ABD'nin Özal - Evren - Derviş eliyle milli ekonomimizi nasıl yıktığını
yazı dizisinin 1. bölümünde görmüştük.
Bakınız:
Özal dönemi bitiyor - 1. Bölüm: Sıcak para diktası
+++
Özal, önümüze ihracat hedefini koyuyordu.
Diğer ülkeler ihracat yaparak gelişiyordu. Cari açığımızı bu yolla kapata-
bilir, ihracattan kazanacağımız dövizle dış borçlarımızı ödeyebilirdik.
Ancak dış pazarda diğer ülkelerle rekabet edebilmemiz için ürünlerimizin
fiyatı ucuz olmalıydı. Önümüze yüksek maliyet öcüsü konuluyordu.
Örneğin pamuklu giysi üreteceksek pamuk ipliği ucuz olmalıydı. Ama
biz pamuğu pahalı üretiyorduk. İplik fabrikalarımız da bu pamuğu yük-
sek maliyetle iplik haline getiriyordu. Dış ülkelerde, örneğin Hindistan
ve Çin gibi ülkelerde pamuk ipliği daha ucuzdu. Ham ve boyalı pamuk
ipliğini dışarıdan almaya başladık.
Bunun iki sonucu oldu.
Birincisi, Ürettiğimiz giysi içindeki ithal girdi oranı arttı. Eskiden yalnızca
boya ithal idi. Ürettiğimiz giysinin %95'i yerli mali idi. Şimdi ise kumaş do-
kuması ve konfeksiyon işçiliği ile düğme, fermuar gibi ıvır zıvır dışında
yerli katkı kalmamıştı. Ürettiğimiz giysi içindeki ithal mal oranı %5'ten
neredeyse % 50'ye çıkmıştı. Yani ihracat yapma hedefi, ithalatın artması
sonucunu vermişti.
İkincisi, yerli üretim baltalanmıştı. Eski pamuk tarlalarımızın yerinde yeller
esiyordu. Pamuk ipliği fabrikalarımız kapanmaya başladı.
Burada da kalmadı. Kumaş da ithal etmeye başladık. Hem pamuklu, hem
polyesterli kumaşlar örneğin Çin'de daha ucuzdu. Böylece ürettiğimiz giy-
silerin içindeki ithal mal oranı %70'lere dayandı.
İhracat budalalığı, ithalatın artması, yerli üretimin azalması ve işsizliğin
artması sonucunu vermişti. İhracat hedefini Özal eliyle önümüze koyan
Amerikan emperyalizminin istediği de zaten bu idi.
Diğer tarım ürünlerinde de aynı senaryo tekrarlandı. Özelleştirilen sigara
fabrikaları Türk tütünü kullanmak istemiyordu. Çünkü Amerikan Virjinya
tütünü daha ucuzdu, hatta Yunanistan bile bizden daha ucuz Türk tütünü
üretiyordu. Özalcı hükümetler utanma belası %20 yerli tütün kullanma
şartı getirebildiler.
Diğer sektörlerde de aynı durum meydana gelecek, eti, mercimeği,
buğdayı, akla gelebilecek her şeyi, hatta samanı bile ithal edecektik.
+++
Aynı şey sanayi ürünlerinin de başına geldi. Sanayi malları üretiminde
kullanılan ara mallar dışarıda daha ucuzdu. Böylece yerli küçük sanayi
ezildi. Bursa, Konya, Kayseri, Denizli, Gaziantep başta olmak üzere
organize sanayi bölgeleri ölüm sessizliğine büründü.
"Yüksek maliyet" ve "Enflasyon" öcülerinden kaçmamızı öneren emper-
yalizm, bizi üretimsizlik, ithalat ve borç tuzağına böyle düşürdü. Sıcak
para diktasını böyle kurdu.
+++
Patlayan ithalatı karşılamak için borç alma ihtiyacı, sıcak para diktası
ile sonuçlandı. Paradan para kazanmak başlıca ekonomi sektörü haline
geldi. Tarım üreticileri, sanayi üreticileri sistemin kenarlarına sürüldü.
Tefeciler, faizciler, dolar vurguncuları, tarikat rantçıları ekonominin düme-
nini ele geçirdi.
En büyük sanayicilerin örgütü TÜSİAD'ın yönetiminin bile faizci takımının
eline geçmesi, durumun ne kadar vahim olduğunu göstermektedir.
Bakınız:
TÜSİAD çekirgesi 3. kez sıçrayamadı
+++
Üretim gücünü giderek kaybeden, karşılıksız dolar basarak dünyanın
haracını toplayan ve gelişmekte olan ülkelerde sıcak para diktası kuran
emperyalist sistem mafyalaştı.
Bugün dünya ekonomisindeki payı %20'nin altına düştü. 2030'da ise
%15'in altına inecek. Birinci sıradan üçüncü sıraya düşecek.
İngiltere merkezli Standard Chartered Bank'ın yaptığı projeksiyona
göre 2030 yılında ABD, Çin'in ancak yarısı kadar üretim yapacak.
Dünya ekonomisi içindeki yeri de 3. sıraya düşüyor. ABD'nin dünyanın
efendisi olma iddiası çökmüştür.
GDP (Gross Domestic Product = Gayri Safi Yurt İçi Hasıla GSYH = o ülkede üretilen katma değer) - milyar dolar olarak:
1- Çin:64,2
2 -Hindistan 46,3
3- ABD 31
4- Endonezya 10,1
5- Türkiye 9,1
6- Brezilya 8,6
7- Mısır 8,2
8- Rusya 7,9
9- Japonya 7,2
10-Almanya 6,9
Toplam 199,5
Gelişmekte olan ülkeler ilk sıralara yerleşiyor.
Türkiye beşinci büyük ekonomi oluyor.
Atlantik ekonomileri ise ABD (üçüncü), Japonya (dokuzuncu)
ve Almanya (onuncu) sıradadır. Atlantik çöküşe gidiyor.
Üretim gücünü giderek kaybeden emperyalizm tefeciliğe yöneliyor.
Mafokrasinin, yani mafya tipi yönetim biçiminin egemen olmasının
maddi temeli budur.
Doğu Perinçek "Mafyokrasi - Emperyalist kapitalist sistemin
mafyalaşması ve Türkiye" adlı kitabında konuyu inceledi.
Geniş bilgi için bakınız:
L'AntiDiplomatico'nun sorularına yanıtlar
+++
Dünyanın önde gelen bankası Türkiye'yi 2030'da beşinci büyük
ekonomi ilan ederken bizim sözde muhalefet yerin dibine sokuyor:
Bakınız:
Dünya ekonomisindeki payımız %0,86'ya indi
Türkiye 2019'da 19. sırada olabilir, ama 2030'da 5. sıraya yükselecek.
2030'da Türkiye'nin payı ilk 10 ekonomi arasında % 4,5.
Dünya çapında %3,6
+++
Milli ekonomiye geçme amacını ilan eden Erdoğan hükümeti,
mafya hakimiyetinden kurtularak üreticilerin hükümeti olma
yönünde ilerleme durumundadır.
Ancak Erdoğan'ın ilan ettiği yatırım, istihdam, üretim, ihracat,
cari fazla hedefi bir sorun içeriyor.
İhracat hedefi koymak, bizi Özal anlayışına geri götürebilir.
Asıl hedef üretimi artırmaktır. Üretim içindeki yabancı girdiyi
azaltmaktır. Yani yurt içinde üretebileceğimiz malların ithali
gümrük duvarlarıyla denetim altına alınmalıdır. Cari fazla
ancak bu yolla elde edilebilir.
Dolayısıyla hedefi tasarruf, yatırım, istihdam, üretim olarak
koymalıyız. Çünkü tasarruf olmadan yatırım yapılamaz. Bunun
ilk adımı da tarım ürünlerinin ithaline mümkün olduğu kadar
çabuk son vermektir. Sanayide yatırımın ana kaynağı budur.
Hükümet, seçmeni ürkütmemek için tasarruf demiyor olabilir.
Ancak halka gerçekleri söylemeliyiz. Doğu Perinçek bu konuyu
hemen her konuşmasında dile getirmektedir.
+++
Diğer bir soru şudur:
Biz NATO içinde müttefik değil miydik? ABD niçin Özal eliyle milli
ekonomimizi yıkıma uğratmaya çalıştı? Halbuki Güney Kore'ye
sanayisini geliştirmesi için destek vermişti.
Yanıt şudur: ABD, Wilson döneminden kalan Kürdistan kurma planına
bağlıdır. Sovyetlere karşı bizi kullanma döneminde geçici olarak bu
planı rafa kaldırmıştı. Sözde Sovyet tehdidi bitince raftan indirdi.
Kürdistan kurulması için Türkiye'nin güçsüzleştirilmesi gerekiyordu.
Özal'ın görevi bunu sağlamaktı. 12 Eylül bunun için yapıldı.
ABD'nin Türkiye'deki hükümetleri yıkma çalışmaları da Kürdistan
planı ile bağlantılıdır.
12 Eylül darbecileri bilerek veya bilmeyerek PKK ile mücadele adı
altında PKK'yı güçlendiren işler yaptılar. Geniş bilgi için aşağıdaki
bağlantıdan "Diyarbakır Hapishanesi" bölümünü okuyabilirsiniz:
Roboski, Diyarbakır Hapishanesi dedi
Ecevit Kürdistan planına karşı çıktığı için devrildi.
Bakınız:
Perinçek: "İntihar ediyorsunuz" -- Ecevit: "İntihar ettik"
ABD, 15 yıl boyunca desteklediği Erdoğan'ı da PKK ile Açılım-Çözüm
sürecini bitirdiği ve PKK ile silahla mücadeleye karar verdiği için devir-
mek istiyor.
Anahtar kelime. Kürdistan
+++
Gelecek bölüm:
Gladyo'nun tasfiyesi, Üretim Devrimi için ilk adımlar
Hükümetin ekonomi programı yok
+++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder