15 Temmuz 2020 Çarşamba

Ayasofya ne maksatla müze yapılmıştı

Bu konuda konuşanlar (Doğu Perinçek, Teoman Alpaslan gibileri hariç)
Ayasofya'nın ne maksatla müzeye çevrildiğini bilmiyor. 

Örnek: 

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın:

"Asıl soru Ayasofya'nın neden 1934'te müzeye çevrilmiş olması. Cumhuri-
yet 1923'te kuruldu. Atatürk bile 11 sene bekledi. Bu konu tarihi bir pers-
pektiften araştırılmalı"

Sayın Kalın, siz bu devleti yönetiyorsunuz. Neyi araştıracaksınız? Nasıl
olur da bilmezsiniz? Ermeni Soykırımını tarihçiler tartışsın, Fethullah bizi
aldattı ve daha niceleri. Bu kadar bilgisizlik ve gafletle ne cesaretle devlet
yönetimine talip oldunuz?

+++

AK Parti bilmediği gibi, Ayasofya'nın neden müzeye çevrildiğini MHP de
bilmiyor. Örnek: Sayın Neval Kavcar bakın ne diyor:

"1934'te şaibeli bir Atatürk imza kaşesi ile müzeye dönüştürülen Ayasofya"

Bakınız:

Bilmedikleri gibi, "şaibeli imza kaşesi" demekle Atatürk'e hakaret 
ettiklerinin bile farkında değiller. 

Bu şu demek: Atatürk'ün Bakanlar Kurulu sahte bir Atatürk imza kaşesi
imal ediyor, ve Atatürk'ün bilgisi dışında aldıkları Ayasofya kararının al-
tına bu kaşeyi vuruyor. 

Yıl 1934. Atatürk hasta değil. Devletin başında. Onun haberi olmadan 
Ayasofya müzeye çevriliyor, Atatürk bunun farkında bile olmuyor. Yahu
böyle bir şeyi Tansu Çiller'e bile yapamazsınız.

Atatürk'e böyle bir kumpas kurmaya kim cesaret edebilir? Atatürk'ün böyle
iktidarsız bir lider olduğunu ima etmek ona yapılacak en büyük hakaret.

Ayrıca, Bakanlar Kurulu ne maksatla böyle bir şey yapmış olsun?
Atatürk'e kazık atıp zevklenmek için mi? Atatürk'ün Bakanlar Kurulu
böyle insanlar mıydı? Çok yazık.

+++

İstanbul'un bir an evvel işgalden kurtarılması ve barışa kavuşarak ülkenin
imarına başlanabilmesi amacıyla, 23 Temmuz 1923 günü Lozan'da" ileride
düzeltiriz" düşüncesi ile iki önemli konuda taviz verdik ve anlaşmayı ertesi
gün 24 Temmuz'da imzaladık.

1- Osmanlı'nın borçlarını ödemeyi kabul ettik
2- İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya'nın Boğazlara yönelik tehditlere karşı
    garantör olacağı bir "Boğazlar Komisyonu" kurulmasını, Boğazlara Türk
    askeri yerleştirilmemesini kabul ettik. 

+++

Önce Osmanlı borçlarının ödenmesini ele aldık.

1930'a kadar borçların bugünkü değerle 42 milyar dolarlık kısmını ödedik.
Aralık 1932'de borçların geri kalanında indirim yapılmasını, aksi halde ödeme
yapmayacağımızı bildirdik. 

Nisan 1933'de görüşmeler sonunda borçlarda %90,8 oranında indirim yapıl-
masını ve %7,5 faizle 20 yılda ödeme yapılmasını kabul ettirdik.

(Geri kalan borç bugünkü değerle 225 milyar dolardı ve bunu 1944'e kadar
vadesinden 10 yıl önce ödedik.)

+++

Nisan 1933'deki borç indirimi anlaşmasından sonra sıra Boğazlara geldi.
İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına nöbetçi asker bile koyamıyorduk.

Mayıs 1933'de Londra'da yapılan Silahsızlanma Toplantısı'na katılarak
Lozan Anlaşması'nın Boğazlar Komisyonu maddesinin iptal edilmesini
talep ettik. Bu talebimiz kabul edilmedi.

Bunun üzerine önce Sovyet Rusya ile görüşerek, Mussolini ve Hitler'in
Boğazların güvenliğini tehdit ettiğini, Sovyet Rusya'nın güvenliği için
Türk askerinin Boğazlara yerleştirilmesinin gerekli olduğunu söyledik.

Ayrıca, Ortodoks Rusya'yı yanımıza çekmek amacıyla 24 Kasım 1934'te
Bakanlar Kurulu Kararı ile (1453'den önce Ortodoks mabedi olan) Ayasof-
ya'yı müze yaparak karşı atağa geçtik.

Lozan Anlaşması'nda yapılacak değişikliği tüm imzacı ülkelerin kabul 
etmesi gerekiyordu. Ayasofya kararı, imzacı devletlerden Yunanistan
üzerinde de etkili oldu. Çünkü Yunanistan da Ortodokstur.

Milletler Cemiyeti'nin Nisan ve Eylül 1935'de yapılan toplantılarında 
Lozan Anlaşması'nın Boğazlar maddesinin iptalini istedik, değişen
dünya koşullarında (Mussolini ve Hitler'i kastederek) Türkiye'nin gü-
venliği konusunda endişe duyduğumuzu belirttik.

Ayasofya tavizi ve baskı diplomasimizin etkisiyle Sovyet Rusya ve 
Yunanistan delegeleri "Türkiye'nin talebinin makul olduğunu" belir-
terek bizi desteklediler.

Bunun üzerine İtalya dışındaki diğer ülkeler de talebimizin makul 
olduğunu kabul edince 11 Nisan 1936'da Montrö'deki (Montreux)
Milletler Cemiyeti toplantısında Boğazlar konusunda yeni bir anlaş-
maya hazır olduğumuzu belirten bir nota verdik.

20 Temmuz 1936'da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı, TBMM'de
onaylandı ve Resmi Gazete'de yayınlanması bile beklenmeden 30,000
Türk askeri o gece yarısı İstanbul ve Çanakkale Boğazları'na konuşlandı.

Anlaşma 5 Ağustos 1936 günü Resmi Gazete'de yayınlandı.

Geniş bilgi için bakınız:

+++

Görüldüğü gibi, Ayasofya bir amaç uğruna Atatürk tarafından müze 
yapılmıştı. AK Parti ve MHP'ye duyurulur.

Yalnız onlar değil, CHP, İYİ Parti, hatta ADD bile bilmiyor.
ADD'nin Ayasofya açıklaması içler acısıdır.

+++

Amaç hasıl olunca Atatürk Ayasofya'nın müze değil, cami olarak tescil
edilmesi emrini verdi. Çünkü Montrö imzalanmış, artık Ayasofya'nın
müze olmasına gerek kalmamıştır.

Montrö'den 5 ay sonra, 19 Kasım 1936 günü düzenlenen Ayasofya'nın
tapusu şöyle:

Vasfı: Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseyi müştemil
            AYASOFYAYI KEBİR CAMİİ ŞERİFİ

Sahibi: Ebulfetih Sultan Mehmet Vakfı


Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bilumum zevatın "Tarihe
ihanet" ve benzeri sözlerle Atatürk'ü suçlamaları tamamen bilgi noksan-
lığı dolayısıyladır.

Eşek yükü ile maaş alan danışmanlarının da  bu konuda  Sayın Erdoğan'a
bilgi verecek donanımdan yoksun oldukları, aldıkları maaşları hak etmedik-
leri de böylece bir daha ortaya çıkmıştır.

"Atatürk müze yapmıştı, biz yeniden cami yaptık" iddiasının da doğru olma-
dığı tapuyu gören her aklı başında kişi tarafından anlaşılacaktır.

Atatürk eğer Ayasofya'yı müze yapmak isteseydi, tapuya "Vasfı: Müze"
yazdırırdı. Halbuki "AYASOFYAYI KEBİR CAMİİ ŞERİFİ" yazdırmış.

"Cami yaptık, tapuya da cami yazılsın" talebi ile Tapu Müdürlüğü'ne
gidenler "Zaten cami, müze değil ki" yanıtını alınca mosmor oldular.

Acaba utanıp özür dileyecekler mi?

Ayrıca, Atatürk eğer tapuya müze olarak tescil ettirmiş olsaydı bile, bu,
devlet kurucusu olarak onun yetkisi dahilinde olurdu ve hiç kimsenin 
bunu eleştirmeye hakkı olmazdı.

Her vesile ile Atatürk düşmanlığı yapamazsınız. Onun kurduğu devlette
oturuyorsunuz. Beğenmezseniz, beğendiğiniz bir ülkeye gidersiniz.

+++

Araya Hatay meselesi girdiği için ve ayrıca Montrö'den hemen sonra 
müze kararının geri alınması "sizi aldattık" anlamına geleceği için, 
ayrıca ömrü yetmediği için Atatürk bunu yapamamıştı.

Ancak günümüzdeki PKK - Kıbrıs - Doğu Akdeniz sorunlarımız dola-
yısıyla camiye döndürme kararı zamansız olmuştur.

Geniş bilgi için bakınız:

+++

7 yorum:

  1. Tarihi hakikatleri bilmeyenler yönetici olursa işte bötke manasız ve mesnetsiz konuşurlar.

    YanıtlaSil
  2. Çok yerinde bir yorum ve açıklama. Ali Serdar Bey var olunuz..
    Ömer F. Yılmaz

    YanıtlaSil
  3. Çok saçma bir kaynak insanların aklı ile alay etmeyin Simon larin emrine uyduk deyin guya bagimsiz bir devlet kurduk malup ettigimiz devletlerin sözüm ona herseylerini millete mote etmeye kalktik yillarcada bu milleti bunlara uymaya zorlandık olanı bu

    YanıtlaSil
  4. Atatürk bir dahiydi ahmağın dilinde ve cahilin dilnde tüm yüce değerler anlamsızdır mu makaleyi okuma zahmetine bil girmelerine de gerek yok çünkü onların inandırıldıkları yalanları vardır şablonuda hep aynı!

    YanıtlaSil
  5. İki tür Anadolu insanı vardır. Vatan sever ve vatanını satan. Atatürk'ten nefret edenler vatanını satanlardır. Atatürk fetömetre gibidir. Atatürk'e saygiliysa vatansever, değilse satılık haindir. Fetö de Atatürk düşmaniydi. Ülkesini seven birinin Atatürk düşmanı olabilmesi eşyanın tabiatına aykırı.

    YanıtlaSil