28 Eylül 2025 Pazar

Trump'ın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a hakaretlerine sessiz kalınamaz


ABD Başkanı Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza saygınlık veremez.


6.678
Görüntüleme
Görüntü kaydı: 

+++

Trump sağa sola hakaretler yağdırdı, Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımız da bunlardan payına düşeni aldı.

Söylediklerinin anlamı kısaca şöyle:
- Erdoğan otokrat (diktatör), seçimlerde hile yapıyor, 
- Türkiye'de demokrasi değil otokrasi var,  
- ben Erdoğan'la görüşerek ona meşruiyet verdim. 
- Dediklerimi yapmaz, sözümden çıkarsa verdiğim meşruiyeti geri alırım.

Ama sözde Türk, özde Amerikancı basın bu hakaretleri görmezden geldi.

Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı yorumladı: 

"Türk" medyası'nın önemli bir bölümü olağanüstü bir eziklikle Trump'ın kravatını, heyetimize sözümona övgülerini, Cumhurbaşkanımızın sandalyesini nasıl büyük bir jestle çektiğini, elini nasıl sıktığını, yüzüne nasıl güldüğünü, bir lütufmuş gibi kapılarda karşılayıp uğurladığını, bizi çok sevdiğini vs vs... anlatıyor. Bu mandacı ruh hali, Batı aşığı medya Türk milletini temsil etmiyor. Büyük devlet vakarı, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk basınının kimliği, kişiliği onuru bunlarda yok. Trump oturduğu yerden not dağıtıyor, hatta Türk devletinin yöneticilerine "çok zekiler, keşke bu kadar zeki olmasalar" diyor, nerdeyse yanaklarımızı okşayacak! Bazıları da bunlarla övünüyor. Başka ne yok, ‼️Trump'ın "Türkiye Devleti'ne meşruiyet veriyorum" sözü yok! ‼️"Türkiye'de demokrasi değil otokrasi var" lafı yok! ‼️"Erdoğan'a, "Hileli Seçimi çok iyi bilirsin" göndermesi yok! ‼️Gazze-Filistin yok! Çünkü haysiyet yok.
6.240
Görüntüleme

+++

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack 24 Eylül günü basın toplantısında Trump'ın Erdoğan'a nasıl meşruiyet verdiğini Trump'ın sözleri ile açıkladı:

“Başkanımız ‘Bundan bıktım, ilişkiler düzeyinde cüretkar bir adım atalım ve ihtiyacı olanı verelim’ dedi. ‘Tamam Sayın Başkan, neye ihtiyacı var?’ diye sorduğumda ‘Meşruiyet’ dedi. Çok akıllı biri. Mesele sınırlar, S-400 ya da F-16’lar değil. Mesele meşruiyet.

“(Erdoğan) 71 yaşına geldi. (Türkiye) bir demokrasi ama otoriter gibi. Başkan Trump dahice bir şekilde ‘Çözüm olarak ona meşruiyet vermeliyim’ dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz.”

https://www.aydinlik.com.tr/haber/barrackin-kustahligini-degil-trumpin-kravatini-konustular-548132

Barrack bu açıklamayı Trump'tan habersiz yapamaz. Demek ki Trump, Erdoğan'a meşruiyet verdiğini tüm dünyanın duymasını istemiştir. Erdoğan - Trump görüşmesinden bir gün önce yapılan bu açıklama Erdoğan'a uyarı niteliğindeydi: "Trump ne derse eyvallah de yoksa sana meşruiyet vermez."

+++


Doğu Perinçek
:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti meşruiyetini ABD Başkanı'ndan değil, Türk Milleti'nden alır. ABD Büyükelçisi Tom Barrack istenmeyen adam ilan edilmeli ve sınır dışı edilmelidir."

"Trump, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a 'çok ihtiyaç duyduğu meşruiyeti verdiğini' söylemektedir.

ABD Büyükelçisi Barrack, Trump’ın 'dahiyane' diye övdüğü bu küstahlığını 24 Eylül 2025 Çarşamba günü dünya kamuoyuna açıkladı. 

Trump’a göre, Türkiye yönetimi demokratik değil, otokratiktir. ABD yönetimi, Tayyip Erdoğan hükümetini bu gayrimeşru durumdan kurtararak, büyük çözümleri hayata geçirme kibrine kapılmıştır."

+++

"Barrack’ın dün 'meşruiyet' sözcüğünü 'saygı' anlamında kullandığı yolundaki açıklaması, haddini bilmezliği devam ettirmektedir.

Bir kez Cumhurbaşkanımıza 'meşruiyet' verdiğini söyleyen, Barrack değil, Trump’tır. Düzeltme yapılacaksa, Trump’ın yapması gerekir.

İkincisi ABD Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı’na “saygınlık” da veremez. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın saygınlığı, ABD kaynaklı olamaz.

Üçüncüsü, ABD Başkanı Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı’na 'meşruiyet verdiğini' söylerken, önce Türkiye’nin 'otokratik' bir rejimle yönetildiğini belirtiyor. Dolayısıyla burada verildiği söylenen paye, saygınlık değil, 'meşruiyet'tir."

+++

"ABD Derin Devleti'ne bağlı Rand Corporation’ın 2020 yılı Ocak ayında hazırladığı 276 sayfalık “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası” başlıklı rapor, Tayyip Erdoğan’ın diktatör olduğunu, gayri meşru olduğunu, bu nedenle devrilmesi gerektiğini anlatıyordu  Darbe girişimleri ve Tayyip Erdoğan’ı parlamenter yoldan devirme girişimleri bu gerekçeyle tezgâhlandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı’nı resmî raporla diktatör ilan eden ABD, şimdi O’na sözümona “meşruiyet verdiğini’ söylemektedir. Bu gibi durumlar için söylenen, “Tevil, zırva götürmez” sözü aynen geçerlidir.

+++

CUMHURBAŞKANIMIZIN ONURU
BÜTÜN MİLLETİMİZİN ONURUDUR

"Türkiye Cumhurbaşkanı’nın onuru, bütün milletimizin onurudur, hepimizin onurudur. Bu terbiye dışı davranışlar görmezden gelinemez! Bu hakaretler karşısında sessiz kalınamaz!

Küstahlığın ve haddini bilmezliğin üstünü örtme gayretleri, binlerce yıllık devlet geleneğimize yabancı tavırlardır. Milletimizi ve kendimizi kandırmaya yönelik yorumlar, dalkavukluğun ötesinde haysiyet kırıcıdır."

+++

HÜKUMET BU AĞIR HAKARETLERE YANIT VERMELİ

"Milletimiz, Tayyip Erdoğan Hükümetinden bu ağır hakarete gereken yanıtı vermesini bekliyor. Biz Vatan Partisi, Türk milleti adına ve Türk Devletinin tarihten gelen şerefini temsil ederek, Trump’ın bu küstahlığını, bu haddini bilmezliğini şiddetle protesto ediyoruz.

Millî irade gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerini ve kurumlarını savunmak, lafla olmaz. Sessiz kalanlar, millî iradeyi değil, gayri millî boyun eğmeyi temsil ederler."

+++

DEVLETİMİZ ABD'YE NOTA VERMELİ

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ABD Devletine derhal Nota vererek Trump’ın bu haddini bilmezliğini şiddetle kınamalıdır."

+++


TOM BARRACK SINIR DIŞI EDİLMELİ

"Trump’ın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a 'meşruiyet verdiği' biçimindeki küstahlığını dünya kamuoyuna açıklayan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack, bu terbiyesizliği ve saygısızlığı nedeniyle derhal persona non grata (istenmeyen adam) ilan edilmeli ve sınır dışı edilmelidir.

+++

HAKARETLERE KATLANARAK BİR ŞEY ELDE EDİLEMEZ

"ABD’nin bir başka devlet adamı da, Türkiye yöneticilerinin kendilerine 'yalvardığını' ileri sürerek, ABD emperyalizminin Tayyip Erdoğan yönetimine bakışını yine emperyalizme yakışan bir küstahlıkla ifade etmiştir.

Televizyonlarda Trump’ın Türkiye hükümeti temsilcilerini neredeyse yanaklarını okşayarak onurlandırdığı türünden şerefsizlikler sergileniyor. Bu hakaretler karşısında, artık Türkiye’nin F 35’leri, F 16’ları falan tartışması, utanç vericidir. Türk Devleti, binlerce yıllık tarihin içinden bugünlere bağımsız yaşama geleneğiyle, devlet haysiyetiyle gelmiştir.

Başka devletlerin yöneticilerinin “meşruiyet verme” gibi hakaretlerine katlanarak elde edilecek bir değer yoktur.

+++

WASHİNGTON GEZİSİ DERSLERİ

"Cumhurbaşkanımızın trajik görüntülerle sonuçlanan bu Washington gezisinden öğreneceğimiz birinci ders şudur: Filistin’in kurtuluşunu, Gazze halkıyla dayanışmayı yanlış adreslerde aramaya artık son verilmelidir. ABD emperyalizmi, İsrail saldırganlığının, Gazze soykırımının azmettiricisidir, arkasındaki güçtür.

ABD ile İsrail ve Yunanistan arasındaki ittifak stratejiktir. Bu ittifakın birinci hedefi, “Kürdistan” adında İkinci İsrail devletini kurmaktır. ABD-İsrail-Yunanistan ittifakının diğer hedefi, Kıbrıs’tan Türkiye Ordusu'nu atmak ve KKTC Devleti'ni yıkmaktır.

ABD ile birlikte Filistin ve Gazze için çözüm arayanlar, İsrail Siyonizmi ile el ele çözüm aramaktadırlar. Adres yanlıştır ve yanlış adreste ısrarın bedelleri ağırdır. Türk Milleti yanlış adreslerin peşine düşmeyecektir. Vatan Partisi, çözümü doğru adreste hayata geçirecek bir Millî Hükümet için çalışmalarını yoğunlaştırma kararındadır."


+++

arşiv:

Rand Corporation Raporu için bakınız:
YOUR BOYS dönemi bitti 

Ayrıca bakınız: 
Doğu Perinçek, ABD Yol Ayrımında, 3. Basım, 
Kaynak Yayınları, İstanbul, Eylül 2021, s.137 vd.

+++


26 Eylül 2025 Cuma

TRÇ önerisi takiye mi derken Bahçeli Şanghay'a yelken açtı


Bahçeli’nin TRÇ ittifakına ilişkin “Buna inanmıyoruz, Bahçeli bu konuda samimi değil. Takiye en iyi yaptıkları şey.” eleştirileri yapılıyor.

Doğal olarak akla böyle düşünceler gelebilir. Ancak biz siyasetlerimizi inanmak veya güvenmek üzerine kurmuyoruz.
Önce söylenen şeyin bizim programımızla uyuşup uyuşmadığına bakıyoruz. 

Söz konusu söylem “ABD – İsrail şer koalisyonuna karşı en uygun seçenek TRÇ (Türkiye – Rusya – Çin) ittifakıdır” şeklindedir.

Bu söyleme karşı:

1- Duymazdan gelebiliriz
2- “Amerikancıdır asla imana gelmez, takiye yapıyor,
ona mı kalmış Avrasyacılık, inanmıyoruz” diyebiliriz.

Ama, böyle yaparsak, ve eğer bu söylem samimi ise,
Partimizin programının en önemli maddesini dillendiren ilk ve tek Parti Genel Başkanı olan Bahçeli’yi bu söylemin gereği olarak daha ileri adımlar atması için teşvik etme olanağını kaybetmiş oluruz

Çünkü, bildiğiniz gibi, programında Türkiye – Rusya – Çin ittifakı, (daha doğrusu Avrasya ittifakı) olan tek parti Vatan Partisi’dir.

Diğer tüm partiler ne yazık ki NATO ve Avrupa Birliği yandaşıdır. O zamanlar İYİ Parti Genel Başkanı olan Meral Akşener şöyle demişti: 

"NATO'ya üye olmak milli menfaatlerimizi ve çıkarlarımızı korumaya engel olmaz diye bir ibare var programımızda, bunu Sayın Ümit Özdağ yazdıTek tek okudum siyasi partilerin programını en küçüğünden en büyüğüne. Hiç birinin programında NATO’ya karşı bir bölüm yok"

Halbuki:
Vatan Partisi Programı

Madde 3: ABD Denetimine ve AB Aday Üyeliğine Son

Türkiye’yi Avrupa Kapısı’na bağlayan, millî devletimizi ve Atatürk Devrimi’ni tasfiye eden AB aday üyelik sürecine son verilecektir. AB Aday Üyelik Protokolü, Katılım Ortaklığı Belgesi, Müzakere Çerçeve Belgesi gibi yeni Sevr antlaşmaları feshedilecek ve Türkiye, Avrupa Gümrük Birliği’nden çekilecektir.

Madde 15: Yabancı Üs ve Askere Son
Topraklarımız üzerinde yabancı üs ve asker bulunmasına izin verilmeyecek, güvenliğimizi ve komşularımızı tehdit eden ikili anlaşmalar kaldırılacaktır. Türkiye NATO'dan çekilecek, emperyalist askeri ittifaklara katılmayacaktır.

Bakınız:
Akşener NATO'yu cahil cesareti ile savundu 

Ümit Özdağ - Meral Akşener: Bir NATO macerası 

+++

Düşünün ki, 60 yıldır "NATO'dan çıkalım, Avrupa Birliği Aday Üyeliği'nden çekilelim", 30 yıldır "Şanghay İşbirliği Örgütü'ne ve BRICS'e üye olalım" diye sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz, şimdi bir parti "TRÇ ittifakı" diyerek sizin görüşünüze yanaşıyor.

Bu bir takiye bile olsa çok büyük bir kazançtır. Çünkü bu sayede yıllardır sesinizi duymak istemeyen veya duymayan kişi ve örgütler de sizin programınızın en önemli maddesini sizden çok daha fazla taraftarı olan bir partiden duyuyorlar. Siz söyleyince "Olur mu öyle şey, Amerika'dan ayrılamayız" diye düşünen milyonlar şimdi "Bahçeli bile söylediğine göre demek ki Vatan Partisi'nin önerisi olabilir bir şeymiş" diyecektir.

+++


Bahçeli'nin söyleminin taktik mi, takiye mi yoksa samimi mi olduğunu anlayabilmek için gelen tepkilere bakıyoruz.

AK Parti ve MHP içindeki NATO yandaşı çevreler, bu söylemin duyulmaması için özel çaba harcıyorlar. 
Bakınız:
Bahçeli'nin önerisini gizlemeye çalışan NATO'cular şaşkın 

+++

Bahçeli'nin önerisini gözden düşürmeye çalışan NATO'cular peş peşe telaşla Rusya ve Çin düşmanlığını körükleyecek açıklamalar yapıyorlar.

Bahçeli'nin 18 Eylül günlü TRÇ önerisinden bir gün sonra

CNN Türk'te 19 Eylül'de Akıl Çemberi programında DSP (Demokratik Sol Parti) Eski Genel Başkanı Masum Türker "İsrail'i en çok Rusya ve Çin destekliyor" dedi hiç utanmadan, sıkılmadan. 

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu 19 Eylül'de Halk TV'de "Çin ve Rusya'da diktatörlük var" diye feryat etti.

+++


Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Bahçeli'nin önerisinden 4 gün önce 14 Eylül'de SÖZCÜ gaz tenekesinde Saygı Öztürk'ün sorusuna verdiği  yanıtta dedi ki:

"Kürdistan kurulursa İsrail'in müttefiki olmaktan önce Çin'in Akdeniz'e açılan kapısı olacaktır. Afganistan'ı stratejik alanı içerisine almış ve şimdi İran üzerinden Akdeniz'e çıkış aramaktadır. Bunun için en uygun çıkış Kürdistan."

Yani ABD ve İsrail on yıllarca PKK ve Barzani'ye destek vererek hep Çin için çalışmışlar. Vay ahmaklar vay.

Yeni bir şey söylemesine gerek yok. Bahçeli'nin bu öneriyi yapacağını sezinlemiş gibi önceden palavrayı sıkmış yere göğe sığdırılamayan büyük NATO milliyetçisi Özdağ. 

Masum Türker de ondan aldığı gazla yukarıda verdiğimiz açıklamayı yaptı. Ona göre Kürdistan kurmak isteyen İsrail'e yardım eden ABD değil de Rusya ve Çin imiş. Amerika'yı temize çıkarma görevlileri bunlar işte.

+++

Özgür Özel ise Bahçeli'nin önerisini görmezden geldi.
Ama Batı kampında kalma programını yineleyerek arkadan dolandı, Rusya ve Çin'e kapıyı kapattı: 21 Eylül 2025:

"Biz Avrupa'ya entegre olmuş, uluslararası kurumlara entegre olmuş, yıllar önce ilk başvurusunu yapmış olduğumuz Avrupa Birliği'ne tam üye olmuş bir Türkiye vaat ediyoruz. Gençlerimize yasaksız bir Türkiye, vizesiz bir Avrupa ve dünya vaat ediyoruz."

Bakalım bu tam üyelik yalanını daha ne kadar bu millete yutturmaya devam edeceksiniz. Değil tam üyeliğin, yarım üyeliğin bile neden olanaksız olduğu konusunda bakınız:
Özgür Özel'in Avrupa Birliği dolmaları 

+++

Sayın Cumhurbaşkanımız ise TRÇ ittifakı konusunda yorum yapmaktan kaçınmak için topu taca attı
Doğrusu ben onu tam takip edemedim, hayırlısı olsun
Sayfalar dolusu değil, yalnızca iki cümleden oluşan bir öneri nasıl tam takip edilemez, şaşılacak bir şeydir.

+++

Şimdi yapılacak şey Bahçeli'yi önerisinin gereği olan daha ileri adımları atması için zorlamak. Örneğin ULUSAL KANAL Haber Müdürü M. İlker Yücel "cesur olup İran'ı da ittifaka eklemeyi" önerdi. 

Biz de "NATO'dan çıkalım" demesini önerdik.

Bakınız:
Bahçeli'nin TRÇ önerisi seçenek değil mecburiyet 

+++

Önerimizden 5 gün sonra Bahçeli NATO'yu hedefe koydu TÜRKGÜN gazetesi ile yaptığı söyleşide, 26 Eylül 2025:

"Türkiye’nin NATO üyeliği eğer Türkiye’yi NATO içinden gelebilecek muhtemel saldırılara karşı korumanın ötesine geçemiyorsa, bazı NATO müttefiklerimiz en hayati önceliklerimizi ve taleplerimizi görmezden gelebiliyorlarsa, kamuoyunda da bu noktada ciddi bir tepki yükselmişse Türkiye’nin tarihsel vizyonuyla mütenasip biçimde her iki yöne bakma zamanı gelmiştir."

+++

Bununla kalmayan Bahçeli, Türk Devletleri Teşkilatı'na bağlı ülkeleri Batı'ya kaptırmamak için de TRÇ ittifakının önemli olduğunu söyledi ve ŞİÖ dedi. Görelim:

"Avrasya’nın ortası Türk Dünyasıdır. Bu bölgede artık bugün bir uluslararası aktör olarak Türk Devletleri Teşkilatı bulunmaktadır. Beş daimi üyesi, üç gözlemci üyesi vardır. Bu devletler geleceğe birlikte yürümek istemektedirler. 

Bunların içinde NATO üyesi olan Türkiye olduğu gibi hem Kolektif Güvenlik Antlaşması (KGA) örgütü üyesi hem Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üyesi olan Kazakistan ve Kırgızistan da vardır. 

(NOT: KGA ve BDT, Rusya'nın da üye olduğu güvenlik ve dayanışma örgütleri.)

Keza Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan, Şangay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) de üyedirler. Bu etki gücü yüksek yapıların merkezinde Rusya ve Çin’in bulunduğu da bilinmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT); Batı, Rusya ve Çin arasındaki mücadelede cazibe ve güç merkezi olabilecektir. Bunun için Avrasya coğrafyasının üç gücünün eşit konumlarda bir araya gelişi esastır. Bunlar Türkiye, Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’dir.

Böyle bir ortak zeminin oluşmasıyla birlikte, BDT, ŞİÖ ve TDT, birbirlerinin hukukunu, varlığını gözeten, devletlerin egemen eşitliği ve hukukun üstünlüğü ilkelerine saygılı bir anlayışla dünyayı yeniden bir düzene kavuşturabileceklerdir." 

+++

Türkiye - Rusya - Çin ittifakı sayesinde BDT, ŞİÖ ve TDT örgütlerinin dünyayı yeni bir düzene kavuşturabileceğini söyleyen Bahçeli hızını alamayarak, bu birlikteliğin güvenlik boyutu da kazanmasının gündeme gelebileceğini söyledi ve Vatan Partisi'ni sollamış oldu. Boynuz kulağı geçer derler, umarız geçer. Buyurun:

"Bu süreçte hiçbir egemen devletin bir başka devletin yörüngesinde hareket etmesi beklenmemelidir. Müreffeh ve huzurlu bir bölgenin inşası için Avrasya coğrafyasında eşit paydaşlık sözkonusu olmalıdır. Burada öncelikli hedef siyasi istişare ve işbirliği ile ekonomide çok boyutlu işbirliğidir. Ancak uluslararası güvenlik alanındaki mevcut kaos hâli sürerse bu birlikteliğin güvenlik boyutunu kazanması da kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir."

Bahçeli'nin söyleşisinin tamamı için bakınız: 

+++

Denize açılanlara: Çok açılma, kuvvetin tükenir geri dönemezsin. Geri dönülemeyecek noktayı aşma" derler.

Bahçeli, bu noktayı aştı. Eğer geri dönerse boğulur.
Bir takiye uğruna boğulma göze alınabilir mi?

Soru budur.

+++

Yalnızca Bahçeli değil, yakın çevresi de o noktayı aştı.


Bakınız: 

+++

1996’da Doğu Perinçek “Avrasya Seçeneği” kitabını yayınladı. Vatan Partisi İstanbul’da 2000 – 2004 yıllarında çok sayıda ülkenin katıldığı Avrasya Konferansları topladı. TRÇ ittifakı Vatan Partisi'nin programıdır.
Ayrıntılı bilgi için bakınız: 

+++