10 Kasım 2020 Salı

Atatürk'ün vasiyeti: Sovyet dostluğu

Atatürk, vasiyetini Taksim Cumhuriyet Anıtı ile tüm dünyaya ilan etti:
Türk - Sovyet dostluğu. Anıtta İnönü'nün arkasındaki kasketli şahıs
Sovyetler Birliği Büyükelçisi Semyon İvanoviç Aralov.

Böylece, dünyada ilk kez bir ülkenin milli anıtında yabancı bir ülkenin
devlet adamı yer almış oldu. Bu anıt, Atatürk'ün "Sovyetlerle dostluğu
bozmayın, asla Sovyet karşıtı bir ittifaka girmeyin" vasiyetinin tamam-
layıcı ögesi niteliğindedir.

Ne yazık ki, diğerleri gibi bu vasiyet de paspas gibi çiğnenmiştir.

Geniş bilgi için bakınız: Taksim Cumhuriyet Anıtı'ndaki Rus  

Taksim Cumhuriyet Anıtı

      Aydınlık, 10 Kasım 2020

Atatürk bu dostluğu Kurtuluş Savaşı sırasında cephede iki yanına
Sovyet temsilcilerini alarak çektirdiği fotoğraflarla da ilan etmişti.

Soldan sağa:
(Fotoğrafın en solundaki Kurmay Başkanı Asım Gündüz burada görülmüyor)
İsmet İnönü
Beyaz giysili bilinmeyen kişi
Sovyet Askeri Ataşesi K.K. Znovarev
Sovyetler Birliği Büyükelçisi Semyon İvanoviç Aralov
Atatürk
Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Elçisi İbrahim Abilov
Tuğg. Ali İhsan Sabis
Albay Kazım Sevüktekin
Arka plandakiler:
Atatürk-Abilov arası: solda Kurmay Rüştü Erdelhun, sağda Albay Nazmi Solok
Abilov-Sabis arası: Dr. Albay Hulusi Alataş.
Sabis-Sevüktekin arası: Salih Bozok

Soldan sağa: 
Atatürk - İnönü - Aralov - Gen. Kazım İnanç - Alb. Mürsel Bakü
+++

Bu vasiyet, devrimin güvencesi idi. Atatürk bunu önceden gördüğü için
Sovyet dostluğunu vasiyet etmişti. Türk Devrimi, emperyalizmin denetimi
altına girmemek için Sovyetlerle el ele yürümek zorundaydı.

Atatürk, ölüm yatağında iken bu vasiyetini Celal Bayar ve Tevfik Rüştü
Aras'a tekraren söyledi.

Geniş bilgi için bakınız: 

Aydınlık gazetesi şöyle yazıyor:
"1945 sonrası süreçte Türkiye'yi Atlantik sistemine bağlayarak vasiyeti
yerine getirmeyenler, öncülerin (CHP'nin) içinden çıktı. İktidar ve muha-
lefeti ile Batı'ya bağlandık"

+++

Ancak süreç 1945'de değil, 10 Kasım 1938 saat 9:06'da başlamıştı.
4 Mart 1925'den beri Dışişleri Bakanlığını yürüten, Sovyet dostluğunu
ilmek ilmek ören büyük devrimci Tevfik Rüştü Aras, 11 Kasım 1938
günü, Atatürk'ün ölümünün ertesi günü, yangından mal kaçırırcasına
görevinden azledildi. Ülkemizi Atlantik'e bağlama süreci o an başladı.

Evet, karşı devrim Atatürk'ün ölümü ile aynı anda başlamıştı.

"Stalin Kars ve Ardahan'ı istedi de o yüzden Batı'ya yamandık" sözde
açıklamaları yalnızca laf salatasıdır.

Atlantik'te Atatürkçülük olmaz, Atatürk düşmanlığı olur. Video: 

+++

2014'ten beri yeni bir sürece girdik. Bu süreci Cumhurbaşkanı Erdoğan 
Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nden "Yeniden Asya Girişimi" olarak ilan
etti. Böylece, Atatürk'ün 1937 yılındaki vasiyetini 77 yıl sonra yerine
getirecek olan bir süreç başladı.

Türkiye Cumhurbaşkanı, bu bildirisiyle, ülkemizin 1945'den beri devam
eden Atlantik dönemine noktayı koydu ve Asya'daki konumlanmamızı
bütün insanlığa bildirdi.


Bakınız: Asya Çağı'nı Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nden ilan ettik 

+++

Okuma parçası:

Falih Rıfkı (Atay) Bey'in demeci:
Leninizm ve Kemalizm birlikte gelişecektir
+++++++++++++++++++++++++++++++++++

(Hakimiyet-i Milliye Gazetesi Yayın Yönetmeni ve Milletvekilidir)

"Türk-Sovyet dostluğu asla coğrafi ve siyasal düzenin çıkarlarının dikte ettiği resmi bir dostluk değildir. Bu dostluk, her şeyden önce, iki devrimin önünde duran temel görevlerin aynı olmasından, kaderlerinin ortaklığından kaynaklanmaktadır.
 
Birbirini tanımaya başladığı, birbirine elini uzattığı dönemde her iki devrim de yalnızdı. İki devrimin emperyalist çıkarlara ters düşen karakteri, izole edilmelerine yol açmıştı. Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçme kararı aldığında daha Moskova ile ilişki kurmamıştı. Ancak yüce Lenin'in bu davada doğal müttefiki olduğunu çok iyi biliyordu.
 
Kemalizm, bir kurtuluş hareketidir. Siyasi, toplumsal, ekonomik, manevi birçok açıdan Kemalizm, terinin son damlasına kadar emperyalizm ve içerde ise emperyalizmin silahları olan küçük bir azınlık ve feodal beyler tarafından sömürülen ve canı çıkarılan halkın hareketidir. Kızıl devrimin önderleri ve kitleleri, bu kadar köklü bir devrimi onaylamaktan, onunla övünmekten geri duramazlardı.
 
Aynı duyguları Sovyetler'e karşı Türk devriminin önderleri ve kitleleri de beslemektedir. Leninizm ve Kemalizm, bütün halk kitlelerinin özgürleştiği, yeryüzünde yeni bir düzen kurulduğu güne kadar birlikte gelişecektir. Dünya, eksenini Bering ile Çanakkale Boğazlarını ve Beyaz Deniz ile Akdeniz'i kesen iki çizgi temelinde değiştirmektedir. Köleleştirilen halk kitlelerinin özgürlük davasını görev edinmiş devrimlere şan olsun"
 

SSCB Ağır Sanayi Halk Komiserliği (Bakanlığı) yayın organı Stroim (Kuruyoruz) dergisinin Mayıs 1934 tarihli sayısından alıntıdır. Derginin bu sayısı,"SSCB ve Türkiye halklarının dostluğuna" adanmış.


+++

Okuma önerisi:

+++


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder