Ali Serdar Bolat 31 Ekim 2011
İngiltere'de yayımlanan "The Sunday Telegraph" gazetesine demeç veren Suriye Devlet Başkanı Esad:
“Eğer plan Suriye’nin bölünmesi ise bu bütün bölgenin parçalanması demektir” dedi.
Esad böylece, konunun Suriye hükümetinin değişmesi meselesi olmayıp, Suriye'nin bölünmesi meselesi olduğunu açıklamış oldu.
Suriye'ye müdahale, sadece Suriye'nin değil, bütün bölgenin parçalanması sonucunu doğurur.
Bunun mantıki sonucu da, parçalanmış Irak, Suriye, İran ve Türkiye'deki Kürt bölgelerinin birleşerek Büyük Kürdistan'ı kurmasıdır.
Böylece, Büyük Ortadoğu Projesi'nin ilk hedefi gerçekleşmiş olacaktır.
Suriye’nin parçalanması İsrail’in güvenliği için çok önemlidir.
ABD ve AB emperyalizmine göbekten bağlı ve üyelerinin çoğu ya Yahudi ortaklı, ya da bizzat Yahudi olan TÜSİAD tabii ki İsrail’e her türlü desteği vermek isteyecektir.
Adındaki "Türkiye" sözcüğünden başka Türkiye ile bir ilgisi olmayan TÜSİAD (Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği), aylık yayın organı Görüş dergisinin son sayısında Suriye'ye müdahale planını açıkladı. Ruhsar Şenoğlu 30 Ekim günlü Aydınlık'ta haberleştirdi.
Rusya ve Çin, "insan hakları" bahanesiyle Suriye aleyhinde Libya benzeri bir karar çıkmasını Birleşmiş Milletler'de veto ediyorlar.
Bu yüzden ABD ve AB emperyalistleri, Suriye'ye "insani" nedenlerle saldıramıyorlar.
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, "Türkiye-İran-İsrail üçgeninde Suriye Sorunsalı" başlıklı yazısında, "insani" nedenle saldıramayan emperyalistlere "terör" bahanesiyle saldırabilmeleri için bir plan öneriyor. Plan özetle şöyle:
Suriye'deki Baas rejimine ve bu rejimin İran ve Rusya ile bağına son verecek bir müdahale "insani" nedenlerle yapılamıyor.
Bu durumda terörle bağlantılı bir bahane bulunabilir.
Türk Ordusu Kuzey Irak'taki PKK kamplarına harekat yapar, kampları dağılan örgüt üyelerinin ve kampların Suriye'ye taşındığı ileri sürülebilir.
Bu durumdan sonra Türkiye'de meydana gelecek terör saldırılarını Suriye'den sızan PKK'lıların yaptığı öne sürülerek Suriye'ye müdahalenin bahanesi oluşturulabilir.
(Beril Hanım'ın şu cümlesine dikkat ediniz:
"Kampları dağılan örgütün Suriye'ye taşınması ya da taşındığının ileri sürülmesi zayıf bir ihtimal değildir."
Yani: "PKK Suriye'ye taşınmasa bile, taşındığı ileri sürülerek Suriye'ye müdahale bahanesi oluşturabilirsiniz." diye tercüme edilebilecek ahlaksızca bir öneri yapıyor.
Bu öneriyi yapan kişi Prof. Dr. ünvanını taşıyor ve öğrencileri ondan gerçekleri yansıtan bilimsel çalışmalar bekliyor, o ise, emperyalistlere, yalan söyleyerek saldırı yapmaları için akıl öğretiyor.)
Suriye'nin hedefe konması, mutlaka askeri müdahale yapılması anlamına gelmez.
Başta sınır bölgesi olmak üzere geniş bir bölge askeri açıdan denetlenir, sıkıştırılır, Esad rejimine lojistik yardım gelmesi engellenir.
Bu arada Suriye içindeki direnişçiler de desteklenir.
Direnişçi kesimlerin Libya örneğindeki gibi askeri olarak desteklenmesinde ancak Türkiye ya da İsrail üzerinden yapılacak yardımlar rol oynayabilir.
Bu plan, İran-Türkiye arasında "sorunlu bir döneme" yol açarken, "İsrail ile ittifakı" zorlayacaktır.
Beril Hanım, "Zaman yok, Esad güçlenebilir" feryadı eşliğinde yazıyı şöyle bitiriyor:
"Uluslararası müdahale olasılığının zayıf olması Suriye ordusunun güçlenmesine yol açıyor.
Suriye'deki muhalefetin Libya'daki gibi silahlı bir direnişe dönüşmesi için muhalif güçlere ciddi bir askeri yardımın acilen yapılması gerekiyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder