Doğu Perinçek arasında şöyle bir konuşma geçmişti:
Mehmet Akif Ersoy:
"Taliban değil de başkası kazansaydı o zaman da tartışacak mıydık?"
Perinçek:
"Tartışacaktık. hem de daha beterini tartışacaktık.
Kim kazanırsa kazansın, Amerika yenildiği için, Amerika taraftarları
kazananı daima karalayacak. Bu kadar basit. Vatan Partisi kazansa
onu karalayacak. Zaten karalıyor."
"Amerika'ya karşı savaş kazanırsanız ister Taliban olun, ister Çin
Komünist Partisi olun, ister Putin olun, ister Beşar Esad, Saddam
Hüseyin, Kaddafi olun, sizi karalayacaklar.
Biz bu lafları yeni duymuyoruz. Beşar Esad'a hala katil denmiyor mu?
Beşar Esad vatanı için Amerika'ya karşı savaşıyor, Amerika yanlıları
devamlı ona katil diyor."
Bakınız:
"Savaşı kim kazanırsa kazansın ABD yenildiği için ABD taraftarları kazananı daima karalayacak. ABD'ye karşı zafer kazanırsanız karalanırsınız."
+++
Bunu Venezuela örneğinde görelim:
Şimdi ABD'nin Afganistan'da yenildiğini bir türlü söyleyemeyip
şeriatçı olduğu bahanesiyle Taliban'a veryansın edenler,
Dün de ABD'nin Venezuela'da yenildiğini söyleyemeyip Chavez'in
takipçisi sosyalist, laik, devrimci Maduro'yu yerin dibine batırmış-
lardı.
Demek ki, şeriatçı, sosyalist, şu bu olduğu fark etmiyor. Eğer ABD'ye
karşı çıkmışsan, hatta ABD'yi yenilgiye uğratmışsan, seni bir şekilde
tu kaka ilan etmenin yolunu mutlaka bulacaklardır.
Kurtuluş Savaşı döneminde yaşasalardı, Mustafa Kemal'i yerin
dibine batıracaklardı. Nitekim Sosyalist Enternasyonal, Lenin'e
şöyle sesleniyordu. "Sen artık işçileri temsil edemezsin, çünkü
feodal Osmanlı Paşası Mustafa Kemal'i destekliyorsun."
+++
Tarih Ocak 2019
Aydınlık, 26 Ocak 2019
Keşke sessiz kalmaya devam etselerdi. Beterin beteri var:
CHP, ABD darbesine direnen Maduro'yu hedef aldı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Maduro'yu halkını perişan etmekle suçladı. Ama, Venezuela ekonomisini batıran ABD ambargolarından söz etmedi.
ABD'nin Irak saldırısı sırasında ÖDP başta olmak üzere sahte solcular "Ne Sam, ne Saddam" diyerek saldırıya örtülü destek vermişlerdi. Suriye saldırısı sırasında da "Ne Sam, ne Şam"
dediler. Aynı şekilde "Ne NATO, ne Kaddafi" idi.
"ABD'ye karşıdır" diye diktatörleri destekleyecek değillerdi ya.
Aynı Amerikancılık devam etti. CHP'li Kuşoğlu "Ne Trump, ne Maduro" diyerek tarafsız (!) olduklarını ilan etti, hem de Atatürkçülük adına.
Ne yüzde 41 katılımlı seçimle gelmiş, 4 milyon vatandaşını ülkeden kaçırmış, halkını perişan etmiş Maduro’yu, ne de Venezuela’ya müdahale eden Trump’ı desteklemek! Biz Kurtuluş Savaşı vermiş, mazlum milletlere örnek bir ülke olarak tabi ki bağımsız Venezuela’yı desteklemeliyiz...
Acaba sayın Kuşoğlu bağımsız Venezuela'yı nasıl destekleyecek?
Maduro'dan başka Venezuela'nın bağımsızlığını savunan bir lider var mı orada?
Sözlerinin devamında "Bir Trump'a bir Putin'e eğilmekten fıtık olduk" diyerek sözde "Ne Amerika ne Rusya" ayağıyla Rusya düşmanlığını körüklemeye devam etti.
Ardından, CHP İstanbul Uluslararası İlişkiler Komisyonu iğrenç bir açıklama yaptı:
"Venezuela halkı Maduro'nun otoriter ve keyfi idaresi altında açlık ve sefalet çekmekte".
"Antiemperyalizm söylemiyle baskıcı diktatörlüklerin meşru-
laştırılmasına karşıyız"
Buyurun, mideniz bulanmadan okuyabilirseniz okuyun:
+++
Ardından SÖZCÜ yazarı büyük Atatürkçü Yılmaz Özdil devreye girdi.
Maduro'ya hakaretler yağdırdı:
"Venezuela'yı bu hale getiren, Maduro zihniyetinin başarısız,
beceriksiz, cahil yönetimidir, gerçek budur."
Ama ABD'nin ambargolarına, Venezuela'nın yurt dışındaki döviz ve
altınlarına el koymasına, diğer ülkelerin Venezuela'dan petrol ithal
etmesini önlemek için yaptırımlar uygulamasına, Venezuela'nın para-
sını ödediği tıbbi malzemeleri bile ithal etmesine engel olduğundan
hiç bahsetmeden, ülkenin içine düştüğü kötü durumdan sosyalist
yönetimi sorumlu tutuyordu. Hiç utanmadan.
Ve, sahte solcularla sahte Atatürkçü CHP'liler gibi o da
"Ne Sam ne Saddam" yaygarasına şöyle devam etti:
"Trump'ın kötü adam olması Maduro'yu iyi adam yapmaz.
yapsa yapsa bizi yanlış adamların kavgasında taraf yapar"
Can Ataklı da aynı yolun yolcusu idi:
"Ülkesini ağır bir yoksulluğa mahkum edip kan ve gözyaşından başka
bir icraatı olmayan Maduro, dünyanın bir ucundaki diktatör..."
Bakınız:
Yılmaz Özdil, bakınız, iki yıl önce, Ocak 2017'de, sosyalist Venezuela
yönetimini nasıl yerin dibine batırıyordu:
+++
Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Bracho Reyes,
yazılı bir açıklama yaparak, Maduro'ya "diktatör" suçlaması yapan
Yılmaz Özdil, Emin Çölaşan ve İsmail Küçükkaya'ya yanıt verdi:
"Biz Venezuela'da devrim yapıyoruz.
Biz ABD emperyalizmi ile mücadele ediyoruz.
Siz ne taraftasınız?
Gerçi bu soruyu yanıtlamanıza gerek yok.
Eylemleriniz bunu açık seçik ele veriyor."
Açıklamanın tamamı için bakınız:
+++
Sözde Atatürkçülerin bu ABD yandaşı saldırılarına karşı, Vatan Partisi
Venezuela Büyükelçiliği'ni ziyaret etti.
Bakınız:
+++
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Tayyip Erdoğan'ın
Maduro'ya telefonda söylediklerini açıkladı:
"Maduro kardeşim. Dik dur, yanındayız."
Cumhurbaşkanımız, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu arayarak Türkiye’nin desteğini ifade etti ve “Maduro kardeşim! Dik dur, yanındayız” dedi.
Türkiye, CB’mız Erdoğan’ın liderliğinde bütün darbe girişimlerine karşı ilkeli duruşunu koruyacaktır. #WeAreMADURO
+++
arşiv:
Maduro'ya hakaret ederek Atatürkçü olunabilir mi?
Maduro kardeşim, dik dur, yanındayız
Türkiye, sosyalist Maduro yönetimine destek veriyor.
Venezuela altınları ile NATO'dan bir adım daha uzağa
TGB Maduro'yu karşıladı
Venezuela, Özdil'in bildiği gibi değil
Akılsız sosyalistlere İnti İllimani dersi
+++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder