Ali Serdar Bolat 29 Eylül 2011
Doğu Perinçek 27 Eylül günlü Aydınlık köşe yazısında (CHP ve MHP'yi kastederek) diyordu ki:
“Ordudaki darbeciler temizlensin” diyorlar.
Bu konuda o kadar kararlı ve ısrarlılar ki, tutuklanan general ve amiral sayısının 60’a yaklaşması onları tatmin etmiş değil.
Çünkü amaç, darbecileri falan değil, Orduyu temizlemek!
Bu saptamayı Kılıçdaroğlu onayladı. Dedi ki:
"Bu davalar sürmesin demiyoruz. Davalar devam edebilir."
Tercümesi:
Yani Kılıçdaroğlu demek istiyor ki:
Komutanları, yurtseverleri tutuklamaya devam edebilir, esir kampında, zindanlarda daha yıllarca tutabilirsiniz.
Kim tutar sizi.
CHP böylece AKP'ye, ABD'ye, AB'ye, Fethullahçı çeteye bir kere daha yol vermiş, yeşil ışık yakmıştır.
Gazeteci:
"Tutuklu Milletvekillerinin durumu Anayasa sürecini tıkar mı?"
Kılıçdaroğlu:
"Hayır, Anayasa süreci farklı bir şey, kısa sürede sonuçlanabilecek bir şey değil. Ön şart değil."
Tercümesi:
Yani Kılıçdaroğlu demek istiyor ki:
Balbay ve Haberal'ı esir kampında tutmaya devam etseler bile, Bölücü Anayasa çıkarabilmeleri için AKP-PKK cenahına yardımı esirgemeyeceğiz.
Onların serbest bırakılmasını ön şart olarak öne sürmeyeceğiz.
Kılıçdaroğlu devamla, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na üye vereceklerini, BDP gelmese bile Bölücü Anayasa için canla başla çalışacaklarını şöyle anlatıyor:
"Biz süreci tıkayan bir parti olmak istemiyoruz.
Bunu o Komisyon'da da dile getiririz, dışarıda da.
Amacımız, özgürlükçü, daha çağdaş bir Anayasanın olmasıdır"
Tercümesi:
AKP'nin, ABD'nin, AB'nin, Fethullahçı çetenin önünü tıkamayacağız.
Açacağız önlerini. Ülkeyi rahat rahat bölsünler diye peştemal tutacağız.
Kılıçdaroğlu, meşru olmayan bir Hükümetin ülkeyi bölmek için yapacağı Yeni Anayasa'ya, yani Bölünme Anayasası'na, yani Özerklik Anayasası'na, yani Federasyon Anayasası'na işte böyle yol veriyor.
Şu veya bu maddeye itiraz etmesi sonucu değiştirmez.
Sonuçta Bölücü Anayasa CHP'nin de katılımı ile hazırlanmış olur, meşruiyet kazanır.
CHP muhalefet yapmamakta, Hükümetin istepnesi rolü oynamaktadır. AKP'ye sol koltuk değnekliği yapmaktadır.
"Bunları Amerika seçmiş ve tepemize oturtmuştur, bunlar gayrımeşrudur" diyeceği yerde, peştemal tutmaktadır.
Kılıçdaroğlu 26 Eylül günü basın mensuplarının sorularına verdiği cevapta devamla şöyle diyor:
"Parlamentonun meşruiyet kazanması 550 Milletvekilinin yemin etmesi ile başlar"
İsterse 10,000 Milletvekili yemin etsin, bu parlamento meşruiyet kazanamaz.
Çünkü Cumhurbaşkanından Başbakana, Bakanlara, Valilere kadar tüm makamlara yabancı bir devlet tarafından, Amerika tarafından atama yapılmıştır.
CIA dergilerinde, 2002 seçimlerinden 7 yıl önce, henüz AKP diye bir parti ortada yokken, o sırada Refah Partisi üyeleri olan Erdoğan'ın Başbakan, Gül'ün de Dışişleri Bakanı yapılacağı alenen yazılmıştı.
Millet seçmedi, Amerika seçti. Bundan dolayı gayrımillidirler, gayrımeşrudurlar. Doğu Perinçek tüm bu gerçekleri halkımıza açıkladı.
Hiçbir yemin, hiçbir hokkabazlık bu parlamentoya meşruiyet kazandıramaz.
Hele AKP Hükümeti'ne hiç.
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek
2002 seçimlerinden sonra ilan etmişti:
"Gayrımillidirler, gayrımeşrudurlar, yıkılacaklar"
İşte muhalefet budur. Doğru olanı söylemektir. Gerçekleri halkın gözünden saklamak muhalefet değildir.
İşte onun için muhalefet Silivri'de, muhalefet taklidi yapan peştemalciler Meclis'tedir.
Cumhuriyet mitinglerinde kürsüden: "Sağcılar MHP'ye, solcular CHP'ye oy versin" diyerek yurtseverlerin önünü tıkamış olan Tuncay Özkan hatasını acaba anlamış mıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder