1 Eylül 2011 Perşembe

Devrim yapamazsak terör bitmez

Ali Serdar Bolat   1 Eylül 2011
 
23 Nisan 1920'de Ankara'da devrim oldu, 30 Ağustos 1922'de zafer kazandık.
İstanbul'da iç cephe (sistem, hükümet) çökmüştü, düşmanın eline geçmişti.
İlk görev, iç cepheyi yeniden kurmaktı.
Milletin emrinde olan Ankara hükümeti kurularak iç cephe ayağa kaldırılmıştı.
Çökmüş olan iç cephenin (İstanbul hükümetinin, padişahın) emrinde kalarak zafer kazanmak olanaksızdı.
 
Gazi Paşa, 4 Mart 1922 günü şöyle diyordu: (özetle)
"Asıl olan iç cephedir.
Görünürdeki cephe, ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlup olabilir. Fakat bu hal, hiçbir vakit bir memleketi, bir milleti mahvedemez.
Memleketi temelinden yıkan, milleti esir ettiren, iç cephenin düşmesidir.
Kaleyi içinden almak, dışından zorlamaktan çok kolaydır" (Nutuk 2, s. 168)
 
Bu sözleri aktaran Doğu Perinçek, 20 Ağustos Aydınlık köşe yazısında özetle şunları vurguluyor:
 
"Mustafa Kemal Paşa, emperyalizmin iç cepheyi çökertmesine, bir devrimle iç cepheyi yenileyerek cevap vermişti.
Ankara'da devrimci bir hükümet kurulması sayesinde milletin bütün imkan ve kabiliyeti düşman güdümündeki İstanbul hükümetinin elinden alındı.
Emperyalizmin kuşatması, önce iç cephede yarıldı.
Anadolu'da devrimci bir hükümet kurulup iç cephe ayağa kaldırılmasaydı, Kurtuluş Savaşı vermek imkansız olurdu.
 
Bugün Türk ordusu, Damat Ferit Paşa hükümetinin kumandası altında"vatanın bütünlüğünü koruyor" görüntüsü vermektedir.
Savunulan bütünlük, yalnızca görüntüdür. Kuşatma yarılmazsa, kesin yenilgi kaçınılmazdır."
 
Org. Balanlı, mahkemede şöyle demişti:
 
"Bu sisteme savaş açıyorum.
Savaşım, TSK'ye karşı alçakça savaş yürüten sisteme karşı olacaktır"
 
Org. Balanlı, iç hattın (hükümetin) düşmüş (düşmanın eline geçmiş) olduğunu ilan eden ilk görevli generaldir.
Kurtuluş Savaşı öncesinde İstanbul'daki padişah hükümeti nasıl düşman güdümüne girmiş idiyse, bugün de Ankara'daki AKP hükümeti düşman güdümüne girmiştir.
Padişah hükümeti nasıl Kurtuluş Savaşı veremez (vermez) idiyse, bugün de AKP hükümeti bölücü terörle mücadele edemez (etmez).
 
Aksine, padişah hükümeti nasıl milli şahsiyetleri gemilere doldurup sürgüne gönderiyor, İstanbul'un ortasında asıyor, Mustafa Kemal için tutuklama ve idam kararları çıkarıyor idiyse, bugün de AKP hükümeti yurtsever aydın ve subayları Hasdal ve Silivri'ye göndermektedir.
 
Vatanın bütünlüğüne korumak isteyen milli güçlere karşı Padişah hükümeti ile AKP hükümetini tutumları arasında bir fark yoktur.
 
Padişah hükümeti, ülkemizi parçalamak isteyen emperyalist güçlerin güdümünde idi.
AKP hükümeti de, aynı şekilde, ülkemizi bölerek Büyük Kürdistan kurmak isteyen Amerika'nın güdümündedir.
Tayyip Erdoğan, "Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı" olduğunu defalarca açıklamıştır.
Bu projenin ana hedefinin Büyük Kürdistan kurmak olduğunu artık sağır sultan bile duydu.
 
Bu durumda, Ankara'da devrimci bir hükümet kurulmadan terörün bitirilmesine olanak yoktur.
 
Doğu Perinçek, 21 Ağustos günlü Aydınlık köşe yazısında şu saptamayı yapıyor:
 
"ABD, iç cepheyi çökertmiştir ve TSK'yı sırtından vuruyor.
Bu koşullarda BOP Eşbaşkanlığı iktidarı altında yapılacak harekatlar, ABD'nin senaryosu içidedir.
ABD, Türk ordusunun başarısızlığını ispatlayarak son darbeye hazırlanıyor.
TSK, her harekattan sonra, iç cephenin yeniden kurulması zorunluluğu ile bir kez daha karşı karşıya gelecektir."
 
Bu saptamanın anlamı şudur:
 
AKP hükümeti, orduya terörü kökünden temizleyecek olan harekat emrini vermeyecektir.
Orduya yaptırılan Kandil'i uçaklarla bombalama türünden harekatlar terörü bitiremeyeceği için, AKP hükümeti: "Bakın ne harekatlar yaptırıyoruz, ama terör bir türlü önlenemiyor" diye suçu ordunun üzerine atacak, kamuoyunda "Ordu bile başarısız olduğuna göre, terörü durduramayacağız, iyisi mi bölücülerin isteklerini kabul edelim, başka çare  yok" düşüncesinin yaygınlaşmasını yandaş medya vasıtasıyla sağlamaya çalışacaktır.
 
Bu hükümetin orduya yaptıracağı her harekat, ordunun başarısızlığını ispat etmek için planlanacaktır.
Onun için, Ankara'da Milli Hükümeti kurmak, hayat memat meselesidir.
 
Milli Hükümet kurulmazsa, bölünme kaçınılmazdır.
 
Milli Hükümet, orduya şu emri verebilecek olan hükümettir:
"Kandil'e kıskaç harekatı yap.
Dağlık bölgenin güneyine, ovalık bölgenin başlangıcına mevzilen.
Kandil'e vurduğunda güneye kaçanlar Barzani bölgesine ulaşamadan elimize düşsün.
Irak sınırı boyunca Kandil dahil her PKK yuvasını temizle, yurt içinde terör tamamen bitene kadar o dağları işgal altında tut.
Karşına PKK çıkarsa vur, PJAK çıkarsa vur, Barzani peşmergesi çıkarsa vur, Amerikan askeri çıkarsa vur."
 
Bu harekat sırasında uçaklarımızın Erbil Parlamento binası yakınlarına yanlışlıkla birkaç bomba düşürmesi faydalı olacaktır.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder