Bir savaş uçağı, helikopter vesaire aldığımızda, her seferinde "yazılım programı" gündeme geliyor.
Uçağı yapan ülke, yazılım programına "dost" ve "düşman" tanımları yapıyor.
Bu programı bize vermiyor, dolayısıyla bunu değiştiremiyoruz.
Bu durumda, uçağı yapan ülkenin dost gördüğü ülkenin uçağına ateş edemiyorsunuz.
Uçakların çoğunu Amerika'dan alıyoruz. Amerika, İsrail'i dost görüyor.
Türkiye ile İsrail arasında bir savaş çıktığını düşünelim.
Bizim uçaklar İsrail uçaklarına ateş edemiyor, ama İsrail uçakları bizim uçaklara ateş edebiliyor.
İşte bu, çok büyük bir sorun.
Aynı sorun Heron olayında da geçerli.
İsrail, Heronların bilgisayar yazılım programını Türkiye'ye vermek istemedi.
Bu durumda Heronlar İsrail'in onay vermediği bölgelerde uçamıyor,
topladığı bilgiler de İsrail'e gidiyor.
Sorunu çözmek için, üç emekli TSK mensubu ile bir iş adamı, Rusya ile temasa geçti.
Rus malı insansız hava araçları, İsrail malı Heronlardan daha uzun süre havada kalabiliyordu.
Ayrıca, fiyatları Heronların fiyatının yarısı kadardı.
En önemlisi, Ruslar yazılım programını Türkiye'ye vereceklerdi.
Biz de bilgisayar yazılımını istediğimiz şekilde düzenleyebilecektik.
Yani bu uçakları istediğimiz bölgede uçurabilecektik, görüntüler de Rusya'ya gitmeyecekti.
Sabahattin Önkibar, 8 Ekim 2009 günlü Yeniçağ'daki köşe yazısında olayın sonrasını şöyle anlattı:
"TSK, ön çalışmasını yaptığı bu Rus uçağının alımı için düğmeye bastı.
Ancak, AKP hükümeti "Rus uçağı olmaz, illa ki İsrail uçağı isterim" dedi.
Ve İsrail Heronları bize fahiş fiyattan kakaladı.
Rus uçağının alımı için Rusya'ya gönderilen emekli askerlerden ikisi de,
tam bu günlerde, "Ergenekoncu" suçlaması ile tutuklandılar."
Heron yüzünden Ergenekoncu oldular.
ABD ve İsrail aleyhine yapılan her hareket,
"Ergenekoncu" madalyası ile ödüllendirilir.
Tayyip Bey, İsrail yandaşlığı uygulamalarını gözlerden saklamak için Davos'ta "Van minıt" dedi.
"Öldürmeyi iyi bilirsiniz" diye suçladığı İsrail'i el altından işte böyle korudu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder