Yok öyle Kavala'yı bedavadan Gezi kahramanı ilan etmek.
Kavala kararında, suç olarak hükümeti devirme eylemi gösteriliyor.
Ancak "hükümet istifa" sloganı Kavala'ya, PKK/BDP/HDP'ye değil, İşçi (şimdi Vatan) Partisi'ne aitti. Kavala'nın hükümeti devirme gibi bir amacı yoktu.
İşte tepe noktası 1 Haziran 2013 olan eylemin röntgeni:
+++
Eyleme katılan Sorosçu Kavala, bölücü PKK/BDP/HDP ve sahte solcular Batı (Atlantik, NATO) cephesindeydi.
NATO cephesinin amacı, AKP hükümetini Açılım-Çözüm sürecini ilerletmeye zorlamaktı. AKP her defasında özerklik sözü veriyor, ama PKK/BDP oylarını aldıktan sonra sözünün gereğini bir türlü yapmıyordu.
NATO, PKK ve hükümet ortağı olan FETÖ gittikçe öfkeleniyordu:
Özerkliğe karşı çıkacak olan Atatürkçü Komutanlar, yurtsever aydınlar ve İşçi (Vatan) Partisi yöneticileri Silivri'ye, Hasdal'a tıkılmıştı. Alan temizliği yapılmıştı. AKP özerkliği uygulamak için daha ne bekliyordu?
+++
(ABD'nin Erdoğan'ın üzerini çizmeye başlaması 7 Şubat 2012'de FETÖ'cü savcıların MİT Başkanı Hakan Fidan'ı ve bazı MİT görevlilerini ifadeye çağırması, haklarında yakalama kararı çıkarması ile başladı.
Sorosçular, bölücüler, sahte solcular Gezi eylemine katıldı. Amaçları, başlangıçta bir önderliği olmayan, bazı yeşili koruma duyarlı vatandaşların başlattığı eylemin önderliğini ele geçirmek, Erdoğan'ı zorlayarak Açılım'a özerklik verme yönünde devam etmesini sağlamaktı. Bu amaçla FETÖ'cü polis şefleri eylemleri kışkırtmak için direniş çadırlarını yaktılar. Fakat eylemin önderliği Atatürkçülerin eline geçince planları bozuldu.
Ancak Hakan Fidan olayı Erdoğan'ın FETÖ'den işkillenmeye başlamasına sebep olmuştu. Bu yüzden, Gezi'yi de FETÖ'nün kendisini devirmek için planladığı sanısına kapıldı. Erdoğan bu yüzden FETÖ savcı ve hakimlerinin denetiminde olan Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdı ve FETÖ dershanelerini kapatacağını açıkladı.
Bu aşamada Erdoğan'dan ümidini giderek kesen ABD, Gezi'den 6 ay sonra, FETÖ Savcısı Zekeriya Öz vasıtasıyla, 17/25 Aralık 2013'de Erdoğan'ı hedef alan yolsuzluk operasyonunu başlattı.
Erdoğan, karşı koyarak Hakan Fidan olayını ve yolsuzluk operasyonunu savuşturdu. Aksi halde o günlerde devrilebilirdi.
Başka çaresi kalmayan ABD 15/16 Temmuz 2016'da askeri darbeye başvurdu.)
+++
Gezi'de oluşan duyarlılığı fırsat bilen PKK/BDP, güç gösterisi yapmak amacı ile ortaya atıldı. Amacı eylemin başına geçmek, ne kadar güçlü olduğunu göstermek ve hükümete "ver artık özerkliği, yoksa ayaklanırız" diye gözdağı vermekti.
Sırrı Süreyya Önder'in başını çektiği gurup bu amaçla iş makinesinin önüne atlayarak yıkımı durdurdu. Böylece, eyleme PKK'nın Meclis'teki uzantısı BDP'nin önderlik ettiği görüntüsü oluşturuldu.
Gezi Parkı'nın İstiklal'e bakan köşesini PKK/BDP işgal etmiş, etrafını çevirerek adeta özerk bir bölge yaratmıştı. Burada PKK ve Öcalan posterleri asılmıştı.
PKK kuyrukçusu sahte solcuları da hesaba katarsak, önemli bir bölücü güç meydana yığılmıştı. Doğal olarak Kavala da onları destekliyordu.
+++
İşçi (Vatan) Partisi, eylemin önderliğini ele geçirmeye, bölücüleri etkisizleştirmeye karar verdi. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Hükümet istifa" sloganlarını atarak CHP tabanını yanına çekti.
Bu hareket öyle etkili oldu ki, Devlet Bahçeli "Orada bölücüler var, gitmeyin. Gideni kovarım." dediği halde az da olsa MHP'liler bile eyleme katıldı.
Bölücüler kısa zamanda tecrit oldular, PKK/BDP işgal ettiği Gezi Parkı'nın köşesini terk etti.
Bu aşamadan sonra PKK/BDP eyleme karşı çıkmaya başladı.
Çünkü, bir kere, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı önlenemez şekilde eyleme hakim olmuş ve kendileri tecrit olmuştu.
İkincisi, "hükümet istifa" sloganı da yaygınlaşmıştı. Türkiye'yi karpuz gibi ortadan ikiye bölmeyi amaçlayan Açılım-Çözüm sürecini PKK ile birlikte yürüten FETÖ destekli AKP hükümetinin devrilmesi işlerine gelmezdi. Onların amacı hükümeti bir an önce özerkliği uygulamaya razı etmekti.
+++
PKK, KCK ve BDP yöneticileri Gezi eylemi karşıtı açıklamalar yaptılar.
Bahçeli "Orada bölücüler var gitmeyin, gideni kovarım" diye tehditler yağdırırken, bölücüler "Orada Atatürk posterleri, Türk bayrakları var. Hükümetin istifasını istiyorlar. Ergenekoncular, CHP'liler başı çekiyor. Militaristlerle yan yana gelmeyiz. Biz, açılım sürecinde isteklerimizi yapan AKP hükümetinin gitmesini istemiyoruz" diyorlardı.
Bahçeli, bilerek veya bilmeyerek, ayaklanan halka karşı AKP hükümetini koruma görevini yerine getirmekte, NATO - PKK - FETÖ ile aynı yerde buluşmaktaydı.
+++
8 Haziran 2013 günlü yazımızda şöyle demiştik:
"MHP'liler, ülkücüler, size sesleniyorum:
AKP faşizmine karşı iseniz, bu hükümetin başımızdan bir an önce gitmesini istiyorsanız, öncelikle Devlet Bahçeli'ye isyan ediniz, onu dinlemeyiniz, yalanlarına itibar etmeyiniz, tehditlerine pabuç bırakmayınız, alanlara, yurtsever kardeşlerinizin yanına geliniz, tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye mücadelesine katılınız.
Az da olsa ülkücüler, MHP'liler alanlardadır. Yetmez. Alanlar hepinizi bekliyor."
+++
İşte Bahçeli'nin yanıldığını gösteren Gezi eylemi karşıtı PKK - KCK - BDP açıklamalarından örnekler: (Haziran 2013)
+++
KCK açıklaması:
"amaçları demokrasi olmayan “fırsat bu fırsattır” deyip Demokratik Çözüm Süreci’ni sabote etmeyi hedefleyen ırkçı-ulusalcı güçler de var gücüyle toplumun refleksini istismar etmeye çalışmaktadır."
Açıklamanın tamamı için bakınız:
PKK'nın çatı örgütü KCK, "hükümet istifa" diyen devrimcileri "ırkçı" olmakla, "Demokratik Çözüm Süreci'ni sabote etmek"le suçluyor.
+++
PKK'nın Meclis'teki uzantısı BDP'nin Gurup Başkanvekili İdris Baluken:
"Başından beri hem milletvekili arkadaşlarımız hem Sırrı Süreyya Önder bu Gezi Parkı direnişinin ilk örgütlendiği çalışmaların tamamında aktif katkı sunmuşlardır. Sonradan gelişen demokratik sol bütün tepkilere açıkça destek verdiğimizi onlarla yan yana olduğumuzu ifade ettik. Ancak, bu itirazın bazı çevreler tarafından farklı alana çekilmesi AKP hükümeti ile Kemalist statüko rövanşına çekilmesi noktasına itiraz ettik ve bunun kabul edilemez olduğu ifade ettik."
"Statükoyu güçlendirecek sloganlar ve imgeler bu protestoların başat özneleri konumuna gelmiştir. BDP olarak hiçbir sebep ve durumda bu ırkçı, ulusalcı, cinsiyetçi, tekçi, militarist kesimlerle yan yana durmayacağımızı ifade etmek istiyoruz"
"Dönüşen bu eylemlilikler ekolojik yıkıma karşı olmak, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük talep etmek, karar süreçlerinde halkın katılımcı yaklaşımını gözönünde bulundurmak yerine Türkiye'de toplumu esaret altında tutan güç odaklarının rövanşist yaklaşımlarına rövanşist karşılaşmalarına doğru evrilmektedir."
"Bizim karşı çıktığımız nokta 90 yıldır herkesi tekleştirmeye çalışan bir anlayışın AKP hükümetiyle, zihniyetiyle bir rövanş durumuna geçmesidir"
Bölücüler, işte böyle diyerek, Gezi eyleminden çekildiler
+++
PKK denetimindeki Fırat Haber Ajansı (ANF) İnternet Sitesi'nde (aynı zamanda Özgür Gündem yazarı da olan) Cahit Mervan imzası ile çıkan analizin başlığı : "Meşru direnişin üstünde ırkçı gölge var"
İşte analizde öne çıkan görüşler:
"Dahası haklı ve meşru talepler etrafında harekete geçen milyonlar öncüsüz ve örgütsüz olunca AKP hükümetiyle iktidar kavgasında pozisyon almak isteyen güçleri bir anda umutlandırdı. Bu güçlerin başında da Ergenekoncu güçler, CHP ve Gülen Cemaati gelmekte."
"Yitip giden iktidar hayalleri, darbecilik arzuları tekrardan canlanınca, meşru ve haklı direnişinin üzerine en az AKP kadar demokrasi karşıtı olan bu güçlerin gölgesi düştü."
"Görünen o ki ‘isyanın’ inisiyatifi demokrasi güçlerinin ve Kürt siyasi hareketinin dışına çıkmıştır. Bir bütün olmasa da ‘ayaklanma’ AKP iktidarıyla gizli ve açık iktidar savaşları yürüten güçlerin ‘öncülüğünde’ devam etmektedir. Ve haklı ve meşru hedeflerinin dışına çıkmakla yüz yüze kalmıştır.
Direnişte birlikte ortaya çıkan kalpaklı Atatürk posterleri, Türk bayrakları ona ister istemez yer yer ırkçı ve gerici bir karakter kazandırmıştır. Demokrasi ve özgürlük taleplerinin üzerine ırkçı ve faşizan sembol ve sloganların gölgesi düşmüştür."
"Öte taraftan AKP elbette ki karakteri itibariyle demokrasiyi savunan, onun yerleşmesi için çalışan bir parti değildir."
"Ancak tüm bunlar Kürtler için AKP rejimi ile ırkçı-Ergenekoncu yapılar, örgüt ve kuruluşlar arasında bir tercihin nedeni olamaz. Barış ve çözüm sürecinde hiç olamaz."
"Bu nedenle esas dertleri demokrasi ve özgürlük olmayan statükocu güçlerle hangi nedenlerle olursa olsun yan yana gelmek yerine, araya bayağı kalın ve görünür bir kırmızı çizgi çekmenin tam zamanıdır."
"Kaldı ki ‘hükümet istifa’ talepleri de bu güçlerin ortaya attığı ve ileri sürdüğü bir slogandır. Şu an itibariyle demokrasi güçleri açısından hiçbir manası da yoktur."
"Gördüğümüz kadarıyla Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin kısa ve orta vadeli talepleri arasında ‘hükümet istifa’ diye bir talep yoktur. Ne var peki? Daha çok demokrasi ve özgürlük var. Çünkü burada esas olan hükümetin istifa edip yerine, onun siyam ikizi olan CHP-Ergenekon ittifakının veya Gülencilerin daha çok iktidara yerleşmesi değildir."
Burada, olmayan bir CHP-Ergenekon ittifakı iddiası ve PKK-BDP'nin Açılım'ın asıl sahibi FETÖ'nün karşısında konumlanma görüntüsü, Erdoğan'ı kendilerine ısındırma amaçlı bir saptırmadır. Erdoğan bunu yemedi ve 24 Temmuz 2015'te PKK'yı hendeklere gömme harekatını başlattı.
+++
BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, önce Bülent Arınç ile, sonra Köşk'e çıkarak Abdullah Gül ile görüştü ve Gezi eyleminden çekildiklerini şöyle ilan etti:
"Bundan sonrasını demokratik mekanizmalarla yürütmek gerekiyor. Bundan sonrası bir şölene dönüşmelidir. Böyle bir dönüşüme vesile olmuş bir hareketi, şiddete dönüşmüş, kamusal alana zarar veren bir görüntüye çevirmemeli"
Böyle diyerek göstericilere Bahçeli Bey ile aynı çamuru attı. "Yeter artık, eylemi bitirin" çağrısı yaptı.
Süreyya Bey, düşüncelerini Gül'e de anlattığını, Gül'ün notlar aldığını, Sayın Başbakan'a da anlatmak istediğini söyledi. Zaten belli olan tarafını bir kere daha belli etmiş oldu.
+++
Bu konuda geniş bilgi için bakınız:
Halka sırtlarını döndüler, Gül'e sarıldılar
+++
Devlet Bahçeli ise, sanki bu ülkede, hatta bu dünyada yaşamamakta, olayları sanki Merih'ten izlemektedir. Bölücülerin feryatlarını duymayan Bahçeli, eylemde var olan Atatürk posterleri yerine, artık eylemden çekilmiş ve gözden kaybolmuş PKK paçavraları görmektedir. Buyurun:
Devlet Bahçeli:
"Daha da ilginç olanı, İmralı canisinin kanlı posterlerinin sallandığı, PKK paçavralarının taşındığı ve bölücü örgüt militanlarının da ... meydanlara inmeleridir."
"Bölücü mihrakların da sahneye çıktığı olaylarla nereye varılmak istenmektedir?"
O yazımızda, bu durumu şöyle özetlemiştik:
"MHP Müdürü Bahçeli, dünyada bugüne kadar görülmüş olan tüm şeylerden başka bir şeydir. Onu tarif edecek kelime bulamıyorum."
+++
Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül'ü "sağduyunun sesi" ilan etti:
"Bir sağduyulu ses var, Sayın Cumhurbaşkanı"
Sanki çok övünülecek bir şeymiş gibi,
eylemlerin başını CHP'nin çekmediğini açıkladı:
"Eylemi CHP'liler mi çıkardı, hayır. Taksim'de CHP'liler mi toplandı, hayır."
Halbuki, özeleştiri yaparak, eylemi ana muhalefet partisi olarak CHP'nin başlatması gerektiği halde gereken uyanıklığı gösteremediklerini, bundan sonra eylemin başına geçmeye çalışacaklarını söylemesi ve başta CHP Milletvekilleri olmak üzere tüm CHP'lileri eyleme katılmaya çağırması gerekirdi.
Aynen Bahçeli Bey gibi, Kılıçdaroğlu da, eylemi basit bir yeşili koruma kaygısı olarak görmek istediğinden, halkın "Hükümet istifa" haykırışlarını duymazdan geldi ve isyanın AKP'ye bir zarar vermeden bastırılması için Gül'e sarıldı.
Gül'den randevu istedi. Görüşmede Gül'den gelişmelere müdahale etmesini istedi. Görüşme sonrasında "Güzel bir görüşme oldu" dedi.
Tayyip Bey'e akıl verdi:
"Başbakan demokrasiyi ve özgürlüğü savunmak zorundadır."
Böylece, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli Beyler, halkın "Hükümet istifa" haykırışlarını duymamak için kulaklarını tıkadıklarını ilan etmiş oldular. AKP'nin sağ ve sol koltuk değnekleri olarak görevlerine devam edeceklerini Atlantik ötesine duyurdular.
Bakınız:
Halka sırtlarını döndüler, Gül'e sarıldılar
+++
Görüldüğü gibi, tüm Atlantik yandaşları, PKK ile Açılım-Çözüm Süreci'ni götürmekte olan BOP Eşbaşkanı'nı korumak için, "Hükümet istifa" sloganının hakim olduğu Gezi eyleminin karşısında yer aldılar.
BDP ve MHP, eylemlere katılmayı yasakladılar.
Kılıçdaroğlu ise, CHP üyelerine bir yasak getirmedi. Zaten getiremezdi. Atatürkçü taban onu dinlemezdi. Bir kısım MHP'liler bile Bahçeli'yi takmayarak eylemlere katıldı. Hatta, BDP'ye oy vermiş olanlardan bile katılanlar vardı.
Kavala da Atlantik yandaşı olması dolayısıyla hükümetin devamından yanaydı.
Dolayısıyla, Kavala'nın Gezi'de hükümeti devirme eylemi yaptığı iddiası gerçeklerle taban tabana zıttır.
O, yalnızca, fonlanan sahte solcuları kollamakla görevliydi. Örneğin onlara kumanya dağıtıyordu. Her fırsatta anarşik yakıp yıkma eğilimli olan bu guruplar her ne kadar PKK kuyrukçusu olsalar da, bir süre daha eylemlere katılmaya devam ettiler. Ancak yakıp yıkma eylemi yapamadılar.
Kavala, ancak bir kaç bin kişilik sahte solcu takımı ile beraberdi. Onu milyonluk halk hareketinin yöneticisi, finansörü ilan etmek, Soros'a, ABD'ye, NATO'ya, halk içinde hiç elde edemedikleri itibarı bedavadan hediye etmekten başka bir şey değil.
+++
2 Haziran 2013 günlü Kavala - Tuğrul Paşaoğlu konuşması
Tuğrul: Solcu, sosyalist guruplarımız miting yapıyor
Kavala: Bu şeyler hala orada mı
Tuğrul: Kim?
Kavala: İşçi Partisi takımı
Tuğrul: Onlardan kimse yok. Kaldıraç maldıraç işte diğerleri.
Fatih'e söyledim 100 tane sandviç hazırlatıyor
Kavala: Güzel
"Solcu, sosyalistlerimiz" diyor. Biz bunlara sahte solcu deyince kızan arkadaşların dikkatine sunuyorum. Kaldıraç vesaire... Soros'un, NATO'nun sosyalistleri.
+++
O günlerde Atlantik karşıtı olarak yalnızca İşçi Partisi vardı.
Dolayısıyla PKK ile Açılım yapan hükümetin istifasını isteyen oydu.
Ancak 2014 sonrasında durum değişti.
Erdoğan BOP Eşbaşkanlığı'ndan istifa ederek PKK ile sürdürmekte olduğu Açılım - Çözüm Süreci'ni sonlandırdı, PKK ile silahlı mücadeleye başladı.
Onu Bahçeli takip etti.
Kavala, sahte solcular ve Kılıçdaroğlu, Babacan, Gül ve diğerleri halen Atlantik yandaşlığına devam ediyor, yeni baştan Açılım Süreci, yeni baştan Ergenekon tertipleri hayalleri görüyorlar.
(FETÖ'yü niye Atlantik yandaşları arasında saymadığımızı soracak olursanız, yanıtımız şudur ki, FETÖ bir yandaş değil, Atlantik'in yönettiği bir örgüttür, CIA'nın yan koludur, NATO'nun yeraltı örgütü Gladyo'nun Türkiye şubesidir.)
Şimdi "hükümet istifa" diyenler, Atlantik yandaşları.
Ancak bu hayallerin gerçekleşmesi artık mümkün değil.
+++
arşiv:
Halka sırtlarını döndüler, Gül'e sarıldılar
Taksim Cumhuriyetle Hesaplaşma Projesi
"AKP'ye 8 isyan günü" fotoromanı
Abdocan elinde Türk bayrağı ile vuruldu
+++