28 Ağustos 2011
Türkiye,bir savaşın içine girmiştir.
ABD, Türkiye'ye açtığı savaşı şimdilik daha çok dolaylı araçlarla yürütse de yaşanan olay, savaştır.
ABD ordusunu galip ilan eden senaryo,''Metal fırtına''adıyla romanlaştırılıp piyasaya sürülmüştü.
E.Org. Alaattin Parmaksız'ın yazdığı senaryoda ise, Türkiye, Kürdünü bağrına basarak,savaşı kazanıyordu.
(Türk-Amerikan Savaşı, Bilgi yayınları)
Gerçekçi senaryo buydu.
Türkiye, kendisini devrimle yenileyecek,halk milli hükümetini kuracaktır.
Devrimin, bir tek denklemi vardır;bütün devrimler o denklemi doğrulamıştır.
Halk+Ordu=Devrim
Ordusuz devrim olmaz.
12 Mart'ta 1500,12 Eylül'de 2000 Atatürkçü subay ordudan atıldı,hapislere tıkıldı; işkenceden geçti.
O darbeler, en önce milli orduya darbeydi.
2002 yılından beri yaşanan olay ise,Ordunun bütününe darbedir. TSK,kurum olarak hedeftir.
2002 yılından beri yaşanan olay ise,Ordunun bütününe darbedir. TSK,kurum olarak hedeftir.
Hapislere atılanlar,12 Mart ve 12 Eylül'deki gibi yalnız teğmenler,üsteğmenler,yüzbaşılar değildir.
Orgenaraller, koramiraller zindanlara tıkılmaktadır. Bugün baş hedef ise,TSK'nın ışığı olan Org.Koşanerdir.
Atlantik Sistemi, TSK'yı eziyor ve tasfiye etmek istiyor.
TSK ise , bu taarruza yeniden halklaşarak, yeniden milletiyle birleşerek cevap veriyor.
Sistemin baş düşmanı, Türk subayıdır ve İşçi Partisi'dir.
Org. Işık Koşener'le birlikte TSK'da başını dik tutma, milletiyle birleşerek güç alma dönemi başlamıştır.
TSK ise , bu taarruza yeniden halklaşarak, yeniden milletiyle birleşerek cevap veriyor.
Sistemin baş düşmanı, Türk subayıdır ve İşçi Partisi'dir.
Org. Işık Koşener'le birlikte TSK'da başını dik tutma, milletiyle birleşerek güç alma dönemi başlamıştır.
Türk Ordusu, devrime mecbur olduğunu geniş yığınlardan daha önce anlamaktadır.
Çünkü onun her zaman, Namık Kemaller gibi ideolojik yol göstericileri vardır.
''Sivil-Asker aydın zümre'', devrimin öncü müfrezesini tanımlayan ispatlı bir tarih formülüdür. Yine geçerlidir.
Komuta kademesi, ABD ile birleştiği zaman, darbeler oldu.
Bugün Türk Ordusu milletiyle birleşecektir ve devrim olacaktır.
Herkes, her parti , her örgüt, her topluluk, her kurum, kendisine sormalıdır:Ben bu savaşın hangi tarafındayım?Milletin ve halkın cephesinde olmak, aynı zamanda halklaşan ve devrimcileşen ordunun cephesinde olmaktır.
Bunu göremeyen lafta solcular, kumda oynarlar.
Kumda oynamakta ısrar edenler, düşmanın aleti haline bile dönüşebilirler.
Savaş mevzisinden bakmak için de savaş mevzisine girmek gerekir.
Orduya kesinlikle güveniyorum; çünkü savaş mevzisindeyim.
Bugün 28 Ağustos, 2 gün sonra 30 Ağustos!
Orduya kesinlikle güveniyorum; çünkü savaş mevzisindeyim.
Bugün 28 Ağustos, 2 gün sonra 30 Ağustos!
++++++++++++++++++++++++++
Doğu Perinçek'in 28 Ağustos 2011 günlü Aydınlık köşe yazısından tarafımdan kısaltılarak alıntılanmıştır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder