22 Eylül 2020 Salı

Lozan hezimeti: Adaları ve Musul'u nasıl verdik

HABER TÜRK'te Kübra Par'la AÇIK ve NET programında Yeni Akit
yazarı Kenan Alpay'ın Lozan Hezimeti suçlaması (Ege Adalarını
ve Musul'u verdik) üzerine Dr. Doğu Perinçek şu açıklamaları yaptı:

+++

"Lozan Antlaşması'ndan daha iyisi yapılamazdı. 
Daha kötüsü de yapılamazdı.

Çünkü Lozan, Türk askerinin süngüsüyle kazandığı vatanımızı 
uluslararası bir antlaşma ile tescil ettirmiştir.

(29 Ekim 1914'de 1. Dünya Savaşı'na girişimizle 9 Eylül 1922'de
İzmir'e girişimiz arasındaki 8 yılda kazandığımız topraklar)

Burada anahtar kavram: 
Türk askerinin süngüsüyle kazandığımız sınırlar.
Lozan'da bu sınırları tescil ettirdik."

Video kaydı:


"Binerdiniz kağıttan gemilerinize, 12 Ada'yı alırdınız, İngiliz,
Fransız, Yunan donanmaları (ile çarpışıp), ondan sonra 
Lozan'da derdiniz ki: 'Bu 12 Ada benimdir.' 

Onun için 'Daha iyisi yapılamazdı' diyorum. 
Bir barış masasında, süngü ile kazanamadığınızı yazamazsınız.

Daha kötüsü de yapılamazdı.
Çünkü süngü ile aldığınızı masada vermezsiniz.

Musul'u da süngü ile almış olsaydık - Lozan Antlaşması'ndan
sonra Ankara'da liderlik içinde tartışmalar oldu. Acaba girelim mi,
İngiltere'den oraları alalım mı - Fakat Şeyh Sait isyanından sonra
ona cesaret edilemedi. Türkiye'nin gözü onu tutmadı. Zaten Ata-
türk gibi bir irade Musul'un alınmasını gözüne kestirseydi, Atatürk
gibi cesur ve iradeli, milletine güvenen bir komutan, zaten oraya
yürürdü.

Onun için, Ali Şükrü gibi insanlarla -tabii onlara da rahmet okuyalım-
Atatürk'le rekabet etmek çok şanssız bir tavır."

Video kaydı:


 
"Daha iyisi şöyle olurdu: Türk donanması giderdi, o adaları alırdı.
Ama senin kağıttan donanma yapma şansın yok. Evde çocukla-
rımız yaptığımız gibi kağıttan gemi yaparak. 

Yani: Donanmanız yok. Zaten donanmamız olsaydı, İstiklal Sava-
şı'nın devamında alırdık. Donanmamız yok. Donanmasız bir Tür-
kiye olduğu için adaları alma durumumuz yoktu.

Musul, Lozan'da kararlaştırılmadı. Batı Trakya ve Musul yüzünden 
Lozan görüşmeleri akim kaldı, anlaşma olmadı, tekrar masaya 
oturuldu. Yine anlaşma olmadı, Musul hariç tutuldu. 

Denildi ki: Musul ileride konferanslarla çözülecek. 1924'te Haliç
Konferansı toplandı, sonra Tevfik Rüştü Aras Milletler Cemiyeti'ne
gitti, ta 1926'ya kadar Musul meselesi çözülmedi.

İngilizler Şeyh Sait isyanını kışkırttılar. O ortamda 1926 Ankara 
Antlaşması ile Musul Irak'ın oldu.

Zaten Musul askerimizin kontrolünde olsaydı, kaybedilmezdi.
Musul'u almak için yeniden bir savaş yapmanız lazım. Ali Şükrü
Bey falan Atatürk'e karşı ciddi alternatif adamlar değil."

Video kaydı:  


+++

2. Abdülhamit darbe korkusu ile donanmayı Haliç'e kapatıp çürüttü.
Bu yüzden Ege adaları Osmanlı zamanında kaybedildi.

12 Adaları 1912'de İtalya aldı
Ege Adalarını da yine 1912'de Yunanistan aldı.

Misak-ı Milli ilan edildiğinde 12 Adalar'da İtalyan askeri,
Ege Adaları'nda Yunan ordusu vardı.

Askerlerimiz adalara kayıkla veya yüzerek geçemeyeceğine
göre, oraları nasıl alacaktık? 9 Eylül'de İzmir'e ulaşan ordumuz
orada kaldı. Gemimiz yoktu ki binip gidelim, adaları alalım.

"Bana ne, bana ne, isterim ver" diye yaygara yapınca verirler mi?

+++

18 Ekim 1912 günü İsviçre'nin Lozan şehrindeki Ouchy (Uşi)
Kasabası'nda imzalanan antlaşma ile Osmanlı, Rodos ve çev-
resindeki 12 Adayı geçici olarak İtalya'ya bıraktı. İtalya, bu ada-,
ları Balkan Savaşı sonunda Osmanlı'ya iade edecekti.

Ancak 1. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine İtalya, 22 Ağustos
1915 günü, Uşi Anlaşması'nın hükümlerini kabul etmediğini, ada-
lardan çekilmeyeceğini ilan etti.  

2. Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan Paris Antlaşması ile İtalya
bu adaları Yunanistan'a devretti. Türkiye savaşa katılmadığı için
bu antlaşmada taraf değildi. 

İşte, Uşi'nin Lozan'ın bir kasabası olmasını yalanlarına dayanak
yapanlar, 12 Ada'nın Lozan'da verildiğini söylemektedirler.

Böylece, 1912'de Osmanlı'nın Uşi/Lozan'da verdiği adaları,
Atatürk 1923'de Lozan'da vermiş oluyor. Nasıl, iyi mi?

Maksat Atatürk düşmanlığı yapmak. Yalanın cezası yok, inananı çok.

+++

Meis'i almak istedik, ama olmadı. İşte donanma olmadan bir
adanın alınamayacağını gösteren o hikaye, hem de kıyımızdan
yalnızca 2 kilometre uzaklıkta olan bir ada:

İtalya'ya bağlı olan Meis Adası, İngiliz ve Fransızların denetiminde
idi. Alman General ve Osmanlı Mareşali olan Liman von Sanders,
Meis'in alınmasını emretti. Dergipark sayfasından okuyalım:

"1916 yılı sonlarında, kıyılarımız için tehdit oluşturan Meis Adası’nın işgaline karar verilerek, bunun için İzmir’de bulunan 15’lik seri obüs bataryası, Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul komutasındaki bir dağ bataryası, bir Alman uçağı ve jandarma mülazımı Muhittin Efendi komutasında yüz yirmi kişilik bir piyade bölüğü Kaş’a gönderildi. Bu taarruzun idaresi ihtiyat Alman mülazımı Ezelberk’e verildi. Top bataryaları Meis Limanı’nın karşısında bulunan Bayındır Burnu’na konuşlandırıldı. Bu sırada İngilizlerin Ben My Chree adlı dört uçak taşıma kapasitesine sahip bir kruvazörü, iki torpido muhribi ile Fransızların Paris II kruvazörü Meis Limanı’na gelerek demirledi. Bu fırsatı kaçırmayan Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul, 27 Aralık 1916 tarihinde limanda bulunan düşman gemilerine ani bir bombardıman başlattı. Bu bombardıman neticesinde Ben My Chree batırılmış, bir torpido muhribine hasar verilerek, limanda bulunan iki yüze yakın yelkenli gemi ve sandal yakılmıştır32. Bundan sonra 7 Ocak 1917 tarihinde Meis Limanı’na bir çıkarma harekâtı tertip edildi. Ama bu taarruz başarısızlıkla sonuçlandı33. Bunun üzerine obüs bataryası geriye alındı. Mustafa Ertuğrul komutasındaki dağ bataryası ise 14 Nisan 1917 tarihinde Antalya’ya giderek 57. Tümen’in emrine girdi. Bu dağ bataryası, 13 Aralık 1917 tarihinde Fransızların Paris II kruvazörünü Ava Burnu açıklarında batırdı34. Faaliyetlerine devam eden batarya, 8 Mart 1918 tarihinde Fransızların Aleksandra kruvazörüne Ava açıklarında tuzak kurdu. Buna göre içine dinamit konan bir yelkenli sahilden üç kilometre kadar açıkta bırakıldı. Dinamitlerin üzeri portakal sandıkları ile kamufle edilerek en dipteki sandık bir fünye ile dinamitlere bağlanmıştı. Bu tuzağa aldanan düşman, açıkta bulunan bu yelkenlideki portakalları ganimet olarak gemisine taşırken, son sandık da kaldırılınca büyük bir gürültü ile patlayan dinamitler Aleksandra kruvazörünün yaralanarak batmasına sebep olmuştur."

Bu paragraf, aşağıdaki derginin 181. sayfasından alınmıştır: 

Geriye yalnızca bir kahramanlık hikayesi kaldı.
Video kaydı:

+++

Bugün gelinen noktada tartışılan Yunanistan'ın adaları silahlandırması
konusu Lozan Antlaşması'nın bir sonucu değil, Lozan ve Paris Antlaş-
malarının şartlarının ihlal edilmesi sorunudur.

+++


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder