21 Şubat 2014 Cuma

Albay Tekin: Aklanarak başım dik çıkmak istiyorum

Silivri Cezaevi'nde kanser olan emekli Albay Muzafffer Tekin'in tahliye başvurusu bir kez daha değerlendirilmedi. Ergenekon hakimleri Tekin'in 4'üncü evre pankreas kanseri olduğunu ortaya koyan raporları yeterli bulmadı, 20 Şubat günü Tekin'i Adli Tıp Kurumu'na sevketti. Özel Görevli mahkeme kararını Adli Tıp raporuna göre verecek.



Silivri Cezaevi'nde pankreas kanserine yakalanan Kıbrıs Gazisi E. Albay Muzaffer Tekin, Aydınlık'a ve Ulusal Kanal'a yazdığı mektupta Türkiye'ye seslendi.

4. evre pankreas kanseri teşhisi konulan ve Çapa Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alınan Tekin'in mektubu şöyle:

"Öncelikle, rahatsızlığımın duyulmasından itibaren bu konuya büyük hassasiyet gösteren Ulusal Kanal - Aydınlık camiası ve sağduyulu Türk milletinin asil bireylerine şükranlarımı arz ederim.

Teşhis ve tedavi sürecine girmem bana huzur vermiştir. Çok kısa sürede, Türk hekimlerinin bilgi ve donanımları ile rahatsızlığıma kesin çözüm bulacaklarına inanıyorum. Bu konuda hiç bir tereddütüm yoktur.

Tutukluluğum döneminde rahatsızlığımın ön plana çıkmasını istemedim, ama gelinen noktada olaylar benim kontrolüm dışında gelişmiştir. İçinde bulunduğum durumun bir af konusu yapılmasını kesinlikle istemiyorum.

En büyük arzum, şer odaklarının yıllarca, bizler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni dönüştürmek için yaptıkları tertiplerin bir daha asla tekrarlanmayacağı laik, demokratik, sosyal hukuk devletinde yaşayacağımız özgür günlere ulaşmaktır.

Saygılarımla
Muzaffer Tekin"


***********
Aydınlık'a gönderdiği ayrı bir mesaj ise şöyle:
"Ben cezaevinden başım dik, aklanarak çıkmak istiyorum. Hastalığımı da, bir af konusu olmasın diye gizlemeye çalışmamın nedeni buydu"
***********

Aydınlık İzmir Temsilcisi Hayati Özcan, Muzaffer'i yazdı (Aydınlık, 15 Şubat 2014):

1974 Kıbrıs harekatında Lapta ile Karapa arasındaki tepeyi ele geçiren Muzaffer Tekin, Türk Ordusunda yedi göbekten asker olan tek subaydır.

Babası Albay Salih Tekin, dedesi Miralay Ahmet Rıza, daha büyük dedeleri Kale-i Sultaniye Komutanı Mirliva Cevat Bey, Gelibolu Sancak Kumandanı Ali Naşit Bey ve Yeniçeri Ağası Örneksiz Mustafa Ağa.

20 Temmuz 1974 günlü 1. Kıbrıs çıkarmasında Bolu Komando Tugayı 2. Tabur 2. Takım Kumandanı. Lapta ile Karapa arasındaki tepeyi Grivas'ın EOKA-B'cilerinden alır. Buradaki kahramanlığı tarihe geçecek ve tepe "Zafertepe" adını alacaktır. Adı artık "Zafer Yüzbaşı"dır. Sivil hayatta da ona Zafer diye hitap edilir. Ergenekon İddianamesi'nde "Örgüt içinde kod adı Zafer" denmektedir.

İçlerinde Muzaffer Tekin'in de bulunduğu 6 Türk subayı, harekatın ilk gününde, Hilarion'a ulaşıp mücahitlerle birleşmek için sızma girişiminde bulununca kalenin yamaçlarında pusuya düşerler. sabaha kadar kayalık arazide savunma yaptıktan sonra şafakla beraber çemberi yararak Hilarion Kalesi'ne ulaşırlar. Tekin, Üstün Cesaret ve Feragat Altın Madalyası alır.

**********-

E. Tümg. Naci Beştepe, Muzaffer'i yazdı (Aydınlık, 19 Şubat 2014):

MUZAFFER ASLA TESLİM OLMAZ

Muzaffer TEKİN, 1972 Kara Harp Okulu mezunu piyade subayıdır.( Atatürk de Kara Harp okulundan mezun bir piyade subayıdır A.E.)
72’lilerin gönlünde taht kurmuştur. Hepimiz onunla gurur duyarız.
Türk subayında aranan niteliklere fazlasıyla sahiptir. Tam bir kahramandır.
Alçakgönüllüdür.
Vatan, cumhuriyet ve vazife aşığı bir Atatürk gencidir.
Beyefendi ve örnek bir eştir.

MUZAFFER’İN ZAFER’İ
1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na gencecik bir teğmenken katılmıştır.
Savaşın yıldızlarından biridir.
Herkesin haklı takdir ve övgüsünü kazanmıştır.
Takımıyla birlikte Beşparmak Dağları üzerinde Rumlardan ele geçirdiği tepeye onun adı, “ZAFER TEPE” verilmiştir.
Kurtuluş Savaşımızdaki Reşat ÇİĞİLTEPE gibi vatan toprağından şan almış, şan vermiştir.
Üstün Cesaret ve Feragat altın madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Bu madalya pek çok kişiye verilmiş olabilir ama, o almıştır.
Bu Muzaffer TEKİN’i Türk ulusu unutmayacaktır.

ORDUYA SADAKAT
Muzaffer, Piyade Okulu’nda görevliyken bir nöbetinde teğmenlerin Tuzla’da çıkardığı olay nedeniyle YAŞ kararı ile yüzbaşı iken re’sen emekli edilmiştir.
Uğradığı haksızlığa karşın hiç bir dönemde, Türk ordusu ve onu ihraç eden komutanları hakkında tek olumsuz ifadesini duymadım.
Orduya öylesine sadık bir askerdir.
Yasal mücadeleyi kazanmış, Silivri’de tutuklu iken EMEKLİ ALBAY olmuştur.

EFSANE
Danıştay cinayeti ile ERGENEKON’a bulaştırılmıştır.
Nasıl bir kumpas kurgulandığı daha olay günü Bakan M.Ali ŞAHİN’in “çok sürprizler göreceksiniz” ve Başbakan’ın “Olayın içinde emekli bir yüzbaşı var” açıklamaları ile belli olmuştur.
Aynı E.Tuğg.Veli KÜÇÜK gibi ondan da efsane bir ERGENEKONCU yaratılmıştır.
Gizli tanıklarla, kanıtsız, vicdansız, hukuksuz.
Torba suçlamalarla.
En ağır cezayı almıştır bu kumpas davasında.
Bir gün eğilmeden, bükülmeden.
Zafer Tepe duruşunu bozmadan.
Onu iftiralarla suçlayanlar, yasaları değil talimatları uygulayanlar siz de unutulmayacaksınız.
Hukukun ve tarihin kara sayfalarında kalarak.

HİPOKRAT UTANIYOR
Muzaffer 15 Haziran 2007’den beri Silivri’de tutuklu.
Ağustos 2013’ten beri sağlık sorunu yaşıyor.
Beş aydır gitmediği hastane kalmadı.
22 kez değişik yerlerinden (mide, bağırsak,gırtlak…) parça alındı.
Benim annem pankreas kanseri idi, oraya bakın” demesine rağmen, oradan alınmadı.
“Bir şeyin yok” diyerek cezaevine geri gönderildi.
Geçen hafta ağrıları şiddetlenince Bakırköy Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.
Pankreas kanseri teşhisi kondu. Dördüncü evre.
Ne yapılır bu durumda?
Derhal yatırılarak tedavi edilir değil mi?
Hastane baştabibi beyimizMahkum koğuşum yok, yatıramam. Ya kaçarsa!” diyerek hastaneye kabul etmedi.
16 Şubat’ta, Başbakan’ın binlerce metrekarelik yeni bölüm açılışı yaptığı hastaneye.
“Ameliyat için çağırırız. Prosedür böyle” dedi.

Oysa refakatteki jandarma “Ben güvenliği sağlarım” diyor. Sorumluluğu alıyor.
Baştabibe bu durumda ne yemek düşer?
Bu hastaya standart prosedür uygulanabilir mi?
Adam evine gitmiyor ki? Kim bakacak?

Baştabip Doç.Dr. Gökhan Tolga ADAŞ; adından, mesleğinden, doçentliğinden, insanlığından utan.
Hipokrat senden utanıyor.
Tıp tarihinde kara leke olarak yerini aldın, unutulmayacaksın.

MUZAFFER
Herkes Gö.T. ADAŞ değil ya.
Cerrahpaşa Tıp’ın Cerrahi ABD Bşk. hastanın durumunu öğrenir öğrenmez sahiplendi ve tedavi koşullarını yarattı.
İnsanoğlu.
O da unutulmaz.
Aydınlık’ın başlığı da;
“TESLİM OLMA KOMUTAN.”
72’li MUZAFFER asla teslim olmaz.

Naci Beştepe



arşiv:
Teslim olmamak devrimci subayın karakteridir   17 Şubat 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder