26 Haziran 2024 Çarşamba

Utanç verici Yunan Adaları ve Papaz Okulu sevdaları


Yunanistan'ın Türklerden gasp ettiği adaların Yunan adaları olarak adlandırılması ve kendi esnafımız ekonomik sıkıntı içinde iken
Türk halkının bir bölümünün Yunan adalarına tur adı altında düzenlenen turistik seyahatlere katılarak döviz bırakmaları ve işgalci Yunanistan'ın ekonomik gelişmesine destek vermeleri Türk milleti açısından utanç verici ve ibretlik bir durumdur. Bu gerçek artık görülmeli ve bu turlara katılan “Türk” vatandaşları toplumca ayıplanmalıdır.

Bu yapılmadığı takdirde söz konusu aymazlık devam edecek, Yunanlılara bırakılan döviz Türk askerine mermi olarak geri dönecek ve bundan Türk milleti zarar görecektir. 

https://www.aydinlik.com.tr/haber/fener-papazinin-ekumenik-patrik-sifatiyla-attigi-imza-ve-buna-goz-yumanlar-icin-notlar-477958

+++

3 Haziran 2024

Ruhban Okulu'nda restorasyon sürerken binayı gezerek Patrikhane yetkilileri ile görüşen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını isterim." deyiverdi. Sayın Bakan, bu sözleriniz Türkiye Cumhuriyeti için utanç vericidir

Okul 1844 yılında din adamı yetiştirmek için açıldı. 1971'de özel okulların Bakanlığa bağlanması kararı alındı. Fener Papazı "Okulun devlet denetimine girmesini istemiyorum" dedi ve okul kapandı.

Yasa dışı olarak "Patrik" ünvanını kullanan Fener Başpapazı (Başpiskopos), "Fener Patrikhanesi ekümeniktir, devletin denetimi altına giremez" demek istemektedir. Anlamı, Ortodoksların Ekümenik Konstantinopolis Patrikliği Devleti oldukları iddiasıdır. Katolik Papa'nın Vatikan Devleti gibi.

Sayın Bakan yasaları çiğneyerek Papaz Okulu'nun devlet denetimi dışında açılmasına razı mı olacaktır? Çünkü Fener Papazı, okulun devlet denetimi altında olmasını asla kabul etmeyecektir.

Eğer böyle ise, Sayın Bakan ABD, NATO, Yunanistan ve Rum Papazı karşısında yerlere kadar eğilmiş olacaktır. 1971'den beri Türk Devleti ile Rum Papazı arasında devam eden bilek güreşini ne yazık ki papaz kazanmış olacaktır.

+++

Başpiskpos Bartolomeos, yazışmalarında şu ünvanı kullanıyor:

ο Αρχιεπίσκοπος Κωνσταντινουπόλεως, Νέας Ρώμης και Οικουμενικός Πατριάρχης, "Konstantinopolis -Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik"

İşte fotoğrafı: Bahreyn Diyalog Forumu'nda Bartolomeos konuşma yaparken arkadaki panoda şöyle yazıyor:
"His All Holiness Bartholomew I
Archbishop of Constantinople - New Rome and Ecumenical Patriarch"
"Kutsal Birinci Bartolomeos
Konstantinopolis - Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik"

Bu T.C. vatandaşı İstanbul'a Konstantinopolis diyebilir mi?
Bu papazın tüm dünyada kendisini bu ünvanla tanıtmasına engel olamayan bir devlet gerçekten bir devlet olabilir mi?


+++

Atatürk döneminde Patrikhane 1926 yılında Heybeliada’da bütün Ortodoks kiliselerini bir araya getirmek amacıyla izin talep etmişse de, Patrikhane’nin Lozan Antlaşması’nda kabul edilen statüsü ile bağdaşmaması gerekçe gösterilerek bu talep, 1926 tarih ve 3995 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla reddedilmiştir. Patrikhane 1930’da bu defa Panortodoks kongre toplama kararı almış ancak İstanbul Valiliği Patrikhanenin tasarladığı dinî kongrenin Türkiye’de yapılmasının yasak olduğunu bildirmiştir. Atatürk döneminde Patrikhane’nin ekümenikliği simgeleyecek hemen hiç bir faaliyetine izin verilmemiştir. 


Fatih Kaymakamlığı 15.08.2022 günlü açıklamasında şöyle demektedir: "Lozan anlaşması tutanakları ile yargı kararlarında Fatih Kaymakamlığı'na bağlı dinî bir kuruluş olarak kabul edilen Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümeniklik iddiası hukuki gerçeklerle bağdaşmamaktadır." 

Ayrıca Yargıtay kararı da var:
"Lozan'da Rum azınlığın sadece dini hizmetleri ile ilgilenmesi şartıyla Türkiye'de kalmasına izin verilen Patrikhane, Anayasa'nın 2. Maddesi'ne göre sadece belli bir azınlığa mensup kişiler üzerinde dini yetkilere haiz olan ve tüzel kişiliği bulunmayan dini bir kurumdur.
Azınlıklara özel bir statü verilmesi Anayasa'ya aykırıdır, Patrikhane'nin ekümenik olduğu iddiasının yasal bir dayanağı yoktur."


Rum Patrikliği İstanbul Balat'taki Bulgar Ortodoks Kilisesi'nin de kendi denetimi altında olduğunu öne sürerek Bulgar papazın kiliseye girmesini engellemiş, Rum papazlar zorla kiliseye girerek Bulgarca yerine Rumca ayin yaptırmışlardı. Yukarıdaki gazete haberinde adı geçen Rum papazları hakkında "ibadet ve ayinden başkalarını men etmek" suçundan dava açılmış, Bulgar Kilisesi Rum papazlardan yakasını zor kurtarmıştı. Tarih: 2015. Konu ile ilgili Anadolu Ajansı haberi: 

Sveti Stefan Bulgar Ortodoks Kilisesi
(Demir Kilise)
Haliç kıyısı, Balat, İstanbul
+++

Ancak devletimiz, Fener Başpapazı'nın Lozan'ı paspas gibi çiğneyerek yasa dışı bir şekilde "ekümenik" sıfatını kullanmasına engel olmamaktadır / olamamaktadır. 

Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Başpapazın "Ekümenik Patrik" isimliği ve bayrağı ile bir devlet gibi Ukrayna Barış Zirvesi'ne Türk Devleti ile aynı masada oturmasına sesini çıkaramamıştı. 16 Haziran 2024
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Türk Devleti’nin utanç günü: Patrikhane Türkiye ile aynı masaya oturdu, bir Devlet gibi 
https://aliserdarbolat.blogspot.com/2024/06/turk-devletinin-utanc-gunu-patrikhane.html

Üzerinde "Ekümenik Patriklik" yazılı bayrak

Yunan Pentapostagma gazetesindeki harita:
Ekümenik Patriklik Devleti
İstanbul Kanalı ile İstanbul Boğazı arası.
(Dahası, Trakya Yunanistan toprağı.)

+++

Tayyip Erdoğan 12 Mayıs 2024'te Yunan gazetesine yaptığı açıklamada "Okulun açılması için çalışmalar yapıyoruz. Yunanistan'daki Türk azınlığın sorunları için de aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz" demişti.

Sayın Cumhurbaşkanımız, siz niçin çalışmalar yapıyorsunuz? Rum Papazı "Okulun Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olmasını kabul ediyorum" der, okul hemen açılır. Sizin bir çalışma yapmanıza gerek yok. O bol maaşlı danışmanlarınız size bu bilgileri vermiyorlar mı?

+++

Başbakan iken papaz okulunun açılması karşılığında Atina'da bir cami açılması ve Batı Trakya'da İmam Hatip Lisesi açılması formülünü öne sürmüştü Tayyip Erdoğan. Bu çok vahim bir hata idi. Cami ve Lise karşılığında Türk Devleti'nin egemenliğinden nasıl taviz verilebilir?

Devlet yöneticilerimiz şöyle demelidir:
"Türklerin seçtiği Müftüleri Yunan Hükümeti kabul etmiyor, kendisi Müftü ataması yapıyor. Bu uygulamadan vazgeçilmez ise biz de Fener Başpiskoposu Bartolomeos'un yerine kendi seçtiğimiz bir papazın atamasını yaparız."

Diyebiliyor muyuz? Diyemiyoruz. Niçin? NATO kızar çünkü.

Bunun yerine Tayyip Erdoğan Atina gezisinde şöyle diyor:

"Aynı şekilde Batı Trakya'da da seçilmiş müftü yok. Atanmış müftü var. Burada seçilmiş olan müftü olması lazım. Bu konuda biz özellikle Yunanistan'ın aynı şekilde yaklaşımını bekliyoruz. Diyoruz ki seçilmiş olan müftüyü Yunanistan Hükümeti onasın. Ve bu şekilde de oradaki vatandaşlarımız huzur içinde olsunlar. Eğer bazı sıkıntılar varsa bunların da zaten oturulup konuşularak giderilmesi mümkündür.

Şu bir gerçek, nasıl ki patriği seçme hakkını kendimizde bulmuyorsak, aynı şekilde de oradaki Müslümanların dini liderlerini tabii ki Yunan Hükümetinin seçmemesi gerekir. Bu ciddi bir yanlıştır diye düşünüyoruz ve bunun da giderilmesi gerekir diye inanıyoruz. Bu konuyu oturup konuşup süratle neticelendirmemiz lazım."

Bu sözlerin hiç bir kıymeti yoktur. "Patriği de biz seçeriz haa" diye tehdit etmez isek "diyoruz ki, inanıyoruz, gerekir" gibi ricacı sözlerin hiç bir etkisi olmaz. Nitekim Yunan Hükümeti duymazdan gelmiştir.

+++

Ve şöyle demelidir:
"Rodos'ta, İskeçe'de Türk okulları kapatılıyor. Bu okullar yeniden açılmaz ise biz de İstanbul'daki Rum okullarını kapatırız."

Diyebiliyor muyuz? Diyemiyoruz. Niçin? ABD kızar çünkü.

Bundan dolayı Rum Papazı karşısında tüm devlet yöneticilerimizin başları öne eğiktir.

Bir papaz ile başa çıkamayan bir devlet olur mu?

+++

Tayyip Erdoğan  Mayıs 2010'da Atina'yı ziyaret etti.

Yunanistan'da temaslarına başlayan Başbakan Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması ile ilgili olarak "Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı ben umut ediyorum. Bunun umudu içerisindeyim" dedi. Erdoğan, "Fener Rum Patriği'nin Ekümenik olarak nitelenmesi sizi rahatsız ediyor mu" sorusuna ise "rahatsız etmez" cevabını verdi. Başbakan, Türk vatandaşı Rumlara da çağrı yaptı.

Hakan Fidan'ın Rum Papazı ile aynı masada oturmayı kabul etmesini gözönüne alırsak, Sayın Cumhurbaşkanımızın 2010 yılındaki görüşlerini değiştirmediğini, Fatih Kaymakamlığı ve Yargıtay'ın "ekümeniklik yasa dışıdır" açıklamalarına rağmen ekümeniklik iddiasından rahatsız olmamaya devam ettiğini söyleyebilir miyiz?

Doğu Perinçek'in "Türk Devleti zaaf içindedir" sözünün doğru olduğunu bu ekümeniklik sorununda da görmekteyiz.

+++


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder