Aydınlık, 23 Aralık
2013
Tayyip Bey'e bağlı basın olayı doğru saptıyor. Bu bir ABD
operasyonudur. Bu operasyonda ABD, Cemaati araç (enstrüman, taşeron) olarak
kullanıyor. Olay basit bir Tayyip - Cemaat çatışması değil. Ancak bunun bir ABD
operasyonu olması, açığa çıkarılan yolsuzluk ve rüşvetlerin niteliğini
değiştirmez.
Fethullah Cemaati, gücünü esas olarak CIA'dan almakta ve
CIA'nın talimatları doğrultusunda hareket etmektedir. Sessiz ve derinden giden
Abdullah Gül bu operasyonda Fethullah tarafında yer alıyor.
Türk Ordusu'na, İşçi Partisi'ne, milli güçlere karşı
Ergenekon, Balyoz ve benzeri tertipler de CIA talimatları doğrultusunda AKP
Hükümeti ve Fethullah Cemaati tarafından birlikte yürütülmüştü.
Ancak Tayyip Bey son zamanlarda ABD politikasına zarar verecek
davranışlarda bulunmaya, hizadan çıkmaya başlamıştı. Gezi olayları ile başlayan
Haziran ayaklanmasına karşı aşırı sert tutumu, AKP'nin diktatör yüzünü açığa
çıkarmış, ABD'nin AKP yönetimindeki Türkiye'yi İslam ülkelerine "Demokrat Ilımlı
İslam" modeli olarak gösterme ve bu sayede o ülkelerde de Amerikancı sözde İslam
rejimleri kurma hayalini kökünden baltalamıştı.
Tehlikeyi sezen Mısır halkı, AKP'nin ruh ikizi olan Mursi
yönetimini devirerek Mübarek'ten sonra yeni bir diktatörlüğün pençesine
düşmekten kurtulmuştu. Tayyip Bey'in devrik Mursi'yi açıkça desteklemeye devam
etmesi, Mısır'ın ABD'den uzaklaşmasına yol açmıştı.
Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olarak, bu
projenin köşe taşı olan Büyük Kürdistan kurulması için çalışması gereken Tayyip
Bey, Suriye Kürdistanı'nı kurmaya çalışan güçlere karşı El-Nusracıları
destekleyerek projeye köstek olmuştu. Sözde şeriatçı katil sürüsünün şantajı ile
BOP Eşbaşkanlığı görevi arasında sıkışan Tayyip Bey, Obama'yı fena halde
kızdıran "Kararsız Kazım" pozisyonuna girmişti.
Şimdi ise, kendisinde bir güç vehmederek, ABD'den bağımsız
hareket edebileceği, hizadan çıkabileceği hissine kapılmıştı. Obama önce beyzbol
sopası gösterdi. İstediği sonucu alamayınca da Tayyip Bey'i Fettoş sopası ile
hizaya getirmeye karar verdi. Eğer hizaya gelmez ise, ABD istediği anda Tayyip
Bey'in altından iskemleyi çekebilirdi, Egemen Bağış'ın sözleriyle söylersek,
deliğe süpürebilirdi. CIA desteği ile yürütülen yolsuzluk ve rüşvet
soruşturmasının amacı, Tayyip Bey'e bunu göstermekti.
Fethullah ve CIA uzun yıllar sabırla çalışarak, Emniyet'e,
Adliye'ye, Bakanlıklara iyice yerleşmişti. Dershaneler, okullar, Işık Evleri
tabur tabur Fetocu yetiştiriyordu. Polis Kolejleri, Polis Akademisi Fetocu amir
yetiştiriyordu. AKP iktidarında bu Fetocu militanlar, hemen tüm makamları ele
geçirdiler. Tayyip Bey ne yazık ki Fethullah ve CIA gibi çalışamamış, kendine
bağlı bürokratlar yetiştirip devlet içine sızdıramamıştı. Onun için Fetocuları
yani F tipi ekibi kullanmaya mecburdu. Tayyip Bey - Feto ortaklığının maddi
temeli budur.
İşte Tayyip Bey cenahının bu acıklı durumunu açığa
çıkaran olaylar:
Tayyip Bey'in aleyhinde yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını
başlatan Savcılar, HSYK'ya (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na) bağlıdır.
AKP, Referandumu kazanarak HSYK üyelerini atama yetkisi kazanmıştı. HSYK'nın
başkanlığını Adalet Bakanı Sadullah Ergin yapmaktadır. AKP'nin tek tek seçerek
atadığı HSYK üyeleri, AKP aleyhinde başlatılan bu soruşturmayı Bakana haber
vermemişlerdir.
Tayyip Bey'in bizzat seçerek görevlendirdiği, zırhlı Mercedes
otomobilini tahsis ettiği, Ergenekon tertibini yürütüp yurtseverleri içeri
atması için sırtını sıvazladığı Savcı Zekeriya Öz, şimdi de özel polis ekibi ile
Tayyip Bey aleyhinde bu soruşturmayı başlatmıştı. İçişleri Bakanı Muammer
Güler'in bu soruşturmadan haberi olmamıştı.
Tayyip Bey devlet içindeki laik görüşlü bürokratları tasfiye
ederek yerine şeriatçı kadrolar atamıştı. Bu şeriatçı kadrolar beklenmedik bir
şekilde silahlarını Tayyip Bey'e ve Bakanlarına çevirdiler. Çünkü onlar
Fethullahçı çetenin elemanları idiler, kendilerini bu makamlara getirenlere
değil, Fethullah'a bağlı idiler. Çağdaş toplumda tarikatlar bunun için
tehlikelidir. Amirine değil de şeyhine bağlı memur aslında memur değil, sadece
bir mürittir. Tarikatların cirit attığı bir ortamda devlet düzeni tesis etmek
mümkün değildir.
Tayyip Bey'in en güvendiği kişilerden biri olan Hakan Fidan'ın
başında bulunduğu MİT, soruşturmayı Tayyip Bey'e bildirmemiştir. İki olasılık
var. Eğer MİT bu soruşturmayı saptayamadı ise, MİT içinde CIA'ya bağlı olarak
hareket eden görevlilerin MİT yönetimini kolayca kör ve sağır edebilecek konumda
oldukları sonucu çıkar. Eğer MİT soruşturmayı saptadığı halde Tayyip Bey'e
bildirmemiş ise, MİT en tepeden CIA kontrolünde demektir.
Bu durum, Emniyet'i ve Yargı'yı önemli ölçüde kaybetmiş olan
Tayyip Bey'in MİT'i de kaybetmiş olduğunu gösterir. Bu durumda, Tayyip Bey'in
gücü sadece kendisine en bağlı Milletvekilleri ile sınırlıdır.
Amaç, AKP'yi fabrika ayarlarına
döndürmek
AKP, önümüzdeki genel seçime kadar, kendisine verilmiş olan
"Büyük Kürdistan kurma" görevinde gereken adımları atmaz ise, Tayyip Bey'in
Eşbaşkanı olduğu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) çöpe gidecek. Çünkü AKP seçimden
birinci parti olarak çıksa bile, "sınır değiştirme" görevini yapacak güçten
düşer. AKP'nin bu adımlara acilen atabilmesi için fabrika ayarlarına geri
döndürülmesi gerekiyor.
Milliyet gazetesinde Kadri Gürsel, fabrika ayarlarına
döndürmenin (yani AKP'nin ilk günlerinde olduğu gibi ABD'nin isteklerini
kayıtsız şartsız yapar hale getirmenin) Tayyip Erdoğan'lı veya onsuz (yani
Gül'lü) seçenekleri olduğunu yazdı. Tayyip Bey çarpışmayı seçer de süreyi
uzatırsa tasfiye edilir. Teslim olursa yeni uzlaşmada sembolik bir yeri olur.
Cumhurbaşkanlığı gibi.
Büyük Kürdistan için İran'da parça koparmak, İran ile düşman
olmayı gerektirir. AKP'nin sıcak para ihtiyacına cevap verdiği için Halk Bankası
- İran ilişkilerine geçici olarak göz yumuluyordu. Devam etmesine göz yumulamaz.
Çatışmanın kapısı bu yüzden Halk Bankası üzerinden açılmıştır.
Kılıçdaroğlu'nun ümitsiz
çırpınışları
ABD, Mısır olayından ders aldığı için Türkiye'de aynı hatayı
yapmak istemiyor. İlla Mursi dedi, Sisi geldi. İlla Tayyip derse, içinde İşçi Partisi'nin de bulunduğu Milli Hükümet kurulabilir.
Kılıçdaroğlu yarım ağızla da olsa güçbirliğinin faydalarından bahsediyor. Böyle
bir tehlike var.
Bu tehlikeyi önlemek, CHP'yi İşçi Partisi'nden, MHP'den, milli
kuvvetlerden tamamen koparmak için ABD Kılıçdaroğlu'na havuç gösteriyor. ABD
sözde Fethullah kanalıyla CHP'yi destekleyecek, Gül - Gülen - Kılıçdaroğlu
hükümeti kurulacakmış. Nam-ı diğer "Restorasyon Hükümeti"... İşte ABD,
Kılıçdaroğlu'nu bu ham hayal ile esir ederek milli kuvvetlerden uzaklaştırıyor.
Kılıçdaroğlu, bilerek veya bilmeyerek ABD'nin bu oyununa alet
oluyor. Bu ham hayallerle CHP'nin tepesine Fethullahçıları,
PKK yandaşlarını doldurdu. Ancak Kılıçdaroğlu'nun bu ümitsiz çırpınışlarının
hiçbir faydası yok. Çünkü ABD, Tayyip'li AKP'nin yerine CHP'yi değil, olsa olsa
Gül'lü AKP'yi yeğler.
Milli güçbirliğini önlemek, ABD için, AKP'yi fabrika
ayarlarına döndürmekten daha önemlidir. Milli Hükümet kurulursa Türkiye'nin
NATO'dan çıkmasına kadar varabilecek hayati bir tehlike doğar. İlla Kürdistan
kurayım derken Türkiye elden gidebilir. Ne Kürdistan kalır ne Türkiye. Bu, ABD
için Ortadoğu'yu kaybetmek demektir.
Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye davet edilmesi, operasyon günü ABD
Büyükelçisi Ricciardone'nin onu yemeğe çağırması, AKP'ye "alternatifin var"
sopasının gösterilmesi amaçlıdır. Bu eylemler, "ABD, AKP'nin yerine CHP'yi
hazırlıyor" şeklinde sunuluyor.
Ancak, ABD, AKP'den vazgeçmemiştir. Vazgeçemez. Çünkü,
birincisi, BOP, "Ilımlı İslam" ekseninde tasarlanmıştır. CHP hiçbir zaman
şeriatçı bir görüntü veremez. İkincisi, CHP "Büyük Kürdistan" için Türkiye'nin
bölünmesini kabul edemez. CHP tabanı buna izin vermez. Ancak din eksenli bir
taban şeriat devleti uğruna ülkenin bölünmesini kabul edebilir. Bu yüzden, Büyük
Kürdistan için ABD AKP'ye muhtaçtır.
ABD, Tayyip Bey'i fabrika ayarlarına döndürmek için
Kılıçdaroğlu'nu kullanıyor. ABD'nin amacı CHP'nin de içinde bulunduğu bir
koalisyon hükümeti kurulması değil. CHP için en fazla, Gül'ü desteklemek, Tayyip
Bey'siz AKP Hükümeti'ne dışardan destek olmak, yani koltuk değnekliği görevi
düşünülüyor.
Yani ilk hedef fabrika ayarlarına geri döndürülen Tayyip Bey
ile devam etmek, olmazsa Tayyip Bey'in yerine Gül'ü koyarak devam etmek. Böylece
Fethullahçı çete de devlet içindeki mevzilerine tekrar kavuşacak. CHP asla plana
dahil değil.
Ama bütün bunlar ABD'nin planlarıdır. Gerçekleşmesi garanti
değildir. Son sözü Türk halkı söyleyecektir. ABD, CHP'yi bir kolundan tutup
milli güçbirliğinden uzaklaştırmak istiyorsa, halk hareketi de CHP'yi diğer
kolundan çekip ABD'den, Fethullah'tan, PKK'dan uzaklaştıracaktır. Halk
hareketinin buna gücü yeter.
.
Hasan Bögün
***********