15 Ağustos 2012 Çarşamba

Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu için ölüm emri


Ergün Diler, 6 Ağustos günlü Takvim gazetesinde açıkladı:

Takvim, 6 Ağustos 2012
********
Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, 19 Mart 2002'de ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in başarısızlıkla sonuçlanan gezisinden tatmin olmayan ABD, 16 Temmuz 2002'de bu defa da Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'igöndermişti.
Dick Cheney, Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'i, Başbakan Ecevit'i ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu Irak işgali için ikna edememişti.
Şimdi ikna denemesi sırası Wolfowitz'de idi.
********

Olayı Ergün Diler şöyle anlatıyor:

"Uçaktan inen Wolfowitz'in canı sıkkındı. Görüşmek istediği tüm isimlerden randevu almış ancak biri kendisini kabul etmemişti.
Kara Kuvvetleri Komutanıyken Kıbrıs'taki çadırda suikasttan kurtulan Kıvrıkoğlu bir türlü kendisini kabul etmiyordu. ABD Büyükelçiliği ve diğer makamlar araya girdiyse de Paşa, "Nuh" diyor, "Peygamber" demiyordu!


Çıkış yolu bulamayan Washington devreye girip Başbakan Ecevit'ten "aracı olmasını" rica etti. Kıvrıkoğlu Paşa, Ecevit'e de kibarca "Hayır" diyerek görüşmeye yanaşmadı.


Kriz giderek büyüyünce rahmetli Ecevit tekrar telefona sarılarak "En azından iki-üç dakika görüşün bari" teklifini iletti. Paşa hiç de istemeyerek "Peki" cevabını verdi.
Randevu baskıyla alınmıştı. Paşa sinir küpüydü. 


ABD'li konuk Irak işgalini masaya getirmişti. Peşpeşe akıl almaz istekler sıralıyordu.
Silah arkadaşlarının "Hacı" diye andığı Paşa, Wolfowitz'in GENEL VALİ gibi konuşması üzerine çok sert tepki verdi:

"Kerkük'ü de içine alan bir Kürt Devleti kurulması söz konusu olursa, doğrudan ve açıkça oraya, bölgeye gireceğimizi, müdahale edeceğimizi biliniz" diye çıkıştı.

Wolfowitz neye uğradığını şaşırdı.
Ne yapacağını bilemez hale gelen Wolfowitz "Ben, ABD Savunma Bakan Yardımcısıyım, benimle böyle konuşamazsınız" dedi.
Orgeneral Kıvrıkoğlu da "Ben de Türk ordusunun başıyım ve üstelik de Türkmen asıllıyım" diye karşılık verdi.
Şaşkına dönen ABD'li sinirli bir şekilde salonu terk etti."


********
Bunun üzerine Ergenekon şeması kullanılarak, Irak işgaline yani Kürt devleti kurulmasına "hayır" diyen Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin uzatılması engellendi.

28 Ağustos 2002'de, Irak işgaline "evet" diyen Org. Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı oldu.
Irak işgaline "hayır" diyen Ecevit Hükümeti de "sivil" darbe ile devrilip yerine Irak işgaline "evet" diyen AKP Hükümeti kurulmuştu.
Amerika, engelleri temizlediğine emindi. 1 Mart 2003 tezkeresi Meclis'te muhakkak kabul edilecekti.
80 bin Amerikan askeri Türkiye'nin güneydoğusuna yerleştirecek, Türk Ordusu da Amerikan Ordusu ile birlikte Saddam'a saldıracaktı.
Tezkere reddedilince Amerika'nın başına kaynar sular döküldü.
********
Org. Hilmi Özkök, 2 - 3 Ağustos 2012 günlerinde Ergenekon Mahkemesinde tanık olarak dinlenirken şunları söyledi:

 "ABD, Wolfowitz aracılığı ile bana 'Tezkerenin geçmesi için baskı yap' dedi. Ancak ben dinlemedim"
Peki, hani Amerikancıların o meşhur "demokrasi" yaygaraları nerede kaldı?
Hani asker susmalıydı, seçilmişlerin yani siyasetçilerin işine karışmamalıydı?
Hani askeri vesayet vardı, AKP bu vesayeti ortadan kaldıracaktı?
İşte, Amerikan yönetimi, Türk Genelkurmay Başkanı'na açıkça "Milletvekillerine baskı yap" talimatı vermişti.
Org. Özkök'ün "Ben dinlemedim" demesi ise işin palavrasıdır. Milletvekillerine elinden geldiği kadar baskı yapmış olduğuna şüphe yoktur.
Buradan bir kere daha anlaşılan şudur:
Askerler Amerika'nın istekleri doğrultusunda davranırlarsa demokrasi için bir tehlike yoktur.
Kıvrıkoğlu Amerika'ya karşı çıkınca hemen Ergenekon şeması çıkarılır, tasfiye edilir.
Yerine Amerika'nın kontrolü altındaki Hilmi Özkök geçince, Ergenekon şeması çekmeceye kilitlenir.
Hilmi Özkök gidip Amerika'nın kontrolünde olmayan Genelkurmay Başkanları gelince, Ergenekon şeması çekmeceden çıkarılır.
Büyük Ortadoğu Projesi'ni, yani Büyük Kürdistan Planı'nı kabul etmeyen her asker ve sivil darbecidir, demokrasi düşmanıdır, vesayetçidir.

İşte işin özeti bu.
********
Ergün Güler devamla şöyle yazıyor:
"Tezkerenin geçmemesinde en büyük payın Kıvrıkoğlu'na ait olduğundan emin olan Wolfowitz, Pentagon'da sık sık "Türkler, ABD'ye kafa tutmanın ne demek olduğunu anlamalı" diyordu. Bunu hiç çekinmeden her yerde dile getiriyordu. Kini hiç bitmiyordu. Öfkesi hiç dinmiyordu. Bu aşağılanmanın faturasını ödetmek için çırpınıyordu. Aradığı fırsatı tam bir yıl sonra yakaladı... 4 Temmuz 2003 günü, Kuzey Irak'taki Türk Birliği basıldı. ABD askerleri ve çok sayıda Peşmerge karakolun etrafını sardı. Silahlarını kullanmayan 11 Türk askerinin başına çuval geçirildi. Operasyonun emrini Wolfowitz vermişti."

Ergün Güler'in bu şekilde yazmış olması, okuyucuyu yanıltıyor.
Bu olay Wolfowitz'in kişisel bir kararı değildi. ABD yönetiminin kararı idi. Savunma Bakan Yardımcısı böyle önemli bir kararı kendi başına nasıl verebilir?
Abdullah Gül ile Powell arasında imzalanan 2 sayfa 9 maddelik anlaşma uyarınca Kuzey Irak'ı terk etmesi kararlaştırılan Türk Ordusu'na "çık" ihtarı idi bu.
********
Ergün Diler'in haberi özetle şöyle devam ediyor:
"ABD'deki bir Büyükelçilikteki kutlamaya katılan Türk ekibi bir yolunu bulup ABD Genelkurmay Başkanı Myers'e "Bu işin arkasında Wolfowitz'in olduğunu biliyoruz" dediler.
Myers, "Bu (siyonistler) orduya sızmayı başardı. Fakat ben gereğini yapacağım" dedi.
Wolfowitz de, kendisinin Myers'e şikayet edilmesinin Kıvrıkoğlu'nun başının altından çıktığını düşünerek "ortadan kaldırın bu adamı" emri verdi."
********
Ergün Diler'in Takvim'deki haberi okunduğunda, sanki Wolfowitz çuval emrini kendi kendine vermiş, ABD Genelkurmayı ise Wolfowitz gibi "siyonist"lere karşı imiş gibi anlaşılıyor.
Yani asıl suçlu olan ABD yönetimi bir nevi aklanarak, bütün suç Wolfowitz'e yükleniyor.
Halbuki düşünülürse, Wolfowitz, kendisinin Myers'e şikayet edildiğini nasıl bilebilir?
Yanıtı gayet kolay: Türk ekibine sanki Wolfowitz'e karşı imiş gibi bir görüntü çizen Myers, olayı hemen Wolfowitz'e aktarmıştı.

Ama, suikast emrini ancak ABD yönetimi verebilir. Takvim'deki yazıda bu suç da Wolfowitz'e yüklenerek ABD yönetimi aklanıyor.

Bir Bakan Yardımcısı, müttefik bir ordunun askerine çuval geçirme, komutanına suikast yapma gibi son derece önemli kararları kendi başına alabilir mi?
Amerikan Başkanının, Amerikan Savunma Bakanının, Amerikan Genelkurmay Başkanının, CIA'nın haberi ve onayı olmadan bir Amerikan Birliği müttefik bir ordunun askerinin başına çuval geçirebilir mi?
Ergün Diler'in haberi yazış tarzı, okuyucuyu bu şekilde yanıltma sonucunu vermektedir.

Wolfowitz'in metresinin Amerika'daki bir İtalyan lokantasında suikast planını anlatması, orada garson olarak çalışan ve İtalyanca konuşan ODTÜ mezunu bir Türkün bu konuşmayı duyarak Ankara'ya haber vermesi ve Kıvrıkoğlu'nun korumaya alınması anlatımı ise işin magazin tarafı.


******** 
Arşiv
Türk Ordusu ile Amerika'nın arasının açılması, Amerika'nın Ergenekon tertibine karar vermesi ve 2002 hükümet darbesi ile ilgili arşiv: 
********
Perinçek: "İntihar ediyorsunuz" -- Ecevit: "İntihar ettik"
******** 
Türk Ordusu'na Endonezya modeli 
******** 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder