Ege
Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan
Pekünlü, Ortaçağ kalıntısı AKP Hükümeti tarafından boy hedefi haline getirildi
ve onun şahsında laiklik hapishaneye gönderildi.
Rennan Hoca, Büyük Patlama (Big Bang) dayatmasına teslim olmayan ender
bilim adamlarındandır. Yaratılış söylencesine benzetilebilecek yönleri
olması dolayısı ile emperyalist ülke yönetimlerince desteklenen bu teori,
sanki alternatifi olmayan, tüm bilim
adamlarınca kabul edilmiş bir teori olarak sunuluyor. Büyük Patlama teorisine
uygunluk göstermeyen gözlemler (örneğin ikiz yıldızlardaki bazı özellikler)
gizleniyor. Renna Hoca, bu uyumsuzlukları Astronomi Bölümü tarafından çıkarılan
dergide yayımlamıştı. Bu yazılardan bir kısmı Bilim ve Ütopya Dergisi'nde de
basıldı.
Evreni açıklamaya yönelik diğer teoriler ise yok sayılıyor, onlardan hiç
söz edilmiyor. Büyük Patlama zorla dayatılıyor.
*********
İ.Ü. Öğretim Görevlisi Tuncay
Erciyes, Büyük Patlama ile ilgili kişisel görüşlerini ve Rennan
Hoca'nın Büyük Patlama'ya karşı bildirisini feysbukta yayımladı. Özetleyerek
veriyorum:
*********
Tuncay Erciyes'in 24 Kasım 2014 günlü yazısının
özeti:
EVRENİN BAŞLANGICI BÜYÜK PATLAMA OLABİLİR
Mİ?
Büyük Patlama kuramını öne sürenler şuna inanmamızı
istiyorlar:
Evren yaklaşık 13 milyar yıl önce çok yoğun ve çok küçük bir noktadan
ibaretti. Bu halde ne kadar kaldığı hesaplanamıyor. Çünkü patlamadan önce madde,
enerji ve bu ikisinin varlığı ile tarif edilebilen ZAMAN
yoktu.
Fizik bilimine göre tanımlanamayan, yani fiziksel olarak yok olan bu
nokta, patlayarak ve ardından balon gibi şişerek, halen de şişmeye devam ederek,
bugünkü fiziksel evrenimizi yaratır.
GENİŞLEYEN EVRENİN YARATTIĞI SORUNLAR
Evren nasıl bir mekan içinde genişliyor? Evrenin dışında, onun
genişlemesine uygun bir mekan olması gerekir. Evrenimiz genişlerken, onu da
genişletmektedir. Bu mekanın içinde başka evrenler de olabilir. Peki, bu mekan
nasıl var oldu? Ve neyin içinde genişliyor? Böylece, kaçınılmaz olarak, sonsuz
sayıda iç içe evrenlerin varlığını kabul etmek zorunda
kalırız.
Kanımca, evrenin başlangıcı Büyük Patlama olamaz. Çünkü fiziksel olaylar
zaman ve mekan içinde cereyan ederler. Büyük Patlama ise, fiziksel bir olay
değil, bir yoktan var olma, yaratılma anıdır. Bu kuram, evrenin var oluşunun
bilimsel değil, dinsel, metafizik (fizik ötesi, dışı) bir açıklaması olabilir
ancak. Bu yüzden de VATİKAN bu kuramı benimsemiş ve CERN deneyine büyük maddi
yardım vermiştir.
Sanki Ortaçağ'da imişiz gibi, bilimsel araştırmalar kilise tarafından
yönlendiriliyor. Buna da kimse karşı çıkmıyor.
Metafiziğe ilgi duymama rağmen, sezgiye, araştırmasız kabule yani inanca
dayanan metafiziğin bilimi yönlendirmesini kabul etmiyorum.
*********
Rennan Pekünlü'nün 18 Kasım 2004 günlü yazısının
özeti:
BÜYÜK PATLAMA'YA KARŞI
BİLDİRİ
NOBEL ÖDÜLLÜ BİLİM ADAMLARINDAN AÇIK
MEKTUP
22
Mayıs 2004 günlü New Scientist Dergisi'nde "Bilim
Dünyasına Açık Mektup" başlığı ile yayımlanan yazı Büyük Patlama
tezine şöyle karşı çıkıyor:
Büyük Patlama modeli, giderek, artan sayıda düşsel varlıklara gerek
duyuyor. Diğer bir deyişle, asla gözlenmemiş olgu ve süreçlerin var olduğu
kabulüne dayanmak zorunda kalıyor.
Örneğin KARANLIK MADDE ve KARANLIK ENERJİ denilen, kimsenin görmediği,
gözlemlemediği, var olduğu kanıtlanmamış hayali (düşsel) varlıkların
(hayaletlerin) var olduğuna İNANMAMIZ isteniyor. Aksi halde uzayın şişerek
genişlemesini açıklamak mümkün olamıyor.
Eğer bu hayaletler işin içine sokulmaz ise, uzay gözlemleri ile Büyük
Patlama modeli arasında ölümcül bir uyuşmazlık, bir çelişki ortaya
çıkıyor.
Böylisi hayaletlere, yara bantlarına (Batlamyus episaykıllarına) başvurma
gereksinimi, fiziğin hiç bir dalında onaylanamaz.
Evrende gözlenen hafif elementlerin (Lityum, Döteryum, Helyum) anormal
bolluğunu açıklamak için, Büyük Patlama modeli, EVRENİN ŞİŞMESİ denilen
varsayıma (hayalete) gereksinim duyuyor. Ancak, böyle bir şişme için gerekli
olan madde yoğunluğu, Büyük Patlama sırasında gerçekleştiği savunulan çekirdek
birleşmelerinden (nükleer sentezden) oluşan yoğunluğun 20 katıdır.
Ayrıca, bu durumda, yani sadece Büyük Patlamada oluşan madde yoğunluğu
ile yola çıkıldığında, evrenin yaşının 8 milyar yıl olması gerekir. Oysa ki hem
Samanyolu'nda, hem de diğer gökadalarda 8 milyar yıldan milyarlarca yıl daha
yaşlı yıldızlar bulunmaktadır. 8 milyar yıldan daha yaşlı yıldızların olması,
Büyük Patlamada oluşan madde yoğunluğundan çok daha fazla madde yoğunluğu olması
ile mümkündür.
İşte bu çelişkinin önüne geçmek için, evrende gözlemlediğimiz madde ve
enerji dışında gözlemleyemediğimiz KARANLIK madde ve enerji hayaletleri olduğu
varsayımı ortaya atılmıştır. Ve gereken eksik madde böylece sözde
tamamlanmıştır.
Büyük Patlama kuramı, gözlemlerle sınayabileceğimiz bir tek nicel
öngörüde bile bulunamıyor. Bu kuramı destekleyenlerin başarı diye sundukları
şeyler, yapılan gözlemlerden sonra, kuramın çökmemesi için uydurulan bir dizi
ayarlanabilir parametrelerdir.
Tıpkı Batlamyus'un DÜNYA MERKEZLİ EVREN modelinin çökmemesi için
uydurduğu episaykıllar, yara bantları gibi.
Evreni açıklayan tek kuram Büyük Patlama
değildir.
BAŞLANGICI VE SONU OLMAYAN, SÜREKLİ EVRİM GEÇİREN BİR
EVREN hipotezine dayanan Plazma Evrenbilimi ve Durgun Durum Modeli de vardır. Bunlardan başka evren
modelleri de vardır.
Tüm
diğer evren modelleri evrendeki temel süreçleri (Hafif element bolluğunu, gökada
kümeleri ve süper kümelerinin oluşumunu, kozmik mikrodalga ardalan ışınımını,
gökadaların kırmızıya kaymalarının uzaklıkla nasıl arttığını)
açıklayabilmektedir.
Diğer evren modelleri Büyük Patlama kuramının yapamadığını da yapmış, son
zamanlarda gözlenen bazı süreçleri öngörebilmiştir.
Büyük Patlama yanlıları, diğer modellerin tüm gözlemleri açıklayamadığını
öne sürebilirler. Bu, hiç şaşırtıcı olmaz. Çünkü diğer modellerle ilgili
çalışmalar desteklenmedikleri için gelişmeleri sekteye
uğratılmıştır.
Büyük Patlamanın eksik ve aksak yanları tartışılamıyor, incelenemiyor.
Kuşkuya ve karşı görüşlere hoşgörü ile bakılmıyor. Genç bilim insanları, Büyük
Patlama karşıtı sözler söylemeyip sessiz kalmayı öğrendiler. Kuşkularını dile
getirdiklerinde, projelerine sağlanan PARASAL DESTEĞİ YİTİRMEKTEN
KORKUYORLAR.
Yapılan gözlemlerin yorumları Büyük Patlama'yı destekler yönde ise
"DOĞRU", değilse "YANLIŞ" olarak değerlendiriliyor.
Bilimsel makaleleri değerlendiren komitelerin hepsinde Büyük Patlama
yanlıları baskın konumdalar.
Bu
tavırlar, ÖZGÜR BİLİMSEL ARAŞTIRMA RUHUNA YABANCI, DOGMATİK bir aklın ortaya
çıktığını gösteriyor.
*********
Teşekkürler. Çok güzel bir yazı..
YanıtlaSil