Silivri Cezaevi'nde kanser olan emekli Albay Muzafffer Tekin'in tahliye başvurusu bir kez daha değerlendirilmedi. Ergenekon hakimleri Tekin'in 4'üncü evre pankreas kanseri olduğunu ortaya koyan raporları yeterli bulmadı, 20 Şubat günü Tekin'i Adli Tıp Kurumu'na sevketti. Özel Görevli mahkeme kararını Adli Tıp raporuna göre verecek.
Silivri Cezaevi'nde pankreas kanserine yakalanan Kıbrıs Gazisi E. Albay Muzaffer Tekin,
Aydınlık'a ve Ulusal Kanal'a yazdığı mektupta Türkiye'ye seslendi.
4. evre pankreas kanseri teşhisi
konulan ve Çapa Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alınan Tekin'in mektubu
şöyle:
"Öncelikle, rahatsızlığımın
duyulmasından itibaren bu konuya büyük hassasiyet gösteren Ulusal Kanal -
Aydınlık camiası ve sağduyulu Türk milletinin asil bireylerine şükranlarımı arz
ederim.
Teşhis ve tedavi sürecine girmem bana
huzur vermiştir. Çok kısa sürede, Türk hekimlerinin bilgi ve donanımları ile
rahatsızlığıma kesin çözüm bulacaklarına inanıyorum. Bu konuda hiç bir
tereddütüm yoktur.
Tutukluluğum döneminde
rahatsızlığımın ön plana çıkmasını istemedim, ama gelinen noktada olaylar benim
kontrolüm dışında gelişmiştir. İçinde bulunduğum durumun bir af konusu
yapılmasını kesinlikle istemiyorum.
En büyük arzum, şer odaklarının
yıllarca, bizler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni dönüştürmek için yaptıkları
tertiplerin bir daha asla tekrarlanmayacağı laik, demokratik, sosyal hukuk
devletinde yaşayacağımız özgür günlere ulaşmaktır.
Saygılarımla
Muzaffer Tekin"
***********
Aydınlık'a gönderdiği ayrı bir mesaj
ise şöyle:
"Ben
cezaevinden başım dik, aklanarak çıkmak istiyorum. Hastalığımı da, bir af konusu olmasın diye
gizlemeye çalışmamın nedeni buydu"
***********
Aydınlık İzmir Temsilcisi
Hayati Özcan, Muzaffer'i yazdı (Aydınlık, 15 Şubat 2014):
1974 Kıbrıs harekatında Lapta ile
Karapa arasındaki tepeyi ele geçiren Muzaffer Tekin, Türk Ordusunda yedi
göbekten asker olan tek subaydır.
Babası Albay Salih Tekin, dedesi
Miralay Ahmet Rıza, daha büyük dedeleri Kale-i Sultaniye Komutanı Mirliva Cevat
Bey, Gelibolu Sancak Kumandanı Ali Naşit Bey ve Yeniçeri Ağası Örneksiz Mustafa
Ağa.
20 Temmuz 1974 günlü 1. Kıbrıs
çıkarmasında Bolu Komando Tugayı 2. Tabur 2. Takım Kumandanı. Lapta ile Karapa
arasındaki tepeyi Grivas'ın EOKA-B'cilerinden alır. Buradaki kahramanlığı tarihe
geçecek ve tepe "Zafertepe" adını alacaktır. Adı artık "Zafer Yüzbaşı"dır. Sivil
hayatta da ona Zafer diye hitap edilir. Ergenekon İddianamesi'nde "Örgüt içinde
kod adı Zafer" denmektedir.
İçlerinde Muzaffer Tekin'in de
bulunduğu 6 Türk subayı, harekatın ilk gününde, Hilarion'a ulaşıp mücahitlerle
birleşmek için sızma girişiminde bulununca kalenin yamaçlarında pusuya düşerler.
sabaha kadar kayalık arazide savunma yaptıktan sonra şafakla beraber çemberi
yararak Hilarion Kalesi'ne ulaşırlar. Tekin, Üstün Cesaret ve Feragat Altın
Madalyası alır.
**********-
E. Tümg. Naci
Beştepe, Muzaffer'i yazdı (Aydınlık, 19 Şubat 2014):
MUZAFFER ASLA
TESLİM OLMAZ
Muzaffer TEKİN, 1972 Kara Harp Okulu mezunu piyade subayıdır.( Atatürk de Kara Harp okulundan mezun bir piyade subayıdır A.E.)
72’lilerin gönlünde taht
kurmuştur. Hepimiz onunla gurur duyarız.
Türk subayında aranan
niteliklere fazlasıyla sahiptir. Tam bir kahramandır.
Alçakgönüllüdür.
Vatan, cumhuriyet ve
vazife aşığı bir Atatürk gencidir.
Beyefendi ve örnek bir
eştir.
MUZAFFER’İN
ZAFER’İ
1974 Kıbrıs Barış
Harekatı’na gencecik bir teğmenken katılmıştır.
Savaşın yıldızlarından
biridir.
Herkesin haklı takdir ve
övgüsünü kazanmıştır.
Takımıyla birlikte Beşparmak Dağları üzerinde Rumlardan ele geçirdiği
tepeye onun adı, “ZAFER TEPE” verilmiştir.
Kurtuluş Savaşımızdaki
Reşat ÇİĞİLTEPE gibi vatan toprağından şan almış, şan
vermiştir.
Üstün Cesaret ve Feragat
altın madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Bu madalya pek çok
kişiye verilmiş olabilir ama, o almıştır.
Bu Muzaffer TEKİN’i Türk
ulusu unutmayacaktır.
ORDUYA
SADAKAT
Muzaffer, Piyade
Okulu’nda görevliyken bir nöbetinde teğmenlerin Tuzla’da çıkardığı olay
nedeniyle YAŞ kararı ile yüzbaşı iken re’sen emekli
edilmiştir.
Uğradığı haksızlığa karşın
hiç bir dönemde, Türk ordusu ve onu ihraç eden komutanları hakkında tek olumsuz
ifadesini duymadım.
Orduya öylesine sadık
bir askerdir.
Yasal mücadeleyi
kazanmış, Silivri’de tutuklu iken EMEKLİ ALBAY
olmuştur.
EFSANE
Danıştay cinayeti ile
ERGENEKON’a bulaştırılmıştır.
Nasıl bir kumpas
kurgulandığı daha olay günü Bakan M.Ali ŞAHİN’in “çok sürprizler göreceksiniz”
ve Başbakan’ın “Olayın içinde emekli bir yüzbaşı var” açıklamaları ile belli
olmuştur.
Aynı E.Tuğg.Veli KÜÇÜK
gibi ondan da efsane bir ERGENEKONCU yaratılmıştır.
Gizli tanıklarla,
kanıtsız, vicdansız, hukuksuz.
Torba suçlamalarla.
En ağır cezayı almıştır bu
kumpas davasında.
Bir gün eğilmeden,
bükülmeden.
Zafer Tepe duruşunu
bozmadan.
Onu iftiralarla
suçlayanlar, yasaları değil talimatları uygulayanlar siz de
unutulmayacaksınız.
Hukukun ve tarihin kara
sayfalarında kalarak.
HİPOKRAT
UTANIYOR
Muzaffer 15 Haziran
2007’den beri Silivri’de tutuklu.
Ağustos 2013’ten beri
sağlık sorunu yaşıyor.
Beş aydır gitmediği
hastane kalmadı.
22 kez değişik yerlerinden (mide, bağırsak,gırtlak…) parça
alındı.
“Benim annem pankreas kanseri idi,
oraya bakın” demesine rağmen, oradan alınmadı.
“Bir şeyin yok” diyerek
cezaevine geri gönderildi.
Geçen hafta ağrıları
şiddetlenince Bakırköy Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.
Pankreas kanseri teşhisi
kondu. Dördüncü evre.
Ne yapılır bu
durumda?
Derhal yatırılarak
tedavi edilir değil mi?
Hastane baştabibi beyimiz
“Mahkum koğuşum yok, yatıramam. Ya kaçarsa!” diyerek hastaneye kabul
etmedi.
16 Şubat’ta, Başbakan’ın
binlerce metrekarelik yeni bölüm açılışı yaptığı
hastaneye.
“Ameliyat için çağırırız. Prosedür
böyle” dedi.
Oysa refakatteki
jandarma “Ben güvenliği sağlarım” diyor. Sorumluluğu alıyor.
Baştabibe bu durumda ne
yemek düşer?
Bu hastaya standart
prosedür uygulanabilir mi?
Adam evine gitmiyor ki?
Kim bakacak?
Baştabip Doç.Dr. Gökhan Tolga
ADAŞ; adından, mesleğinden, doçentliğinden, insanlığından
utan.
Hipokrat senden
utanıyor.
Tıp tarihinde kara leke
olarak yerini aldın, unutulmayacaksın.
MUZAFFER
Herkes Gö.T. ADAŞ değil
ya.
Cerrahpaşa Tıp’ın Cerrahi
ABD Bşk. hastanın durumunu öğrenir öğrenmez sahiplendi ve tedavi koşullarını
yarattı.
İnsanoğlu.
O da
unutulmaz.
Aydınlık’ın başlığı
da;
“TESLİM OLMA
KOMUTAN.”
72’li MUZAFFER asla
teslim olmaz.
Naci
Beştepe
arşiv:
Teslim olmamak devrimci subayın karakteridir 17 Şubat 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder