Ergün Diler, 6 Ağustos günlü
Takvim gazetesinde
açıkladı:
Takvim, 6 Ağustos
2012
********
Bu açıklamadan anlaşılacağı
üzere, 19 Mart 2002'de ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in başarısızlıkla
sonuçlanan gezisinden tatmin olmayan ABD, 16
Temmuz 2002'de bu defa da Savunma Bakan Yardımcısı Paul
Wolfowitz'igöndermişti.
Dick Cheney, Cumhurbaşkanı Necdet
Sezer'i, Başbakan Ecevit'i ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu Irak
işgali için ikna edememişti.
Şimdi ikna denemesi sırası Wolfowitz'de idi.
********
Olayı Ergün Diler şöyle anlatıyor:
"Uçaktan inen Wolfowitz'in canı sıkkındı. Görüşmek
istediği tüm isimlerden randevu almış ancak biri kendisini kabul
etmemişti.
Kara Kuvvetleri Komutanıyken Kıbrıs'taki çadırda suikasttan kurtulan Kıvrıkoğlu bir türlü kendisini kabul etmiyordu. ABD Büyükelçiliği ve diğer makamlar araya girdiyse de Paşa, "Nuh" diyor, "Peygamber" demiyordu!
Çıkış yolu bulamayan Washington devreye girip Başbakan Ecevit'ten "aracı olmasını" rica etti. Kıvrıkoğlu Paşa, Ecevit'e de kibarca "Hayır" diyerek görüşmeye yanaşmadı.
Kara Kuvvetleri Komutanıyken Kıbrıs'taki çadırda suikasttan kurtulan Kıvrıkoğlu bir türlü kendisini kabul etmiyordu. ABD Büyükelçiliği ve diğer makamlar araya girdiyse de Paşa, "Nuh" diyor, "Peygamber" demiyordu!
Çıkış yolu bulamayan Washington devreye girip Başbakan Ecevit'ten "aracı olmasını" rica etti. Kıvrıkoğlu Paşa, Ecevit'e de kibarca "Hayır" diyerek görüşmeye yanaşmadı.
Kriz giderek büyüyünce rahmetli Ecevit tekrar telefona sarılarak "En azından iki-üç dakika görüşün
bari" teklifini iletti. Paşa hiç de
istemeyerek "Peki" cevabını
verdi.
Randevu baskıyla alınmıştı. Paşa sinir küpüydü.
Randevu baskıyla alınmıştı. Paşa sinir küpüydü.
ABD'li konuk Irak
işgalini masaya getirmişti. Peşpeşe
akıl almaz istekler sıralıyordu.
Silah arkadaşlarının "Hacı" diye andığı Paşa, Wolfowitz'in GENEL
VALİ gibi konuşması üzerine çok
sert tepki verdi:
"Kerkük'ü de içine alan bir Kürt Devleti
kurulması söz konusu olursa, doğrudan ve açıkça oraya, bölgeye gireceğimizi,
müdahale edeceğimizi biliniz" diye
çıkıştı.
Wolfowitz neye uğradığını şaşırdı.
Ne yapacağını bilemez hale gelen Wolfowitz "Ben, ABD Savunma Bakan Yardımcısıyım, benimle böyle konuşamazsınız" dedi.
Orgeneral Kıvrıkoğlu da "Ben de Türk ordusunun başıyım ve üstelik
de Türkmen asıllıyım" diye karşılık
verdi.
Şaşkına dönen ABD'li sinirli bir şekilde salonu terk etti."
Şaşkına dönen ABD'li sinirli bir şekilde salonu terk etti."
********
Bunun üzerine Ergenekon şeması kullanılarak, Irak işgaline
yani Kürt devleti kurulmasına "hayır" diyen Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin
uzatılması engellendi.
28 Ağustos 2002'de, Irak işgaline "evet" diyen
Org. Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı oldu.
Irak işgaline "hayır" diyen Ecevit Hükümeti de
"sivil" darbe ile devrilip yerine Irak işgaline "evet" diyen AKP Hükümeti
kurulmuştu.
Amerika, engelleri temizlediğine emindi. 1 Mart 2003 tezkeresi
Meclis'te muhakkak kabul edilecekti.
80 bin
Amerikan askeri Türkiye'nin güneydoğusuna yerleştirecek, Türk Ordusu da Amerikan
Ordusu ile birlikte Saddam'a saldıracaktı.
Tezkere reddedilince Amerika'nın başına kaynar
sular döküldü.
********
Org. Hilmi Özkök, 2 - 3 Ağustos 2012 günlerinde
Ergenekon Mahkemesinde tanık olarak dinlenirken şunları söyledi:
"ABD, Wolfowitz aracılığı
ile bana 'Tezkerenin geçmesi için baskı yap' dedi. Ancak ben
dinlemedim"
Peki, hani
Amerikancıların o meşhur "demokrasi" yaygaraları nerede kaldı?
Hani asker susmalıydı, seçilmişlerin yani
siyasetçilerin işine karışmamalıydı?
Hani askeri vesayet vardı, AKP bu vesayeti ortadan
kaldıracaktı?
İşte, Amerikan yönetimi, Türk Genelkurmay
Başkanı'na açıkça "Milletvekillerine baskı yap" talimatı vermişti.
Org. Özkök'ün "Ben dinlemedim" demesi ise işin
palavrasıdır. Milletvekillerine elinden geldiği kadar baskı yapmış olduğuna
şüphe yoktur.
Buradan
bir kere daha anlaşılan şudur:
Askerler Amerika'nın istekleri doğrultusunda davranırlarsa demokrasi
için bir tehlike yoktur.
Kıvrıkoğlu Amerika'ya karşı çıkınca hemen Ergenekon şeması çıkarılır,
tasfiye edilir.
Yerine Amerika'nın kontrolü altındaki Hilmi Özkök geçince, Ergenekon
şeması çekmeceye kilitlenir.
Hilmi Özkök gidip Amerika'nın kontrolünde olmayan Genelkurmay
Başkanları gelince, Ergenekon şeması çekmeceden çıkarılır.
Büyük Ortadoğu Projesi'ni, yani Büyük Kürdistan Planı'nı kabul
etmeyen her asker ve sivil darbecidir, demokrasi düşmanıdır,
vesayetçidir.
İşte işin özeti
bu.
********
Ergün Güler devamla şöyle yazıyor:
"Tezkerenin geçmemesinde en büyük payın
Kıvrıkoğlu'na ait olduğundan emin olan Wolfowitz, Pentagon'da sık sık "Türkler, ABD'ye kafa tutmanın ne demek
olduğunu anlamalı" diyordu. Bunu
hiç çekinmeden her yerde dile getiriyordu. Kini hiç bitmiyordu. Öfkesi
hiç dinmiyordu. Bu aşağılanmanın
faturasını ödetmek için çırpınıyordu. Aradığı fırsatı tam bir yıl sonra
yakaladı... 4 Temmuz 2003 günü, Kuzey Irak'taki Türk Birliği basıldı.
ABD askerleri ve çok sayıda Peşmerge karakolun etrafını sardı. Silahlarını kullanmayan 11 Türk askerinin
başına çuval geçirildi. Operasyonun
emrini Wolfowitz vermişti."
Ergün Güler'in bu şekilde yazmış olması, okuyucuyu yanıltıyor.
Bu olay Wolfowitz'in kişisel bir kararı
değildi. ABD yönetiminin kararı idi. Savunma Bakan Yardımcısı böyle önemli bir
kararı kendi başına nasıl verebilir?
Abdullah Gül ile Powell arasında imzalanan 2 sayfa 9 maddelik anlaşma
uyarınca Kuzey Irak'ı terk etmesi kararlaştırılan Türk Ordusu'na "çık" ihtarı
idi bu.
********
Ergün Diler'in
haberi özetle şöyle devam ediyor:
"ABD'deki bir Büyükelçilikteki kutlamaya
katılan Türk ekibi bir yolunu bulup ABD Genelkurmay Başkanı Myers'e "Bu işin
arkasında Wolfowitz'in olduğunu biliyoruz" dediler.
Myers, "Bu (siyonistler) orduya sızmayı başardı. Fakat ben gereğini
yapacağım" dedi.
Wolfowitz de, kendisinin Myers'e şikayet
edilmesinin Kıvrıkoğlu'nun başının altından çıktığını düşünerek "ortadan
kaldırın bu adamı" emri verdi."
********
Ergün
Diler'in Takvim'deki haberi okunduğunda, sanki Wolfowitz çuval emrini kendi
kendine vermiş, ABD Genelkurmayı ise Wolfowitz gibi "siyonist"lere karşı imiş
gibi anlaşılıyor.
Yani
asıl suçlu olan ABD yönetimi bir nevi aklanarak, bütün suç Wolfowitz'e
yükleniyor.
Halbuki
düşünülürse, Wolfowitz, kendisinin Myers'e şikayet edildiğini nasıl
bilebilir?
Yanıtı gayet
kolay: Türk ekibine sanki Wolfowitz'e karşı imiş gibi bir görüntü çizen Myers,
olayı hemen Wolfowitz'e aktarmıştı.
Ama, suikast emrini ancak ABD yönetimi verebilir.
Takvim'deki yazıda bu suç da Wolfowitz'e yüklenerek ABD yönetimi
aklanıyor.
Bir Bakan
Yardımcısı, müttefik bir ordunun askerine çuval geçirme, komutanına suikast
yapma gibi son derece önemli kararları kendi başına alabilir mi?
Amerikan Başkanının, Amerikan Savunma Bakanının, Amerikan Genelkurmay
Başkanının, CIA'nın haberi ve onayı olmadan bir Amerikan Birliği müttefik bir
ordunun askerinin başına çuval geçirebilir mi?
Ergün Diler'in haberi yazış tarzı, okuyucuyu bu şekilde yanıltma sonucunu
vermektedir.
Wolfowitz'in metresinin Amerika'daki bir İtalyan
lokantasında suikast planını anlatması, orada garson olarak çalışan ve İtalyanca
konuşan ODTÜ mezunu bir Türkün bu konuşmayı duyarak Ankara'ya haber vermesi ve
Kıvrıkoğlu'nun korumaya alınması anlatımı ise işin magazin
tarafı.
********
Arşiv
Türk Ordusu ile Amerika'nın arasının açılması, Amerika'nın Ergenekon tertibine karar vermesi ve 2002 hükümet darbesi ile ilgili arşiv:
********
Perinçek: "İntihar
ediyorsunuz" -- Ecevit: "İntihar ettik"
********
Türk Ordusu'na Endonezya modeli
********
5 Genelkurmay Başkanı niçin Ergenekonla
suçlanıyor?
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder