12 Mayıs 2019 Pazar

YSK kararı ekseninde cepheleşme

23 Haziran İstanbul seçimlerinde YSK kararı temelinde cepheleşme
önerisi yapılıyor. Buna göre kararı onaylayanlar Binali'ye, onaylama-
yanlar İmamoğlu'na oy vermeli, diğer adaylar bu ikisinden biri lehine
adaylıktan çekilmeli.



Ancak Türkiye'deki cepheleşmeyi YSK kararı belirlemiyor ki. Ülkedeki
cepheleşmeyi belirleyen ana olgular şunlar:

1
Ülkeyi iflasın eşiğine getiren 12 Eylül - Turgut Özal - Kemal Derviş üç-
lüsünün  "borcu borçla kapatma - borç para ile ithalat yapma - yerli
tarım ve sanayi üreticisini batırma - işsizliği artırma" ekonomisi.

2
ABD'nin Türkiye - İran - Irak ve Suriye toprakları üzerinde Kürdistan
kurma projesi (BOP) ve bu amaçla Barzani'yi ve PKK - PYD'yi her
türlü araçla desteklemesi.

Suriye Ordusu ile birlikte hareket ederek PKK - PYD'nin tamamen biti-
rilmesine engel olan Esad düşmanlığı

3
ABD - İsrail - Güney Kıbrıs - Yunanistan savaş gemilerinin Türkiye'yi
Doğu Akdeniz'deki haklarından vazgeçirmek için yaptıkları ortak askeri
tatbikatlar.

+

Birinci maddede üreticiler (çiftçi, işçi ve sanayiciler) ile dolar ve faiz
bağımlısı ithalatçı sermaye birbirlerine karşı cephededir.

AKP, tarikatçı sermayenin de içinde olduğu bu ithalatçı sermayenin
direncini kırarak üretim ekonomisine geçemiyor.

CHP'nin de Kemal Derviş'ten başka önerdiği bir model yoktur.

Binali ve İmamoğlu, bu üretici - ithalatçı çelişmesinin aynı tarafındadır.

+

İkinci maddeye gelince:

Silivri duvarlarının yıkılması süreci ile birlikte PKK - FETÖ ikilisine, yani
ABD'ye karşı iktidarını korumak amacı milli güçlerin Açılım'a son vererek
PKK ile mücadeleyi başlatmasına karşı çıkmayan AKP yönetimi, diğer
yandan mezhep takıntılı Esad düşmanlığı nedeniyle bu mücadelenin 
başarı ile sonuçlandırılmasının önünde engel oluşturmaktadır.

Borç batağında olması, sıcak para için kendisini ABD'ye mecbur hissetmesi
de İdlib - Kobani sorunlarının çözümleri için Suriye yönetimi ile işbirliği
yapmasının önünde engel oluşturmakta, bu yüzden Suriye sınırımızda
Güvenli Bölge aldatmacası ile oyalanıp durmakta, PYD sorununda ABD ile
kesin hesaplaşmaya girmeye cesaret edememektedir.

CHP ise tamamen ABD merkezli Tayyip'i devirme planına teslim olarak
PKK, FETÖ ve Gül - Davutoğlu gurupçukları ile birlikte hareket etmektedir.
"Afrin'e girmeyelim, S-400 almayalım, Batı İttifakı'ndan ayrılmayalım,
Şangay İşbirliği Örgütü'ndeki ülkelerde diktatörler var" söylemleri ile ABD
emperyalizmine tam teslimiyet bildirmektedir.

Üçüncü madde de ikinci madde ile aynı konumdadır.

+

31 Mart seçimleri yerel seçim havasında değildi. 23 Haziran seçimi tamamen
genel seçim düzleminde olacaktır.

Bu yüzden, her ikisi de 12 Eylül borçlanma ekonomisi içine hapsolmuş,
birisi PKK ile mücadeleyi başarıya ulaştıracak kabiliyetten yoksun, diğeri
ise PKK ile işbirliği yapan iki düzen partisinden birisini desteklemenin
zorunlu olduğunu sırf YSK kararı temelinde öne sürmek kabul edilebilir mi?

Kırk katır - kırk satır ikilemine mahkum muyuz? Kurtuluş seçeneği yok mudur?

+

Atakan Hatipoğlu, 11 Mayıs günlü Aydınlık'taki köşe yazısında soruyor:

"Türk Milleti emperyalist sistemden iktisaden ya da zihnen kopamayanlar
arasında kuyruklardan kuyruk beğenmeye mecbur ve mahkum mudur
diye sormak durumundayız. Küfür etmeden cevap verebilirler mi?"

+
arşiv:

Kamu vicdanı YSK kararından rahatsızdır

Ekmek teknesini kurtarma formülü

Milli Hükûmet: Zorunluluklar ve engeller

Türkiye İttifakı'na yumruk ve ABD'nin hükumet projesi

Milli Hükumet Programı ve bileşenleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder