Tayyip Bey'in hem Esad'a hem de PYD'ye, dolayısıyla
koridora karşı olması derin bir çelişki oluşturmaktadır. Bu, sürdürülmesi
mümkün olmayan bir çelişmedir.
***
Obama'nın koridordaki zorluklarının başında Maliki
takıntısı geliyordu.
Esad'ın terörist saldırısına direnişi ve başta
Rusya, İran ve Çin olmak üzere Avrasya cephesinin kararlı tutumu ABD'nin
saldırganlığını frenlemiş, Obama Birinci Körfez Savaşı benzeri doğrudan bir
saldırı yapamamıştı. O yüzden desteklediği teröristler vasıtasıyla Esad'a karşı
yıpratma savaşına girdi. Buna vekalet savaşı (proxy war) deniyor.
Doğrudan saldırı yapamamasının nedenini Obama 23
Ağustos günü şöyle açıklamıştı:
"ABD eğer BM kararı olmadan ve yetersiz
delillere dayanarak başka bir ülkeye saldırırsa, bu hareketi uluslararası hukuk
bağlamında sorgulanır."
Irak'a müdahele için kimyasal silah bahanesi
kullanmışlar, ancak işgalden sonra kimyasal silah bulunamamıştı. İkinci defa böyle
bir şey yapamayacaklardı.
Bakınız:
Tayyip Bey'in "Esad kimyasal silah
kullandı" tezgahını Obama bu yüzden kabul etmemişti. Bu savaşın amacı
Esad'ı hemen yıkmak değil. Irak örneğini hatırlamak bu açıdan önemli.
***
1991 Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra ABD Saddam'ı
devirme olanağı varken devirmedi. 2003'e kadar bekledi. Niçin? Çünkü bu zaman
zarfında Çekiç Güç vasıtasıyla Irak Ordusu'nun kuzey Irak'a geçmesini önleyerek
Barzani'nin bu bölgede iktidarını sağlamlaştırmasını sağladı.
Eğer Saddam'ı hemen devirseydi, kurulacak yeni Irak
Hükümeti Barzani'nin ayrılıkçı tutumunu kabul etmeyebilir ve zayıf durumdaki
Barzanî'nin üzerine yürüyebilirdi. Bu ihtimale karşı, 1991-2003 arasında
Barzani'nin kuvvetlenmesi sağlandı. Türkiye Hükümetleri de, Çekiç Güç'ün
İncirlik'te konuşlanmasına izin vererek bu sürece yardım ettiler.
Bakınız:
Irak'a yapılan saldırının görünür amacı Saddam'ı
devirip demokrasi getirmekti. Ama esas amaç, Irak'ı parçalayıp kuzeyinde bir
Kürt devleti kurmaktı. Görünürde ABD bu amacına ulaştı. Barzani kuzeyde bir
devlet için gerekli alt yapıyı kurdu. Gelgelelim, ABD, Irak'ın başına
Barzanistan'ın bağımsızlık ilan etmesini kabul edecek demokratik (!) bir
hükümet getiremedi. Maliki Hükümeti, "Irak'ı böldürmem" diye
tutturdu. Al başına belayı...
***
Aynı kurgu Suriye'de değişik oyuncularla
tekrarlanıyor. Şöyle ki:
Irak örneğinde Saddam Ordusu'nun Barzani bölgesine
geçmesini İncirlik'te konuşlanmış olan Amerikan Çekiç Güç önlüyordu.
Suriye'de ise, Amerika, Esad Ordusu'nun PYD=PKK
bölgesine geçmesini önleme işini Türk Ordusu'na ihale etti. Alt yüklenici AKP
Hükumeti.
Bakınız:
Bu sayede ÖSO ve El Kaide Suriye Ordusu'nu
yıpratırken PYD=PKK de Suriye'nin kuzeyinde yerel yönetimlerini (kantonlarını)
kurup sağlamlaştıracak ve sonunda Barzanistan'a benzer bir PKK devletçiği
kuracaktı. Sonra bu devletçik batıya doğru Türkiye sınırı boyunca uzanarak
Akdeniz'e ulaşacak, böylelikle Barzanistan'ı Akdeniz'e bağlayan koridor
kurulmuş olacaktı. Petroller bu koridor üzerinden emperyalizmin kullanımına
sunulacaktı.
Ya Esad devrilir de, yerine geçecek olan hükumet
Maliki örneğinde olduğu gibi "Suriye'yi böldürmem" diye tutturursa?
İşte bu yüzden ABD, teröristlere sofistike silahlar vermekten kaçındı. Esad ve
şeriatçı teröristler arasındaki savaşın mümkün olduğu kadar uzun sürmesi ve her
iki tarafın da aşırı derecede yıpranması gerekiyordu ki, her iki taraf da
Rojava'da kurulan PYD=PKK devletçiğine müdahale edemeyecek kadar zayıf düşsün.
İşte Obama, Maliki tehlikesinin bu şekilde
üstesinden gelmeyi planlıyordu.
***
ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey, bu
olguyu şöyle açıklıyordu:
"Esad rejiminin hava gücünü yok edebiliriz,
ancak bu durumda ABD savaşın içine sürüklenir... Bize ayda 1 milyar dolara mal olur.
Muhalifleri eğitmek ve yardım etmek ise yılda 500 milyon dolara mal oluyor...
Muhalifler kontrolü ele geçirdikleri taktirde ABD'nin çıkarlarını
desteklemeyeceklerdir. ABD'nin seçmesi geren taraf, dengeler değiştiği zaman
çıkarlarımızı desteklemeye hazır olmalı. Ancak durum şu anda bunu
göstermiyor."
Tercümesi: “Esad'ı devirirsek yerine geçecek olan
muhalifler de Suriye'nin bölünmesini, Kürt devleti kurulmasını kabul
etmeyecekler.”
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Gerçekten de, İstanbul'da toplanan muhalifler PYD ve
diğer bölücü örgütlere karşı mesafeli tutum alınca ABD bunların çatı örgütünü
dağıtmış, Katar'da yeni bir çatı örgütü kurma toplantısı yapmış ve SUKO böyle
doğmuştu.
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
***
Ancak Türk Ordusu'nun "PYD Fırat'ın batısına,
Cerablus'a geçemez" şeklinde kırmızı çizgi ilan etmesi ve Rusya
desteğinde Suriye Ordusu'nun Bayırbucak harekatı, PYD=PKK kantonlarının
birleşip Akdeniz'e uzanarak koridoru tamamlamasının önüne geçmişti.
PYD Fırat'ın batısına geçemez ise Rojava ve Afrin
kantonları birbirine bağlanamaz, Suriye Ordusu Bayırbucak'ı denetimine alırsa
Afrin'den Akdeniz'e çıkılamazdı.
Ancak ABD planından vazgeçmiyor, yenilen pehlivan
misali son bir yumruk daha atmak istiyordu. Bu yüzden 50 kişilik ABD Özel
Kuvvetler timi 27 Kasım 2015 günü Mürşitpınar sınır kapımızdan geçerek
Suriye'nin kuzeyine, PYD=PKK kantonuna geçti. Görevleri sözde bölgeyi IŞİD'den
temizlemek amacı ile PYD'nin silahlı gücü olan YPG'yi Fırat'ın batısına,
Cerablus'a geçirme operasyonuna yani Türk Ordusu'nun kırmızı çizgisini çiğneme
operasyonuna hazırlamak ve operasyonu yönetmek.
Aydınlık, 28 Kasım 2015
***
Tayyip Bey'in ve büyük stratejist Ahmet
Davutoğlu'nun anlayamadıkları veya anlamak istemedikleri nokta da işte bu.
Tayyip Bey'in amacı Esad'ı yıkıp Şam'da namaz kılarak başkanlık yolunda esaslı
bir adım atmak, ABD'nin amacı ise Suriye'yi parçalayıp PYD=PKK koridoru ile
Barzanistan'ı Akdeniz'e bağlamak ve Irak - Suriye petrollerini bu koridordan
akıtarak Türkiye'yi (Ceyhan'ı) devre dışı bırakmak.
Bundan dolayı, ABD ile birlikte yürüyüp Rusya ve
Esad düşmanlığı yapan AKP Hükumetlerinin PKK ile mücadeleyi başarıya
ulaştırması ve koridor karşıtı gerçek bir mücadele yapması mümkün değildir.
AKP Hükumeti’nin hem Türk Ordusu'nun "PYD'nin
Fırat'ın batısına geçmesi" kırmızı çizgisinin arkasında durması, hem de
ABD askerlerinin PYD'yi Fırat'ın batısına götürecek operasyonda yönetmek üzere
PYD kantonlarına Türkiye üzerinden geçmelerine izin vermesi ve PYD'yi kara gücü
olarak kullanan ABD'ye İncirlik Üssü'nü kullanma izni vermesi sürdürülemeyecek
bir çelişkidir. Esad ve Rusya düşmanlığı, bu çelişkinin ABD ve PYD=PKK yararına
çözülmesini dayatacaktır.
Çözüm yolu AKP Hükumetinden bir an önce
kurtulmaktır.
***
arşiv:
Uçak düşürmek de başkanlık takıntısına ilaç olmadı 26 Kasım 2015