25 Ocak 2017 Çarşamba

Atatürk'e bile verilmeyen yetkiler kimseye verilemez

1924 Anayasası hazırlanırken Milletvekillerinin çoğu "Cumhurreisi
halk tarafından seçilsin" önerisi yapmışlardı.

Atatürk, söz alıp Meclis kürsüsüne çıkarak bu öneriyi şöyle reddet-
mişti:


"Efendiler, Cumhurreisinin halk tarafından seçilmesi mahzurludur.
Vekillerin seçmesi en iyisidir. Nedenine gelince: Yarın birisi çıkar,
'Beni halk seçti' diyerek krallığını ya da diktatörlüğünü ilan ederse
demokrasi tehlikeye girer. Tarihte örnekleri çoktur."

Atatürk'ün 11 yıllık Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, hatıralarında
şunları anlatıyor:

Atatürk'e "Halifelik ve ömür boyu Cumhurbaşkanlığı" teklif edildi.
Bu teklifleri Atatürk şiddetle reddetti.

Atatürk'e "ABD tipi Başkanlık" teklif edildi Bunu da reddetti.

Atatürk'e ömür boyu CHP Başkanlığı teklif edildi, onu bile kabul
etmedi, şöyle dedi


:"Milletin sevgi ve güvenini kaybetmediğim müddetçe tekrar seçilirim,
milletin reyi esastır."


Atatürk, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini en aza indirmiştir.


"Ancak Atatürk, TBMM'nin çıkardığı kanunları veto etme yetkisi istemişti.
Fakat bazı arkadaşları, bilhassa İzmir Mebusu Mahmut Esat Bozkurt ve
Şükrü Saracoğlu gibi hukuk adamları bu isteğe itiraz etmişlerdi.

Uzun tartışmalardan sonra Atatürk bu isteğinden vazgeçmişti. Ancak,
sebeplerini de bildirmek suretiyle yeniden görüşülmesi için Meclis'e
geri gönderme hakkı tanınmıştı.

Atatürk, yeri geldikçe:
"Bizde Cumhurbaşkanı bir imzacıdan başka bir
şey değildir"
derdi.

Anayasa'ya göre Bakanlar Kurulu'na başkanlık etme hakkı olduğu halde,
ancak ısrarlı davetler üzerine ve çok mühim meselelerin müzakeresi
için pek nadir olarak kullanmıştır."

(Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, 1973
Cilt 1, sayfa 54-55, Yapı Kredi Yayınları)


**********


Atatürk, Başkanlık teklifini reddederken şöyle demişti:

"Şaşarım o efendilerin perişan akılarına. Hep biliyoruz ki, memleketimizin
başına gelen felaketlerin çoğu şahsi idareden gelmiştir. Bu kadar geri kal-
mamızın başlıca amillerinden biri de budur. Biz öteden beri böyle bir idareyi
bertaraf etmek için mücadele ettik. Şimdi nasıl olur da benim de aynı yola
gitmem, devlet hayatında yeniden böyle bir çığır açmam istenebilir?"


(Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, 1973
Cilt 2, sayfa 407, Yapı Kredi Yayınları)

(Aktaran: Aydınlık Gazetesi, 12 Ocak 2017, sayfa 2, Ercan Dolapçı)


**********

21 Ekim 2007'de, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi referandumla
kabul edildi, Tayyip Bey halkoyu ile seçildi ve Atatürk'ün 1924 yılında yaptığı
uyarının ne kadar doğru olduğu anlaşıldı.

Tayyip Bey, "Beni halk seçti" diyerek her yetkiyi üzerine almaya niyet etmiştir.

-Kanun Hükmünde Kararname çıkarabilecek,
-Bakanları ister Meclis içinden, ister Meclis dışından atayacak.
-Bakan olarak atanan Milletvekilinin vekilliği düşecek
-Başbakanlık ortadan kalkacak, Cumhurbaşkanı tek başına Bakanları atayıp
idare edecek.
-Bakanlar Kurulu ortadan kalkacak. Bakanlar Cumhurbaşkanı'nın emirlerini
yerine getiren bürokratlar olarak çalışacak.

-Sadece Bakanları değil, Bakanlıkların ve devlet dairelerinin merkez ve taşra
yöneticilerini bile Cumhurbaşkanı (yani Başkan) atayacak.

AKP bu sisteme "Başkanlık sistemi" demek yerine ucube bir adlandırma ile
"Cumhurbaşkanlığı sistemi" diyor. Bu bir algı operasyonu.

Ancak bu sistem, demokrasi ile yönetiliyor diye bildiğimiz başta ABD olmak
üzere bazı Batı ülkelerinde görülen Başkanlık sistemlerinden tamamen farklı.
Oralarda Başkana tüm yetkiler verilmiyor. Denetleme mekanizmaları var.

AKP + MHP sisteminde ise hiç bir denetleme mekanizması yok.

AKP'nin Başkanlık Anayasası teklifinin özeti şu:
Bir Cumhurbaşkanı seçiyorsun, geri kalan her şeyi o seçiyor.


Bundan dolayı, Batı basınında Tayyip Bey "Diktatör özentisi" olmakla
suçlanıyor. Çünkü tüm yetkilerin bir kişiye verildiği bir sistem Hitler
rejiminden bu yana görülmedi.

Beşar Esad'ı "Diktatör" diye suçladıkları Suriye rejiminde Başbakanlık var,
Bakanlar Kurulu var, Meclis denetimi var.

AKP + MHP sisteminde bunlar yok. 
Tayyip Bey'e verilen yetkiler Beşar Esad'da yok.
Bu durumda, Esad diktatör ise Tayyip Bey ve ondan sonra gelecek olan
Başkanlara süper diktatör demekte haklı olmayacaklar mı?

Yalnızca New York Times değil, tüm Batı basını ve belli başlı devlet yetkilileri
Tayyip Bey'i diktatör olmakla veya olmak istemekle suçluyorlar.

İşte Bahçeli'nin Tayyip Bey ve AKP'yi içine ittiği tuzak bu:
Diktatör yaparak şeytanlaştır ki müdahale etmek için bahanen olsun.

Geniş bilgi için bakınız: 


Tayyip Bey'i, şeytanlaştırma projesi    17 Ocak 2017
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2017/01/tayyip-beyi-seytanlastrma-projesi.html
AKP bir tuzağın içine itilmektedir    10 Ocak 2017
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2017/01/akp-bir-tuzagn-icine-itilmektedir.html

AKP'ye çağrı: VAZGEÇİN   11 Aralık 2016
**********


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder