Ergenekon soruşturması kapsamında 11’i tutuklu 13 kişi hakkında açılan Odatv davası 22 Kasım 2011'de görülmeye başlandı.
Tutuklu yargılanan Prof. Dr. Yalçın Küçük, gazeteciler Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Müyesser Uğur, Coşkun Musluk ve Muhammet Sait Çakır’ın yanı sıra eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da duruşmada hazır bulundu.
Avukatı söz almadığı için konuşmasına izin verilen Prof. Dr. Yalçın Küçük şunları söyledi:
"Bu dava Şık ve Şener davası değildir.
Bu davada bir eksik var. Sanık olan Kaşif Kozinoğlu buraya gelemedi.
Kozinoğlu ölmeden önce güvendiği insanlara not gönderdi.
Sadece Aydınlık'a değil, bana da gönderdi.
Savunmasını hazırlarken bana:
"Hocam, sen başlayacaksın, ben devam edeceğim, darmadağın edeceğiz" demişti.
Onun savunması benim savunmam gibidir. Savunmasından benim malumatım var."
"Kozinoğlu'nun hazırladığı 40 sayfalık savunmaya ölümünden hemen sonra koğuşa baskın yapan Savcı el koydu.
Aynı koğuşta Kozinoğlu ile birlikte kalan emekli Albay Hasan Atilla Uğur ve Deniz Yüzbaşı Hasan Ataman jandarmayı çağırarak olayı videoya aldırdılar."
********
Yalçın Küçük'ün "Kozinoğlu Kaşif Beyy" adlı yazısı 25 Kasım günlü Aydınlık'ta yayımlandı:
(Kısaltarak veriyorum)
Binbaşı Kozinoğlu son ziyaretlerinden birinde, Özdil bildiriyor, kız kardeşine, “ölürsem beni babamın kucağına koyun” demiş, bundan ölümü duyduğunu anlıyoruz.
Bizde bir tür var, zamanı gelince ölüm kokusu duyarız
ve bazen ölümle yarışırız.
ve bazen ölümle yarışırız.
Yazdıklarından “duymuş” ve “yarışmış” sonucunu çıkarıyoruz.
Kesindir.
Öteki devlet
++++++++
Haymana Zindanı’nda Doğu ile beraberdik, ölümü duyduk, bir süre ölümle yattık.
Mit’in bizi ortadan kaldıracağı haberleri çok yaygındı.
Ne tuhaf Türkiye, şimdi Kozinoğlu’nun ölümüne, o zamanki Mit Müsteşarı Şenkal Atasagun ile beraber yanıyoruz.
Atilla Albay ve Yüzbaşı Ataman’dan öğrendiklerim şunlardır: “Beni neden tutukladılar” , en çok bunu söylüyordu.
Bunu bazen “Devlet bunu bana neden yaptı” şeklinde ifade ediyordu;
ah Koca Kozinoğlu, demek benim “iki devlet” teorime pek inanmıyordu.
Yapan, Kaşif Kozinoğlu’nun bildiği değildir ve okuduklarım ile duyduklarımdan bir “Teşkilat-ı Mahsusa” kokusu alıyorum; bunlarda, mensuplarında, bu tür saflıklar vardır, biliyorum.
Kozinoğlu'nun savunması
++++++++++++++++++
Öldüreceklerine inanıyordu, az da olsa ölmeme ihtimali görüyordu,
böyle zamanlarda en çok söylediği ise,
"Yalçın Hoca başlayacak, arkasından ben, darmadağın edeceğiz"
ve 22 Kasım'ı bekliyorduk.
Yan yana oturmayı planlıyordum, o halde ilk celsede,
el konulan savunmasını istemek
ve savunmasını sürdürmek sorumluluğumdur.
ve savunmasını sürdürmek sorumluluğumdur.
Üzücü ama, sorumluluk sorumluluktur ve buraya gelmiş durumdayız.
Herhalde sadece Aydınlık'a gönderdiğini düşünemeyiz, Atilla Albay ve Ataman Yüzbaşı "yatıyor-kalkıyor, sarı kağıtlara yazıyordu" diyorlar.
Yarsuvat Hukuk Bürosu, Hüseyin Yarsuvat, Mit'in ve Kozinoğlu'nun avukatıdır; buraya yazıp verdiği notların bin sayfa kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Güvendiği başka kimselere de not gönderdiğini tahmin edebiliriz; Ailesi'ne bunları toplamak düşmektedir. Hepsinin vereceklerinden hiç şüphe duymuyorum.
Ölümcül karar
++++++++++
Peki öldürdüler mi, ilaç, zehir vesaire ise hiç gerekli değil; ama öldürdüler.
Fethullahi Hücreler böyle öleceklerini biliyorlardı ve muhtemelen Kaşif Bey'in yaptıkları ve bildiklerinden de haberdardılar.
Kaşif Bey, odatv makinelerinde buldukları "gizli" belgelerin kendisine ait olmadığını hem savcıya, hem de yargıca söylemişti; tutuklayacaklar.
Bu "gizli" belgelerden odatv'nin de haberi yoktu ve hiçbir yerde yayımlanmamıştı, suç yoktu; ama ölümcül karar vardı.
Öteki devlet
++++++++++
Yüksek kamu görevlilerini öldürmenin en kestirme yolu tıkamaktır; yargıç karşısına çıkarmaktır.
Hem Hurşit Paşa ve tabii hem de teğmenler zindanda tecrübe kazandılar, içlerindeki yaraları gömebildiler.
Yalnız Kaşif Bey misli bir yüksek görevliyi parmak izi alınırken veya kelepçe takılırken düşünmek zordur;
Bu, bir devletin diğerini öldürme usulüdür. Şüphe duymuyorum.
Duruşma yaklaşmıştı, sıkılmıştır ve kalbi sıkışmıştır; Fethullahi Hücreler'in bunu bildiklerini biliyorum.
Bir, Kaşif Bey bunların kendisinden çıkmadığını söyledi, tekrarlıyorum, dinlemediler,
İki, Mit'te bir bilgisayar sistemi ve herkesin bir şifresi var, ancak bu şifre ile sadece kendi alanını görebiliyorlar.
Hakan Fidan'ın başında olduğu Mit, resmi bir yazı ile savcılığa:
"Kozinoğlu'nun bu belgeleri görmesinin imkansız olduğunu"
yazmış durumdadır.
Ama savcılık mahkemeye çıkarmadı, çıkarsalar tahliye olacaktı;
demek ölümünü istediler.
Ve Mit, aynı savcılığa bir yazı daha gönderdi,
"Biz bu belgeleri inceledik ve mensubumuz Kaşif Kozinoğlu'nu akladık"
yazdılar.
Savcılık mahkemeye vermedi, verse tahliye olacaktı;
demek ölümünü beklediler.
Hepsi budur, duaları ölümlerimiz içindir, öyle mesut oluyorlar.
Sadece öbür devlet değiller, aynı zamanda "ötekiler" diyoruz.
Cumhuriyet'e kindardırlar.
Devrimci dönem
++++++++++++
Doğu'dan bir mektup aldım, zaman zaman postayla da mektuplaşıyoruz, yüksek moralli ve coşkulu yazıyordu.
Doğu bana, "Herkesin birbirine hakkını helal edeceği bir döneme girdik"
diyor ve ekliyor, "Hepimiz ruhen buna hazırız".
Doğru, hazırız, ancak yeneceğiz, girdiğimiz dönem devrimci'dir.
Doğu da bu görüşte, ben yalnızca helalleşmeyi erken buluyorum.
Şimdi Devrim'i bekliyoruz.
+++++++++++++++++++
Ve Kaşif Bey, pek de plansız görünmeyen ölümü ve açıklamalarıyla
bekleme zamanını pek çok kısaltmış oldu, güle güle, diyoruz.
Kozinoğlu Kaşif Bey, bir öğretmenin oğlu, güle güle.
Ve hey hey heyy.
********
Yazının tümü için tıklayınız:
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder