22 Ağustos 2021 Pazar

Taliban - ABD - Pakistan ve Taliban - Aydınlık ilişkileri tarihçesi

Sovyet sosyal emperyalizmi 1979 yılında Afganistan'ı işgal ettiği
zaman Aydınlık hareketi karşı çıktı ve direnişçileri destekledi.

Perinçek gurubunun emperyalist işgale karşı tutumu ilkeseldir.
Tam 40 yıldır Afgan direnişçilerini destekliyoruz.

+++

İşte 29 Aralık 1979 günlü Aydınlık gazetesi:


+++

30 Aralık 1979 günlü Aydınlık:

TİKP (Türkiye İşçi Köylü Partisi) - (o zamanki Vatan Partisi):
"Orta Doğu, Rusya'dan gelen büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır."


+++

31 Aralık 1979 günlü Aydınlık:

Perinçek: 
"Afganistan'dan gelen Rus uçaklarının gürültüleri uyuyanları uyandırmalıdır."


+++

30 Mart 1980 günlü Aydınlık:


+++

Aydınlık muhabiri Nuri Çolakoğlu'nun Afgan direnişçileri ile yaptığı
söyleşi 28 Şubat - 9 Mart 1980 günleri arasında yayınlandı.
Bakınız: 

Gördüğünüz gibi Taliban - Aydınlık ilişkisi yok. Aydınlık, Sovyet
işgali süresince direnişçilerle ilişki kurdu. Taliban ise işgal bittikten
5 yıl sonra 1994'te kuruldu. Kim direniyorsa onu destekledik.

ABD işgali süresince de direnen tek örgüt Taliban idi. Ancak
ilişki kurulmadı. Sadece destek verildi.

Şimdi Taliban - ABD ilişkilerinin tarihçesini görelim:

+++

24 Aralık 1979 günü başlayan Sovyet işgali 15 Şubat 1989'da bitti.
Geride dağınık ve etnik temelde örgütlenen Mücahitler kalmıştı.

ABD, tüm bu Mücahit guruplarına en başından beri destek vermişti.
Ama şimdi, Afganistan'ı dağınık guruplar üzerinden değil de tek bir
merkezden yönetmek isteyen ABD, Taliban'ın kuruluşunda etkili oldu.

Taliban, talebe sözcüğünün çoğulu olan talebeler anlamına geliyor.
Afganistan'ın en büyük etnik gurubu olan Peştun medrese öğrenci-
lerine dayanarak kurulduğu için bu adı aldı. Bunlar çoğunlukla Pa-
kistan'daki medreselerde eğitim almıştı. Diğer guruplarda örgütlü
olan Peştun Mücahitler de Taliban'a katıldı.

Sünni - Selefi bir örgüt olan Taliban'ın kurucusu Molla Ömer'dir.

1994 yılında Pakistan'da kurulan Taliban, diğer Mücahit gurupları
saf dışı bırakarak 1996 yılında başkent Kabil'i ele geçirdi. İktidarda
olduğu 5 yıl boyunca Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve
Pakistan ile çok yakın ilişkiler kurdu. 

Özellikle Pakistan, gerek ordusundan, gerekse gizli servisinden 
elemanları Taliban müfrezelerini yönetmek için görevlendirdi.
Bu yüzden Pakistan, Taliban'ın komuta merkezinde etkindir.

Geniş bilgi için bakınız: 

+++

1996'da iktidara gelen Taliban ABD ile iyi ilişkiler içinde Afganistan'ı
yönetirken dünya siyasetinde 1991 yılında başlamış olan değişim
ABD'nin Taliban'dan rahatsız olmaya başlamasına neden oldu. Şöyle ki:

1962 Çin - Hindistan savaşından sonra özellikle de 1970 sonrasında
Pakistan Çin ile yakınlaştı. Çünkü Pakistan, Keşmir konusunda Hindis-
tan ile kanlı bıçaklıydı. Çin ile Pakistan arasında "Ebedi Dostluk
ve Kardeşlik Anlaşması" imzalandı. Çin'in katkısı ile Pakistan nükleer
güç haline geldi.

Soğuk savaş boyunca Hindistan, Sovyetler'in müttefiği idi.
Keşmir konusunda Hindistan ile anlaşmazlık yaşayan Pakistan da
bu yüzden Hindistan'a karşı ABD ile ittifak yapmıştı.

Ancak 1991'de Sovyetler yıkılınca, ABD, Sovyetler'in eski müttefiği
olan Hindistan ile yakınlaştı. Pakistan'ın nükleer güç olmasından ve
Çin ile yakınlaşmasından rahatsızlık duyan ABD, Hindistan ile iliş-
kilerini derinleştirdi ve Pakistan'a askeri ambargo uygulamaya başladı.

Pakistan buna karşılık Çin ile askeri ilişkileri daha da geliştirerek ABD
askeri yardımına ve teknolojisine bağımlılıktan kurtuldu.

Bu durumda Hindistan - ABD bloğuna karşı Pakistan - Çin bloğu 
kurulmuş oldu. Pakistan ABD denetiminden çıktı.

Ancak Taliban'ın komuta merkezinde Pakistan etkin konumdaydı.
Bu yüzden ABD'nin içine kurt düştü. Taliban yönetimindeki Afganistan
eğer Pakistan - Çin bloğuna katılırsa, Asya'nın kalpgâhı sayılan bu
ülke elden giderdi. 

Bu, ABD için felaket olurdu. Çünkü ABD bu durumda Orta Asya 
Türk Cumhuriyetleri'ne yaklaşım olanaklarını tamamen kaybederdi.

ABD bu yüzden Taliban'dan kurtulmaya, Afganistan'ı doğrudan 
kontrol etmeye karar verdi. Fakat Afganistan'ı işgal edip Taliban'ı
ortadan kaldırmak için bir bahane gerekiyordu.

Bildiniz: 11 Eylül saldırıları ve Usame bin Ladin işte bu işgal için
bahane olarak bizzat ABD yönetimi tarafından planlandı.

Ve 2001 yılında başkan Bush Haçlı Seferi'ni ilan etti.

+++

Tam 20 yıl sonra ABD'nin korktuğu başına geldi. Çin - Pakistan
bloğuna katılmasın önlemek için işgal ettiği Afganistan, asıl şimdi
hem de ABD'ye ölümüne düşman olarak bu bloğun ellerine teslim
edilmişti. 

ABD eğer Afganistan'ı işgal etmeseydi, belki de korktuğu başına
gelmeyecekti. Veya gelse bile, durum bu kadar vahim olmayacaktı.

+++

Bizdeki Amerikancılar 
"Hayır, ABD yenilmiş olamaz. Mutlaka bir planı vardır. Taliban ile 
anlaşarak çekilmiştir. Kim bilir Taliban'a ne görevler verdi."
veya:
"ABD şimdi Afganistan'ı asıl teslim etmek istediği örgüte teslim etti"
gibi uçuk kaçık açıklamalar yapıyorlar.

Yahu Taliban zaten iktidarda idi. 20 yıl süren savaşın nedeni iktidarı
tekrar Taliban'a teslim etmek olabilir mi? 

+++

Bizim Amerikancılar öyle üzgünler ki, ağızlarından çıkan sözü
kulakları duymuyor.

Abdülkadir Selvi Hürriyet'te şöyle yazıyor:
"ABD, bir sonraki Afganistan işgalinin gerekçelerini hazırlamaya 
başladı. Taliban'la anlaşarak bir kez daha kendisiyle işbirliği ya-
panları aldattı."

Yani ABD, Taliban'a demiş ki:
"Sen örneğin kadınları öldürmek gibi öyle şeyler yap ki, tekrar
Afganistan'ı işgal etmem için bana gerekçe hazırla"

Tam tımarhanelik.
Rusya, Çin, İran ve Pakistan ile birlik olan Şangay İşbirliği Örgütü
üyesi Afganistan'ı bir daha hiç bir güç işgal edemez. Dünya sava-
şını göze almadığı sürece...

+++

Niçin üzgünler?

Bunu en açık şekilde Aslı Aydıntaşbaş yazdı:
"ABD prestij kaybetti. Yükselen otoriter dalgaya karşı demokrasi
ittifakı kurma konusunda ABD'nin eli artık o kadar güçlü değil."

Tercümesi:
Otoriter Tayyip yönetimine karşı Millet İttifakı'nı destekleme
konusunda ABD'nin eli artık o kadar güçlü değilmiş.

Tayyip'i yıkma olasılığı zayıfladığı için üzüntülerinden neredeyse
ağlayacaklar.

+++

Sovyet sosyal emperyalizmi konusunda açıklama:

Stalin'in ölümünden sonra SBKP içinde Stalin yanlıları temizlendi.
Ülke yavaş bir şekilde revizyonizme kaydı. Lenin, "Revizyonizm 
burjuva ideolojisidir" demişti. Revizyonist Kruşçev - Brejnev- Gorba-
çov yönetimleri ülkeyi adım adım sosyal emperyalist bir ülke duru-
muna getirdiler. Başkan Mao bunu tespit etti. 

Sovyet yöneticileri hala sosyalist olduklarını iddia ediyorlardı ama
ülkeyi kapitalizme geri döndürmekte kararlı idiler. Yani Afganistan'ı
işgal eden Sovyetler artık sosyalist bir ülke değildi.

Afganistan yenilgisinden sonra ülke içinde durumun uygun olduğuna
karar veren Gorbaçov "Sosyalizm bitti, kapitalizme geçiyoruz" dedi.

Başkan Mao bunu yıllar önce tespit etmişti. Türkiye'de yalnızca
Perinçek gurubu bu olguyu algıladı. Diğerleri "Bütün üretim araçları
devletleştirildi, burjuva kalmadı. Kapitalizme geri dönüş olanaksız"
diye feryat ettiler. Perinçek ABD ajanı, sosyalizm düşmanı ilan edildi.

Gorbaçov sosyalizmin bittiğini ilan edince bunlar süt dökmüş kediye
döndüler. Ama yanıldıklarını, Perinçek'in haklı olduğunu hiç bir zaman
itiraf etmediler. Perinçek düşmanlığını artırarak devam ettirdiler.
Bir kısmı ABD'ye biat etti, bir kısmı Avrupa Birliği'ne.

"Vatan Partisi şeriatçı mı oldu", "Perinçek nasıl Atatürk ile Taliban'ı
bir tutar" gibi yalan dolanı yayanlar da işte bu "eski" solcular.
Bunlara sahte solcu diyoruz.

+++
arşiv:

ABD'nin Afganistan planı kaçmak: Haçlı Seferi'nin bozgunu 

+++

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder