30 Haziran 2016 Perşembe

Ruslar, Türkiye Elçiliği, karanfiller

İstanbul Atatürk Havaalanı'nda hayatını kaybedenler anısına
Ruslar Moskova'daki Türkiye Büyükelçiliği önüne karanfiller
bırakmaya başladılar.

Rus devlet TV kanalları eylemi haberleştirdi
20 saniyelik video kaydı:




Öğlen saatlerinde başlayan eylem akşama kadar sürdü.
Bazı Rus vatandaşları da saygı gösterisinde bulundu.

Terrorizmu nyet mesta v sovremennom mire
Çağdaş dünyada terörizme yer yok






Saboleznuem narodu Turtsii  -- Türk halkına başsağlığı

********

Rusya, İran, Suriye: Yeşilköy saldırısı ABD imzalı

Aydınlık, 30 Haziran 2016

Üç bölge ülkesi Yeşilköy saldırısını Aydınlık'a değerlendirdi:
Saldırı Türkiye - Rusya işbirliğini önleme amaçlı.

Rusya Federasyon Konseyi Uluslararası Komite Başkanı
Senatör Konstantin Kosaçev
:
"Yeşilköy saldırısı Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini düzeltmeye
çalışmasına karşı yapıldı."
"Türkiye'yi Rus diplomatların önderliğinde oluşturulan terör
karşıtı cepheye katılmaması için uyarıyorlar."

İran Meclis Başkanı Laricani'nin Dış İlişkiler Başdanışmanı
Hüseyin Şeyhülislam
:
"Türkiye'nin yüzünü bölgeye dönmesini istemeyen ABD, İsrail
ve müttefikleri bu eylemin arkasındaki temel odaklardır."
"Türkiye'nin yüzünü İran'a, Suriye'ye ve Rusya'ya dönmesi,
siyonizm cephesini tedirgin etti."
"Yeşilköy saldırısını IŞİD ve Siyonizmin elbirliği ile gerçekleştir-
diği ortadadır."

Şam Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Bessam Abu
Abdullah
:
"Türkiye - Rusya yakınlaşmasına olumsuz bakanlar saldırıyla
mesaj vermiş olabilir."
Aydınlık: Kim olumsuz bakıyor?
Abu Abdullah: ABD ve IŞİD


29 Haziran 2016 Çarşamba

İsrail özür dilemedi, abluka kalkmadı, tazminat ise dandik

Tayyip Bey, ilişkilerin normalleşmesi için İsrail'in önüne
3 şart sürmüştü.


***********

1
Gazze ablukası kalkacaktı. Şimdi lafı çevirip diyorlar ki
ambargo kalkacaktı. Hatta Düşük Profilli Binali "Ambargo
yumuşatılacaktı" diye bir şeyler geveledi. İnsani yardıma
zaten ambargo yoktu ki kalksın. Silah ambargosunun
kalkması ise zaten söz konusu bile olamaz.
 
Abluka kalkmadı, aksine bu anlaşma ile yasallaştı bile. 

Bakınız:

Gazze ablukası kalkmadı   28 Haziran 2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/06/gazze-ablukas-kalkmad.html


Ama SABAH gaz tenekesine göre abluka kalkmış. Bu kadar büyük
bir palavra, gerçeğin tam tersi nasıl utanıp sıkılmadan manşet
yapılabilir? Her yalana inanmaya dünden hazır AK okuyucu bunu
da hazmeder garanti.
SABAH, 27 Haziran 2016

2
İsrail özür dileyecekti. Yandaş Süleyman Özışık, "İsrail kurulduğu
günden bu yana ilk kez bir ülkeden resmi olarak özür diliyor"
diye
üfürüyor. Resmi özür, devletin resmi organları tarafından yazılıp
diplomatik kanalla diğer devletin temsilcisine verilen bir mektup ile
olur. Tayyip Bey'in Putin'e yazdığı özür mektubu gibi.


Bunun dışında devletin bir temsilcisinin bir sohbet sırasında veya
telefonda özür dilemesi veya özüre benzer şeyler söylemesi, resmen
özür dilendiği anlamına gelmez. Bunun diplomaside bir karşılığı yok.

Tayyip Bey soykırım oylaması öncesinde Merkel ile telefonda
konuştuğunu söylüyor. Telefonda Merkel'e ne demiş olursa olsun,
bu konuda Türkiye Almanya'ya resmi olarak bir başvuruda veya
ihtarda bulunmuş olmaz. Çünkü ortada bir resmi mektup yok.


Özür komedisi gerçeğini o zaman yazmıştık: (28 Mart 2013):

Obama, "Artık bu iş fazla uzadı, al bi özür dile de işimize bakalım"
diyerek cep telefonunu cebinden çıkarıp Netenyahu'ya uzattı.
Netenyahu, Tayyip Bey'e özrü Obama'nın cep telefonundan iletti.
Bu, son derece baştan savma ve kabul edilemez bir davranıştır.
Eski deyimle laubalilik. Uluslararası ilişkilerde böyle bir şey olamaz.
Tayyip Bey deneyimli diplomatlarımıza ve Dışişleri bürokratlarına
"Monşerler" diyordu. "Monşerler" asla böyle bir özrü kabul etmezlerdi.
Çünkü, uluslararası ilişkiler hakkında az da olsa bilgi sahibi olanlar,
böyle bir özrün geçersiz olduğunu bilirler.
Devletten devlete mesajlar, Bakanlar Kurulu veya Meclis kararı ile gider.
Özür konusunda İsrail Bakanlar Kurulu veya Meclis bir karar vermiş değildir.
Hadi bunlardan vazgeçtik, açıklama resmi ve yazılı olmalıdır.
Özür konusunda herhangi bir İsrail makamının yazılı bir açıklaması yoktur.
Başbakan, başkasının, bir yabancının cep telefonu ile baştan savma
bir konuşma yapmıştır. Bu, uluslararası diplomasi alanında "resmi özür"
olarak anlaşılmaz. Netenyahu'nun şahsi tasarrufu olarak algılanır.
"İsrail Türkiye'den özür diledi" derseniz size gülerler. Aman ha.

Eski Deniz Harp Okulu Komutanı E. Tuğamiral Türker Ertürk, 26 Mart günlü
"Win Win" başlıklı Aydınlık köşe yazısında, bu dandik özürle "kabile devleti"
yerine konduğumuzu şöyle anlatıyor:

"Uluslararası ilişkilerde devletlerin birbirinden özür dilemesi diplomatik usuller
içinde mutlaka yazılı olarak yapılır. Bir Başbakanın bir Başbakana telefon açıp 
"Ya kusura bakma oldu bir kere, üzgünüz, ölenler için üç beş kan parası veririz,
artık uzatmayalım" demesi özür yerine geçmez. Bu sözlerin özür yerine geçmesini
istemek, sizin kabile devleti yerine konduğunuzu gösterir."

Ayrıca, özür, gemiye yapılmış olan saldırı için değil, "müdahale esnasında yapılan
operasyonel hatalar" için yapılıyor. "Yasal Gazze ablukası uygulaması gereğince  
İsrail Donanmasının Şayetet 13 Komando Birliği'nin gemiye çıkması ve
müdahalesinin haksız olarak suçlanmasına" karşı çıkılıyor.

MOSSAD açıklamasının 4. maddedeki ilgili bölümü şöyle: 
DEBKAfile’s military sources comment that the new defense minister may have
also been directing a reproach at the prime minister for apologizing to Turkey
and admitting to “operational errors,” thereby casting aspersions on the
professionalism of the Israel Navy’s Shayetet 13 commando unit and its legitimate
action in defense of Israel’s legal Gaza blockade.

The Jerusalem Post da aynı konuyu işledi:
"Askerlerin gemiye çıkması ve gemideki davranışları için değil,
bu davranışlar sırasında eğer yaptıkları hatalar nedeniyle ölümlere
neden olmuşlar ise, bu hatalar nedeni ile özür dilendi"

Yani suçlu İsrail Devleti değil, hata ile ölüme neden olan İsrail askerleri.

"Israel only apologized for operational mistakes, not for boarding ship
or soldiers’ actions." "That is not an apology for boarding the ship, that is not
even an apology for the soldiers taking the acts that they did. It is an apology if
during the operation – mistakes were made that led to loss of life."

Sonuç olarak, İsrail resmen özür dilemedi

Bakınız:Gazze ablukası kaldırıldı palavrası   28 Mart 2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2013/03/gazze-ablukas-kaldrld-palavras.html


 ***********

3
İsrail tazminat verecekti. Evet, bir tazminat verecek ama Türkiye Devleti'ne
vermeyecek. Bir insani yardım kuruluşu aracılığı ile verecek. Türkiye Devleti
adam yerine konulmuyor, muhatap alınmıyor. Ölümlerine neden olduğu
insanlara tazminat veriyor.

28 Mart 2013 günlü yazımızda şöyle demiştik:
"Eğer tazminat devletle ilişkisi olmayan özel bir kurum veya şirket üzerinden
gönderilirse, resmi tazminat sayılmaz. 'Al parayı çal kafana, fazla konuşma'
anlamına gelir. Göreceğiz."
İşte gördük...

İş bu kadarla da sınırlı değil.

Yediot Ahronot'un internet sitesinde sıralanan 8 anlaşma maddesinden
diğer üçü şöyle:


3. İsrail, Türkiye'deki bir insani yardım fonuna 21 milyon dolar gönderecek
4. Türkiye bir yasa çıkararak Mavi Marmara ile ilgili İsrailli askerlere açılmış
    tüm davaları iptal edecek.

5. Türkiye, HAMAS'ın ülkeyi İsrail'e karşı faaliyetleri için bir üs olarak kullan-
    masını engelleyecek.


Gördüğünüz gibi, dandik (resmi olmayan) tazminat bir şarta bağlı. Hem de
öyle bir şart ki, TBMM'nin iradesini ipotek altına alıyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, İsrail'in istediği bir kanunu çıkarmaya MECBUR bırakılıyor.
Bundan daha büyük bir aşağılanma olabilir mi? Neresi zafer bunun?


Sonuçta, tazminat tam bir fiyasko

arşiv:
Ahlaksız özür: Hedef Suriye  27 Mart 2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2013/03/ahlaksz-ozur-hedef-suriye.html
Gazze ablukası kaldırıldı palavrası   28 Mart 2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2013/03/gazze-ablukas-kaldrld-palavras.html
Gazze ablukası kalkmadı    28 Haziran 2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/06/gazze-ablukas-kalkmad.html

 ***********

28 Haziran 2016 Salı

Gazze ablukası kalkmadı


Gazze ablukası kalkmadığı gibi, uluslararası bir anlaşma ile,
yani Tayyip - İsrail anlaşması ile yasallık kazandı.

Gazze kuzey ve doğuda İsrail ile, güneybatıda Mısır ile sınırdaş.
İsrail - Gazze arasında kuzeyde Erez, güneyde Kerem Şalom sınır
kapıları açık. Gazze'ye diğer ülkelerden gelen yardım malzemeleri
İsrail tarafından kontrol edildikten sonra bu iki kapıdan Gazze'ye
girebiliyor. Silah, cephane ve bunların yapılmasında kullanılabilecek
malzemelerin Gazze'ye girmesine izin verilmiyor.

Mısır - Gazze arasındaki Refah kapısı da  Gazze'den Mısır'a şeriatçı
teröristlerin geçmemesi için çok sıkı kontrol ediliyor. Bu kapı sık sık

kapatılıyor. Şu anda kapı kapalı.

Gazze'nin Akdeniz kıyı şeridi ise İsrail tarafından ablukaya alınmış
durumda. Diğer ülkelerden gelen deniz araçlarının Gazze kıyılarına
yaklaşmasına izin verilmiyor. Abluka alanı aşağıdaki haritada
görülebilir.

Deniz araçları ile gönderilen yardım malzemeleri İsrail'in Aşdod
Limanı'na boşaltılıyor, kontrol edildkten sonra Gazze'ye girişine
izin veriliyor. Yani İsrail diyor ki: Gazze'ye girecek olan mallar önce
bizim kontrolümüzden geçsin, silah milah sokulmasını istemeyiz.

Abluka ve ambargo kasıtlı olarak birbirine karıştırılıyor.

Gazze karadan ve denizden İsrail tarafından kuşatılmış, yani abluka
altına alınmış durumdadır.

Ancak abluka, gıda ve diğer yaşam maddelerinin Gazze'ye girmesine
engel değildir. İsrail bu mallara ambargo koymamıştır.

Yalnızca silah ve mühimmat ile bunların yapımında kullanılabilecek
mallara ambargo koymuştur.


*********

Ona bakarsanız, Mısır da Gazze'ye abluka ve ambargo uyguluyor.
Hatta Mısır, Birleşmiş Milletler'in gönderdiği gıda mallarının Gazze'ye
Refah kapısından sokulmasına Ağustos 2014'e kadar izin vermemişti.
Şu anda ise Refah kapısı kapalıdır. Bu demek oluyor ki, Mısır Gazze'ye
İsrail'den çok daha sert ambargo uygulamaktadır.


*********

Tayyip Bey "Ben abluka falan tanımam" dedi, Gazze'ye denizden
ulaşmak üzere Mavi Marmara'yı yola çıkardı. İsrail haber yolladı:
"Malları Aşdod Limanı'na indirin, kontrolden geçtikten sonra Gazze'ye
gönderelim" dedi. Tayyip Bey bunu kabul etmedi: "Ablukayı kıracağız,
savaş gemilerimiz refakat edecek" diye insanları kandırdı. İsrail "Müda-
hale ederiz" diye haber gönderince AKP kodamanları gemiyi terk etti,
saf insanlar bile bile ölüme yollandı.
*********

AKP Hükumeti sonunda İsrail ile anlaşma imzaladığını açıkladı.
Yandaş
Süleyman Özışık "Filistin halkı bayram ediyor" diyor internet
haber sitesinde. Ona göre, Mavi Marmara ambargoyu delmek, açlıkla
mücadele eden Gazze halkına yardım götürmeye gidiyordu. Özışık,
ambargo ile ablukayı bilinçli olarak birbirine karıştırıyor. Gıda ve yaşam
malzemelerine zaten ambargo yoktu. Mavi Marmara ablukayı delmeye
gidiyordu.
Bakınız:
http://www.internethaber.com/israille-neden-ve-nasil-anlastik-1606211y.htm
twitter.com/slymnoz
*********

İsrail gazetesi Yediot Ahronot'un haber sitesi Ynetnews, anlaşmanın
2.maddesini şöyle açıkladı:


2.Türkiye, Gazze ablukasının kalkması taleplerini geri çekecek, karşılığında
İsrail Türkiye'nin Gazze'ye yardımlarını İsrail tarafından denetlenmesinin
ardından Aşdod Limanı üzerinden Gazze'ye ulaşmasına izin verme sözü
verecek.


Buradan anlaşılıyor ki, Tayyip Bey Gazze ablukasının kaldırılması isteğinden
vazgeçmiş ancak bunun karşılığında bir şey almamıştır.
Çünkü yukarıda
görülen anlaşma maddesinde bunun karşılığında Türkiye'ye verileceği
söylenen şey (yani yardımların Aşdod Limanı üzerinden Gazze'ye ulaştı-
rılması)
zaten yapılagelen bir şeydi. İsrail, Tayyip Bey'e "Sen de diğer ülkeler
gibi yardımlarını Aşdod Limanı üzerinden gönder, Mavi Marmara yardım
mallarını Aşdod'a indirsin, bizim denetimimizden geçtikten sonra Gazze'ye
gönderelim" çağrısını yapmıştı.  

Tayyip Bey, o zaman kabul etmediği İsrail'in bu uygulamasını sanki şimdi 
kendisi İsrail'e kabul ettirmiş gibi zafer havaları içinde duyurmaktadır.

Demek ki onca vatandaşımız Tayyip Bey'in inadı ve hırsı yüzünden boş yere
ölüp gitmişti.


*********

Anlaşmanın 2.Maddesi'nin devamındaki "İsrail Türkiye'nin Gazze'de hastane,
elektrik santrali ve su arıtma tesisi inşa etmesine de izin verecek"
kısmı
İsrail ile iyi ilişkiler devam ettirilerek de kolayca elde edilebilirdi. Boynunda
2 adet Yahudi Cesaret Madalyası taşıyan Tayyip Bey için bu hiç de zor
olmazdı. Bu kadar insanın ölmesine gerek yoktu.


*********

Abluka, İsrail'in kendi aldığı kararla uyguladığı bir yaptırım idi. Şimdi Tayyip-
İsrail anlaşması ile abluka uluslararası bir anlaşma tarafından tanınmış
olmaktadır.


Tayyip Bey, "kaldıracağım" dediği ablukayı yasal hale getirmiştir.
Büyük devlet adamları böyle yapar. Ters köşeye yatırır.


arşiv:
AKP-İsrail ilişkileri kısa tarihçesi  14 Eylül 2011
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2011/09/akp-israil-iliskileri-ksa-tarihcesi.html
Müstakbel Suriye lideri Amerikan gazetesine konuştu 18-12-2011
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2011/12/mustakbel-suriye-lideri-amerikan.html
HAMAS Şefi Halit Meşal'in ihaneti   11 Ağustos 2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2013/08/hamas-sefi-halit-mesalin-ihaneti.html


Aferin Kılıçdaroğlu, aferin CHP'li Vekiller

CHP'li Vekiller, PKK'nın gazetesi Özgür Gündem ile dayanışma
yaptıkları için tutuklanan 3 sahte kahramanı ziyaret ettiler.
Afişleri bile Amerikanca. Hepsi Amerikancı.

Gazeteci Erol Önderoğlu
Yazar Ahmet Nesin, ve
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı
                                    Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı,

Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmeni'nin tutuklanmasından dolayı
gazete ile dayanışma amacı ile gazetenin bir gün süre ile Genel
Yayın Yönetmeni olmuşlar ve bu yüzden terör örgütü propagandası
yaptıkları iddiası ile tutuklanmışlardı


**********

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar da bu üç
kişinin tutuklanması üzerine "Ya, demek dayanışma yasak öyle mi?"
diyerek bir günlüğüne Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmenliği'ni
üstlenmişti.


**********

CHP yazılı bir açıklama yaparak, 24 Haziran 2016 günü
Genel Başkan Yardımcısı Malatya MV Veli Ağbaba,
Ankara MV Şenal Sarıhan,
İstanbul MV Selina Doğan ve Sezgin Tanrıkulu,
Muğla MV Nurettin Demir ile
Eskişehir MV Uyku Çakırözer'in

tutuklu 3 kişiyi Bakırköy ve Metris Cezaevlerinde ziyaret ettiklerini
duyurdu.

Kılıçdaroğlu ise CHP Gurup toplantısında şöyle dedi:
"Dün 3 aydın tutuklandı. Hapse atıldı. Niçin? Terör örgütüne yardım
ve yataklık yapmaktan."


**********

Eğer bu 3 kişi aydın ise, ABD - İsrail ve PKK'nın ülkemizi bölmesine
karşı mücadele edenler ne oluyor? Bu 3 kişi ve Can Dündar aydın
ise, ben aydın değilim bu durumda.

"Efendim, baskıya karşı dayanışma yapılıyor, o gazetenin terör örgütü
yayın organı olması önemli değil." Ya, öyle mi?

14 yıllık AKP döneminde en çok ceza alan, Genel Yayın Yönetmenleri
en çok tutuklanan, Silivri'de yıllarca yatan Aydınlık Gazetesi ve Ulusal
Kanal için böyle bir dayanışma yapmaya neden gerek duyulmamıştı acaba?


Buradan anlıyoruz ki, amaç AKP baskısına karşı dayanışma yapmak falan
değil, ABD - İsrail çıkarları ve talimatları doğrultusunda PKK terör örgütü
ile dayanışma.


**********

SAHTE KAHRAMAN ŞEBNEM HANIM

Ahmet Nesin ile Erol Önderoğlu konu mankeni.
Sahte kahraman yapılmak istenen kişi, Şebnem Hanım. Böylece, Can
Dündar'dan sonra ikinci bir sahte kahramanımız doğuyor.

Ömrünün yarısını hapislerde geçirmiş olan
Usta Aydınlıkçı
Hikmet Çiçek şöyle anlatıyor Şebnem Hanım'ın marifetlerini:
(Yazının tarihi 19 Aralık 2014) (Ayıraç içleri bana aittir)

Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan.
Bu 3 kişi, Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Prof. Dr. Ahmet
Taner Kışlalı cinayetleri dahil 18 cinayetten tutuklandılar.

C4 patlayısıcını Uğur Mumcu'nun arabasına yerleştiren Necdet Yüksel
idi. Katiller yakalanmıştı. Fakat azmettirenler kimler?

Bu 3 kişi Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak için başvurdular. Güzel.
Demek ki kendilerini kimlerin, hangi örgütlerin kullandığını açıklayacaklardı.
DGM Savcısı Hamza Keleş cezaevine giderek görüşme yaptı. Sanıklar,
mahkemede her şeyi açıklayacaklarını söylediler. Adı Umut Davası olan
bu davada bir umut ışığı yanmıştı.

Ancak sonuç hayal kırıklığı idi. Sanıklar Emniyet ifadelerini işkence altında

verdiklerini ileri sürdüler ve İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü antetli
bir raporu mahkemeye sundular.

Raporda sanıkların işkence görmüş olmaları ihtimalinden söz ediliyor ve bir
üniversite hastanesinde yeniden muayene edilmeleri isteniyordu.

(ABD destekli Gladyo devreye girmiş, sanıkların konuşmasını önlemek
için sahte bir rapor düzenletmişti.)

Raporun altında kimin imzası vardı? Evet, tahmin ettiğiniz gibi Prof. Dr.
Şebnem Korur Fincacı. Ünvanı da şöyle idi: İ.Ü. Adli Tıp Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi.

Şebnem Hanım'ın sanıkları görmeden, muayene etmeden bu raporu
düzenlediği söyleniyor. Bu, hala tartışılan bir konudur.

Mumcu'nun katilleri bir daha hiç konuşmadılar.

Şebnem Hanım, Ergenekon Davası'na müdahil olarak katıldı.
Ergenekon Örgütü'nün eylemlerinden şikayetçi idi. Özel Yetkili
Mahkeme'nin müdahil olma talebini kabul ettiği tek kişi odur.

Bu yıl (2014) Hrant Dink Ödülü Şebnem Hanım'a verildi.

Dün (18 Aralık 2014) gazetelere tam sayfa ilan verdiler. F tipi örgütü
"Basın Özgürlüğü" diye savundular. O metne imza atanlar arasında
Şebnem Hanım da vardı.

(Sahte bir kahraman işte böyle imal edildi.)
Bakınız:
http://www.aydinlikgazete.com/turkiye/ergenekonun-mudahili-f-tipine-ozgurluk-istedi-h59021.html
arşiv:
PKK ile omuz omuza durma zamanı  23 Haziran 2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/06/pkk-ile-omuz-omuza-durma-zaman.html
Haydi PKK ile dayanışmaya   23 Haziran 2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/06/haydi-pkk-ile-dayansmaya.html
Y-Cumhuriyet'in Can Dündar'ı çalıntı haberle parlatma gayreti  2 Haz 2015
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/06/y-cumhuriyetin-can-dundar-calnt-haberle.html
Cumhuriyet'te ordu düşmanlığı tavan yaptı
.  19 Eylül 2014
:
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2014/09/cumhuriyette-ordu-dusmanlg-tavan-yapt.html 

27 Haziran 2016 Pazartesi

Putin Dağlık Karabağ için devrede

Putin Dağlık Karabağ sorununu çözmek için iki lideri,
Serj Sarkisyan ve İlham Aliyev'i Sankt Peterburg'a
(Sen Petersburg) davet etti.

"Bu iş uzadı, sıktı artık. Bitirin şu işi" demeye getirdi.
Aslında söz Sarkisyan'a gitti. Çünkü sorunu yaratan
Ermenistan idi.

20 Haziran 2016 günü toplantı gerçekleşti.


Aliyev, Putin, Sarkisyan 20 Haziran 2016 Sen Petersburg

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Dış ilişkiler Şube Müdürü Memmedov
toplantıdan sonra şu açıklamayı yaptı:

"Aşamalı çözüm için prensip anlaşmasına varıldı. Ermenistan Ordusu
önce işgal ettiği 5 ilden, sonra da 2 ilden çekilecek. Ermenistan ve
Dağlık Karabağ arasındaki koridor belirlenecek ve Dağlık Karabağ'ın
statüsü belirlenecek."

Ancak Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan bu açıklamayı
yalanladı: "Prensip anlaşmasına varılmadı. Azerbaycan, Dağlık Karabağ'ın
kendi kaderini tayin hakkını kabul etmeli." dedi.

Sarkisyan'ın halktan tepki görmemek için Nalbandyan'a bu açıklamayı
yaptırdığı öne sürülüyor. Gerçeği zaman gösterecek.

Toplantıdan sonra yayımlanan ortak bildiride barış sürecinin tanmam-
lanmasını sağlayacak atmosferin oluşturulmasında tarafların kararlı
oldukları açıklanmıştı.


Sovyet döneminde önemli miktarda Ermeni nüfusu da barındıran Dağlık
Karabağ Azerbaycan yönetimine bağlanmıştı. Dağlık Karabağ ile Ermenis-
tan arasındaki irtibat Laçin Koridoru üzerinden sağlanıyordu.

Sovyetlerin dağılmasından sonra Ermenistan Ordusu 1991'de Hankendi'yi
(Stepanakert), 1992'de Hocalı ve Suşa'yı işgal etti. Hocalı'da Azeriler
insanlık dışı yöntemlerle katledildi.

Dağlık Karabağ'ı işgal etmekle yetinmeyen Ermenistan Ordusu, Dağlık
Karabağ ile Ermenistan arasında kalan Azerbaycan topraklarını da işgal
etmeye girişti.

1992'de Laçin, Hocavend, Kelbecer ve Ağdere, 1993'te Fuzuli, Cebrail, 
Kubatlı ve Kelbecer işgal edildi.

Burada da durmayan Ermenistan Ordusu, Dağlık Karabağ'ın doğu tarafındaki
Ağdam'a bile girdi.

Ermenistan, böylece Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisini işgal etmiş
oldu. Bir milyondan fazla Azeri göç etti.

1994'te Bişkek Protokolü ile imzalanan ateşkes sürekli olamadı, bir çok
kere çıkan çatışmalarda iki taraftan binlerce kayıp verildi.


Rusçası Sankt Peterburg olan Sen Petersburg'un
diğer isimleri Petrograd, daha sonra Leningrad.

Sankt  = Rusça Aziz demek.
İngilizce-Fransızca: Saint Kısaltılmışı: St. Okunuşu: Sent, Sen
Sözcüğün kökeni: Latince Sanctus
Yunancası: Hagios (Hacı)

Burg= Şehir, kent (İngilizce-Almanca)
Grad = Şehir (Rusça)

Aziz Peter'in kenti. Peter'in Rusçası Petro.
******

25 Haziran 2016 Cumartesi

Açılıma dönelim ama adına açılım demeyelim


Ağlayan Adam Bülent Arınç BBC Türkçe kanalına konuştu:
(17 Haziran 2016)
"Terörle mücadelede
siyasi süreç hemen başlatılmalı.
Davutoğlu da Başbakan iken aynı düşüncede idi.
Taha Akyol'a da 'Yarın sabahtan tezi yok bir süreç başlamalı'
dedim. Artık adına 'Çözüm Süreci' demeyelim. Çünkü çok
tavsadı. Bu sürecin adı gerektiği zaman konur. Bunun bugün
daha büyük ihtiyaç olduğunu düşünüyorum."

Arınç, 4 Nisan'da "Süreci güncelleyelim" demişti.

*********

Serok Ahmet, Ağlayan Adam ve avaneleri bastırmışlardı ama
Açılım - Saçılım - Çözüm Süreci'ne dönülmesini TSK önlemişti.

TSK ile arasının bozulmasını istemeyen Tayyip Bey de, uzun
zamandır aradığı bahaneyi bulmuş, "Müzakere asla yok, son
terörist yok edilene kadar mücadeleye devam, vesaire" deyip
Serok Ahmet'i Başvezirlikten azledivermişti.

*********
HDP'li
Sırrı Süreyya Önder açıkladı: (11 Haziran 2016)Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Mahmut Ilıcalı:
"Başbakan Yıldırım'ın sizinle bir teması oldu mu?"
Sırrı Süreyya Önder: (özet)
"Görünen o ki, Sayın Yıldırım'a 'Sen bu işlere karışma, bu işi
Genelkurmay halleder' diye bir çerçeve çizildi. Çünkü Davutoğlu-
nun azledilme gerekçesi, haddini aşan işlere girişmesi olarak
tarif ediliyor. Sanırım Davutoğlu'nun azledilmesinde 2013 Mayısına
dönülme demeci çok etkili oldu."
"PKK'ya yönelik operasyonlar sürerken Davutoğlu'nun Kandil
ile görüşme teşebbüsü Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay
tarafından engellendi."
"Yüksekova'ya operasyon başlamadan önce oradaki yerel
inisiyatifler hükumete başvurdu. Hükumet PKK'lıların oradan
çıkması için bir koridor açabileceklerini söyledi. PKK ise JÖH ve
PÖH gibi yapılar kışlalarına çekilmezse böyle bir koridor
teklifine sıcak bakmayacağı haberini gönderdi. Nevruz'dan
bir iki gün önce hükumet bu temsilcileri çağırarak bu teklifi kabul
edebileceklerini, ama ciddi ve güvenilir bir akreditasyon istedik-
lerini söylemişler. O zaman biz inisiyatif aldık, Bakan düzeyinde
görüşmelerimiz oldu. Hükumetin talebini Kandil'e ilettik.
Cumhurbaşkanı'nın 'Son terörist kalana kadar' açıklaması
sanırım bu mekanizmayı etkisizleştirdi."

O dönemde bu ayrıntıları bilmediğimiz için, güvenlik güçlerinin
itirazı üzerine koridor talebinin reddedildiğini yazmıştık. Meğerse
Serok Ahmet güvenlik güçlerini devreden çıkarıp kendi başına
iş çevirmeye kalkışmış...

Bakınız:
Uyuşturucu baronlarının Yüksekova telaşı  17 Mart 2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/03/uyusturucu-baronlarnn-yuksekova-telas.html

Şimdi taşlar yerine oturdu. 

 
Hatta iş yalnızca Yüksekova koridoru ile sınırlı kalmamış.
 Açılıma dönüş için adımlar atılmış. ABD ve AB yetkilileri ile
görüşülmüş, partide ve bürokraside tartışmalar başlamış.
Başbakanlık kaynakları Aydınlık'a "TSK'dan gelen
açıklamalar sertleşince geri çekilmek zorunda kalındı" dediler.

*********

Zıtlaşma 5 Nisan 2015'de gazetelere yansıdı:

                                                        Cumhuriyet, 5 Nisan 2016


                                                            Cumhuriyet, 5 Nisan 2016

 
                                                                             Hürriyet, 5 Nisan 2016

                                                         SABAH, 5 Nisan 2016

arşiv:
Yeni Osmanlı olsaydık Serok Ahmet'in kellesi gitmişti
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/05/yeni-osmanl-olsaydk-serok-ahmetin.html
Serok Ahmet o gece sabaha kadar ağladı
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/05/serok-ahmet-o-gece-sabaha-kadar-aglad.html
Paralel Serok Ahmet Ergenekon'a karşı
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/05/paralel-serok-ahmet-ergenekona-kars.html
Davutoğlu ve PKK kabul etti, Tayyip reddetti
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/05/davutoglu-ve-pkk-kabul-etti-tayyip.html
 
*********

23 Haziran 2016 Perşembe

PKK ile omuz omuza durma zamanı

Atatürkçü Cumhuriyet Gazetesi okurlarını ve CHP üyelerini
Apokürtçü yapma projesinin bir aşaması daha tamamlandı.


Öcalan ve Sakine posterleri altında 
PKK ile omuz omuza dayanışma

Cumhuriyet, 22 Haziran 2016

Cumhuriyet, 22 Haziran 2016

Tayyip faşizmine karşı PKK ile dayanışma
arşiv:
Haydi PKK ile dayanışmaya !  23 Haziran 2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/06/haydi-pkk-ile-dayansmaya.html
Y-Cumhuriyet'in Can Dündar'ı çalıntı haberle parlatma gayreti 2 Haz 2015
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/06/y-cumhuriyetin-can-dundar-calnt-haberle.html
Cumhuriyet'te ordu düşmanlığı tavan yaptı. 19 Eylül 2014
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2014/09/cumhuriyette-ordu-dusmanlg-tavan-yapt.html

Haydi PKK ile dayanışmaya !

Önce Can Dündar'a Atatürk'ü küçük düşüren Mustafa filmini
çevirterek işe başladılar.

Cumhuriyet Gazetesi'nin başına geçirdiler.
Cumhuriyet'te ordu düşmanlığı tavan yaptı. Bakınız:
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2014/09/cumhuriyette-ordu-dusmanlg-tavan-yapt.html

Ardından çalıntı haberle ve dandik tutuklama ve yargılama oyunu
ile sahte kahraman yaratma senaryosu devreye girdi. Bakınız:
Y-Cumhuriyet'in Can Dündar'ı çalıntı haberle parlatma gayreti
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/06/y-cumhuriyetin-can-dundar-calnt-haberle.html

Ergenekon Balyoz tertipleri sırasında Silivri ve Hasdal'dan teğet bile
geçmeyen sözde demokrat gazeteciler, Can Dündar için nöbete
durdular.

Ergenekon ve Balyoz için "Çok iyi oluyor, daha da ileri gidin" diye gaz
veren Avrupa ülkelerinin diplomatları Can Dündar - Erdem Gül davasında
mahkeme salonlarını aşındırdılar.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Aydınlık'tan çalıntı haberle bu gösterileri
yapan Can Dündar'a "Basın Özgürlüğü" ödülü verdi. Dündar bu ödülü hiç
utanmadan aldığı gibi, bir de Erdem Gül ile birlikte koro halinde "Niçin
Aydınlık yöneticileri bu haberden dolayı tutuklanmadı" diyebildiler. O haber
yayımlandığı zaman Aydınlık yöneticileri Silivri zindanında yatıyorlardı.
Bu kadar yüzsüzleştiler.

Cumhuriyet Gazetesi'ni ordu düşmanı ve PKK yandaşı bir gaz tenekesi
yapma görevi verilen Can Dündar'a Atatürkçü okuyucunun tepki gösterme-
sini engellemek için bu cilalar vuruldu.

Cumhuriyet okuyucusu Can Dündar'ı hazmedince Cumhuriyet'i Özgür
Gündem'den sonra PKK'nın ikinci gazetesi yapma yolunda tam gaz
ilerlediler.

21 Haziran 2016 günlü Cumhuriyet, "Faşizm sınır tanımıyor" manşeti ile çıktı.
PKK'nın gazetesi Özgür Gündem ile dayanışma kampanyasına katılan üç
kahraman tutuklanmıştı.

PKK'yı desteklemek basın özgürlüğü,
PKK propagandası yapmak ifade özgürlüğü,
PKK propagandasına engel olmak ise faşizm oluyordu.


Cumhuriyet, 21 Haziran 2016

Can Dündar, "Gün cesaret ve dayanışma günü" diyordu.
PKK ile dayanışma artık olağan bir davranış haline gelmişti.
Vicdandan bir sınır çizgisi çekmişti Can Dündar. PKK gazetesini
savunmayanlar vicdan yoksunu kimselerdi.

Onca şehit ve gaziden, onların yakınlarından da utanmıyordu.
Böyle utanmazlık görülmüş şey değildi.



Cumhuriyet, 21 Haziran 2016

Cumhuriyet gaz tenekesi, haberin ayrıntılarını şöyle veriyordu:

Cumhuriyet, 21 Haziran 2016

Tahmin ettiğiniz gibi iş burada bitmedi. Can Dündar ertesi gün
PKK'nın gazetesi Özgür Gündem'in Genel Yayın Yönetmeni
oldu. Bir günlüğüne.


**********