Holding basını, NATO'cu çetelerin üzerine yürüyen Suriye Ordusu'nu "katliamcı" ilan etti
Yandaş gaz tenekeleri hep bir ağızdan "Katliamcı Suriye Ordusu" mavalını piyasaya sürdüler.
En ön saflarda Milliyet, HABERTURK ve ZAMAN.
İşin en acı yanı, Sözcü'nün de bu uğursuz kervana katılması.
"Sözcü varken Aydınlık'ı niçin günlük yaptınız" diyenlere duyurulur...
********
Ece Temelkuran'ın HABERTURK'daki haberi, Anadolu Ajansı muhabirinin gözlemlerini çarpıtarak düzenlenmişti.
Sürmanşet "Orada neler olduğunu tahmin bile edemezsiniz" idi.
Suriye Savunma Bakanlığı, Anadolu Ajansı (AA) ve TRT Türk muhabirlerinin Cisreşşuğur'a girmesine izin vermişti.
AA muhabiri Hediye Levent'in haberini Aydınlık 17 Haziran günü tam metin olarak yayımladı.
Askerlerin resimlerinin çekilmesi hariç hiçbir kısıtlamaya uğramamışlar, istedikleri yere girip istedikleri kişilerle görüşüp serbestçe fotoğraf çekebilmişlerdi.
İşte AA haberinin bazı bölümleri:
"Hareket halindeyken, bizim rastgele seçtiğimiz güzergahlarda, bize eşlik eden ve aralarında üst düzey subayların da olduğu askerlere halkın gösterdiği yoğun ilgi bizi de şaşırttı.
Şimdiye kadar Suriye basınının da gitmediği köylerde, halkın çoğu zaman ağlayarak yaşadıklarını anlatması, yakınlarının bulunması için askerlere yalvarmaları, yaşanan dehşete dair hikayeler, kasabaya dair yaygın iddiaların tersini gösteriyor.
Birbirine yakın birkaç köyün bir arada olduğu bir yerde halk önümüzü kesti. Buldukları araçlarla konvoyumuza katılan köylülerin sayısı iki bini aştı.
Askerlerin ilk kez gittiği bir köyde üst düzey subayların bulunduğu aracın etrafını saran köylüler, aracın önünde kurban kesti. Birkaç saat sonra kesilen kurbanla hazırlanan ziyafete biz de katıldık."
İşte, devletin resmi haber kuruluşu AA (Anadolu Ajansı) açıkça ilan ediyor:
"Kasabalıların ve köylülerin anlattıkları, yaygın iddiaların tersini gösteriyor"
Yani: "Katil Ordu" söylemi tam bir maval. Katliamı yapanlar, Türkiye'den giriş yapan NATO'cu çeteler.
HABERTURK, "AA Suriye yönetiminin izin verdiklerini yansıtabiliyor" diye yazdı.
AA muhabirinin:
"Kan ve yanık kokan kasabada yaşayanların anlattıkları, Cisreşşuğur'da yaşanan olaylara dair ortaya atılan iddiaların birçoğunu yalanlar nitelikteydi"
cümlesi, HABERTURK'da şu hale gelmişti:
"Kasabada kan ve yanık kokusu vardı"
AA haberinden diğer bazı bölümler:
"Kasabadaki hastane, postane, banka, adliye ve güvenlik birimlerine ait binaların tamamı ya çatışmalar sırasında ya da silahlı gurupların kasabayı kontrol altında tuttuğu 3 gün boyunca kullanılamayacak duruma getirilmiş.
Keskin bir yanık ve kurumuş kan kokusu...
Kasabadaki çatışmalardan birinin meydana geldiği ve 72 askerin hayatını kaybettiği askeri istihbarat binası, yaşanan dehşeti açıkça gösteriyor.
Binlerce kurşunun izinin olduğu, bir kısmı dinamitlerle havaya uçurulan binanın önünde tamamen yanmış araçlar bulunuyor.
Kurumuş çok sayıda kan lekesinden hangi askerin nerede öldüğü anlaşılabiliyor.
Ancak binanın içindeki küçük bir odaya sığınan yaralı birkaç askerin başlarının kesilerek öldürüldüğü yer, insanı dehşete düşürüyor.
.....
Kasabalının anlattığına göre, askeri istihbarat biriminin başındaki kişinin başı bir sopaya geçirilmiş ve 3 gün boyunca kasaba meydanında sergilenmiş.
...
Adli sicil kayıtlarını yok etmek için arşivi dinamitlerle patlatılan adliye ile talan edilip ATM cihazı ve kasaları patlayıcılarla açılan banka binası da kullanılamayacak durumda.
Kasabanın içinden geçen Asi nehrinin üstündeki köprüde lastiklerle kurulan barikatların bir kısmı duruyor.
Köprünün üstünde ve nehrin kenarında silahlı guruplar tarafından öldürüldükten sonra parçalanan cesetlerin izleri görülebiliyor.
Köprü boyunca ilerlendiğinde, nehirden yükselen kan kokusu bazı yerlerde çok keskinleşiyor.
Aralarında 9 yaşında bir kız çocuğunun da olduğu köprüden atılan cesetlerin bir kısmının çıkarıldığı, ancak bir kısmının Türkiye'ye akan nehirde bulunamadığı belirtiliyor.
Kasabaya bağlı bir köyde silahlı gurupların tecavüz ettiği 2 kadın ve küçük yaştaki bir kızın ailesine ulaşmaya çalıştık. basına açıklama yapmak istemeyen aileye yakın biri, evlere zorla girildiğini ve kızın 7 yaşında olduğunu söyledi."
Ece Temelkuran Hanımefendi de, diğer gaz tenekelerinde "Katil Suriye Ordusu" mavallarını okuyan diğer saygıdeğer haber yazarları da, Anadolu Ajansı'nın bu haberini görmezden geliyorlar.
Holding patronları öyle emrediyor, Haçlı Seferi'ne kamuoyu oluşturmak için gerçekler tersyüz edilecek.
********
Lazkiye'de yaşayan Türk doktor Nizam Öztürk anlatıyor:
"Türkiye'ye göç edenler, ordu Cisreşşuğur'a girmeden günler önce sınırı geçtiler.
Ancak sorulduğunda: "Ordu tanklarla toplarla bizi vurdu, ölmemek için kaçtık" diyorlar.
Milliyet gaz tenekesi manşetten şu palavrayı yazdı:
"Sınırın ötesinde kadın çığlıkları.
The Times, Hatay'a sığınan mültecilerin ağzından Suriyeli askerlerin dehşetini yazdı:
Kadınlara tecavüz edip göğüslerini kesiyorlar"
Aklı başında olan herkes bu koca yalana güler.
Şimdi ordu bölgede denetimi eline aldı, göç edenlerden bir kısmı Suriye'ye dönmeye başladı.
O bölgede ordu yokken "Ordu bizi vurdu, kadınlara tecavüz edip göğüslerini kesiyorlar" diye Türkiye'ye sığınanlar, şimdi o bölgede ordu denetimi alınca nasıl dönüyorlar?
Türkiye sınırına yakın Suriye topraklarında birçok çadırda hala bekleyenler var. Ordu onları katlediyorsa, kadınlara tecavüz edip göğüslerini kesiyorsa neden hala Suriye topraklarında bekliyorlar, neden Türkiye'ye geçmiyorlar?
Ordu bölgeye ulaşmadan önce 10 gün boyunca eli kanlı şebekeler her tarafı yakıp yıktı.
Bunu birebir gözlemlerimle ifade ediyorum.
Kadınlara tecavüz edip satırlarla doğrayarak Asi Nehri'ne atan, Alevi diye katlettikleri insanları kepçelerle Asi'ye döken, toplu mezarlara gömenler bunlardır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder