22 Nisan 2012
Abdullah Gül, Hollanda'ya giderken,
havaalanında, 28 Şubat'taki durumu ile ilgili şöyle dedi:
“Ben o zamanki Refahyol hükümetinde bakandım ama Milli Güvenlik Kurulu üyesi değildim.
“Ben o zamanki Refahyol hükümetinde bakandım ama Milli Güvenlik Kurulu üyesi değildim.
Dolayısıyla o günkü MGK kararlarında benim
imzam yok.
Daha sonra o konular Bakanlar Kuruluna
getirilip herhangi bir Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmadığı için, benim imzam
yok.
Ama tabii ki o dönemi yaşayanlardan
biriydim.”
Abdullah Gül o
zaman Refah Partisi Milletvekili, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü idi.
Dediği gibi MGK
üyesi değildi.
Dolayısıyla MGK Tavsiye Kararı altında imzası
olmadığı doğrudur.
Ancak, ilgili
kanunlar gereğince, MGK Tavsiye Kararı Bakanlar Kurulu'nda görüşülmüş ve hayata
geçirilmesi uygun bulunmuştur.
Bunun üzerine, bu
kararların uygulanması için Başbakan Erbakan, tüm Bakanlara yazılı bir emir
göndermiştir.
01-51/01 704 Sayı
ve 14 Mart 1997 tarihli Başbakan Erbakan
imzalı bu yazılı emir aynen şöyledir:
“28
Şubat 1997 tarihli MGK kararlarının 13 Mart 1997 günü Bakanlar Kurulunda
öncelikle müzakere edildiği malumlarınızdır.
Bu
müzakerede alınan “İrtica ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi” kararı mucibince MGK’ nun Bakanlar Kurulumuza bildirdiği
hususların bir kopyası ilişikte bilgilerinize sunulmuştur.
Bu
konuların önemle dikkate alınarak, Anayasamızın, T.C Devletinin Demokratik,
Lâik, Sosyal bir Hukuk Devleti olması temel ilkeleri çerçevesinde, Bakanlığınızı
ilgilendiren konularda, konuyla ilgili kısa-orta ve uzun vadeli tedbirlerin
dikkat ve ihtimamla alınması, mali destek ve yasa değişikliğine ihtiyaç gösteren
tedbirler varsa, bunlar hakkında da Bakanlar Kurulunca gereğinin yerine
getirilebilmesi için Başbakanlığa bilgi verilmesini rica
ederim…
Prof.
Dr. Necmettin ERBAKAN
Başbakan”
İŞTE FOTOKOPİSİ:
(17 Nisan 2012 Salı günlü Sözcü Gazetesi ve Ulusal
Kanal)
********
O zamanki Devlet Bakanı Abdullah Gül:
"Bakanlar Kurulu'na getirilmedi, Bakanlar
Kurulu Kararı çıkarılmadı" diyor.
O zamanki Başbakan Necmettin Erbakan,
Bakanlara gönderdiği resmi yazıda:
"13 Mart 1997 günü Bakanlar Kurulu'nda
müzakere edildiği ve irtica ile mücadele kararı alındığı malumlarınızdır"
diyor.
********
Rıfat
Serdaroğlu, Abdullah Gül'e soruyor:
"1)Bakanlar Kurulunda MGK kararlarının
görüşülmediğini nasıl söylersiniz?
2)Anayasamızın 112. Maddesine göre,
Başbakan ve Bakanlar, hükümetin siyasetinin yürütülmesinden birlikte
(müteselsil) sorumludur.
Bu Anayasa emrini bilmemeniz
mümkün mü?
3)28 Şubat
Kararlarına, o zaman niçin tepki vermediniz?
4)28 Şubat Kararları denen 18 maddenin
hangilerine karşısınız?
5)İstifa denen
müessese niçin aklınıza gelmedi?
6) Dürüst bir insan, inanmadığı bir
konuda sessiz kalıp, kabullenir mi?
7)MGK’nun ve içinde
sizin de bulunduğunuz Siyasi İradenin temsilcisi Refahyol Hükümetinin verdiği
emirleri uyguladıkları için bugün haksız yere yargılanan insanlar için,
Cumhurbaşkanı olarak üzüntü duyuyor musunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanlığı
makamında oturan kişi her şeyden önce dürüst ve sorumluluklarının bilincinde
olmalıdır. Önemli olan bu makamlara gelmek değildir. Esas ve önemli olan, bu
yüce makamlardan ayrıldıktan sonra kişilerin nasıl hatırlanacağı ve tarihe nasıl
iz bırakacaklarıdır…
Zordur “Devlet
Adamı” olabilmek ve öyle kalabilmek, zor…"
********
İmzasız
adam
Namuslu adamın sözü imzadır, duruşu
imzadır.
İmzasız adamın ise hiçbir yerde imzasını bulamazsınız.
İmzasız adamın ise hiçbir yerde imzasını bulamazsınız.
İmzalarını
her yerden silmiştir.
Namuslu adamdan kimse imza istemez. Sözü
senettir.
İmzasız adam ise, bütün yeminlerini çiğner. Sözü ciklettir.
İmzasız adam ise, bütün yeminlerini çiğner. Sözü ciklettir.
Namuslu adam, güvenilir adamdır.
İmzasız adama sırtınızı dönmeye gelmez, hançeri koynunda gizlidir.
İmzasız adama sırtınızı dönmeye gelmez, hançeri koynunda gizlidir.
Namuslu adam yürekli adamdır,
korkmaz.
İmzasız adam, yüreksiz ve ciğersizdir; kendi imzasından bile korkar.
İmzasız adam, yüreksiz ve ciğersizdir; kendi imzasından bile korkar.
Namuslu adamın alnı açıktır.
İmzasız adam, alnındaki lekeleri kâkülüyle örtmüştür, kimse göremez diye düşünür. Oysa kâkülü görünmektedir. İmzasız adam, kendi kâkülünün arkasına saklanan adamdır.
İmzasız adam, alnındaki lekeleri kâkülüyle örtmüştür, kimse göremez diye düşünür. Oysa kâkülü görünmektedir. İmzasız adam, kendi kâkülünün arkasına saklanan adamdır.
Namuslu adam, evet ben yaptım der,
eyleminin sahibidir.
İmzasız adam, “Hani nerde, imzamı gösterin, ispat edin” der.
İmzasız adam, “Hani nerde, imzamı gösterin, ispat edin” der.
Çünkü imzası firardadır. İmzasız
adam, kırmızı bültenle aranan adamdır.
Namuslu adam, yanlış varsa, yanlışı üstlenir;
arkadaşlarına siper olur.
İmzasız adam faili meçhullerdeki silahtır; cinayetlerde kullanılmıştır ve sapındaki numara silinmiştir. İmzasız adam, sapı silinmiş adamdır.
İmzasız adam faili meçhullerdeki silahtır; cinayetlerde kullanılmıştır ve sapındaki numara silinmiştir. İmzasız adam, sapı silinmiş adamdır.
Namuslu adamın bulunduğu kurumlarda
ortak sorumluluğu vardır.
Hükümet
üyelerinin ortak sorumlu olduğunu bilir.
İmzasız adam, sorumluluğu başkalarının üstüne yıkar, kalleştir.
İmzasız adam, sorumluluğu başkalarının üstüne yıkar, kalleştir.
İmzasız adamın
hiçbir sorumluluğu yoktur.
Namuslu adam, yabancı devletlerle
milletinden gizli anlaşmalar yapmaz.
İmzasız adam yabancı devletle 22 sayfa 99 maddelik gizli hizmet sözleşmesi yapar; imzası gizli mürekkeple atılmıştır.
İmzasız adam yabancı devletle 22 sayfa 99 maddelik gizli hizmet sözleşmesi yapar; imzası gizli mürekkeple atılmıştır.
Namuslu adam imzasına ihanet etmez. Kitabında
ihanet yoktur.
İmzasız adam, bir tek ihanetin altına attığı imzaya bağlıdır,
İmzasız adam, bir tek ihanetin altına attığı imzaya bağlıdır,
bir gün efendisine de ihanet eder.
İmza, namuslu adamın
onurudur.
İmzasız adamın onuru, imzasının bulunmayışıdır.
İmzasız adamın onuru, imzasının bulunmayışıdır.
Doğu Perinçek'in
"İmzasız Adam" başlıklı Aydınlık köşe yazısıdır. (20 Nisan
2012)
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder