Tayyip
Bey, ilişkilerin normalleşmesi için İsrail'in önüne
3 şart
sürmüştü.
***********
1
Gazze
ablukası kalkacaktı.
Şimdi lafı çevirip diyorlar ki
ambargo kalkacaktı. Hatta Düşük
Profilli Binali "Ambargo
yumuşatılacaktı" diye bir
şeyler geveledi. İnsani yardıma
zaten ambargo yoktu ki kalksın.
Silah ambargosunun
kalkması ise zaten söz konusu bile olamaz.
Abluka
kalkmadı, aksine bu anlaşma ile yasallaştı bile.
Bakınız:
Gazze
ablukası kalkmadı
28 Haziran
2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/06/gazze-ablukas-kalkmad.html
Ama
SABAH gaz tenekesine göre abluka kalkmış. Bu kadar büyük
bir
palavra, gerçeğin tam tersi nasıl utanıp sıkılmadan
manşet
yapılabilir? Her yalana inanmaya dünden hazır AK
okuyucu bunu
da hazmeder garanti.
SABAH, 27 Haziran 2016
2
İsrail
özür dileyecekti.
Yandaş Süleyman Özışık,
"İsrail kurulduğu
günden bu yana ilk kez bir ülkeden
resmi olarak özür diliyor"
diye
üfürüyor. Resmi özür, devletin resmi organları
tarafından yazılıp
diplomatik kanalla diğer devletin
temsilcisine verilen bir mektup ile
olur. Tayyip Bey'in Putin'e
yazdığı özür mektubu gibi.
Bunun
dışında devletin bir temsilcisinin bir sohbet sırasında
veya
telefonda özür dilemesi veya özüre benzer şeyler
söylemesi, resmen
özür dilendiği anlamına gelmez. Bunun
diplomaside bir karşılığı yok.
Tayyip Bey soykırım
oylaması öncesinde Merkel ile telefonda
konuştuğunu söylüyor.
Telefonda Merkel'e ne demiş olursa olsun,
bu konuda Türkiye
Almanya'ya resmi olarak bir başvuruda veya
ihtarda bulunmuş
olmaz. Çünkü ortada bir resmi mektup yok.
Özür
komedisi
gerçeğini o zaman yazmıştık: (28 Mart 2013):
Obama, "Artık
bu iş fazla uzadı, al bi özür dile de işimize bakalım"
diyerek cep telefonunu cebinden çıkarıp Netenyahu'ya
uzattı.
Netenyahu, Tayyip Bey'e özrü Obama'nın cep
telefonundan iletti.
Bu,
son derece baştan savma ve kabul edilemez bir davranıştır.
Eski
deyimle laubalilik. Uluslararası ilişkilerde böyle bir şey
olamaz.
Tayyip
Bey deneyimli diplomatlarımıza ve Dışişleri bürokratlarına
"Monşerler" diyordu. "Monşerler" asla böyle
bir özrü kabul etmezlerdi.
Çünkü, uluslararası ilişkiler
hakkında az da olsa bilgi sahibi olanlar,
böyle bir özrün
geçersiz olduğunu bilirler.
Devletten
devlete mesajlar, Bakanlar Kurulu veya Meclis kararı ile gider.
Özür konusunda İsrail Bakanlar Kurulu veya Meclis bir karar
vermiş değildir.
Hadi
bunlardan vazgeçtik, açıklama resmi ve yazılı olmalıdır.
Özür
konusunda herhangi bir İsrail makamının yazılı bir açıklaması
yoktur.
Başbakan,
başkasının, bir yabancının cep telefonu ile baştan
savma
bir konuşma yapmıştır. Bu, uluslararası diplomasi
alanında "resmi özür"
olarak anlaşılmaz.
Netenyahu'nun şahsi tasarrufu olarak algılanır.
"İsrail
Türkiye'den özür diledi" derseniz size gülerler. Aman ha.
Eski
Deniz Harp Okulu Komutanı E.
Tuğamiral Türker Ertürk,
26 Mart günlü
"Win
Win"
başlıklı
Aydınlık
köşe yazısında, bu dandik özürle "kabile devleti"
yerine
konduğumuzu şöyle anlatıyor:
"Uluslararası
ilişkilerde devletlerin birbirinden özür dilemesi diplomatik
usuller
içinde
mutlaka yazılı olarak yapılır. Bir Başbakanın bir Başbakana
telefon açıp
"Ya
kusura bakma oldu bir kere, üzgünüz, ölenler için üç beş kan
parası veririz,
artık
uzatmayalım" demesi özür yerine geçmez. Bu sözlerin özür
yerine geçmesini
istemek,
sizin kabile devleti yerine konduğunuzu gösterir."
Ayrıca,
özür, gemiye yapılmış olan saldırı için değil, "müdahale
esnasında yapılan
operasyonel
hatalar" için yapılıyor. "Yasal Gazze ablukası
uygulaması gereğince
İsrail
Donanmasının Şayetet 13 Komando Birliği'nin gemiye çıkması ve
müdahalesinin
haksız olarak suçlanmasına" karşı çıkılıyor.
MOSSAD
açıklamasının 4. maddedeki ilgili bölümü şöyle:
DEBKAfile’s
military sources comment that the new defense minister may have
also
been directing a reproach at the prime minister for apologizing to
Turkey
and
admitting to “operational errors,” thereby casting aspersions on
the
professionalism
of the Israel Navy’s Shayetet 13 commando unit and its legitimate
action
in defense of Israel’s legal Gaza blockade.
The
Jerusalem Post da aynı konuyu işledi:
"Askerlerin
gemiye çıkması ve gemideki davranışları için değil,
bu
davranışlar sırasında eğer yaptıkları hatalar nedeniyle
ölümlere
neden
olmuşlar ise, bu hatalar nedeni ile özür dilendi"
Yani
suçlu İsrail Devleti değil, hata ile ölüme neden olan İsrail
askerleri.
"Israel
only apologized for operational mistakes, not for boarding ship
or
soldiers’ actions."
"That
is not an apology for boarding the ship, that is not
even
an apology for the soldiers taking the acts that they did. It is an
apology if
- during
the operation – mistakes were made that led to loss of life."
Sonuç
olarak, İsrail
resmen özür dilemedi
Bakınız:Gazze
ablukası kaldırıldı palavrası
28 Mart
2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2013/03/gazze-ablukas-kaldrld-palavras.html
***********
3
İsrail
tazminat verecekti.
Evet, bir tazminat verecek ama Türkiye Devleti'ne
vermeyecek. Bir
insani yardım kuruluşu aracılığı ile verecek. Türkiye
Devleti
adam yerine konulmuyor, muhatap alınmıyor. Ölümlerine
neden olduğu
insanlara tazminat veriyor.
28 Mart 2013
günlü yazımızda şöyle demiştik:
"Eğer tazminat
devletle ilişkisi olmayan özel bir kurum veya şirket üzerinden
gönderilirse,
resmi tazminat sayılmaz. 'Al parayı çal kafana, fazla konuşma'
anlamına
gelir. Göreceğiz."