13 Aralık 2025 Cumartesi

İşçiler azınlıkta oldukları Asgari Ücret Masası'na oturmuyor


Liman-İş Sendikası Eski Genel Başkanı, Vatan Partisi İstanbul İl Yöneticisi Melih Hüsnü Yılmaz, ULUSAL KANAL'da 4 Kasım 2025 akşamı Asgari Ücret Masası'ndaki adaletsizliği açıkladı,
Özetleyerek veriyorum:

3 Temmuz 1973 günlü Resmi Gazete'de Asgari Ücret Yönetmeliği yayımlandı.Buna göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu aşağıdaki gibi oluşuyor:
- 5 işveren temsilcisi. 3 işveren konfederasyonundan en
  büyüğü olan TİSK, 5 üye ile katılıyor.
- 5 işçi temsilcisi. 7 işçi konfederasyonundan en büyüğü
  olan Türk-İş 5 üye ile katılıyor.
- 5 Hükümet temsilcisi
Toplam 15 üye.

Halbuki, bu yönetmeliğin dayandığı Uluslararası Çalışma Teşkilatı'nın 30 Mayıs 1928 tarih 26 nolu Asgari Ücreti Belirleme Sözleşmesi, "İlgili işçi ve işveren temsilcileri eşit sayıda katılacaklar" diyor. Hükümet temsilcisi demiyor.

Anayasamızın 90. Maddesi'ne göre, uluslararası yasalar Türk Hukuku'nun üzerindedir.

26 nolu Sözleşme'de "Hükümet temsilcisi" yoktur. Bizim yönetmeliğe niçin Hükümet temsilcileri konulmuştur?

Hükümet temsilcileri de komisyona katılınca ne oluyor?
İşçi sınıfını temsil eden 5 kişiye karşı 10 kişi oluyor.

Video kaydı: 

+++

Türk - İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar:
"Asgari Ücret Komisyonu'nun adaletsiz olduğunu belirterek değişiklik istedik. Bakanlık bir adım atmadı. Bu durumda masada olmayacağız."

İşçiler, azınlıkta oldukları masaya oturmamakta kararlı.
1967'den beri toplanan masa ilk kez işçisiz başlayacak.

Meclis'teki sözde muhalefet partileri bu adaletsizliği ortadan kaldıracak bir düzenleme için Meclis'e önerge vermiyor, 
Hükümet ve işverenler rahatça hareket edebiliyor. Neden? Hepsi bu düzenin partileri çünkü... Bakmayın siz yoksulluk edebiyatı yapıp Hükümet'i eleştirdiklerine.

Bu konuda Ak Parti ne ise, CHP de, diğerleri de odur.



Aydınlık, 12 Aralık 2025

Aydınlık, 13 Aralık 2025
+++

İşçi sınıfı ve halkımızın üzerinde dışa bağımlı sermayenin hakimiyetine karşı mücadele devam etmektedir.

Bu da metal işçisinin toplu sözleşme mücadelesi:


+++

11 Aralık 2025 Perşembe

Yerli Malı Haftası'nın içi yeniden nasıl doldurulacak

Tüm okullarda içi boş bir Yerli Malı Haftası daha kutlandı.
Hangi yerli malı? Her taraf ithal mallarla dolmuş durumda.


"Yerli Malı Yurdun Malı Herkes Onu Kullanmalı" sözü geçmişte kalan bir uygulamanın hatırası olarak kalmasın.

Yine yerli malı üretelim, bu sözü güncel olarak kullanma hakkımız olsun. Evet, Yerli Malı Haftası kutlanıyor ama bu gerçekler söylenmiyor, kutlamanın içi boş kalıyor.

+++

Peki, bu nasıl olabilir? İthal mallarla rekabet edemediği için üretimi azalan yerli mallar yeniden nasıl iç piyasaya hakim hale gelebilecek? Yabancı malların saldırısı nasıl duracak?

Yanıtı Vatan Partisi'nin hazırladığı Milli Hükümet Programı veriyor, buyurun görelim:

Madde 42:
Başta tarım ürünleri olmak üzere Türkiye'de yeterince üretilebilecek malların, lüks tüketim maddelerinin ve ikame edilebilecek malların dış alımına (ithal edilmesine) son verilecek.


+++

Turgut Özal - Kenan Evren darbesinin başlattığı  "Dünya Ekonomisi ile Bütünleşme" yani "Türkiye Ekonomisini Emperyalizme Teslim Etme" programı, ENFLASYON ÖCÜSÜ pompalanarak hayata geçirildi.

Aydınlık, 9 Aralık 2025

Emperyalizmin dayatmasına göre, enflasyon bir canavardı. Onu önlemek için maliyetleri düşürmek gerekiyordu. Bunun için de bir mal nerede daha ucuz ise oradan alınmalıydı. Böylece daha ucuza imalat yapılacak ve mallar uluslararası piyasada rekabet edebilecekti.

Pamuk Mısır'da daha ucuzdu. Türk tütününü Yunanistan daha ucuza üretiyordu. Hatta Amerika'daki Virjinya tütünü daha da ucuzdu. Kömür Güney Afrika'da daha ucuzdu.

Örnekler böyle devam edince Türkiye'nin pamuk, mısır, tütün, mercimek, buğday üretmesine gerek yoktu. Böylece tarım üretimimiz azaldı, tarımla uğraşan nüfus azaldı. Muzdan pirince yabancı mallar rafları istila etti. Hatta samanı bile dışarıdan almaya başladık.

Kömürü ucuz diye dışarıdan alınca başta Zonguldak olmak üzere kömür madenlerimizde üretim yok seviyesine düştü. İşçiler işsiz kaldı.

Zonguldak'ta 1,5 milyar ton kömür rezervi var ama Türkiye'nin ihtiyacı olan yıllık 40 milyon ton kömürün 39 milyon tonu ithal ediliyor, ancak 1 milyon tonu Zonguldak'ta üretiliyor. Kömür yalnızca bir örnek. Pamuk, tütün... hep aynı ihanet. 

Ucuza mal edelim, enflasyon düşsün aldatmacasının sonunda enflasyon düşmedi arttı, dış borç tuzağına düştük. Niye mi? Ucuz diye o malları dışarıdan almak için paramız yok, dışarıdan borç aldığımız para ile o malları almaya devam ediyoruz. O borca faiz ödüyoruz, çok borçlu olduğumuz için normalden çok daha yüksek faiz. Dış borcumuz bu yüzden katlanarak artıyor, dolar ve avro bu yüzden yükseliyor, enflasyon bu yüzden daha da artıyor.

Bu kısır döngüden kurtulmak, "enflasyondan korkmuyoruz" demek ve yeniden yerli malı üretimine başlamak, ithalata son vermek için biricik yol Vatan Partisi'nin programını uygulamaktır.


Sendika Başkanı Yeşil "İşçi lazım" diyor.

Ama işin aslı öyle değil. İşçi almak için öncelikle devletin kömür ithaline son verip kömürü Zonguldak'tan çıkarma kararı vermesi gerekir ki üretimi artırmak için yeni işçi alınsın.

Çare Milli Hükümet Programı'nı uygulamaktır.

+++


7 Aralık 2025 Pazar

Her Altı Ok Atatürk'ün mü? Devletçilik - CHP 2025 Programı


"CHP Programı'nda Altı Ok var" diyerek CHP'nin Atatürkçü olduğu öne sürülüyor ve buna inanılıyor.

"Her sakallıyı baban mı sandın" ata sözünü anımsayalım.
Evet, Altı Ok var ama bunların içeriği Atatürk'ün önerdiği ve uyguladığı gibi midir?

+++

CHP 2025 Programı devletçiliği şöyle açıklıyor: (Sayfa 8)

“CHP’nin devletçilik anlayışı, ülkenin kalkınması, bağımsızlığı ve yurttaşın refahı için devletin ekonomide üretken ve toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda yön veren bir aktör olarak var olmasını öngörür.”


+++

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu bunu şöyle yorumluyor:

"Devleti, öncü bir üretici güç yerine yön veren bir aktör olarak tarif ediyor. Yani asıl rol yine özel sektörün. Halbuki 1935 yılının “Devletçilik” tanımında devlet, ekonomide lider yatırımcı konumundadır. Zaten biliyoruz ki o yıllarda devletin gerçekleştirdiği büyük yatırımlar bu ilke çerçevesinde yapılmıştır." 


+++

Program: "... devlet stratejik alanlar başta olmak üzere ekonomide üretici ve girişimcidir." diye devam ediyor.

Ancak devletin üretici olduğu tüm stratejik alanlar Turgut Özal - Kenan Evren rejiminin başlattığı "Dünya Ekonomisi ile Bütünleşme" yani "Türkiye Ekonomisini Emperyalizme Teslim Etme" programı üzerinden yabancı ve yerli sermayeye satılarak özelleştirildi ve devlet üretimden kovuldu.

12 Eylül Özal-Evren darbesinden bugüne kadar tüm hükümetler özelleştirmeye devam etti.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT'ler) haraç mezat satıldı. TEKEL, Sümerbank, Şeker Fabrikaları, TÜPRAŞ, Et ve Balık Kurumu, Paşabahçe Şişe Cam, Gübre fabrikaları, bankalar, barajlar, limanlar, madenler, elektrik santralleri, elektirik dağıtım şirketleri, devlete ait aklınıza gelen her şey haraç mezat yandaşlara, yabancılara satıldı.

+++

SÖZCÜ Gazetesi "Cumhuriyet yaptı, AKP sattı" diyor ve satılanların listesini veriyor: 

Milli Gazete de "AKP sattı" diyor: "Ak Parti’nin özelleştirme ısrarı kamu kurumlarının elden çıkarılmasıyla sonuçlandı. CHP’li Haydar Akar, kamunun elinde sadece 71 kurum kaldığını söyleyerek : 'Üretimden vazgeçtiler. Ekonomik krizin ana sebebi bu' dedi." Sanki özelleştirmeyi Ak Parti icat etmiş: 

AKP sattı da ondan önce gelenler satmadı mı? CHP de sattı, AP de sattı, hepsi 12 Eylül darbesinin programının uyguladılar. Buyurun okuyun ağlayın:

Süleyman Demirel - Erdal İnönü ve Tansu Çiller - Murat Karayalçın Hükümetlerinin sattıkları, okuyun ağlayın: 

+++

"Devletçiyiz" diye böbürlenen CHP, tam aksine, koyu bir özelleştirmecidir, devletçi değil. Niye mi?

Devletin özelleştirme yolu ile satılan yüzlerce, belki bini aşkın işletmesinin yeniden kamulaştırılması ile ilgili hiç bir şey yok CHP 2025 Programı'nda. Tıpkı önceki programlarında olduğu gibi. CHP'nin 12 Eylülcü programı değişmemiştir. 

CHP iktidara gelip hiç özelleştirme yapmasa bile (zaten geriye kaç adet devlet işletmesi kaldı, iki elin on parmağı kadar) özelleştirilmiş devlet işletmelerini yeniden kamulaştırmadığı sürece devletçilik yapamaz. Zaten yapmak istemiyor. Bütün o devletçilik palavraları Atatürkçü saf seçmeni kandırma amaçlı.

Demek ki, CHP yönetimi, devletçilik okunu özel teşebbüs okuna dönüştürmüştür. O ok artık Atatürk'ün oku değildir.

+++

Atatürk'ün Devletçilik Oku Vatan Partisi'nin Milli Hükümet Programı'nda şöyle ete kemiğe bürünüyor:

35. Özelleştirmeye Son, KİT’lerin Verimli Kılınması


Özelleştirme kapsamında bulunan ve yürütülen bütün işlemler derhal durdurulacaktır. 


Özelleştirme kapsamına alınan ve özelleştirilen, ortaklık yapısı kısmen ya da tamamen değiştirilerek yönetimi yabancı sermaye ve işbirlikçilerine veya yerli sermayeye devredilen ya da bunlarla paylaşılan İktisadi Devlet Teşekkülleri, Kamu İktisadi Kuruluşları ve bunların iştirakleri yeniden kamulaştırılacaktır. 


Özelleştirmeyle ilgili bütün işlemler ayrıca soruşturulacaktır.


https://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/temel-belgeler/milli-hukumet-programi-4126

 


+++

Buyurun bir de CHP Programı'nın Devletçilik palavralarını görelim. Özelleştirme ile ilgili bir şey var mı bakalım:

Özelleştirmeye karşı tek söz yok ama "toplumsal cinsiyet eşitliği" var. Yani emperyalizmin beşinci kolu LGBT hareketi devlet koruması altına alınacak. Eşcinsellere karşı değiliz, ancak Devletçilik oku ile eşcinselliğin ne gibi bir ilgisi var? Devletin görevleri başka bir şey, devletçilik başka bir şey. Eşcinsellerin haklarının korunması devletin görevidir, devletçilik ilkesi ile ilgisi yoktur. Devletçilik, ekonomi ve sanayi ile ilgili bir uygulamadır.

CHP demek ki, devletçiliğin ne olduğunu bilmemektedir (!)



+++

12 Eylül Özal - Evren darbesinin özelleştirme saldırısına en başından beri karşı çıkan tek parti Vatan Partisi'dir.

Atatürk'ün Devletçilik oku Vatan Partisi'nin programında koruma altına alınmıştır.

+++

arşiv:

Kılıçdaroğlu: “İsrail - ABD belası” -
CHP’de iki çizgi savaşı Bölüm 1 
https://aliserdarbolat.blogspot.com/2025/11/klcdaroglu-israil-abd-belas-chpde-iki.html

Özgür Özel: Tam Yol Batı - CHP’de iki çizgi savaşı Bölüm 2 
https://aliserdarbolat.blogspot.com/2025/11/ozgur-ozel-tam-yol-bat-chpde-iki-cizgi.html

1 Aralık 2025 Pazartesi

CHP Kurultayı'nda "Türk Milleti" rezaleti

 CHP'nin eski programında yer alan "Türk Milleti" ifadesi, 29 Kasım 2025 günü toplanacak olan Kurultay'a sunulan program taslağından çıkartılmıştı. 

(31.12.2019 günü Kemal Kılıçdaroğlu'nun Önsözü ile yayınlanan CHP'nin Yeni Anayasa Taslağı, Anayasa'dan Türk Milleti tanımının çıkarılmasını, "Türk" tanımı yerine "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı" tanımının konulmasını öneriyordu. CHP'ye göre Türk tanımı etnik kimliğe vurgu yapıyordu. Bunun mantıki sonucu olarak şimdi de "Türk" tanımının CHP Programı'ndan çıkarılması gerekiyordu.)

Aydınlık Gazetesi'nin 26 Kasım 2025 günlü sayısı "CHP PROGRAMINDA TÜRK MİLLETİ YOK" manşetiyle çıktı.

Bakınız:
Özgür Özel: Tam Yol Batı - CHP'de iki çizgi savaşı Bölüm 2 

Aydınlık, 29 Kasım 2025

Aydınlık'ın haberi üzerine CHP içinden sesler yükseldi. "Aydınlık böyle diyor, Atatürkçü seçmene bunu nasıl açıklayacağız? Programa Türk Milleti'ni koyalım" diyorlardı.

Bunun üzerine Program Komisyonu Türk Milleti'ni programa koyma kararı aldı. Ama öyle bir koydular ki, içinde Türk Milleti geçen ifade Türk Milleti'ni dışladı. Tam bir komedi ve aynı zamanda tam bir rezalet.

İşte ayrıntılar:

+++

Birinci ayrıntı:

Kurultayda söz alan CHP Program Komisyonu Sözcüsü Yunus Emre bu konuda akıl almaz bir açıklama yaptı:

"İktidar Partisi'nin (Ak Parti'nin) programında milliyetçilik sözü hiç geçmiyor. Onları (Ak Parti'yi) eleştirmiyorlar.

(Kimler eleştirmiyormuş: Aydınlık Gazetesi ve ondan etkilenen bazı CHP destekçisi saf Atatürkçüler)

"İktidara hiç eleştiri getirmeyenler 'CHP'nin üzerinde bir taş bulur muyuz' diye gündem yaratmaya çalışıyorlar"

(CHP Sözcüsü, böylece, Vatan Partisi ve Aydınlık'ın yaptığı açıklama üzerine programa Türk Milleti'nin konulduğunu itiraf etmiş oldu. Eğer o açıklama olmasaydı Program Taslağı'nı değiştirmeyecekler, Türk Milleti ifadesini koymayacaklardı.)

Arkadaş, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Neyi neyle kıyasladığının farkında mısın acaba*

Bu konuda CHP ile Ak Parti'yi nasıl kıyaslayabilirsin?

Ak Parti: "Biz Atatürk'ün partisiyiz" diyor mu? demiyor.

 "Biz Atatürk'ün partisiyiz" diyen CHP, nasıl olur da: "Ak Parti programında milliyetçilik yok, CHP programında da Türk Milleti olmayabilir." diyebilir?

Böyle diyerek "Ak Parti ile bir farkımız yok, ikimiz de Türk Milleti tanımına karşıyız" demiş olmuyor musunuz?

Evet, bilerek öyle söylüyorsunuz.

On yıllardır "Atatürk'ün partisiyiz" diye diye saf Atatürkçü seçmeni kandırdınız, oyları cebe indirip Kemalizm'i bordadan aşağı attınız.

1947'deki 7. Kurultay'da ALTI OK'tan Devletçilik, Laiklik ve Milliyetçilik oklarının yeniden tanımlanmasına karar verdiniz.

1953'deki 10 Kurultay'da KEMALİZM'i parti programından çıkardınız. Yerine "Atatürk Yolu" denilen ne olduğu belirsiz bir kavramı koydunuz.

1961'de ALTI OK sizin oylarınızla Anayasa'dan çıkarıldı.

Sonra ORTANIN SOLU kepazeliği üzerinden emperyalizmin sözde sol kanadı olan uğursuz SOSYAL DEMOKRASİ ile kucaklaştınız. Kurtuluş savaşımız sırasında Lenin'e kızıp: 
   "Ey Lenin, sen artık işçileri temsil edemezsin, 
     çünkü Feodal Paşa Kemal'i destekliyorsun" 
diye mektup yazan SOSYALİST ENTERNASYONAL'e üye oldunuz, onun SOSYAL DEMOKRASİ yoluna katıldınız.

Doğal olarak saf Atatürkçü seçmen Atatürk'ün sosyal demokrat parti kurulmasına izin vermediğini de bilemezdi.

Saf Atatürkçü seçmenin bu ihanetlerden hiç haberi olmadı.
Kemalizm'den vazgeçip Atatürk düşmanı Sosyal Demokrasi'ye iltica ettiğinizin farkına bile varmadılar, ruhları bile duymadı.

+++

İkinci ayrıntı:

CHP Program Komisyonu Sözcüsü Yunus Emre, yukarıdaki sözlerine şöyle devam etti:

"Bunu dikkatinize sunduktan sonra parti programımızın milliyetçilik bölümünde düzenlenen yeni ifadeyi okumak istiyorum: 
Atatürk milliyetçiliği, yurttaşlık bağıyla cumhuriyetimize bağlı olan herkesin eşitliğini savunur. Türk milleti bu anlayışla tanımlanır. Farklı kimliklerin dışlanmaması ve yurttaşların aynı hak ve özgürlüklere sahip olması esastır. Günümüzde eşit yurttaşlık bu anlayışın eksiksiz olarak hayata geçirilmesi anlamına gelir.' ”


Türk Milleti tanımının günümüzde eşit yurttaşlık anlamına geldiğini söylüyor bu ifade.
Anlamı şu: Saf Atatürkçüleri kandırdık.
Çünkü: Türk Milleti kavramı ile eşit yurttaşlık
             iki zıt kavramdır. İkisi aynı zamanda
             aynı yerde olamaz.

Türk Milleti varsa, eşit yurttaşlık olmaz.
Eşit yurttaşlık varsa, Türk Milleti yok demektir.

Aynı anda hem Müslüman, hem Hıristiyan olunabiliir mi?

Burada bu iki kavram aynı ifade içine konularak emperyalizme (ABD ve AB'ye) şöyle deniliyor:

"Bakmayın siz alçak Vatan Partisi ve demokrasi düşmanı Aydınlık Gazetesi ile ULUSAL KANAL'ın yaygaraları yüzünden istemeden de olsa programa Türk Milleti sözcüğünü koyduğumuza. Aynı yere eşit yurttaşlık da koyduk anlayın."

Emperyalizmin "diğer ülkeleri bölme sözlüğü" içindeki "eşit yurttaşlık" tanımı vatandaşların tek tek eşitliği değil, etnik ve dinsel toplulukların eşitliği anlamındadır. Bu da federe devlet demektir. 

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Özgür Özel: Tam Yol Batı 

+++

Üçüncü ayrıntı:

Yunus Emre'nin okuduğu yukarıdaki ifadede "Farklı kimliklerin dışlanmaması" derken, Atatürk'ün Türk Milleti tanımının diğer kimlikleri dışladığı bayat iftirası dillendirilmektedir.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Türk Milleti Anayasa'dan PKK'ya özerklik için kovuldu 


Devamı olarak bakınız: 

İYİ Parti'nin HDP yalanları HABERTÜRK'te bozguna uğradı 

+++


arşiv:

Kılıçdaroğlu: “İsrail - ABD belası” - 
CHP’de iki çizgi savaşı Bölüm 1 

Özgür Özel: Tam Yol Batı - 
CHP’de iki çizgi savaşı Bölüm 2 

Türk Milleti'ni Anayasa'dan kovma girişiminin 
geçmişi ve bugünü 


+++

28 Kasım 2025 Cuma

Özgür Özel: Tam Yol Batı - CHP'de iki çizgi savaşı Bölüm 2

Özgür Özel yönetimi yeni bir CHP programı hazırlayarak 
"Tam Yol Batı" çizgisini bir adım daha ileri taşıdı.


İşte son gelişmeler:

+++

22 Ekim 2025

PKK - PYD - SDG  ile mücadele amaçlı 
"Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Irak ve Suriye'ye gönderme" tezkeresi 
Meclis'te oylandı. CHP ve DEM Parti ret oyu verdi.


PKK - PYD - SDG'yi Irak'ta ve Suriye'nin kuzeyinde üslenen ABD kuvvetleri koruyor. Koruma görevini TBMM'de CHP yapıyor.

(Bu yeni bir uygulama değil. CHP, 16 Ekim 2023 günlü tezkereye de ret oyu vermişti. "Bırakın PYD Suriye'de özerk Kürdistan kursun, karışmayalım biz" demektedir CHP.
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
CHP ve sahte sol: "PKK'ya vurmayın. Tezkereye hayır." 


TBMM Genel Kurulu'nda CHP adına konuşan Namık Tan:

"Meclis'te komisyon kurduk. Komisyon İmralı'ya gidecek. 
SDG yeni kurulan Suriye Ordusu'na katılacaksa biz Suriye'de kiminle savaşacağız?

buyurdu.

SDG, Suriye Ordusu'na örgütsel yapısını koruyarak katılmak ve kuzeydoğu Suriye'de ABD desteğinde denetlediği sözde özerk bölgede tek silahlı güç olmak istiyor. SDG savaşçıları Suriye Ordusu üniforması giyecek ama Suriye Ordusu'ndan ayrı bir silahlı güç olarak varlığını sürdürecek. Gerçek Suriye Ordusu ise SDG'nin denetlediği sözde özerk Kürt bölgesine giremeyecek.

Suriye Hükûmeti ve Türkiye ise SDG üyelerinin tek tek Suriye Ordusu'na katılmalarını yani SDG'nin dağıtılmasını istediği için anlaşmazlık sürüyor. Öcalan da çağrısında "...tüm guruplar silah bırakmalı ve PKK kendisini feshetmelidir" demişti. Bu yüzden PKK'nın Suriye kolu olan PYD-YPG-SDG de silah bırakmalı ve üyeleri Suriye Ordusu'na örgüt olarak değil, tek tek kişisel olarak katılmalıdır.

Bunları bilmezden gelen Namık Tan yukarıdaki sözleri ile "Amerika'nın CHP içindeki adamı" olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

SDG'nin örgütsel yapısını koruması demek, Suriye'nin kuzeyinde fiilen kurulmuş olan özerk yönetimin yasallık kazanması, Barzanistan benzeri bir sözde Kürt devletçiği kurulması demektir. Türkiye ve Suriye, bu ABD planına izin verilmeyeceğini açıklamıştır. Türk Ordusu'nu Suriye'ye gönderme tezkeresi bu yüzden gereklidir.

Her önemli konuda CHP adına bu zatın konuşturulması, CHP'nin "Tam Yol Batı" çizgisinin doğal gereğidir.

Bu zat hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız:
Namık Tan, Amerika'nın CHP içindeki adamı 


+++

20 Kasım 2025

Özgür Özel yönetimi, yeni CHP program taslağını açıkladı.

Aydınlık, 22 Kasım 2025

Emperyalizmin (ABD ve AB'nin) tüm istekleri yeni programa yerleştirilmiş durumda. Gerçi bunlar mevcut programda da var ama şimdi daha da vurgulanmış. İşte o maddeler:

AB üyeliği, NATO, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, eşit yurttaşlık, Terörle Mücadele Kanunu, kayyım, toplumsal cinsiyet eşitliği (LGBT) vb... görelim:

- "Batı İttifakı içinde güçlü ve yönlendirici konumda olacağız."
  (İktidara gelebilmek için yardımlarını dilendiği ABD ve AB'yi
   nasıl yönlendirecek Sayın Özgür Özel, yaman meraklandık)

- "AB üyeliği en önemli hedeflerimizden biri."

- "Avrupa Konseyi, AGİT, NATO gibi Batı İttifakı'nın çatı
  kuruluşlarında etkin varlığımız güçlendirilecek."

- "Yerel yönetimlerin kurumsal kapasiteleri; insan kaynağı, mali imkânlar ve yönetim süreçleri bakımından güçlendirilecektir. Avrupa Yerel Yönetimler Şartı hayata geçirilecektir." 

(Kılıçdaroğlu yumruğunu vurarak "Yerel Yönetim Özerklik Şartı'nı mutlaka getireceğiz" demişti 2014 CHP Kurultayı'nda,
Değişen bir şey yok.CHP, Kürtlere özerklikte ısrarlı.

Ve Kurultay Delegeleri, çılgınlar gibi alkışlıyor KIlıçdaroğlu'nu ve madde oy birliği ile kabul görüyor. 

Tek bir delege bile 'Ne oluyor? Nerelere özerklik vereceğiz? Bu özerk bölgeleri kimler yönetecek? Türk Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün değil mi? Türkiye üniter bir devlet değil midir? Atatürk dirilse bizi sopa ile kovalamaz mı?' demedi, diyemedi.

Demek ki CHP'ye göre Kürt sorunu ne imiş: Üniter devlet...)

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Yerel Yönetim Özerklik Şartı: 6'lı Masa - PKK ittifakının özü 


- "Demokratikleşme, toplumsal sorunların eşit yurttaşlık temelinde çözümü için elzemdir." 

Emperyalizmin "diğer ülkeleri bölme sözlüğü" içindeki "eşit yurttaşlık" tanımı vatandaşların tek tek eşitliği değil, etnik ve dinsel toplulukların eşitliği anlamındadır. Bu da federe devlet demektir. 


“Eşit yurttaşlık” sıradan bir söz değil, yurttaşlığı etnik kökenlere göre kurmak demektir. Bu söz anayasada değişiklik ister. Madde 66’da yazan “Türk vatandaşlığı” ifadesini silme isteğini ifade eder. Çok-milliyetli başka bir rejimin eşiğidir.🚫

Eşit yurttaşlık demek, yurttaşlar arasındaki değil, etnik ya da dinsel yapılar arasındaki eşitliktir. Eşit yurttaşlığın dayandırıldığı temeller; çok dillilik, anadilde eğitim, özerk yönetim ya da yerel yönetimlere yetki devridir. Böylece etnik topluluklara hukuksal kimlik kazandırılması sağlanacaktır. Bu girişimlerle ulus devlet karşısına; din ve ırk farklılıklarına dayanan federatif yapılanmalar çıkarılmaktadır. 

https://www.azimvekarar.net/esit-yurttaslik/

-  Kayyım uygulamaları gibi antidemokratik müdahalelere izin verilmeyecektir.

Belediyelerin teröre destek vermesi serbest olacak. Teröre yardım eden Belediye Başkanı tutuklanırsa, yerine yine terörü destekleyecek olan yardımcısı Başkan olacak. Teröre yardım etmeyecek olan bir kayyım kesinlikle atanmayacak yani.

“CHP'ye göre toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması temel bir insan hakları konusudur. Cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli her türlü ayrımcılık ortadan kaldırılacak..."
“Kimsenin yaşından, cinsiyetinden, kimliğinden, inancından, cinsiyet kimliği ve cinsel yöneliminden, sosyoekonomik durumundan, engelli olma halinden, dünya görüşünden, yaşam tarzından ve benzeri sebeplerden dolayı dışlanmadığı, baskı altına alınmadığı bir düzen inşa edilecektir."

Yani özetle LGBT desteklenecek diyor. "Kürtlere yönelik ayrımcılık" palavrası benzeri "cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılık" söylemi yaygınlaştırılıyor.

- "Terörle Mücadele Kanunu hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini esas alarak yeniden düzenlenecektir."

Bakınız:
Tam yol Batı 

+++

Programda neler yok:
Her şeyden önce Türk Milleti yok.

Mevcut CHP Programı'nda yer alan
- Türk Milleti
- Türk vatandaşlığı
- Türk uyruğu
- Türk toplumu
- Türk kadını
- Türk bilim adamları
- Türk tabipleri
- Türk dili
- Türk kültürü
- Türk turizmi
- Türk dış politikası
- Türk milli eğitimi
- Türk savunma sanayisi
- Türk sineması
- Türk cumhuriyetleri
- Türk devletleri
ifadeleri yeni CHP Programı'nda yer almadı.

"kapsayıcı yurttaşlık" tanımı konuldu.

Kılıçdaroğlu bunu şöyle ifade etmişti:
SKY 360
Kılıçdaroğlu:
"Anayasa'da etnik kimlik tanımı yapılmamalıdır.
Biz Üst Kimlik tanımı yapacağız, o kadar.
Sunucu:
"Üst Kimlik tanımını nasıl yapacaksınız?"
Kılıçdaroğlu:
"Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı"


Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Türk Milleti'ni Anayasa'dan kovma girişiminin 
geçmişi ve bugünü 


Yalnızca, "Türk" sözcüğünün çıkarılması mümkün olmayan "Türk Silahlı Kuvvetleri", "Türk Devletleri Teşkilatı" gibi kurum isimlerinde Türk sözcüğü mecburen kullanıldı. Buna da şükür.

Bakınız:
CHP Programında Türk Milleti yok 


+++

Programda şunlar da  yok:

- Mavi Vatan yok (Namık Tan "Mavi Vatan masal" demişti)
- KKTC'nin tanıtılması yok
- Özelleştirilmiş KİT'lerin kamulaştırılması yok
- Özellleştirmeye son verilmesi yok
- Üretilebileceğimiz malların dışalımının kısıtlanması yok
- Yabancı paranın serbestçe giriş çıkışının yasaklanması, yani Türk Parasının Değerini Koruma Kanunu'nun yeniden uygulanması yok.
- Serbestçe döviz alım satımının yasaklanması yok.

1930 tarihli kanun için bakınız: 

Kanunun 4. maddesi şöyle:
"Aşağıda yazılı olan faaliyetlerde bulunmak için Hazine ve  Maliye Bakanlığı'ndan izin alınması zorunludur.
a) Ticari amaçlı döviz alım satımında bulunmak"

Vatandaşın döviz alıp satması, döviz hesabı açması akıllara bile gelmemiş o dönemde, onun için kanuna böyle bir yasak eklenmemiş.

Yani:

Turgut Özal'ın vatana ihanet uygulamalarının iptal edilmesi yönünde tek bir söz yok.

+++

Şimdi "İsrail - ABD belası ortadan kaldırılmalı" diyen Kılıçdaroğlu, yukarıda gördüğümüz Amerikancı görüşlerinden de vazgeçmeli, Atatürk'ü yeniden keşfetmelidir.

Bakınız:
Kılıçdaroğlu: “İsrail – ABD belası” – 
CHP’de iki çizgi savaşı Bölüm 1 


+++