Hükümet adına Hakan Fidan PKK'lılara söz veriyor:
Yerel Yönetimler Yasası'nı çıkaracağız.
Milli Eğitim Bakanlığı'nı kaldıracağız.
Eğitim işleri önce Valiliklere verilecek.
Uzun vadede Belediyelere verilecek.
Ana dilde eğitim mi istiyorsun, yaparsın. Kürtçe eğitim yapmak isteyen Belediyeler, kendi sınırları içindeki okullarda yaparlar.
Zaten Milli Eğitim Bakanlığı kaldırıldığı için, öğretmen atamaları artık Ankara'dan yapılmayacak.
Her Belediye, sınırları içindeki okullara istediği öğretmeni alabilir.
İstediği müfredatı uygulayabilir.
Mesela Kürdistan tarihi okutur. Okulun bahçesine Atatürk'ün büstü yerine Şeyh Sait'in büstünü koyar.
Duvarlara Büyük Kürdistan haritası asar. Aynen Barzani bölgesindeki okukllarda olduğu gibi, Türkiye, Irak, İran ve Suriye topraklarını Büyük Kürdistan içinde gösterir.
İstediği kişilere ders kitabı yazdırır, onları okutur.
Sade Milli Eğitim değil, Sağlık Bakanlığı da kaldırılacak. Hastanelere doktor ve hemşire alma vesaire işlerini hep Belediyeler yapacak.
Böylece birçok Bakanlık kaldırılacak. Tüm yetki Belediyelere verilecek.
Belediyeler de bu suretle Kürdistan'ın alt yapısını yavaş yavaş oluşturacaklar.
Avrupa Birliği de "Yerel Yönetimler Yasasını çıkar" diye bastırıp duruyor.
ABD, Avrupa Birliği'ne "Türkiye'yi dışlama" diye göz kırpıyor.
ABD, AB, PKK hep birlikte yükleniyorlar.
İşte Hakan Fidan'ın o sözleri:
"İktidar beş sene önce dedi ki biz dedi yerel yönetimler yasasını geçiriyoruz belli şeylerin mahalli teşkilatlarını kaldırıyoruz.
Milli eğitim şunlar bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere uzun vadede belediyelere gidecek."
Erdoğan ve Gül hala "MİT tabii ki herkesle görüşür. Teröristle de görüşür" diyerek konuşma konularını, verilen sözleri gizleme çabasında.
Milli Eğitim, Sağlık, Bayındırlık, Ulaşım vesaire gibi tüm hizmet Bakanlıklarını kaldırırsan, tüm hizmetleri Belediyelere devredersen, ülkeyi parçalamanın alt yapısını böylece hazırlarsan, niye terör olsun.
"Al ülkeyi istediğin gibi böl" dersen terör tabii durur.
Teröristlerin isteklerini kabul ederek terörü durdurmak bir marifet midir?
Adamlar terörü sırf insan öldürmek amacı ile yapmıyorlar ki. Amaçları Kürdistan kurmak. Sen "Gel kur kardeşim yavaş yavaş" dersen barış gelir.
30 sene önce "Al bu toprakları sana verdim, ne yaparsan yap" deseydin o zaman da terör biter, sorun çözülürdü.
Marifet bu mudur?
MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş diyor ki:
"Ama o işte silahla çözülmeyecek. Silahın evet kabul ediyorum belli bir işlevi vardı ve bugüne kadar birşey getirmiştir."
Bugüne kadar silahla belli bir yere kadar geldiniz. Artık demokratik hayata katılın diyor yani.
Başbakanın Özel Temsilcisi Hakan Fidan da, Afet Hanım'ın bu sözlerini şu cümlelerle takviye ediyor:
"Burda sorun doğal şartları oluşmamış konuları anti demokratik yöntemlerle hayata geçirmek. Ben demokratik mücadele içerisine giripde dünyada sonucuna ulaşamamış hiçbir hareket görmedim. Bakın dünya siyasi tarihine devrimler tarihine gandiden tutunda polonyadaki işçi hareketine efendime söyleyim güney amerikadaki hareketlere varana kadar bakın demokratik siyasi mücadele veripde meşru kabul edilebilir evrensel hedeflerine ulaşamamış hiç bir hareket görmedim."
PKK'ya nasıl akıl öğretiyorlar, yol gösteriyorlar, inanılacak gibi değil:
Güneydoğu'da Kürdistan kurmanın doğal şartları oluşmamış. Terörle bu şartları yaratamazsınız. Önce eğitim, sağlık, bayındırlık vesaire işlerini Belediyeleriniz vasıtasıyla düzene koyun, çark işlemeye başlasın, yani doğal şartlar oluşsun, bir devleti idare edebilecek kadrolar bu hizmetler aracılığıyla yetişsin, armut iyice olgunlaşsın ki ağaçtan ayrılıp yere düşebilsin.
İşte AKP Hükümeti size bunları yapabileceğiniz ortamı sağlayacak diyor yani.
Ama sen bu şartları sağlasan bile, PKK terörü durdurur ama, silahlı güçlerini Kandil'de korur. Bölünmeye giden yolda süreç herhangi bir şekilde tıkanırsa, terörü tekrar hortlatır.
Ele geçirdikleri bir mevziyi takviye etmek için terörü geçici olarak durdurabilirler. Hedefleri olan Kürdistan'ın kurulması gerçekleşmeden terörü bitirmezler.
Çünkü onların bir hedefi var ve bu yüzden güçlüler, senin bir hedefin yok, sen onlara hedeflerine giden yolda yardım etmeyi kabul etmişsin.
Bu yüzden güçsüzsün.
Afet Hanım'ın "Silahla çözülmeyecek" sözleri bir palavradır ve onu dinleyen PKK'lılar sonradan epey gülmüşlerdir.
Sen "Bizi bu noktaya silahla getirdiniz" diye açıkça itiraf edersen, daha ileri bir noktaya da silahlı gücün tehdidi ile götürebileceklerini söylemiş olursun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder