3 Eylül 2011 Cumartesi

Balyoz'da sahteciliğin daniskası


Ali Serdar Bolat  3 Eylül 2011
 
Tertipçilerin "Balyoz Planı Eki" olarak düzenledikleri "Cami Bombalama Eylemi" palavrasının sahte olduğunu gösteren yeni bir kanıt bulundu.
Bu sahte belgede, bombalanacak camileri gösteren dijital krokilerde çevredeki cadde ve sokakların isimleri de var.
Avukatlar üşenmeyip Balyoz Planının yapıldığı iddia edilen 2003 yılındaki şehir planını buluyorlar.
Bir de ne görsünler, 2003 yılında bazı cadde ve sokakların isimleri plandaki gibi değilmiş.
Araştırıyorlar, cadde ve sokak isimlerinin 2007 yılında Belediye tarafından değiştirildiğini öğreniyorlar.
 
2003 yılında yapıldığı iddia edilen cami bombalama krokilerinde, cadde ve sokakların isimleri, 2007 yılındaki değiştirilmiş halleri ile gösterilmiş.
Eğer iddia edildiği gibi bu planları darbeci oldukları söylenen komutanlar yapmış olsaydı, planlar 2003 yılında yapıldığına göre, cadde ve sokak isimleri 2003 yılındaki isimler olmalıydı.
Nasıl oluyor da 2003 yılında yapılmış olan bir plan üzerinde 2007 yılında konulmuş olan yeni isimler bulunabiliyor?
Darbeci (!) komutanlar müneccimbaşı olmadıklarına göre...
 
Cevabı basit:
Bu planları suçlanan komutanlar 2003 yılında yapmadı.
Tertipçiler bu sahte planları 2007 yılından sonra komutanları tutuklamak amacı ile yaptılar.
 
Duruşmada bu konu uzun uzun anlatılıyor.
Hakimler kös dinler gibi dinliyorlar. Hiçbir tepki göstermiyorlar.
Daha önce buna benzer yüzden fazla zaman ve yer hatasını dinledikleri gibi. (Bir örnek: 2003'ten çok sonra atanacak olan Muammer Güler'in İstanbul Valisi olarak gösterilmesi)
 
+++++++++++
 
Bütün bunlar,
--duruşmaların niçin şehirden çok uzak bir yerde yapıldığı,
--niçin duruşmaları kameraya ve teybe almanın yasak olduğu,
--başvurulara rağmen niçin duruşmaların radyo ve Tv kanallarından yayımlanmasına izin verilmediği
sorularına cevap vermektedir.
 
Çünkü, Balyoz, Ergenekon gibi davaların iki-üç duruşmasını izleyen her vatandaş, bu davaların sahte kanıtlara dayandığını anlayacaktır.
Tertiplerin ve sahtekarlıkların kamuoyu tarafından anlaşılmaması için, duruşmalar halkımızdan gizlenmektedir.
 
+++++++++++++
 
E. Org. Çetin Doğan, bu cadde-sokak isimleri rezaletini "sahteciliğin daniskası" olarak nitelediği 2 Eylül günlü Aydınlık köşe yazısında ayrıca şu konuları da vurguluyor:
 
"Yapılan duruşmalarda:
İddianamenin bir İftiraname olduğu,
İddianameyi hazırlayanların, Balyoz tertibini yapan ÇETE ile işbirliği içinde olduğuna ilişkin "kuvvetli suç şüphesi" bulunduğu
gösterilmiştir."
 
"Şimdiye kadar
tek bir suç delili gösterilmeden,
--yasal delil olma özelliği bulunmayan
--TSK'ya ait hiçbir karargahta ve sanıkların bilgisayarlarında izi bulunmayan
--üzerinde ıslak veya kuru imza bulunmayan
dijital verilerle TSK mensupları parmaklıklar ardına konulmaktadır."
 
"İşlenen hukuk cinayeti, sonuçları itibariyle, insan hakları ihlallerinin ötesinde, "vatana ihanet" suçunu da kapsamaktadır.
Ortalığa saçılan ulusal güvenliğimize ait gerçek belgelerle, TSK'nın kara, deniz, hava ve jandarma unsurları ağır darbe yemiştir."
 
"Hakimlerimizin
--davayı ucu açık bir dava haline getirmeleri,
--ortaya konulan gerçek delillere değil, sahteliği kanıtlanmış dijital verilere ısrarla inanmış görünmeleri
davayı yürütmelerinde suç işlediklerine ilişkin "kuvvetli bir şüphe" uyandırmış bulunmaktadır."
 
E. Org. Çetin Doğan her Cuma Aydınlık'taki köşesinde yazmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder