9 Aralık 2011 Cuma

Atatürk İnönü Bayar kalesi



Amerika Birleşik Devletleri, 23 Kasım 2011 Çarşamba günü saat 11.20’de, Ankara’da
"Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Fevzi Çakmak’ın “Katil” oldukları fermanı"
bütün dünyaya ilan etti.
 
Washington’dan yapılsa kıymeti olmazdı
++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Bu kez Tayyip Erdoğan’ı ABD’nin BOP Eşbaşkanı kimliğiyle değil,
                       ABD Dışişleri Sekreterliği’nin Sözcüsü olarak dinledik.
 
ABD, Atatürk, İnönü ve Bayar’ın “Dersim katliamcıları” oldukları ilânatını Washington’dan yapsaydı, bunun hiçbir kıymeti olmazdı.
Tebligatın “Türkiye’nin Başbakanı” sıfatı verilmiş bir ağızdan, Ankara’dan yapılması, tarihi bir olaydır.
 
Cumhuriyeti kuran partiye Cumhuriyeti yıktırmak!
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
CHP Genel Başkanı koltuğuna oturtulan Soros Vakfı kurucusuna bu hükmün alkışlatılması, tarihi olayın yaldızıdır.
Atatürk’ü, İskender Paşa Dergâhı mensubunun “Dersim katili” ilan etmesi, sıradan bir olay olurdu.
Ama Cumhuriyeti kuran Atatürk’ün partisi,
    İskender Paşa Dergâhının yargısına iştirak edince, 
                     tarihi bir dönüm noktasında bulunduğumuz 
                                                   bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı.
 
CHP’nin milletvekillerinin ve örgütlerinin bu gaflet ve hıyaneti seyretmesi, geldiğimiz yerin nezâketini tanımlıyor.
 
Karşıdevrimin Vinçleri
+++++++++++++++++++
 
Atatürk, İnönü ve Bayar’ın “Dersim katliamcıları” olarak mahkûm edilmeleri, karşıdevrim olgusunun en çarpıcı sahnesidir.
Bu olay, vinçlerin heykelleri devirmelerinden daha acıklıdır.
Bir kalabalığın bilinçlerinin kararması ve yüreklerinin nasır bağlaması bu gerçeği değiştirmez.
 
Atatürk, İnönü, Bayar ve Fevzi Çakmak Cumhuriyetin kare asıdır.
Şimdi birdenbire ıslak imzalarıyla “belgeli”, ağır bir insanlık suçunun eylemcileri ilan edilmişlerdir.
Bu olay, Cumhuriyetin değerlerinin hakim sistem katında yerin dibine batırıldığını gösterir.
 
İbişler Seyredebilir, Ama Cumhuriyet Yurttaşı Asla!
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Bir takım ibişler ve budalalar, bu olayı boş bakışlarla seyredebilirler, ama bilinçli Cumhuriyet yurttaşı asla!
Durum, olağanüstünün ötesindedir.
 
Amerikan işbirlikçisi karşıdevrimcileri yeniden devrimle tepelemek, bugün Atatürk’ün, İnönülerin ve Bayarların görevidir.
Ben onların yanına Nâzım Hikmetleri de koyuyorum.
 
Niçin Nâzım Hikmet’siz Olmaz!
++++++++++++++++++++++++++
 
İnönü ve Bayar’ın yolları, Atatürk’ten sonra ayrılmış gibiydi.
Ne var ki onlar aslında 1945 sonrasının “Atlantik Uzlaşması”nda anlaşmışlardı.
Türkiye, İnönü ve Bayar’ın oluruyla “Küçük Amerika” sürecine girdi.
1922’de İngiliz zırhlısıyla kaçan Vahdettin, aslında o gün, 
      kıyafet değiştirerek bir Amerikan zırhlısıyla geri dönmüştü. 
 
Acaba birisi, İnönü ve Bayar’a 1945-1950 arasında,
“Bir gün gelecek sizi Ankara’daki iktidar sahipleri
               ‘Dersim katliamcıları’ olarak mahkum edecekler”
                                                             deseydi, ne cevap verirlerdi?
 
Aslında bu uyarıyı yapanlar vardı.
Sosyalistler daha o zaman bu sürecin nereye varacağını görmüşlerdir.  
                   O nedenle artık Nâzım Hikmet’siz olmaz diyorum.
Atatürk ise Büyük Nutkunu o büyük uyarıyla bitirmişti. Bursa Nutku’yla bizi bir kez daha omuzlarımızdan sarsmıştı.
 
İnönü, Bayar Ve Fevzi Çakmak’ı Yıkmadan Atatürk’ü Yıkamazlar!
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Her neyse, bugüne bakalım.
İnönü ve Bayar’ın olur verdiği Atlantik sistemi, şimdi onları Atatürk ile birlikte “katil” ilan etmiştir.
Kim yanılmıştır?
Atlantikçiler mi?
Yoksa İnönü ve Bayar mı?
 
Türkiyemiz açısından büyük gerçek şudur: Atlantik sisteminin, geldiğimiz yerde, İnönü, Bayar ve Çakmak’a tahammülleri yoktur. Çünkü onlar, İstiklâl Savaşının ve Atatürk devriminin yapıcılarıdır. Demek ki onları yıkmadan devrimin kökünü kazıyamazlardı. Atatürk kalesini yıkarken, onları sağ bırakamazlardı.
 
     Hâl böyle iken bazı cahil ve ahmakların, 
                suçu İnönü’den Bayar’a, 
        Bayar’dan İnönü’ye atma girişimleri 
ve Atatürk’ü sözümona “kurtarma” kurnazlıkları,
                          rezilliktir; 
Cumhuriyet devrimi adına büyük utançtır
        ve karşıdevrimin ayaklarına kapanmaktır!
 
Nilüfer Gürsoy ve Özden Toker ne diyecekler?
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Bu yazdıklarıma acaba Bayar’ın kızı Eski Bursa Milletvekili Sayın Nilüfer Gürsoy ve İnönü’nün kızı Sayın Özden Toker ne diyecekler?
İnönü ve Bayar’ın torunlarının bir sözleri olmayacak mı?
Mutlaka olmalı!
Onları Silivri Kalasından göreve çağırıyorum!
Koruyacakları onur, babalarının ve dedelerinin onurundan önce Türk Devriminin onurudur; Cumhuriyetin namusudur.
 
Cumhuriyetin Yurttaşına Yakışmayan ve Yakışan
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Daha önemlisi, milletin ne yapacağıdır.
Gafillerin ve hainlerin bu alçakça komplosuna Türk milleti boyun eğemez!
                  Bu olayı ibiş ibiş seyretmek, Cumhuriyet yurttaşına hiç yakışmıyor.
Atatürk, İnönü ve Bayar’ın onurları, Cumhuriyetin son kalesidir.
 
Olay, onur meselesinin ötesinde milletimizin başıdik yaşama davasıdır.
Bütün yurttaşlarımı Atatürk’ün önderliğinde
                  İnönü, Bayar ve Nâzım Hikmet kalesinde
                                    Cumhuriyet Devrimi için birleşmeye,
                                          canla başla mücadeleye çağırıyorum.
 
Komployu Bozacak, Komplocuları Bozguna Uğratacağız
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Önce bu alçakça komployu bozacağız.
Sonra bu Cumhuriyet yıkıcılarını yıkacak ve Atatürk’ün milli hükümet ve milli devletini yeniden kuracağız.
 
Hepimiz
    İstiklâl Savaşı ve devrim yıllarındaki
Mustafa Kemal Paşalar, İsmet Paşalar, Celal Beyler, Nâzım Hikmetler
        gibi olacağız.
El ele vereceğiz!
“Felek bütün cefasını toplasın gelsin”;  Atatürk, İnönü, Bayar, Nâzım Hikmet kalesi kurulmaktadır.
Hainler ve gafiller korksun, onları saldırdıkları Cumhuriyet kalesinin hendeklerine gömeceğiz!
 
***************
Doğu Perinçek'in 27 Kasım günlü Aydınlık köşe yazısıdır.
***************

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder