Resti çekenin MHP değil, kişisel olarak Reşat Doğru olduğu bir gün sonra açığa çıktı...
MHP yönetimi, resti görmüştür.
Ali Serdar Bolat 17 Ekim 2011
Anayasa hazırlık komisyonunun toplanmasına üç gün kala, MHP’den farklı sesler yükselmeye başladı.
Partinin iki Genel Başkan Yardımcısının birbirinden farklı açıklamaları dikkat çekti.
Reşat Doğru, “Kırmızı çizgilerden taviz yok” derken Tunca Toskay “Ön koşullarımız yok” dedi...
Böylece, MHP içinde ciddi bir çatlak başgösterdi.
Genel Başkan Yardımcısı Reşat Doğru:
“Türklüğümüz, üniter yapımız, bayrağımız, dilimiz ve başkentimiz konusunda asla taviz vermeyeceğiz.
İlk 3 maddenin değiştirilmesi için teklif dahi getirilmemesi gerekir.
MHP, bu ön şarta uyulmazsa masadan kalkacak” dedi.
Diğer Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Tunca Toskay ise, Reşat Doğru'yu adeta yalanladı:
"“Ön koşulla masaya oturmayacağız. Bu konuda karşı olan partileri masada ikna etmeye çalışacağız.
Şimdiden şu olmaz, bu olamaz demek spekülasyon olur.
Amacımız söz verdiğimiz gibi Türkiye’ye yeni bir Anayasa sunmaktır.
MHP olarak bu konuda halka verdiğimiz sözün arkasındayız.....
Bütün partilerin amacı Türkiye halkına söz verdiğimiz yeni çağdaş bir anayasayı yapıp sunmaktır.
MHP bu konuda son derece uzlaşmacı bir tavır sergileyecek.”
Her iki Genel Başkan Yardımcısının açıklamalarının tamamı için bakınız:
Olayın can alıcı noktası şudur:
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun MHP'li üyesi Tunca Toskay,
AKP dahil bütün partilerin yeni çağdaş bir Anayasa yapmak istedikleri inancındadırlar.
Yani AKP, sanki PKK ile Bölücü Anayasa konusunda anlaşmış değildir,
AKP sütten çıkmış ak bir kaşıktır ve "Yeni ve çağdaş bir Anayasa" yapmak istemektedir.
"Yeni Anayasa" yapma emri Amerika ve Avrupa Birliği tarafından AKP'ye bir görev olarak verilmiş değildir.
Tam aksine, Bölünme Anayasası'nı halkımız istemiştir, ve MHP de bu konuda Türkiye halkına söz vermiştir.
MHP, Türkiye halkına değil, Amerika ve Avrupa Birliği'ne söz vermiş olduğunu gizlemek için çırpınmaktadır.
Bu, Amerikan mandacılığının, Avrupa Birliği mandacılığının resmen ilanı demektir.
Milliyetçilik, MHP gemisinin küpeştesinden aşağı atılmıştır.
MHP'nin "milliyetçi" olduğu efsanesine parti yönetimi tarafından son verilmiştir.
MHP içinde milliyetçi, yurtsever milletvekillerinin olması, sadece milliyetçi seçmenin gözünü boyama görevi görmektedir, bu milliyetçi milletvekilleri MHP'nin politikasına etki edememektedirler.
CHP içinde de aynı şey olmaktadır. CHP içindeki Atatürkçü, devrimci milletvekillerinin varlığı sadece Atatürkçü seçmenin gazını almaya yaramaktadır, bu devrimci milletvekilleri CHP'nin politikasına etki edememektedirler.
Mandacı parti yönetimleri, yurtsever CHP ve MHP seçmenini havuzlamaktadırlar.
Yurtsever CHP ve MHP milletvekilleri, bu oyunu bozma cesareti bulamamaktadırlar.
Eski CHP Milletvekili Şahin Mengü, 17 Ekim günlü Aydınlık köşe yazısında şöyle demektedir:
"CHP'nin Anayasa Hazırlık Komisyonu'na verdiği 3 üyesinden biri (Süheyl Batum) "Türklük" kavramının Anayasadan çıkabileceğini, bir diğeri (Rıza Türmen) "Kırmızı çizgiler olmadan masaya oturulması gerektiğini" savunuyor. Üçüncüsü de, hangi gerekçeyle bilmem ama, "Merak etmeyin çok iyi bir Anayasa olacak" demiştir."
Bu durumda şaşılacak bir şey yoktur.
Parti programlarına "Avrupa Birliği'ne tam üye olmak" hedefini koyan partilerin, AB'nin isteklerini kabul etmeleri gayet doğaldır.
Avrupa Birliği, Atatürk'ü istememektedir, Türkiye'nin bölünmesini istemektedir, o yüzden Bölücü Anayasa'yı Türkiye'ye dayatmaktadır.
Tüm Avrupa Birlikçi partilerin "Yeni Anayasa isteriz" çığırışları bu yüzdendir.
"Avrupa Birliği üyesi olacağız" diyen bir parti Atatürkçü olabilir mi, milliyetçi olabilir mi?
Olamayacağı bir kere daha görülüyor. Kırmızı çizgileri Avrupa Birliği tarafından yok edilmiştir.
Avrupa Birliği Türkiye Komisyonu'nun geçen hafta açıkladığı İlerleme Raporu diyor ki:
"Yeni Anayasa...... aralarında Kürt meselesinin de bulunduğu köklü sorunların çözülmesini sağlayacaktır.
Hükümet ve muhalefet, özgürlükleri merkezine alan Yeni Anayasa için çalışma konusunda taahhütte bulundular."
Avrupa Birliği, gizlemeden, çekinmeden açıklıyor:
Muhalefet partileri, Bölücü Anayasa için Avrupa Birliği'ne söz vermişler (taahhütte bulunmuşlar)
İşte bu kadar. Gerisi boş laftır.
Anayasa'nın nasıl çıkacağını bizim muhalefet partileri henüz bilmiyorlar (!), ama Avrupa Birliği biliyor.
"Yeni Anayasa Kürt meselesini çözecektir" diyor Avrupa Birliği. Nereden biliyor?
Çünkü Yeni Anayasa, ABD ve AB denetiminde PKK ile AKP arasında hazırlanmış.
Uzlaşma Komisyonu falan palavra. Uzlaşma olmayacak.
Yeni Anayasa, ABD-AB-AKP-PKK arasında kararlaştırıldığı şekliyle çıkarılacak.
Muhalefet partilerine sadece peştemal tutma görevi verilmektedir,
CHP, MHP bu görevi canla başla kabul etmiştir.
DSP ve HAS parti ise meclis dışından şakşakçılık yapmaktadırlar.