Bakınız:
"Komutanlar haddini bilsin" diyen CHP, siyaseten intihar etmiştir.
+++
"Haddinizi bilin" sözü komutanlara hakaretin ötesinde bir anlam taşımaktadır. NATO, Türkiye'ye ilan ettiği savaşı CHP kanalıyla açıklamıştır.
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı:
"ABD kuvvetleri Türk Ordusu'na savaş açtı."
1 - AK Parti, bu açıklamanın anlamının farkında değildir
2 - AK Parti medyası da bu gelişmenin farkında değildir.
3 - Kılıçdaroğlu'nu Meclis Gurubu toplantısında çılgınlar gibi
alkışlayan Milletvekilleri neye alet olduklarının farkında değillerdir.
4 - Altılı Masa partilerinin içindeki vatanseverler de ne olup
bittiğinin farkında değillerdir.
Farkında olmadıkları şudur:
Bu açıklamada komutanlarımıza hakaretin ötesinde bir anlam var.
ABD, Türkiye'ye yönelik silâh kullanma sürecine girdiğini Kılıçdaroğlu'nun ağzından ilan ediyor.
Kılıçdaroğlu bu açıklamaları rastgele yapmıyor.
ABD'nin psikolojik savaş dairesi organları gibi çalışan Cumhuriyet, SÖZCÜ, KARAR gibi gazeteler bu manşetleri boşuna atmıyor.
ABD güdümündeki basın, AK Parti medyasının tersine, bu açıklamaların anlamının tam olarak farkındadır: ABD, Türkiye'ye silah göstermektedir.
+++
BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında kurmak istediği Büyük Kürdistan hamlesi BOP Eşbaşkanlığı'ndan istifa eden Erdoğan tarafından (önce Açılım'a son vererek PKK'yı hendeklere gömme ve art arda 3 Suriye harekatı ile) boşa çıkarılan ABD, önce darbe (15 Temmuz) denemesi yapmış, başarısız olunca da Türkiye'ye karşı bizzat silah kullanmaktan başka çaresi kalmamıştı.
Bu kapsamda öncelikle Yunanistan'da kurduğu üslere asker, silah ve cephane yığdı. Kıbrıs Rum Kesimi'ne silah ambargosunu kaldırdı, hatta onları NATO'ya alma yolunda adımlar attı.
Tayyip Erdoğan, Yunanistan'daki üslerin Rusya'ya karşı kurulduğunu söyleyen ABD'yi: "Yemezler" diye yanıtlamıştı.
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Perinçek'ten Erdoğan'a ABD üsleri uyarısı
Erdoğan ve Bahçeli:
"Yunanistan'daki ABD üsleri Türkiye'ye tehdit"
+++
ABD, Yunanistan'ı karasularını 12 mile çıkarması için kışkırtıyor.
Lozan'a göre asker bulundurulmaması gereken adalara askeri karakollar kurması, silah ve cephane yığması, askeri manevralar yaparak Türkiye'yi tahrik etmesi için Yunanistan'ı cesaretlendiriyor.
Amaç,
1- Türkiye'yi Ege'de meşgul etmek, Suriye'deki PKK-PYD ile mücadelesini zaafa uğratmak.
2 - Doğru zaman geldiğine kanaat getirdiklerinde aynı anda KKTC'ye, Suriye'deki harekat bölgelerimize ve Trakya'dan, Ege'den Türkiye'ye saldırıya geçmek. Üç cephede birden savaşamayacağını öngördükleri TSK'yı saf dışı bırakarak 15 Temmuz'da başaramadıklarını PKK + HTŞ + ABD + İsrail + Yunanistan + Fransa işbirliği ile başarmak.
(HTŞ: Hey'et Tahrir eş-Şam. İdlib'deki ABD destekli sözde cihatçı silahlı terör örgütü. Şam'ı kurtaracaklarmış. Arapça'da Şam, Suriye + Lübnan anlamına geliyor. Bizim yanlışlıkla Şam dediğimiz şehir Arapça'da Dımeşk. İngilizce Damascus.)
+++
Bu planlarını 2023 seçimlerinde karışıklık çıkararak uygulamak istiyorlar.
ABD hükûmetinin denetimindeki Foreign Policy (Dış Politika) dergisi 1 Ocak 2023 sayısında Türkiye'yi "kan banyosu" ile tehdit ediyor. Editör Yardımcısı Allison Meakem’in hazırladığı dosya şu cümleyle bitiyor:
“Özellikle Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığındaki ana rakibinin kim olacağını henüz bilmediğimiz için, altı ay sonra bir seçim hakkında tam kapsamlı tahminlerde bulunmak için çok erken.
Ancak Türk seçmenler açıkça Erdoğan'ın çok ileri gittiğini ve son yıllardaki gerilemesinin görevdeki ilk on yılındaki yenilikçi liderliği gölgede bıraktığını düşünüyor.
Erdoğan, iktidarı ve gücü elinde tutmaya daha az bağlı kalsaydı ve kendi isteğiyle daha önce istifa etmiş olsaydı, yaklaşan seçim hezimetinde iktidardan indirilmek yerine, arkasında çok daha farklı bir siyasi miras bırakabilirdi.”
Burada ilginç bir nokta var. "Seçim hezimeti" derken “shoved out in an electoral bloodbath” deyimini kullanıyor. Shove out: Dışarı atılmak, burada iktidardan indirilmek anlamında. Electoral: Seçimle ilgili. Bloodbath: Kan banyosu.
Burada seçim hezimeti olarak Electoral Defeat (Electoral: Seçim Defeat: Yenilgi, hezimet) kullanılması gerekirken, içinde kan banyosu geçen başka bir deyim kullanılması, aba altından sopa göstermek anlamına geliyor.
Bunun anlamı şu: Erdoğan seçimlerde kaybetti, kaybetti. Eğer kaybetmez ise hile itirazları yapılacak, silahlar konuşacak, iç isyan yeterli olmazsa devreye ABD silahları girecek, Erdoğan kan banyosu ile indirilecek.
Foreign Policy özetle şöyle diyor:
Erdoğan 2013'e kadar olumlu bir siyasetçi idi. Batı ile iyi ilişkileri, Kemalistlere aldığı tavırlar (Ergenekon tertipleri kastediliyor) ve PKK ile yürüttüğü Açılım süreçlerindeki gayretleri takdire değerdi. Bu dönemde İslam'ı en modern şekilde uyguladı. Batı başkentlerinin takdirini aldı. Türkiye, bu dönemde NATO'nun ve Avrupa Birliği'nin en güvenilir müttefiki oldu.
Ancak 2013'ten sonra Erdoğan bir sebep göstermeden birden değişti, diktatörleşti ve yıldızı sönmeye başladı. (Gözümüzden düştü demek istiyor). Gezi olaylarından ve 17/25 Aralık yolsuzluk davalarından sonra Erdoğan her konuda Batı için sorunlu bir kişilik haline geldi. (Batı karşıtı oldu).
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Erdoğan gerçek diktatörlüğe geçti. 180 bin kişi işten atıldı, 80 bin kişi yargılandı, 180 yayın organı kapatıldı. (Dünyadaki tutuklu gazetecilerin üçte birinin Türkiye'de olduğu gibi dehşet bir uydurma da utanmadan yazılmış)
+++
Foreign Policy, Erdoğan'ın kazanacağı seçim sonuçlarına itiraz etmenin teorik temelini şöyle atıyor:
"İmamoğlu ve Demirtaş davaları seçimlerin adil olmayabileceğini gösteriyor. Mevcut seçim kuralları AKP'nin yararına işliyor."
Erdoğan kazanınca "Biz zaten adil bir seçim olmayacağını söylemiştik" diyecekler ve kan banyosunu başlatma düğmesine basacaklar.
Foreign Policy, Altılı Masa'ya "HDP'ye ödün verin, yoksa seçimi kazanamazsınız" uyarısı yapıyor:
"HDP bu seçimlerde belirleyici (kingmaker) konumunda. Altılı Masa'daki Türk milliyetçisi partiler (İYİ Parti kastediliyor) HDP'ye ödün vererek desteğini sağlamak zorunda kalacaklar. Ayrıca Zafer Partisi de göçmen karşıtı politikaları ile önemli bir duruma geldi."
+++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder