Seçimlerde de bu yolda pankartlar asmışlardı.
Menderes ve Özal'ın yolu aynı gibi görünse de aslında değildi. Menderes
Cumhuriyet'in sanayileşme hamlesini devam ettirmek istiyordu.
Alman Ekonomi Bakanı Erhard, ağır sanayi kurmak için istediğimiz krediyi
vermemiş ve Menderes'e şöyle demişti:
"Siz niçin ağır sanayide bu kadar ısrar ediyorsunuz Ekselans? Size avans
verelim, Avrupa'nın hububat, sebze ve meyve tedarikçisi olun."
Aynı kredi teklifimizi ABD de reddetmiş ve Menderes teklife olumlu yaklaşan
Sovyetler'e yönelmişti.
Rockefeller, ABD Başkanı Eisenhower'a 1956 yılında yazdığı mektupta
Türkiye'nin oltaya takılmış bir balık olduğunu, ona daha fazla yem (kredi)
vermeye gerek olmadığını söylüyordu.
+++
Aynı şeyler Demirel'in de başına geldi.
İskenderun Demir Çelik Fabrikası'nın eskiyen teknolojisini yenileme isteğimizi
Almanya ve ABD reddedince Demirel bu yenilemeyi Sovyetler'e yaptırdığı
gibi Seydişehir Aluminyum Fabrikası'nı da Sovyetler'e kurdurdu.
+++
1970'lere gelindiğinde ABD, Türkiye'nin sanayileşme sevdasını tamamen
durdurma ve "Dünya ekonomisi ile bütünleşme" kılıfı altında ülkemizi tam
denetim altına alma projesinin düğmesine bastı.
Bu proje demokratik bir iktidar altında uygulanamayacağı için, eli sopalı bir
iktidar gerekiyordu. Ancak bu eli sopalı iktidar, Türk halkı tarafından da kabul
görmeliydi.
Bunun için sağ - sol çatışması başlatıldı. Kan gövdeyi götürdü. 12 Eylül darbe-
sinin eli sopalı iktidarı, bu anarşiye son verdiği için halkın desteğini aldı. Ve
Özal, bu eli sopalı iktidarın yani ABD'nin "Dünya ekonomisi ile bütünleşme"
programını "24 Ocak Kararları" adı altında yürürlüğe koydu.
-- İthal ikamesi sona erdirildi. Yani yurt içinde üretilebilen malların ithaline
yönelik kısıtlamalar kaldırıldı. İthal mallarla rekabet edemeyen yerli sa-
nayinin üretimden vazgeçmesi sağlandı.
-- "Siz niye zahmet edip üretim yapacaksınız? Size borç verelim, bu para ile
bizim malları alın rahat edin" diyordu emperyalist merkezler.
-- "Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT'ler) zarar ediyor, küçültün, satın" dediler.
TEKEL'lerden Sümerbank'lara her şeyimiz satıldı.
-- Türk Parası'nın Kıymetini Koruma hakkındaki 1930 tarihli Kanun çöpe atıldı.
Yabancı paraların ülkeye serbestçe girip çıkması, alınıp satılabilmesi sağ-
landı. Her köşeye döviz büfeleri açıldı.
12 Eylül'den bu yana tüm iktidarlar bu kararları uyguladı.
AK Parti'nin 12 Eylül'e sözde karşı çıkması kandırmacadan başka bir şey
değildi. Sözde darbeye karşı çıkıyor, ama darbenin ekonomisini, yani Özal'ın
24 Ocak Kararları'nı uygulamaya devam ediyordu. Bu durum, emperyalizme
bağlı olmanın, BOP Eşbaşkanlığı'nın doğal bir sonucu idi.
+++
Ancak Erdoğan ile FETÖ'nün ve PKK'nın (dolayısıyla ABD'nin) arasının açıl-
ması ve halkımızın Silivri duvarlarını yıkması sonrasında gelişen olaylar
(PKK'nın hendeklere gömülmesi, 15 Temmuz darbe kalkışması, Cerablus,
Afrin ve Barış Pınarı Harekatları ile Libya Anlaşması) sonrasında artık 24
Ocak kararları ile devam etmek olanaksız hale gelmişti.
Çünkü, ABD emperyalizminin dayattığı ekonomi programını uygulamaya
devam ederek ABD ile mücadeleyi sürdüremezsiniz. PKK ile mücadeleyi
kesin sonuca ulaştırmak, Kıbrıs ve Mavi Vatan'da sağlam durmak ve Libya
ile anlaşmamızın meyvelerini toplamak ancak bağımsız bir ekonomi ile
mümkün olabilir.
Emperyalizme göbekten bağlı kalarak emperyalizmle mücadele edilemez.
+++
Bu durumu önceden gören Vatan Partisi, 2 program hazırladı
1- Üretim Devrimi
2- Milli Hükumet
Dışarıdan borç para alarak ithalat yapmak, yerli üreticiyi ezmek,
yabancı ülkelerin üreticisini kollamak, ithalatçıyı ve yabancı ser-
mayeyi palazlandırmak şeklinde özetlenebilecek olan "Sıcak Para
Diktası"nın sonuna gelinmiştir.
Alınan borç geri ödenemeyecek boyutlara ulaştı. Borç ödemek için
limanlarımızdan bankalarımıza, fabrikalarımızdan işletmelerimize ne
buldularsa sattılar, artık satacak bir şey de kalmadı.
Ülkemizde üretilebilecek malları üretmek, bunun için üreticiyi destek-
lemek, bu malların ithalatını kısıtlamak veya yasaklamak.
Üretim Ekonomisi, Üreten Türkiye... Artık bir zorunluluktur.
Geniş bilgi için bakınız:
Sıcak paraya son, üretim ekonomisine geçiş
Dolar yasaklanacak
Vatan Partisi Seçim Bildirgesi 2018
Madde 6:
Atatürk'ün 1930'lu yıllarda uyguladığı planlı ve karma ekonomi.
Devletin ve özel sektörün uyum içinde üretimi geliştirmesi.
Madde 7:
Borç dilenenlerin yönetimine son. Üreticilerin hükumeti.
Borcun borçla çevrilmesi uygulaması duvara dayandı. İflas noktasına
geldik. Dış borcumuzun milli gelire oranı %54'ü aştı.
Yırtığa yama arama devri bitti. Artık elbise dikeceğiz.
Borç dilenen yöneticiler devri bitti. Üretim ekonomisine geçecek olan
yöneticilerin devri geldi.
+++
"FETÖ ve PKK ile mücadele" konularında Vatan Partisi ile aynı çizgiye
gelmiş olan AK Parti, bu geldiği konumun mantıki sonucu olarak yine
Vatan Partisi'nin Üretim Devrimi Programı'na doğru bir adım attı.
İşte Berat Albayrak'ın CNN canlı yayınında yaptığı açıklamalar:
-- Eski model artık sürdürülemez
-- İthalat cenneti olduk
-- Üretim ve istihdam odaklı ekonomiye geçiyoruz
-- Önceliğimiz bağımsız milli ekonomi
-- Neydi eski model? Yüksek faiz, düşük kur.
"Siz oturun, sıcak para verelim, ucuza ithal edin, üretmenize gerek yok"
Böyle bir ekonomi modeli artık sürdürülebilir değil.
Aslında Berat Albayrak'ın sözünü ettiği yeni ekonomik model, yeni değil,
Türkiye'nin 12 Eylül 1980'den önce uyguladığı, temeli Atatürk tarafından
atılan model: Karma ekonomi.
İbrahim Kalın'ın Milli Mücadele'yi oryantalizme karşı en güçlü antiemperyalist
hereket olarak nitelemesi de, AK Parti'nin 2014 sonrası aldığı yeni konumun
ideolojik yansımasıdır. Atatürk karşıtlığı her geçen gün biraz daha törpülene-
cektir ve törpülenmelidir. Bu konumun ekonomiyi de yeni konuma sürüklemesi
kaçınılmazdı.
Bakınız:
İbrahim Kalın ve oryantalizmin sonu
arşiv:
Üretim ekonomisi için halk hareketi
YÖRSAN kamulaştırılsın - Üretim Devrimi - Altı Ok
Okuma önerisi:
+++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder