Ali Serdar Bolat 26 Eylül 2011
Aydınlık yazdı, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu doğruladı
24 Eylül günlü Aydınlık'ın haberini doğrulayan peşpeşe 4 açıklama yapıldı
Tayyip Erdoğan ne dediğini biliyor. Barzani de öyle.
Ama acaba Kılıçdaroğlu ve Süheyl Batum ne dediklerini biliyorlar mı?
Mesud Barzani, lideri olduğu KDP'nin yayın organı Peyammer'de "Son hedefimiz Tek Kürdistan" dedi, ve 5 maddelik yol haritasını açıkladı:
1 - Kürtlerin birliği
Irak, Türkiye, İran ve Suriye'deki Kürtlerin birliği sağlanacak
2 - Kurumlaşma
Kuzey Irak'ta kurulan Kürdistan Bölgesel Yönetiminin tam bir devlet yapısına kavuşabilmesi için gereken kurumlar oluşturulacak, var olanlar geliştirilecek
3 - Tanınma
Kuzey Irak'taki Kürdistan bölgesinde daha fazla yabancı ülkenin temsilcilik veya konsolosluk açması için çalışılacak.
İlerde bağımsız bir devlet olma durumunda bu temsilciliklerin ülkelerini etkilemeleri sağlanacak
4 - Koparılmış bölgelerin kazanımı
İran'ın, Türkiye'nin ve Suriye'nin Kürdistan'dan koparmış olduğu parçalar geri alınacak, Kuzey Irak'taki Kürdistan bölgesi ile birleştirilecek
5 - Tek yazım dili
Bu dört parça Büyük Kürdistan olarak birleşince, ortak alfabe zorunlu hale gelecek.
Bu sorunu bugünden halletmek üzere ortak alfabe ve yazım dili tesbit edilecek.
Nasıl Çin'de Mandarin, Kantonez gibi değişik Çince lehçeler olmasına rağmen eğitim dili Mandarin ise, Büyük Kürdistan'da da bir lehçe seçilecek öğretim bu lehçede yapılacak.
Barzani böylece, Tayyip Erdoğan'ın Eşbaşkanı olduğu Büyük Ortadoğu Projesi'nin Büyük Kürdistan hedefinin yol haritasını açıklamış oldu.
+++++++++++++
Kılıçdaroğlu ise bakın ne diyor:
"Yeni bir politika izliyorlar, öyle anlaşılıyor.
İran ile ortak operasyon yapacaklar.
Yni 1990'ların başına dönüp özel güvenlik güçleri yetiştirecekler.
Silahla bu işin çözülemeyeceğini öteden beri söylemiştim.
Siyaset kurumunun terörü sonlandırma konusunda politika, çözüm üretmesi lazım.
Eğer böyle bir adım atılırsa CHP olarak her türlü desteği vermeye hazırız."
Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerin en hafifinden "zırcahillik" olarak niteleyebiliriz.
Daha ağır bir niteleme yapmak istemiyorum.
"Silahla bu iş çözülmez" ne demektir?
PKK bu işi silahla çözmektedir, silah zoru ile "Bölgesel özerklik" ilan etmiştir
Silah zoru ile Anayasa'yı değiştirtmektedir.
Kendisine düşmanlık yapan Valileri, Emniyet Müdürlerini silah zoru ile değiştirtmiş, komutanları Hasdal'a ve Silivri'ye göndertmiştir.
Kurtuluş Savaşı sırasında bir Meclis üyesi çıkkıp:
"Yunanlılar Polatlı'ya dayandı.
Bu işin silahla çözülemeyeceğini söylemiştim.
Yunanlılar silah bıraksın konuşup anlaşalım"
deseydi Mustafa Kemal ne yapardı?
Mustafa Kemal'in o Milletvekiline yapacağı şeyi Kılıçdaroğlu ve Süheyl Batum hak etmişlerdir.
Acaba bu ikilinin ağızlarından çıkanı kulakları duymakta mıdır?
İran'ın PJAK'ın işini silahla bitirdiğini bu ikili acaba duymadılar mı?
Kılıçdaroğlu, "AKP Hükümeti İran ile ortak operasyon yapacak" demektedir.
Böylece Kılıçdaroğlu, yarım ağızla söylediği "Tayyip Erdoğan BOP Eşbaşkanıdır" sözünün anlamını bilmediğini itiraf etmiş olmaktadır.
Temel amacı "Büyük Kürdistan" kurmak olan BOP'un Eşbaşkanı, İran ile birlikte PKK'ya operasyon yapar mı?
Ancak Milli Hükümet yapabilir bunu. Amerika'dan emir alan Hükümetler ne kendi başlarına, ne de İran ile birlikte Kandil'e sonuç alıcı operasyon yapamazlar.
İran ile birlikte PKK'ya ortak operasyon yapıp Kandil'in zaptedilmesine karşı çıkmakla PKK'yi koruduğunun bilincinde midir Kılıçdaroğlu?
"Zırcahil" diyorum, dilimin öteye geçmesine gönlüm elvermiyor.
+++++++++++++
Ya anlı şanlı akademisyen CHP Milletvekili Süheyl Batum'un şu zırvalarına ne demeli?
"Bir ülke, özel temsilcisi ile, o ifadelerle pazarlık etmez.
Ne zaman eder? Silahlar susar, insanlar şehit olmaz, ölmez, korku içinde yaşamazlar.
O zaman terör biter, eski terör örgütü ile oturursun yeni gündemi oluşturursun"
Senden bir söz almadan PKK silah bırakır mı?
Söz aldıktan sonra bile silah bırakmaz. Sadece "İsteklerim yerine getiriliyor mu" diye görmek için eylemlerine ara verir.
Yerine getirilmiyorsa teröre kaldığı yerden devam eder.
Bir terör örgütünün "Silah bıraktım" demesi sadece bir oyalama taktiğidir.
Teröre kaldığı yerden tekrar başlamak üzere en azından çekirdek kadrosunu korur.
Ki, Kandil'dekilerin en az yarısını böyle bir "silah bırakma" durumunda silahları ile birlikte Barzani'nin peşmerge ordusuna katılacakları herkes tarafından bilinmektedir.
Terör örgütleri, öldürücü darbe yemeden, isteklerini silah zoru ile yaptıramayacaklarını anlamadan, veya istekleri kabul edilmeden kesinlikle silah bırakmazlar.
Velev ki silah bıraktılar. O durumda neyin pazarlığını yapacaksın?
Eski terörist - yeni "vatandaş" (!) ile hangi gündemi oluşturacaksın?
Süheyl Batum bu sorunun cevabını mutlaka vermelidir: Neyin pazarlığını yapacaksın.
Pazarlık sonunda isteklerini kabul edersen, bunları silah zoru ile almış olmayacaklar mı?
Kabul etmezsen teröre kaldıkları yerden devam etmeyecekler mi?
Hem sen şu anda iktidar değilsin ki, muhalefet bile değilsin.
Silah bırakırlarsa pazarlığı sen değil AKP Hükümeti yapacak.
AKP Hükümetine nasıl kefil oluyorsun da böyle bir pazarlık öneriyorsun.
Bu önerinle, AKP'nin PKK ile mücadele ettiğini kabul etmiş oluyorsun ki, AKP'nin içine düştüğü kötü durumda ona can simidi atmış oluyorsun, koltuk değnekliği yapıyprsun.
Muhalefet bile değilsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder