26 Aralık 2025 Cuma

DEM kapatılmalı, zihinlerdeki silahlar da bırakılmalı

23 Aralık 2025 ULUSAL KANAL Çıkış Yolu programı.


Tevfik Kadan:
Komisyon'a sunulan DEM Parti raporunda özerklikten Kürtçe ana dilde eğitime kadar sürecin ruhuna uymayan çok sayıda talep ortaya konuldu. Siz DEM Parti'nin bu süreçteki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğu Perinçek:
Türkiye'de etnik temelde, mezhep temelinde, tarikat cemaat temelinde parti olamaz. Hem Siyasal Partiler Kanunu'na göre hem de Anayasa'nın 68. Maddesi'ndeki parti kapatma sebeplerine göre DEM Parti yasa dışıdır.

Kaldı ki, PKK feshediliyor. Peki bundan sonra yasal bir PKK mı olacak Türkiye'de? DEM Parti PKK'nın yasal kolu. Bu partiler kapatılacak. Türkiye'de bölücülüğe özgürlük yok. DEM Parti gibi ayrı bir devlet, idari özerklik, federe devlet amacı olan partiler kapatılması gereken partilerdir.

DEM Parti şunu demiş, bunu demiş, ben bunu tartışmıyorum. Bu parti ve buna benzer partiler kapatılacak.

"Terörsüz Türkiye yarattık ama o terörü yapan partiyi (PKK'yı) yasal planda falanca parti devam ettiriyor." Hayır, olmayacak. Bugünkü mevcut yönetimin (Ak Parti Hükûmeti) zaafı bu zaten. Sistemin zaafı burada. Kanunları uygulamıyor. Anayasa Mahkemesi kapatılması gereken partileri kapatmıyor.

Bölücülüğe, Orta Çağ gericiliğine, cemaatçiliğe, tarikatçılığa geçit yok. FETÖ'nün partisi olsa kapatmayacak mısın?

"PKK'yı feshettik ama yasal olarak PKK'yı sürdürüyoruz" O zaman niye PKK feshediliyor? PKK feshedildiğine göre PKK'nın tüm teferruatları da, PKK'nın işlevlerini devam ettirme sevdasında olanlar da kesinlikle kapatılacak.

Tevfik Kadan:
Komisyona raporunu sunan HÜDA-PAR da DEM Parti ile aynı talepleri öne sürdü

Doğu Perinçek:O da kapatılması gerek bir bölücü parti. Aynı zamanda Orta Çağ Kürtçüsü. O partilerle demokrasi olmaz. Derviş varsa, mürit varsa, mensup varsa, bölücü parti varsa demokrasi kuramazsınız.

Video kaydı: 53-59 dakikaları (saat olarak 21:22 - 21:25)

+++

HDP ve DEM kapatılsın” diyebilen tek parti 

2 Kasım 2024
+++

DEM ve benzeri partilerin kapatılması, bölücü silahların zihinsel olarak da bırakılması yolunda önemli bir adımdır.

Evet, eldeki silahlar bugün bırakılabilir, terörsüz Türkiye yaratılabilir, ancak zihinlerdeki silahlar (yani ayrı devlet kurma, federasyon, idari özerklik, ana dilde eğitim, eşit vatandaşlık gibi istekler) devam ettikçe gün gelir silahlar yine ele alınır.

Öcalan da 24 Kasım 2025 günü  İmralı'da yapılan son görüşmede Hüseyin Yayman (Ak Parti), Feti Yıldız (MHP) ve Gülüstan Kılıç Koçyiğit'ten (DEM Parti) oluşan Komisyon Heyeti'ne "Sadece PKK'nın elindeki silahların değil, zihinsel olarak da silahların bırakılması gerektiği"ni söyledi: 


Öcalan'ın söyledikleri 5 maddede özetlendi


1) Öcalan, 27 Şubat 2025 tarihinde yapmış olduğu "devlet ve toplumla bütünleme amacıyla silah bırakın ve örgütü feshedin" çağrısına bağlı olduğunu teyit etti.

27 Şubat çağrısının en önemli bölümü budur:
- Bırakılan silah bir gün gelir yerden alınabilir
- Kapatılan bölücü terör partisi bir gün gelir 
  aynı veya başka bir adla yeniden açılabilir
- Şimdi çözüm değil denilen ayrı ulus-devlet, federasyon,
  özerklik, kültüralist çözümler bir gün gelir istenebilir
Ancak açıklama, bütün bunların yeniden olmaması için bir öneri getiriyor, şu çağrıyı yapıyor:
- Türk Devleti ile bütünleşin
- Türk toplumu ile bütünleşin
- Silah bırakma ve PKK'yı feshetme bu amaçlarla yapılacak
Açıklamanın bu bölümü aynen şöyledir: 
"Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm guruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."


2) Ayrı devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümlerin (ana dilde eğitim gibi) çözüm olmadığı görüşünü teyit etti. 27 Şubat çağrısında Öcalan şöyle demişti:

- Ayrı ulus-devlet (Kürdistan) çözüm değildir
- Federasyon çözüm değildir
- İdari özerklik (Avrupa Özerklik Şartı gibi) çözüm değildir
- Kültüralist çözümler (ana dilde eğitim gibi) çözüm değildir.
Açıklamanın o bölümü aynen şöyledir:
"Aşırı milliyetçi savruluşun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır."


3) Zihinsel olarak da silahların bırakılması gerektiğini söyledi. Bu madde, ilk iki maddenin mantıksal sonucudur. Böylece Ak Parti Hükûmeti'nin yanlış olarak "Terörsüz Türkiye" diye tarif ettiği süreç, Vatan Partisi'nin önerisi olan "Bütünleşen Türkiye" hedefine yönelecektir. Silahların bırakılması "Terörsüz Türkiye" ise, zihinlerdeki silahların bırakılması da terörün geri dönmesi olasılığını ortadan kaldıran "Bütünleşen Türkiye" hedefidir.

Bunun için de DEM Parti, HÜDA-PAR gibi bölücü partilerin kapatılması, bölücü propagandanın önlenmesi ve Vatan Partisi'nin önerdiği af kanununun çıkarılması şarttır.


4) Suriye için üniter bir yapıyı benimsediğini, (YPG-YPJ-SDG gibi) ayrı savunma güçlerinin olmayacağını söyledi. Bu da 27 Şubat açıklamasındaki "tüm gruplar silah bırakmalı" ifadesini ete kemiğe büründürmektedir. Yani yalnızca PKK değil, PKK'nın Suriye, Irak ve İran'daki uzantıları da silah bırakacak.


Öcalan ilk buluşmalarında Sırrı Süreyya Önder'e ve Pervin Buldan'a: "Dikkat edin, İsrail sizi öldürür" demişti.

PYD-YPG-SDG hakkında da "İsrail kendi Haşd-i Şabi'sini yaratmış" eleştirisi yapmıştı. İran nasıl Irak içinde kendisine bağlı Haşd-i Şabi silahlı örgütünü yaratmış ise, İsrail de aynı şekilde Suriye içinde kendisine bağlı PYD-YPG-SDG silahlı örgütünü yarattı demek istemişti. 

SDG örgütü bir yandan sahtekarca "Önder Apo'ya bağlıyız" dediği halde İsrail-ABD etkisi ile "Silah bırakmayız, özerklik isteriz" diyor. 

Aynı şekilde DEM Parti içinde ağırlıkta olan ABD - İsral yanlısı ekip de bir yandan sahtekarca "Önder Apo'ya bağlıyız" dediği halde "ana dilde eğitim, özerklik" istemektedir.


+++

arşiv:

Öcalan'ın açıklamasının eleştirisi 
Öcalan "İsrail sizi öldürür" demişti: 
Önder-Perinçek görüşmesi 

PKK Kongresi: Önder Apo dedikse o kadar da değil 

+++

24 Aralık 2025 Çarşamba

ABD istihbaratı: "AB ve NATO yalan söylüyor" - ABD'de iç çatışma

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard sosyal medya hesabından Biden tayfasını, NATO'yu ve Avrupa Birliği'ni yaylım ateşine tuttu.  23 Aralık 2025

"Rusya saldıracak" diyen küreselcileri (Biden tayfasını) "Derin Devlet" olarak niteledi. Küreselciler "Geri çekilmeyelim, dünya jandarmalığına devam edelim, Ukrayna ve Tayvan'ı, İsrail'i, PKK yapılanmasını destekleyelim" konumundalar. Silah üreticileri ve diğer saldırgan sermaye guruplarının temsilciliğini Biden yapıyor. Savunma Bakanlığı (PENTAGON) ve üst düzey etkin görevdeki yüksek rütbeli subaylar da onları destekliyor.

Aydınlık, 24 Aralık 2025

Tulsi Gabbard şöyle devam etti:

"Derin Devlet'in savaş çığırtkanları bizim AB - NATO görüşünü kabul ettiğimizi ve desteklediğimizi iddia ediyor. Bu yalan. 

AB ve NATO, Rusya'nın amacının Avrupa'yı işgal etmek olduğunu söyleyerek Başkan Trump'ın Ukrayna'ya ve Avrupa'ya barış getirme  çabalarını baltalamaya çalışıyor."

Gabbard'ın paylaşımları 1 milyon bile görüntülenmezken, bu paylaşımı 20 milyon kez görüntülendi.

ABD böylece Avrupa Birliği'nin ve NATO'nun savaş çıkarma, Ukrayna - Rus barışını engelleme amacı güden küreselci, Biden yandaşı - Trump karşıtı yöneticilerine açıkça savaş açmış oldu.

+++

11 Aralık 2025

Başkanı Trump olan Cumhuriyetçi Parti'nin ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Thomas Massie, 2018'den beri NATO'dan çıkmayı sorguladıklarını belirterek:

"NATO Soğuk Savaş'tan kalma bir kalıntıdır. ABD NATO'dan çekilmeli, o parayı ülkemizi savunmak için kullanmalı"

demiş ve Başkan'ın (Trump'ın) ABD'yi NATO'dan çekmesi ve NATO'yu feshetmesi önerisini içeren bir yasa tasarısını Kongre'ye  sunduğunu açıklamıştı:


İşte bu açıklamayı Gabbard'ın yaylım ateşi takip etti.

+++

"Dünya jandarmalığını bırakalım, önceliği ABD'nin kalkınmasına, üretimin artmasına, vatandaşın geçim şartlarının düzelmesine verelim" diyerek silah sanayisine karşı kullanım malları üreticisi sermayeyi destekleyen Trump, bunu "Önce Amerika" (MAGA = Make America Great Again = ABD'yi tekrar büyük yap) söylemi ile açıklamıştı.

ABD içindeki bu çatışmayı Doğu Perinçek ayrıntılı bir şekilde inceledi, KAYNAK YAYINLARI bastı:


+++

Fikret Akfırat, Aydınlık köşe yazısında bu çatışmayı inceledi:

PENTAGON (Savunma Bakanlığı ve yüksek rütbeli askerler) Trump'ın barış getirme planına karşı direniyor.

Buna karşı Trump yönetimi 4 Aralık'ta yani Ulusal Güvenlik Stratejisi açıkladı. Yeni belge, ABD yönetiminin, 2. Dünya Savaşı’nın ardından son 80 yıllık ulusal güvenlik stratejisinden köklü bir kopuşu yansıtıyor. Bu yeni strateji, Avrupa’daki geleneksel Atlantikçi siyasi eliti çileden çıkardı. ABD içinde de sermaye, medya ve devlet içinde derin nüfuzu olan neocon/siyonist kesim yeni stratejiye karşı feryat figan ediyor

Pentagon, yani Amerikan Ordusu, ABD devletinin çelik çekirdeğindeki kilit kurumdur. ABD’de en yetkili kişi Başkan’dır ama Pentagon ve CIA’nin desteklemediği kişinin başkanlığı sürdüremeyeceği JFK (John F. Kennedy) suikastı başta olmak üzere birçok örnekle sabit.

Bu yüzden Trump bu kurumlardaki Biden yandaşlarını temizleme harekatına başladı. Bu bağlamda neo-conların yani küreselcilerin tüm karşı koymalarına rağmen  Pentagonun politik planlama biriminin başına Elbridge Colby getirildi.

Colby, dünya genelindeki mevcut askeri konuşlanma düzeninin, ABD’nin gücünü dağıttığını ve zayıflattığını savunuyor. Bu bağlamda 
ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), 
Avrupa Komutanlığı (EUCOM) ve 
Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) 
birleştirilerek 
"ABD Uluslararası Komutanlığı" adı altında tek bir çatıya bağlanacak.
Ayrıca, ABD ordusunun en üst operasyonel yapıları olan muharip komutanlıkların sayısı 11’den 8’e düşürülecek. 

Donald Trump yönetimi, Ulusal Güvenlik Konseyi’nde ve istihbarat kurumlarında kendi stratejisine karşı olanlara yönelik büyük temizlik yaptı. Şimdi sıranın Pentagon’a geldiği anlaşılıyor. 

Tabii, Trump’ın karşısındaki güçlerin de direndiğini hesaba katmak gerekiyor.

Sonuç: Hem Atlantik kampı içinde hem de ABD içindeki mücadele daha fazla şiddetlenecek.

Fikret Akfırat'ın yazısının tamamı:
Pentagon'da yeniden yapılanma 

+++

Suriye'deki PKK - PYD - YPG - SDG yapılanmasının ve İsrail yayılmacılığının baş destekçisi olan CENTCOM'un (sentkom okunuyor) tasfiye edilecek olması başlı başına önemli. Ancak planın uygulanabilme olasılığı var mı, bekleyip göreceğiz.

CENTCOM (U.S. Central Command) hakkında ayrıntılı bilgi: 

+++

22 Aralık 2025 Pazartesi

ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı Türkiye-Rusya-Çin İttifakı


21 Aralık 2025
+++

Devlet Bahçeli18 Eylül 2025 günü şöyle demişti:
"Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı
Türkiye - Rusya - Çin (TRÇ) İttifakı arzu ve önerimizdir"

ULUSAL KANAL Haber Müdürü M. İlker Yücel 
"cesur olup ittifaka İran'ın da eklenmesini" önerdi.

Ayrıntılı bilgi için bakınız: 
Bahçeli’nin Türkiye – Rusya – Çin ittifakı önerisi 
seçenek değil mecburiyet 

+++

MHP organları ve Anadolu Ajansı bile bu öneriyi örtbas etmek için ellerinden geleni yaptılar. Atlantikçiler feryadı bastı. Sözde sağcı, solcu, Atatürkçü, milliyetçi gerçekte ise NATO'cu olan bu güruh çılgına döndü.


Ayrıntılı bilgi için bakınız: 
Büyük telaş: Bahçeli’nin önerisini gizlemeye çalışan 
NATO’cular şaşkın 

+++

Bununla kalmayan Bahçeli, Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) bağlı ülkeleri Batı'ya kaptırmamak için de TRÇ ittifakının önemli olduğunu söyledi ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) için şöyle konuştu: 

"BDT, ŞİÖ ve TDT, birbirlerinin hukukunu, varlığını gözeten, devletlerin egemen eşitliği ve hukukun üstünlüğü ilkelerine saygılı bir anlayışla dünyayı yeniden bir düzene kavuşturabileceklerdir."

Böylece ittifaka ŞİÖ üyesi İran da eklenmiş oldu.

Ayrıntılı bilgi için bakınız: 
TRÇ önerisi takiye mi derken 
Bahçeli Şanghay’a yelken açtı 
O günden bu yana MHP, yalnızca Bahçeli'nin değil, diğer parti yöneticilerinin de açıklamaları ile bu çizgiyi derinleştirdi. "Bu bir takiye, Bahçeli Amerikancıdır, Avrasyacı olamaz" diyenler artık konuşamıyor.

1996’da Doğu Perinçek “Avrasya Seçeneği” kitabını yayınladı. Vatan Partisi İstanbul’da 2000 – 2004 yıllarında çok sayıda ülkenin katıldığı Avrasya Konferansları topladı. TRÇ ittifakı Vatan Partisi'nin programıdır.
Ayrıntılı bilgi için bakınız: 

TRÇ İttifakı ve Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılma yalnızca Vatan Partisi'nin programında var:

Madde 18. Avrasya’da İşbirliği ve İttifak
Türkiye, dünyada ve bölgemizde güvenlik ve barış için, başta Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Orta Asya Cumhuriyetleri, Hindistan, Pakistan olmak üzere Avrasya ülkeleriyle işbirliği ve dayanışmasını güçlendirecek, dünya dengelerini değerlendirecektir. Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü içindeki bağımsız yerini alacaktır. Böylece ülkemizin ABD ve AB ile ilişkilerini normalleştireceği ve karşılıklı yarar esasına oturtacağı koşullar da yaratılmış olacaktır.

Yurt ve dünya şartları dayatmış, çıkış yolunun NATO, ABD ve AB zincirlerinden yani emperyalizmin pençesinden kurtulmak, yeniden Atatürk dönemindeki gibi tam bağımsızlığımızı kazanmak olduğu iktidar partisinin ortağı tarafından da görülmüştür.

+++


MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı:
"MHP, dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı Türkiye - Rusya - Çin (TRÇ) İttifakı önermektedir"

+++a


MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın:
"Emperyalizm için artık deniz bitmiş kara görünmüştür. 
Sömürü düzeni bozulmuş, sömürü kaynakları birer birer ellerinden çıkmaya başlamıştır.
Batı dünyasında insan hakları ve demokrasi dışlanmıştır."

+++


MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir:
"Yunanistan'da sözde Rusya tehdidi ile yüksek kapasiteli üsler kuran ABD, İsrail yayılmacılığını destekliyor. Doğu Akdeniz'e, Kıbrıs'a yığınak yapan, Ege adalarını silahlandıran Yunanistan - Kıbrıs Rum - İsrail ittifakının tehdidine karşı çözüm Türkiye Rusya Çin ittifakının devreye alınmasıdır." 

+++

MHP içinde TRÇ İttifakı önerisine karşı bir ses çıkmıyor. 

ABD talimatı ile MHP'yi bölen İYİ Parti, Zafer Partisi, Anahtar Parti gibi sahte milliyetçiler ise ülkemizin NATO-ABD-AB şeytan üçgeninden çıkmaması için ellerinden geleni yapıyor, "Çin'de, Rusya'da diktatörlük var" diye feryat ediyorlar.

+++

13 Aralık 2025 Cumartesi

İşçiler azınlıkta oldukları Asgari Ücret Masası'na oturmuyor


Liman-İş Sendikası Eski Genel Başkanı, Vatan Partisi İstanbul İl Yöneticisi Melih Hüsnü Yılmaz, ULUSAL KANAL'da 4 Kasım 2025 akşamı Asgari Ücret Masası'ndaki adaletsizliği açıkladı,
Özetleyerek veriyorum:

3 Temmuz 1973 günlü Resmi Gazete'de Asgari Ücret Yönetmeliği yayımlandı.Buna göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu aşağıdaki gibi oluşuyor:
- 5 işveren temsilcisi. 3 işveren konfederasyonundan en
  büyüğü olan TİSK, 5 üye ile katılıyor.
- 5 işçi temsilcisi. 7 işçi konfederasyonundan en büyüğü
  olan Türk-İş 5 üye ile katılıyor.
- 5 Hükümet temsilcisi
Toplam 15 üye.

Halbuki, bu yönetmeliğin dayandığı Uluslararası Çalışma Teşkilatı'nın 30 Mayıs 1928 tarih 26 nolu Asgari Ücreti Belirleme Sözleşmesi, "İlgili işçi ve işveren temsilcileri eşit sayıda katılacaklar" diyor. Hükümet temsilcisi demiyor.

Anayasamızın 90. Maddesi'ne göre, uluslararası yasalar Türk Hukuku'nun üzerindedir.

26 nolu Sözleşme'de "Hükümet temsilcisi" yoktur. Bizim yönetmeliğe niçin Hükümet temsilcileri konulmuştur?

Hükümet temsilcileri de komisyona katılınca ne oluyor?
İşçi sınıfını temsil eden 5 kişiye karşı 10 kişi oluyor.

Video kaydı: 

+++

Türk - İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar:
"Asgari Ücret Komisyonu'nun adaletsiz olduğunu belirterek değişiklik istedik. Bakanlık bir adım atmadı. Bu durumda masada olmayacağız."

İşçiler, azınlıkta oldukları masaya oturmamakta kararlı.
1967'den beri toplanan masa ilk kez işçisiz başlayacak.

Meclis'teki sözde muhalefet partileri bu adaletsizliği ortadan kaldıracak bir düzenleme için Meclis'e önerge vermiyor, 
Hükümet ve işverenler rahatça hareket edebiliyor. Neden? Hepsi bu düzenin partileri çünkü... Bakmayın siz yoksulluk edebiyatı yapıp Hükümet'i eleştirdiklerine.

Bu konuda Ak Parti ne ise, CHP de, diğerleri de odur.



Aydınlık, 12 Aralık 2025

Aydınlık, 13 Aralık 2025
+++

İşçi sınıfı ve halkımızın üzerinde dışa bağımlı sermayenin hakimiyetine karşı mücadele devam etmektedir.

Bu da metal işçisinin toplu sözleşme mücadelesi:


+++

11 Aralık 2025 Perşembe

Yerli Malı Haftası'nın içi yeniden nasıl doldurulacak

Tüm okullarda içi boş bir Yerli Malı Haftası daha kutlandı.
Hangi yerli malı? Her taraf ithal mallarla dolmuş durumda.


"Yerli Malı Yurdun Malı Herkes Onu Kullanmalı" sözü geçmişte kalan bir uygulamanın hatırası olarak kalmasın.

Yine yerli malı üretelim, bu sözü güncel olarak kullanma hakkımız olsun. Evet, Yerli Malı Haftası kutlanıyor ama bu gerçekler söylenmiyor, kutlamanın içi boş kalıyor.

+++

Peki, bu nasıl olabilir? İthal mallarla rekabet edemediği için üretimi azalan yerli mallar yeniden nasıl iç piyasaya hakim hale gelebilecek? Yabancı malların saldırısı nasıl duracak?

Yanıtı Vatan Partisi'nin hazırladığı Milli Hükümet Programı veriyor, buyurun görelim:

Madde 42:
Başta tarım ürünleri olmak üzere Türkiye'de yeterince üretilebilecek malların, lüks tüketim maddelerinin ve ikame edilebilecek malların dış alımına (ithal edilmesine) son verilecek.


+++

Turgut Özal - Kenan Evren darbesinin başlattığı  "Dünya Ekonomisi ile Bütünleşme" yani "Türkiye Ekonomisini Emperyalizme Teslim Etme" programı, ENFLASYON ÖCÜSÜ pompalanarak hayata geçirildi.

Aydınlık, 9 Aralık 2025

Emperyalizmin dayatmasına göre, enflasyon bir canavardı. Onu önlemek için maliyetleri düşürmek gerekiyordu. Bunun için de bir mal nerede daha ucuz ise oradan alınmalıydı. Böylece daha ucuza imalat yapılacak ve mallar uluslararası piyasada rekabet edebilecekti.

Pamuk Mısır'da daha ucuzdu. Türk tütününü Yunanistan daha ucuza üretiyordu. Hatta Amerika'daki Virjinya tütünü daha da ucuzdu. Kömür Güney Afrika'da daha ucuzdu.

Örnekler böyle devam edince Türkiye'nin pamuk, mısır, tütün, mercimek, buğday üretmesine gerek yoktu. Böylece tarım üretimimiz azaldı, tarımla uğraşan nüfus azaldı. Muzdan pirince yabancı mallar rafları istila etti. Hatta samanı bile dışarıdan almaya başladık.

Kömürü ucuz diye dışarıdan alınca başta Zonguldak olmak üzere kömür madenlerimizde üretim yok seviyesine düştü. İşçiler işsiz kaldı.

Zonguldak'ta 1,5 milyar ton kömür rezervi var ama Türkiye'nin ihtiyacı olan yıllık 40 milyon ton kömürün 39 milyon tonu ithal ediliyor, ancak 1 milyon tonu Zonguldak'ta üretiliyor. Kömür yalnızca bir örnek. Pamuk, tütün... hep aynı ihanet. 

Ucuza mal edelim, enflasyon düşsün aldatmacasının sonunda enflasyon düşmedi arttı, dış borç tuzağına düştük. Niye mi? Ucuz diye o malları dışarıdan almak için paramız yok, dışarıdan borç aldığımız para ile o malları almaya devam ediyoruz. O borca faiz ödüyoruz, çok borçlu olduğumuz için normalden çok daha yüksek faiz. Dış borcumuz bu yüzden katlanarak artıyor, dolar ve avro bu yüzden yükseliyor, enflasyon bu yüzden daha da artıyor.

Bu kısır döngüden kurtulmak, "enflasyondan korkmuyoruz" demek ve yeniden yerli malı üretimine başlamak, ithalata son vermek için biricik yol Vatan Partisi'nin programını uygulamaktır.


Sendika Başkanı Yeşil "İşçi lazım" diyor.

Ama işin aslı öyle değil. İşçi almak için öncelikle devletin kömür ithaline son verip kömürü Zonguldak'tan çıkarma kararı vermesi gerekir ki üretimi artırmak için yeni işçi alınsın.

Çare Milli Hükümet Programı'nı uygulamaktır.

+++


7 Aralık 2025 Pazar

Her Altı Ok Atatürk'ün mü? Devletçilik - CHP 2025 Programı


"CHP Programı'nda Altı Ok var" diyerek CHP'nin Atatürkçü olduğu öne sürülüyor ve buna inanılıyor.

"Her sakallıyı baban mı sandın" ata sözünü anımsayalım.
Evet, Altı Ok var ama bunların içeriği Atatürk'ün önerdiği ve uyguladığı gibi midir?

+++

CHP 2025 Programı devletçiliği şöyle açıklıyor: (Sayfa 8)

“CHP’nin devletçilik anlayışı, ülkenin kalkınması, bağımsızlığı ve yurttaşın refahı için devletin ekonomide üretken ve toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda yön veren bir aktör olarak var olmasını öngörür.”


+++

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu bunu şöyle yorumluyor:

"Devleti, öncü bir üretici güç yerine yön veren bir aktör olarak tarif ediyor. Yani asıl rol yine özel sektörün. Halbuki 1935 yılının “Devletçilik” tanımında devlet, ekonomide lider yatırımcı konumundadır. Zaten biliyoruz ki o yıllarda devletin gerçekleştirdiği büyük yatırımlar bu ilke çerçevesinde yapılmıştır." 


+++

Program: "... devlet stratejik alanlar başta olmak üzere ekonomide üretici ve girişimcidir." diye devam ediyor.

Ancak devletin üretici olduğu tüm stratejik alanlar Turgut Özal - Kenan Evren rejiminin başlattığı "Dünya Ekonomisi ile Bütünleşme" yani "Türkiye Ekonomisini Emperyalizme Teslim Etme" programı üzerinden yabancı ve yerli sermayeye satılarak özelleştirildi ve devlet üretimden kovuldu.

12 Eylül Özal-Evren darbesinden bugüne kadar tüm hükümetler özelleştirmeye devam etti.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT'ler) haraç mezat satıldı. TEKEL, Sümerbank, Şeker Fabrikaları, TÜPRAŞ, Et ve Balık Kurumu, Paşabahçe Şişe Cam, Gübre fabrikaları, bankalar, barajlar, limanlar, madenler, elektrik santralleri, elektirik dağıtım şirketleri, devlete ait aklınıza gelen her şey haraç mezat yandaşlara, yabancılara satıldı.

+++

SÖZCÜ Gazetesi "Cumhuriyet yaptı, AKP sattı" diyor ve satılanların listesini veriyor: 

Milli Gazete de "AKP sattı" diyor: "Ak Parti’nin özelleştirme ısrarı kamu kurumlarının elden çıkarılmasıyla sonuçlandı. CHP’li Haydar Akar, kamunun elinde sadece 71 kurum kaldığını söyleyerek : 'Üretimden vazgeçtiler. Ekonomik krizin ana sebebi bu' dedi." Sanki özelleştirmeyi Ak Parti icat etmiş: 

AKP sattı da ondan önce gelenler satmadı mı? CHP de sattı, AP de sattı, hepsi 12 Eylül darbesinin programının uyguladılar. Buyurun okuyun ağlayın:

Süleyman Demirel - Erdal İnönü ve Tansu Çiller - Murat Karayalçın Hükümetlerinin sattıkları, okuyun ağlayın: 

+++

"Devletçiyiz" diye böbürlenen CHP, tam aksine, koyu bir özelleştirmecidir, devletçi değil. Niye mi?

Devletin özelleştirme yolu ile satılan yüzlerce, belki bini aşkın işletmesinin yeniden kamulaştırılması ile ilgili hiç bir şey yok CHP 2025 Programı'nda. Tıpkı önceki programlarında olduğu gibi. CHP'nin 12 Eylülcü programı değişmemiştir. 

CHP iktidara gelip hiç özelleştirme yapmasa bile (zaten geriye kaç adet devlet işletmesi kaldı, iki elin on parmağı kadar) özelleştirilmiş devlet işletmelerini yeniden kamulaştırmadığı sürece devletçilik yapamaz. Zaten yapmak istemiyor. Bütün o devletçilik palavraları Atatürkçü saf seçmeni kandırma amaçlı.

Demek ki, CHP yönetimi, devletçilik okunu özel teşebbüs okuna dönüştürmüştür. O ok artık Atatürk'ün oku değildir.

+++

Atatürk'ün Devletçilik Oku Vatan Partisi'nin Milli Hükümet Programı'nda şöyle ete kemiğe bürünüyor:

35. Özelleştirmeye Son, KİT’lerin Verimli Kılınması


Özelleştirme kapsamında bulunan ve yürütülen bütün işlemler derhal durdurulacaktır. 


Özelleştirme kapsamına alınan ve özelleştirilen, ortaklık yapısı kısmen ya da tamamen değiştirilerek yönetimi yabancı sermaye ve işbirlikçilerine veya yerli sermayeye devredilen ya da bunlarla paylaşılan İktisadi Devlet Teşekkülleri, Kamu İktisadi Kuruluşları ve bunların iştirakleri yeniden kamulaştırılacaktır. 


Özelleştirmeyle ilgili bütün işlemler ayrıca soruşturulacaktır.


https://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/temel-belgeler/milli-hukumet-programi-4126

 


+++

Buyurun bir de CHP Programı'nın Devletçilik palavralarını görelim. Özelleştirme ile ilgili bir şey var mı bakalım:

Özelleştirmeye karşı tek söz yok ama "toplumsal cinsiyet eşitliği" var. Yani emperyalizmin beşinci kolu LGBT hareketi devlet koruması altına alınacak. Eşcinsellere karşı değiliz, ancak Devletçilik oku ile eşcinselliğin ne gibi bir ilgisi var? Devletin görevleri başka bir şey, devletçilik başka bir şey. Eşcinsellerin haklarının korunması devletin görevidir, devletçilik ilkesi ile ilgisi yoktur. Devletçilik, ekonomi ve sanayi ile ilgili bir uygulamadır.

CHP demek ki, devletçiliğin ne olduğunu bilmemektedir (!)



+++

12 Eylül Özal - Evren darbesinin özelleştirme saldırısına en başından beri karşı çıkan tek parti Vatan Partisi'dir.

Atatürk'ün Devletçilik oku Vatan Partisi'nin programında koruma altına alınmıştır.

+++

arşiv:

Kılıçdaroğlu: “İsrail - ABD belası” -
CHP’de iki çizgi savaşı Bölüm 1 
https://aliserdarbolat.blogspot.com/2025/11/klcdaroglu-israil-abd-belas-chpde-iki.html

Özgür Özel: Tam Yol Batı - CHP’de iki çizgi savaşı Bölüm 2 
https://aliserdarbolat.blogspot.com/2025/11/ozgur-ozel-tam-yol-bat-chpde-iki-cizgi.html