Kur'an "Hacca gelin" deyip kesip atmıyor. "Nasıl gelirseniz gelin, yeter ki gelin"
demiyor. Hacca nasıl gelineceğini ayrıntılı olarak tarif ediyor.
Ayete göre hacca ancak yaya olarak veya deve ile gidilir.
Ayetin Arapça aslı şöyle:
وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ
Okunuşu:
Ve ezzin fîn nâsi bil hacci ye'tûke ricâlen ve alâ kulli dâmirin ye'tîne
min kulli feccin amîk
Şimdi ayeti sözcük sözcük çevirelim:
Ve ilan et içinde insanlar haccı sana gelsinler yaya ve üzerinde her incelmiş
(yorgun) binit (deve) gelen her türlü yollardan uzak
Sözcükleri anlamlı bir tümce olacak şekilde yeniden dizersek:
İnsanlar içinde haccı ilan et, yürüyerek veya uzak yollardan (yorgunluktan)
incelmiş binitler üzerinde sana (Mekke'ye) gelsinler.
Her Arapça sözcüğün Türkçe karşılığı için bakınız:
Elmalılı Hamdi Yazır | Yaşar Nuri Öztürk | Diyanet | Pickthall | Yusufali | Shakir |
İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya incelmiş binitler üstünde (uzak yollardan) her derin vadiyi aşarak sana gelsinler. | İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorgunluktan incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar. | İnsanlari hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler. | And proclaim unto mankind the pilgrimage. They will come unto thee on foot and on every lean camel; they will come from every deep ravine, | And proclaim the Pilgrimage among men: they will come to thee on foot and (mounted) on every kind of camel, lean on account of journeys through deep and distant mountain highways; | And proclaim among men the Pilgrimage: they will come to you on foot and on every lean camel, coming from every remote path, |
Pickthall ve Şakir, "lean camel" diyorlar. Yani "incelmiş deve"
Yusuf Ali "every kind of camel, lean on account of journeys" diyor.
Yani "yolculuk nedeni ile incelmiş her türlü deve"
Burada, uzun süren yolculuk süresinde yorgunluktan incelmiş
yani zayıflamış olan binit (deve) kastedilmektedir.
Ayette "deve" değil "binit" denilmektedir (dâmirin). Yukarıda verilen 3 Türkçe
çeviri sözcüğü doğru çevirmiş. Müslüman İngiliz Pickthall ve diğer iki Arap
uzman ise binit sözcüğünü camel (deve) olarak çevirmiş.
+++
Prof. Rudi Paret ise önce doğru çeviriyi veriyor (narin binitler), sonra da
ayıraç içinde açıklamasını yapıyor (zayıflamış develer):
"Ve insanları hacca çağır ki, onlar yürüyerek veya derin geçit yollarından çıkıp
gelen narin binitler (zayıflamış develer) üstünde sana gelsinler."
Niçin binit sözcüğü deve olarak anlaşılıyor? Çünkü o dönemde çöller ve derin
vadiler ancak deve ile aşılabilirdi.
Devenin de "incelmişi" isteniyor. Çünkü deve hac yolunda yorulmuş, incelmiş
yani zayıflamıştır. İncelmiş otobüs veya incelmiş uçak olamaz.
+++
Yukarıda verilen ilk Diyanet çevirisinde "yürüyerek veya binekler üzerinde"
denilmekteydi. Diyanet, "incelmiş" sözcüğünü ortadan kaldırıvermiştir. Amaç,
araba ve uçakla da gidilebileceği yorumu yapabilmektir.
Diyanet yeni çevirisinde düzeltme yapmış, "yorgun deve" demiştir:
Diyanet İşleri Meali (Eski)
İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
Bakınız:
+++
Kur'an'da: "Şimdi yaya olarak ve deve ile gelirler, ama ileride motorlu araçlar
icat edilecek, o zaman o araçlarla gelirler" diye bir ibare yok.
Türkçe çevirilerde "gelsinler, ulaşsınlar", İngilizcede "they will come" emir kip-
lerine dikkat ediniz. Yaya ve ya deve ile gelmek emrediliyor.
"Kur'an hükümleri değişmez" deyip işlerine gelmeyeni görmezden gelmek
kabul edilemez.
Diyanet:
"Ey Müslümanlar, hacca deve ile gitmeniz lazım, otobüs veya uçakla değil.
Ayet böyle emrediyor. Kurbanı da Mekke'de kesmeniz emrediliyor, hacca
gitmeyenlerin kurban kesmesi gerekmez"
demiyor, diyemiyor.
Halkı din açısından aydınlatması gerekenler, karanlıklar içinde kalmasına ses
çıkarmadıkları gibi, tam aksine, bunu onaylıyorlar.
Halkımız da "Dinimizin emirlerini yapıyoruz" diye boşuna çırpınıp duruyor,
din emri olmayan şeyleri din emri sanarak yapmaya çabalıyor.
+++