçisi ve İran düşmanı cephede salyangoz satıyor.

Peki AK Parti yönetimi ABD’nin bu “kan banyosu” senaryosunun neresinde?

Stratejik soru budur ve yaşanan süreç bu soruya yanıt vermekten korkan ya da yanlış yanıtlar veren tutumu affetmez.


GÜVENLİĞİMİZİ VE ÜRETİM DEVRİMİNİ NATO’DAN MEDET UMARAK DEĞİL, NATO ZİNCİRİNİ KIRARAK SAĞLAYABİLİRİZ

Önümüzdeki seçim, Türkiye ile NATO arasındaki iktidar mücadelesine sahne olacaktır.

Ya Türkiye, ya NATO: Seçenekler bunlardır.

Vatan Partisi, bu tarihsel süreçte tek seçenektir.

Herkes ve her parti, bu süreçte Vatan Partisi ile birlikte Türkiye cephesinde saf tutarak, Türkiye’nin ufkunun aydınlanmasına hizmet eder.


+++

Basın toplantısından sonra bir soruya yanıt veren Perinçek.

"Açıkça söyleyeyim, Foreign Policy’nin ‘Kan Banyosu’ vs. makalelerinden sonra AK Parti yönetimi korktu. Amerika’dan korkacak bir şey yok. Ama yığınakta hata yaparsanız tabi korkarsınız. Türkiye’nin çözümü, tehdide karşı kararlı olmak ve müttefiklerini o kararlılıkla cepheye çekmek."

+++

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder