Merakla ne okuduğunu sordu. Kızkardeşi gizlemek isteyince zorla elin-
den aldı ve bunun Hz. Muhammed'in yazdırdıklarından (Kur'an parçası)
olduğunu görünce deliye döndü. Demek bu din düşmanının sözleri kendi
evine bile girmişti. O kızgınlıkla kızı iyice dövdükten sonra kılıcını çekti ve
Muhammed'i öldürmek amacıyla hızla evden çıktı.
Mevlana, bu olayı Fihi Ma Fih adlı eserinde güçlü bir şekilde anlatır.
Hz. Ömer daha sonra Müslümanların halifesi bile olmuştu. Ama hiç kimse
"Yahu bu adam Kur'an okudu diye kardeşinin ağzını burnunu kırmış, hatta
peygamberi öldürmek istemişti" dememiş, halife olmasına karşı çıkmamıştı.
+++
Herkesin yanlışlarını düzeltme, doğru yolu bulma hakkı vardır.
Atatürk de İstanbul'dan milli mücadeleye katılmaya gelen komutanları garda
kırmızı halı sererek karşılamış, onlara kimse geçmişteki tutumlarından dolayı
hesap sormamıştı.
+++
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Avrupa merkezciliğe ve oryantalizme
karşı açıklamalarda bulundu. Ancak bundan memnun olması gereken bazı çev-
reler Kalın'ın geçmişteki konumunu öne sürerek bu olumlu açıklamalara burun
kıvırdılar. Bu çevreler o dönemde yaşamış olsalardı, Ömer'in Müslüman olmasına
karşı çıkacaklardı. Onlara göre Kalın'ın doğru yolu bulma hakkı yoktur.
+++
Oryantalizm, Avrupalı beyaz adamın Doğu'ya (Fransızca Orient'e) bakışıdır.
Orientalisme olarak yazılan oryantalizm, doğuculuk yani şarkiyat demektir.
Avrupa'dan doğuya bakan beyaz adam, orada oryantal (doğuya ait) danslar
yapan, göbek atan kadınlar ve bununla eğlenen sultanlar görmektedir.
Doğu toplumları taşlaşmıştır. Kendisini ilerletecek iç dinamiklerden yoksundur.
Kendi başlarına bırakılsalar sonsuza kadar hiç değişmeyecekler, uygarlaşma-
yacaklardır. Doğu toplumlarına medeniyet götürmek, onları ilerletmek için
Avrupalı beyaz adam devreye girmelidir. Doğulular Avrupalı beyaz adama
teslim olmalı, uygarlaşmak için onun her dediğini yapmalıdır.
Bu oryantalizmi bilimsel (!) bir temele oturtmak için Asya Tipi Üretim Tarzı diye
bir şey icat ettiler. Buna göre doğu toplumlarında üretim ilişkileri hiç değişmeye-
cek şekilde düzenlenmiştir. Bir yanda ceberrut devlet, diğer yanda toprağa bağ-
lanmış köylüler vardır ve bu devlet her türlü gelişmeye engel olmaktadır.
Avrupa dışındaki toprakların sömürge haline getirilmesi bu sözde bilimsel kılıf
altında medeniyet götürme, ilerletme olarak meşrulaştırılmıştı.
Günümüzde emperyalizm, bu uygulamayı "demokrasi götürme" olarak devam
ettiriyor. Ülkeleri işgal ederek diktatörleri deviriyor, demokrasi getiriyor. Bize de
15 Temmuz'da demokrasi getireceklerdi, olmadı.
KAYNAK YAYINLARI
Türk Devrimi'nin yayınevi
İbrahim Kalın, oryantalizme karşı çıkışını şu sözlerle anlattı: 30 Temmuz 2020
"Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikayeleri
anlatıldı. Artık kendi hikayemizi yazma zamanıdır"
Ancak bu sözler "Kalın bizi Ortaçağ'a davet ediyor" şeklinde yanlış anlaşıldı.
Hatta bazı Aydınlık yazarları "Kalın Jön Türkleri ve İttihat Terakki geleneğini
hedef alıyor." bile dediler.
Halbuki bu sözler tam da İstanbul Sözleşmesi denilen Avrupa Birliği cenderesi
reddedilirken söylenmişti. Arkadaşlar bu bağlantıyı kuramadılar.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Serhan Bolluk 7 Ağustos günlü
Aydınlık yazısında konuya açıklık getirdi:
İki hikaye var:
Birincisi Tanzimat ile başlar. Prens Sabahattin ve Serbest Fırka ile devam eder.
Atatürk döneminde hikaye kesintiye uğrar. Atatürk'ten sonra "Küçük Amerika"
olma sürecinde, Avrupa Birliği Aday Üyeliği ihanetiyle, 12 Mart ve 12 Eylüllerle,
Özallarla 2014 yılına kadar gelir.
Oryantalizme, yani emperyalizme boyun eğiş hikayesidir Tanzimatçılık.
Buna modernleşme, Batılılaşma da deniliyor.
29 Ekim 1930
Associated Press (ABD Ajansı) muhabiri Atatürk'e soruyor:
"Türkiye ne zaman Batılılaşacak?"
Atatürk yanıtlıyor:
"Türkiye bir maymun değildir ve hiç bir milleti taklit etmeyecektir.
Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de Batılılaşacaktır.
Türkiye yalnızca özüne dönecektir"
İkinci hikaye yani bizim hikayemiz, emperyalizme karşı, ülkemizin iç dinamikleri
ile gelişme, oryantalizme karşı çıkma hikayemiz Namık Kemallerle, Jön Türk-
lerle, İttihat Terakki ile başlar, Meşrutiyetlerle devam eder ve 23 Nisan 1923
Devrimi ile taçlanır. Atatürk'ün ölümünden sonra kesintiye uğrayan hikayemiz
2014'te yeniden başlar. Bu başlangıçta Vatan Partisi belirleyicidir.
Halkımız 2014'te Silivri duvarlarını yıktı ve 15 Temmuz 2016 Amerikancı
FETÖ darbe teşebbüsü ezildi. Kalın'ın "Bizim hikayemiz" dediği işte bu.
Sözlerinin yanlış yorumlandığını gören İbrahim Kalın, CNN televizyonunda
ayrıntılı açıklama yaptı. Milli Mücadele oryantalizme karşı en güçlü antiem-
peryalist hareketti ve bu ruhu Türkiye şimdi yeniden kuşanmıştı:
Her şey değişir. İnsanlar değişir, kurumlar, üretim ilişkileri, üretici güçler
değişir. Öküzün yerini traktör, köle ve marabanın yerini toprak sahibi köylü
ve işçi alır, ilkel toplum feodal topluma dönüşür, sonra kapitalizm gelir,
onu sosyalizm ve komünizm takip edecektir. Tanri'nın hakimiyetini temsil
ettiğini iddia eden krallar, sultanlar devrilir, yerini halk hakimiyeti alır.
Ona bakarsanız Erdoğan 2002 ABD darbesi ile gelmişti ve Kürt Devleti kurma
amaçlı BOP'un Eşbaşkanı idi. Bu kapsamda PKK ile Açılım yapıyor, Barzani
ile sarmaş dolaş oluyordu. Geniş bilgi için bakınız:
2002 darbesi
Ama şimdi BOP'a karşı mücadele ediyor, bu kapsamda PKK'yı hendeklere gö-
müyor, Suriye sınırımızda Kürt Koridoru kurulmasını engelliyor, buna karşılık
olarak da ABD Erdoğan'ı devirmek istiyor.
Bu durumda ne yapmalıyız? "Ey Erdoğan, sen PKK ile mücadele edemezsin,
çünkü BOP Eşbaşkanı idin, PKK ile Açılım'a devam et, ordumuzu da Suriye'den
geri çek, bırak orada PKK - PYD devleti kurulsun. Biz iktidara geldiğimizde PKK
ile mücadele ederiz, sen etme, git ABD ile anlaş, tekrar BOP Eşbaşkanı ol"
mu diyelim? Böyle bir şey demeye hakkımız var mı?
+++
Efendim, İbrahim Kalın bir zamanlar Vaşington'da Fethullahçı kurumlara gidiyor,
ZAMAN'da yazıyor, Taraf'a demeç veriyor, Gölge CIA Stratfor'a istihbarat veriyor
falan filanmış. Evet ama şimdi başka şeyler söylüyor, Erdoğan gibi o da şimdi
ABD'nin hedefinde.
Evet, Esad'a "katil, işkenceci" dediği zaman eleştirdik. Bakınız:
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ABD'nin sesi mi?
Yine katil derse yine eleştiririz. Eleştiri doğru yolu göstermek içindir.
Karşı tarafa itip kemikleştirmek için değil.
Ancak doğru söylediği zaman karşı çıkmak çelişkiye düşmek olur.
Yukarıdaki sözlerin altına imza atacak olan arkadaşlar bunları Kalın'ın söyle-
diğini öğreninca karşı çıkıyorlarsa, burada büyük bir sorun var demektir.
Bu arkadaşlara göre Kalın Milli Mücadele'ye sahip çıkamaz mı, oryantalizme,
emperyalizme karşı olamaz mı, Kalın illa ki Amerikancı, FETÖ'cü, Atatürk
düşmanı olmak zorunda mıdır, Kalın'ın doğru yolu bulma hakkı yok mudur?
Aydınlık, 11 Ağustos 2020
+++
Okuma önerisi:
Avrupa Birliği için Atatürk'ü kullanmak
Von Sadriştaynlar - Serhan Bolluk
+++
KUTLARIM, ÇOK DEĞERLİ BİLGİ, BELGE VE YORUMLAR VAR.BİR AN ÖNCE
YanıtlaSilİLKER YÜCEL'E GÖNDERMEN GEREK..AYDINLIK'TA YAYINLIYORLAR..